Hepimiz, birilerine yaptığımız iyiliklere karşılık, içimizde beklenti oluşturuyoruz. Birilerine bir şeyler verirken, günü geldiğinde bu insan da benim yanımda olur diye düşünmeden duramıyoruz. Beklentilerimiz, verdikçe çoğalıyor. Belki de öyle bir hale geliyor ki; karşımızdakilerden bedel bekliyoruz. Ben, ona zamanında çok yaptım. Eğer, zor günümde yanımda olmazsa kendimi kötü hissederim diye, işin başında kendimizi şartlıyoruz. Şöyle bir etrafınızdakileri dinleyin, hemen herkesin bu konuda bir kötü deneyimi vardır. Yaptıklarının karşılığını aldığını söyleyen insanlar da, temelde her şeye pozitif bakan, beklentileri az insanlardır.
İş bu noktaya geldiğinde, şöyle düşünüyorum; neden beklentilerimizi çoğaltacak kadar fazla veriyoruz. Verirken, kendimizden niye eksiltiyoruz. Tabii ki, yakınlarımıza yardımcı olalım. Ama onlara verdiklerimiz, bizden bir şeyler götürmesin. Öyle hissedelim ki; ben elimden geleni yaptım, bunu kendimi iyi hissetmek için yaptım; yaptıklarımın değerini bilirse ne iyi, ama vermezse, beklenti içinde değilim diyebilelim. Bu da ancak verirken ölçüyü kaçırmamakla olur diye düşünüyorum.
Ben, kendi şahsıma şöyle bir yol izliyorum. Etrafımda, bana zor zamanlarımda yetişmiş insanlara, daha farklı bir yer veriyorum kalbimde. Onların illaki ailem olması önemli değil. Arkadaşlar, bazen ailenin önüne geçebiliyor. Onların, dar günlerinde yetişmeyi, ön plana alıyorum.
Hayatımda, çok zor günler de geçirdim. Bu zor günlerde, ben de, geçmişte çok şey paylaştığım insanlardan, beklenti içine girdim. Ama karşılığını bulamadığımı şaşırarak ve üzülerek gördüm. Bunun yanında, pek de bir şey beklemediğim insanlar, bana daha çok yetiştiler. Ben de bundan sonraki yaşamımda, değer verdiğim kişilerin sırasını belirledim.
Eğer, yaşamımız boyunca, birilerinin bedelini ödemesini beklemeden, kendimizi üzmeyecek, yıpratmayacak ve eksiltmeyecek kadar vermesini başarırsak, sanırım, kendimizi pişmanlık ve yılgınlık içinde bulmayız. Sevdiklerine sınırsızca verip, karşılığını alamamak, insanı öfkelendiren, bezdiren, gerçekten üzen bir duygu. Bu duygudan uzak kalmaya çalışmak ve bunun için verirken kendimizi sınırlamakta hepimizin hakkı sanırım.
YAZAN: Leyla Draman
İş bu noktaya geldiğinde, şöyle düşünüyorum; neden beklentilerimizi çoğaltacak kadar fazla veriyoruz. Verirken, kendimizden niye eksiltiyoruz. Tabii ki, yakınlarımıza yardımcı olalım. Ama onlara verdiklerimiz, bizden bir şeyler götürmesin. Öyle hissedelim ki; ben elimden geleni yaptım, bunu kendimi iyi hissetmek için yaptım; yaptıklarımın değerini bilirse ne iyi, ama vermezse, beklenti içinde değilim diyebilelim. Bu da ancak verirken ölçüyü kaçırmamakla olur diye düşünüyorum.
Ben, kendi şahsıma şöyle bir yol izliyorum. Etrafımda, bana zor zamanlarımda yetişmiş insanlara, daha farklı bir yer veriyorum kalbimde. Onların illaki ailem olması önemli değil. Arkadaşlar, bazen ailenin önüne geçebiliyor. Onların, dar günlerinde yetişmeyi, ön plana alıyorum.
Hayatımda, çok zor günler de geçirdim. Bu zor günlerde, ben de, geçmişte çok şey paylaştığım insanlardan, beklenti içine girdim. Ama karşılığını bulamadığımı şaşırarak ve üzülerek gördüm. Bunun yanında, pek de bir şey beklemediğim insanlar, bana daha çok yetiştiler. Ben de bundan sonraki yaşamımda, değer verdiğim kişilerin sırasını belirledim.
Eğer, yaşamımız boyunca, birilerinin bedelini ödemesini beklemeden, kendimizi üzmeyecek, yıpratmayacak ve eksiltmeyecek kadar vermesini başarırsak, sanırım, kendimizi pişmanlık ve yılgınlık içinde bulmayız. Sevdiklerine sınırsızca verip, karşılığını alamamak, insanı öfkelendiren, bezdiren, gerçekten üzen bir duygu. Bu duygudan uzak kalmaya çalışmak ve bunun için verirken kendimizi sınırlamakta hepimizin hakkı sanırım.
YAZAN: Leyla Draman