Demirtaş: Başkan Apo'nun emeğini iktidara taşıyıp, Türkiye'yi değiştireceğiz

ama kuran sallayan da aynı açıdan oy peşinde,
Kuran sallayanin oy pesinde olmasini mantiksiz buluyosun ve hdpnin oy toplama yontemlerine benzetiyosun. Peki kuran sallayanlarin bunu yaparak dini kullanmaya calistiklarini anlayabiliyosun ve benzetebildigine gore hdpnin de o duygulari kullandiginin farkindasin demektir.
Yani ikisi de ayni cirkinlikte. O yapiyo bu da yapsincilik yok.
 
İşte bu baskıdır Saraylım, bu baskıcı tavır yüzünden beğenmediğiniz iktidarın oylarını arttırdığınız için benim kadar mesulsünüz o zaman.

Insanları sizden farklı düşünüyor diye dışlayıcı ve baskıcı tavrınızdır bugün bu partinin gücüne güç katan.

Hala bunun farkına varamadınız, sizler burda makarnacılar, kömürcüler deyip verdikleri oyları küçümsedikçe, insanların inadına AKP demesine sebep oldunuz, keza aynı şekilde muhalefetinde Payı büyük, bugüne kadar siyaseti hep AKP'ye sataşmak sandılar, ne proje çıkardılar, ne yapacaklarını anlattılar, nasıl olduysa bu seçimlerde CHP proje çıkarmaya başladı, Cumhurbaşkanlığı Seçimlerinde aday diye milletin hiç tanımadığı birini çıkararak (ki onca insan vardı aday yapsalar Cumhurbaşkanlığını zorlayacak) acaba Cumhurbaşkanı'nın seçilmesini mi garantilediler? Zira Seçilme olasılığı yüksek birinin karşısına, oy alma olasılığı Zayıf birini çıkarmanın manasını Çözen varsa anlatsın.

Ben kalkıpta başkanın İmralı'daki diyen bir partiye oy vermem sırf iktidar gitsin diye veya Baykal'ın partiden ihraç ettiği adamları geri alan, önce herkese mavi boncuk dağıtıp sonra örtülülere laf sokan bir partiye de oy vermem.

Hadi ben mesuliyetimi yükleniyorum, yarın İmralı'daki Başımıza başkan olursa Sorumluluğu yüklenecek misiniz?



 

AKP beni sorunlu vatandaş olarak nitelemiştir. Ben Kürdüm. Kürt sorunu var demek beni sorunlu vatandaş olarak görmektir. Ben sorunlu vatandaş değilim kürt sorunu var demek bana hakarettir. Peki bugün kürt sorunu yoktur deyip neden kıbleye dönüyor. İmralı daki yaratık da ''Anam da Türk dedi'' kıbleye döndü. Ama şımartılınca kıbleden saptı.

Selahatin Demirtaş Tayyip Erdoğan'a o kadar hakaret ediyor ama sesi çıkmıyor nedense. Gariban köylüye ''Hadi lan artistlik yapma, anananı da alda git'' demişti.
 
Ben mi baski yaparak arttirmisim AKP oylarini? Burada bazi AKPlileri kizdirmis olabilirim, ancak onlarin sinirli olduklari esnada soylediklerinin gercek oldugu anlamina gelmez. AKPli fanatik, her halukarda fanatiktir zaten, ben kizdirsam da kizdirmasam da.. Bana kizdiklari icin AKPye oy vereceklerini soyleyenlere bir bakin, onlar zaten her zaman AKPlidirler, ben veya baskasi ne derse desin.. Ben yazdiklarimla ancak onlari bir daha dusunmeye sevkedebilirim, bundan otesi varsayim. Ben size soyut varsayimlardan bahsetmiyorum, onu kizdirmisim, buna baski yapmisim gibi.. Oy vermek somut bir islemdir, gozle gorulur, elle tutulur, sonucu etkiler. AKPliler ne olursa olsun sandiga gidip kemiklesmis oylarini partilerine atarken antiAKPcilere gecersiz oy atmayi savunmak.. Bunun hic mi gunahi vebali yok? Hem de burada hergun yapilan icraatlerden rahatsizliginizi belirtirken.. Hem de bu gecersiz oylarin AKPye milletvekili olarak donecegini bilirken.. Bu ne celiskidir?

Ben ne Imrali'nin partisine oy veririm, ne onunla kol kola girmis AKPye, ne de oyumu bos atarak boyle bir olusumu dolayli yoldan desteklerim. Ekmeleddinoglu'na oy vermemek adina bos oy atip Tayyip'in % 52 ile cumhurbaskani olmasina destek verdiginiz icin siz de en az Tayyip'e oy verenler kadar sorumlusunuz. Begenmediginiz Ekmeleddinoglu Tayyipten daha kotu bir aday miydi gozunuzde? Ofke ile kalkan zararla otururmus, siz ve sizin gibi milyonlar olcusuz, tartisizca tepki gostermek adina sandiga gitmeyerek veya gecersiz oy atarak Tayyip'i acik ara CB yapti. Unutmayin ki CB secimlerinde oylarin bu kadar yuksek cikmasinda kararsizlarin ve bos oy atanlarin rolu her zamankinden yuksek oldu.. Simdi de cizginiz ayni, insanlara diger partilere oy vermemek hakkinda bir nevi baski yapan sizsiniz. Ayni soruyu ben size sorayim, "gecersiz oy vererek Tayyip'i veya onla kol kola girmis Imraliyi basimiza baskan ettiginizde sorumlulugu ustlenecek misiniz?"
 
Saraylım bakış açılarımız çok farklı ve birbirinden uzak, siz benim burda millete baskı yapıyorsunuzdan kastımı anladınız da işte neyse

Hep ne yazarım 2 hassasiyetim vardır biri dinim biri Atatürk.
Partiler umrumda değil, bakınız CHP de Düne kadar sövdüğünüz Cemaatle kolkola, tüm kanallarında geziyorlar.
Demek ki menfaatler çakıştığında birilerinin eski dostu bir başkasının yeni dostu oluyormuş.



Sizde aynı iktidar gibi söylenlerdesiniz, taraf olmayan bertaraf olur zihniyeti.
Ben sorumluluğumu yüklendiğimi deminki mesajımda belirttim, bakın ne güzel benim çizgim aynı, yani herkese eşitim

Size iyi geceler dilerim zira siz ve ben ortak bir payda da buluşamayacağız, uzatmak şurda iki sohbetimizi de zedelesin istemem çünkü farklı da düşünsek kişiliğinize ve şahsınıza saygım var.
 
ne yazık ki muhalefet partileride bir dediği diğerini tutmayan,istikrarsız, yetersiz kültür düzeyi anlayış düzeyi düşük genel baskanlardan oluşuyor
gelde bunlara oy ver
 
Dostlar herkes sakin olsun. Kendimize güvenelim, birliğe inanalım. Kadınlar kulübü olarak bir parti kuralım. Bu seçimler için geç kaldık. Bir sonrakine masaya yumruğumuzu indiririz. Kadının gücünü hatırlatırız.
Var olan hükümetle, muhalefetle bir yere varamayacağımız açık. Yönetime kadın eli değmesi şart. Yaşasın partili kadınlar, yaşasın tam bağımsız türkiye, kahrolsun bağzı şeyler

Seçim çalışmaları için harika fikirlerim var şimdiden
 
Böylece kime oy vericez. Kim kimle koalisyon kuracak. Kim daha iyi muhalefet yapar derdi biter. Yönetimde biz oluruz muhalefette
 
Söylediklerinize yer yer katılmasam da seviyeniz ve kendi fikirlerinizle hareket etme gayretiniz için teşekkürler. :)
 
Selam, (sonunda sakin biri) Türk halkıyla ilgili sözüm kişisel bir tesbit, tabii katılmayabilirsiniz. Bununla ilgili bir araştırma yapacağım, olumlu olumsuz bir önyargım yok, her durumda yaşayakalmak düsturuna saygım sonsuz. Kimisi bunu hakaret sayıp alınganlık gösteriyor. O halde şöyle diyeyim Anadolu, bugünkü Türkiye halkı. O da kim denirse genetik arkaplanında en az 5-6 ırkın karışımı bulunan; olağanüstü derin, zengin , dirayetli ve sebatkâr olan bu topraklarda Malazgirt'ten çok daha öncesinden beri, binlerce yıldır varolmuş ve olmakta olan, biz! Roma'nın Osmanlı'nın kılıç terbiyesinden geçmiş ve hayatta kalabilmiş kısmen dönüşüp çokça derinleşen kırsalın halkı. Neyse bu benim edebiyatım uzar gider. Oydan çıkıldı, buradan Dr. Kıvılcımlı'nın bugün okuduğum bir yazısını ekleyeceğim. Tek derdi PKK olanlara kapak olsun. :)
 

Neden Böylesine Coşarlar?
Seçim kampanyası açıldı. Türkiye’de hiçbir “İŞ” seçim kadar heyecan ve ter döktürmüyor. Çünkü seçim, yalnızca bir “SEÇİM” değil, aynı zamanda en büyük “İŞ”tir. Amerikalı “İş adamı”nın güttüğü anlamda bir “İŞ”, işverenin “İş Bankası”, İşçinin son yıllar Devlet zoruyla haraca bağlanışı demek olan sendikacı “Türk-İş” gibi
bol kazanç getirici bir ticaret ve hava oyunudur. Amerika’nın petrolcü akıl hocasının direktifi ile ülkemize “Çift Parti” olsun diye sokulan demokrasi, Amerika’da olduğu kadar Türkiye’de de vaktiyle Şark usulü “İbadet mahfi, rezalet mahfi” diyerek gizli kapaklı yapılan işlerin, perde yırtılarak yapılması oldu. Demokrasinin ruhu sayılan seçim şimdi açık seçik bir İŞ’tir: Ne ziraat İş’i, ne ticaret İş’i, ne sanayi İş’i, ne batakçı toprak ağalığı İş’i, ne lotaryacı bankacılık İş’i; seçim işi, seçim ticareti, seçim sanayii, seçim ağalığı, seçim bankerliği kadar kolay ve hiç masrafsız en muazzam kâr sağlayıcı değil. Kalıpları memleketi kaplamış, içleri Zeppelin balonundan daha sakin: gelenekçi görenekçi, gösterişli, afur tafurlu iri iri bezirgân partilerinin sağ olsunlar, AP’lilerin, CHP’lilerin, YTP’lilerin, MP’lilerin, (Milli Birlikçi 14’ler olmasa CKMP’lilerin) o şaşırtıcı derecede hırslı, çatlatıcı heyecanları, coşkunlukları, kıyasıya kapışmaları, hep seçim İş’inin muazzam gelirli bir Girişkinlik ve Özel kazanç oluşundan ileri geliyor.
Türkiye, küçük züğürt bir ülke. Hangi İş’e başvurursan vur: en çok yüz bin kazanırsın, belki. Suyun başını kesmiş yabancı sermayeyle ortaklığa girsen: bir milyon kesersin. Tekelci büyük bankanın dizginlerini ele geçirsen: yüz milyonlarla ancak oynarsın. Devlet bu İş’lerle kıyaslanabilir mi? Seçimle devlet kuşu başına kondu mu: Bütçe en azından onlarca MİLYAR: En ufak Devlet Bankası, en büyük Özel Bankadan on kat aşırı sermayeli, dev Parababası. Alabildiğin kadar kredi al. Seçimde vereceğin nedir? Kasabadaki yıkılası evin, birkaç aylık kirasıyla, iki üç işsiz güçsüze köy köy dolaşmaları için beş on günlük çep harçlığı. Kazandın mı: Bütün Devletçiliğimiz emrinde. Devlet Sanayii, Bankalarından aşağı kalmaz. Batılının çürüğe çıkardığı tapon makinaların komisyonla yeni fiyatına Türkiye’ye sokuşturulması da olsa, yurt içinden en verimli büyük sanayi Devletindir. Alıcı 30 Milyon uyruklu müşterinin insafına kalmış. Tepeden inme fiyat satırınla hepsini kıyma edebilirsin ve de bütün özel kişi fabrikalarının bire beş yüz vurgunlarına öncülük edersin. Kimden korkacaksın? Seçimle geldin gık diyenin alnını karışlarsın.
Geç Büyük Millet Meclisinin başına. Bırak şu, hanedan gelirinin yirmi otuz katı olan mebus maaşını bir yana. Herkesin iki yüz elli lirayla cehenneme memur yazılmak için dilekçe donattığı ülkede, beş altı bin lira Milletvekili aylığı da para mı? Milyarlık Devletçiliğimiz avucunun içinde. Hemen bir şirket kur. Sermaye mi gerek? Gözünü aç yeter. Değme sermayeli şirket açıldı demektir. Açamazsan açılmış şirketten çok ne var bizde? Yalnız İstanbul Ticaret Odası’nda on binlerce Özel Teşebbüs İş’sizlikten ağızlarını havaya açmışlar. “Allah Allah” deyip senin gibi bir Devletlûyu bekliyorlar. Yağlı iş Devlet babada. Çık sayın bayın huzuruna Morrison Firmasının sözcüsü gibi konuş: “Özel sermayesiz millet, Allahsız millettir!” de. Paşanın sağladığı “Huzur” kendiliğinden ayağına gelir. Daha koç yiğitsen “Batıcı” değil misin? Uzat kimse görmeden elini, uluslararası milyarlık şirketlere, kendini o saat Paris’te, Kolonya’da, Londra’da, New York’ta sözü geçen “Vatansever lider” bulursun.
O zaman, gir ihalenin en domuzuna. Korkma senden ucuz teklif yapıp rekabet edeceklerden. Sayın ihale kanununun ÖZEL maddesi gereğince: ihaleyi yapan Devletlûlar: ihaleyi dilediğine diledikleri fiyatla yapıp yapmamakta SERBEST’tirler. Yerin dibinde on saat çalışan işçinin, eskici esnafın kazandığı her yüz kuruşta yirmi otuz kuruşunu vasıtasız vergi, elli altmış kuruşunu vasıtalı vergi almak için kılı kırka yaran Devletçiliğimiz, her yıl Devlet bütçesinin onlarca milyar lirasını ihalecilere kaptırırken: “Bırak yapsın, Bırak geçsin!” der, yani liberaldir, serbest, hürdür. Tarım bakanından tomruğu al, İmar bakanına sat; Sanayi bakanından demiri al, Savunma bakanına sat: alırken de satarken de yüzde yüz kâr edemezsen; Büyük Millet Meclisinde kıyameti kopar. Haddine mi düşmüş memurun senden rüşvet alması: Azli, tayini Bakanın elinde. Bakan de senin ağzına bakıyor. Sen milletçe seçilmişsin. Bakan seçilmese de olur. Bütün siyasi liderler de Onu söylüyorlar: Sen “MİLLİ İRADEYİ TEMSİL” ediyorsun.
Onun için ben hak veriyorum. Bezirgân Partiler, Seçim için ne kadar coşsalar azdır.
(Çaltı, Sayı: 129, 4 Ekim 1965)

 
Son düzenleyen: Moderatör:

Gerçekten bu topraklar çok savaş görmüş. Böyle yazınca aklıma bir yerde okuduğum bir tespit geldi. ' Neden bu coğrafyada genel olarak bir manyaklık hakim?. Çünkü bu topraklarda uzun yıllar boyunca insanlar hayatta kalma mücadelesi verdi. Çok savaş gördüler. Savaştan sağ kalanlar ya ölümü düşünmeden gözünü karartıp savaşacak kadar manyaklar yada köşe bucak kaçarak hayatını sürdürecek olan korkaklardı. Hal böyle olunca ülkede genel olarak bir delilik olması normal. '

Düşününce biraz haklı bir tespit gibi. Senin tanımlaman daha edebi oldu ama :)
 

Ben yükleneyim bu imkansız sorumluluğu, problem ortadan kalksın.

Siz bunu yazarken dahi, hatta kafanızda o insanın başkan olma ihtimalini düşünürken ve yandaşlarını ararken dahi, bunun imkansızlığını biliyorsunuz.

Ancak mevcut Cumhurbaşkanının Başkan olma ihtimali oldukça yüksektir. Başka bir konuda/mesajınızda gördüğüm kadarıyla kullandığınız oyun mesuliyeti ile ilgili sıkıntılarınız var.

Tecavüz gördüğünüzde adama vurmakla ilgili yaşayacağınız sıkıntı bununla eşdeğerdir. Adama vurmakla ilgili ahlaki bir ikilemde kalsanız bile tecavüzü engelleyeceğine emin iseniz bunlar kıyaslanabilir kararlar değildir.

Ben X kişisine Y kişisi tecavüz etmeye çalışıyor ise X kişisinin mevcut değerlerini sorgulamam. Keşke bu kadar kolay bir konu olsa idi. İspatlı bir şekilde Z toplumunun üzerinde suç teşkil eden eylemlere iştiraki ve devamı sabit bir parti söz konusu ise, Y partisini ahlaki açıdan tartışmak sadece daha modern toplumlar için söz konusu olabilir. Bu konuda tartışmayı ise gereksiz görüyorum.

A Partisi: Hırsız, yalancı, istismarcı, evrensel değerler ve millet çıkarları hakkında ihanet içerisinde

Herhangi bir B Partisi: Neden Z yaptı? O da hırsız. Belki de yalancı.

Bu iki tercihi reel siyaset içerisinde baskın görüyor iseniz, ki bu sizin gözlemlerinize dayanmamaktadır, vermediğiniz oy A: Hırsız, yalancı, istismarcı, evrensel değerler ve millet çıkarları hakkında ihanet içerisinde'ye gitmektedir.

Elbette bu konu hakkında sorgulanmanız mümkün değildir. Ancak bu durumda oy verenleri B: Neden Z yaptı? O da hırsız. Belki de yalancı.'nın eylemleri ile ilgili mesuliyet sahibi görmeniz gerçekçi değildir.
 

Saygı duyarım, bu da sizin görüşünüzdür ben Bulunduğum noktadan memnunum, sizlerde öyle
 

Peki hırsızlar arasındaki faklar neler?
Bana sorarsan tek fark biri viski içerek, öbürü besmele çekerek çalıyor. Bir öbürü de viski içmeden besmele çekmeden çalıyor.

Şikayet etmek çözüm değil. Şikayet ettiğimiz konuya bir çözüm getirmek önemlidir.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…