E
Follow along with the video below to see how to install our site as a web app on your home screen.
Not: This feature may not be available in some browsers.
tam 11 sayfa tüm yazılanları tek tek okudum, yorumları...
tuhaftır ama her yoruma hak verdim
herkes kendi bakış açısından ve görmek istediği gibi görmüş
ve kendi yetiştiriliş tarzı ile yorumlamış çünkü.
eşini üzmüşsün, parayı ben kazanıyorum nasıl rahat harcarsın demişsin... kırılmış, incinmiş...
altta kalmamak için bu defa o seni üzmüş, küfür etmiş, senden iğreniyorum bile diyecek kadar ileri gitmiş...bu defa sen de küfür etmişsin altta kalmamak için,
sonra eşin senin üzerine yürümüş... o da altta kalmayacak ya....
zaman geçmiş...sakin sakin düşünecek kadar bir zaman... hiç adım yok ikinizden de...
umarım doğru tahlil etmişimdir, mevzu eşinin arkadaşlarından yada seni evi geçindirmenden yada 45 ytl den çok farklı bir halde...belki farkında değilsin çünkü olayın tam da içindesin...olayın dışına çıkınca kendine ve eşine eşit mesafeden tepeden bakınca durumu daha rahat görürsün.
belki okumuşsundur...evlilikle ilgili uzun bir yazısı var Can Dündar'ın... bir kısmını alıntılıyorum.
"Ben konusurken o dinledi, Ben dinlerken o konustu 17 sene. O öfkeliyken ben, ben öfkeliyken o "haklisin bitanem..." dedik, öfke bitip firtina duruldugunda "ama bi de böyle düsün" de dedik fikrimizi savunurken. Farkli insanlar olarak görmedik birbirimizi, ayni amaç için savasan neferlerdik bu hayatta. Ala bilmedik ne kadar para kazandigimizi, ortak cüzdanimizdan gerektigi kadar aldik.. Ne kadar çalarsa çalsin masanin üstünde telefon, kim bu saatte arayan karsi cins diye orgulamadik da ama... Sevginin en büyük dostuydu bizim için "güven"... Ve güvenin ardina saklanmis bir "saygi" vardi daima...
Ne kavgalar, ne badireler atlattik 17 senede...
Eee ülkeler neler gördü, biz çekirdek aile mi sütliman yasayacaktik...Öyle bir girdik ki birbirimize, ben ilk kez odamin disinda yattim bi gece, misafir odasinda... Gece yarisi kapi açildi, esim "ne yapiyosun burda?" diye sordu kapinin esiginden, "uyuyorum" dedim buz gibi bi sesle...
Gitti, gelmesi 1 dakikasini almisti elinde yastikla... "kay yana" dedi daracik yatakta. "ne yapiyosun?" dedigimde "benim yerim senin yanin, sen gelmezsen ben gelirim" dedi... Anladim ki o gece, en uzun kavgamiz yat saatine kadar sürecek...
Ve bence dogrusu da bu... Özen gösterdik o günden sonra, evin her yerinde kavga ettik, yatak odamiz haric..Kirsak da zaman zaman kalplerimizi, asla kin tutmadik birbirimize...".....
bu şekilde devam ediyor...
evlilik böyle işte...bazen susmak, alttan almak gerekiyor... susan taraf değilsen eğer; geri dönen, af dileyen taraf olmak gerekiyor...
bir de şunu özellikle yazmak istedim. önce eşin sana ağıza alınmayacak küfürler ediyor, sonra da sen ona...evlilikte saygı çok ama çok önemli...herkes çok çok sinirlenebilir ama medeni insanlar öfke kontrolü yapabilir, hiç değilse o ortamdan kaçar...sinirlendim aklıma geleni söylerim, sonra pişman olurumla bir iki sefer idare edilirsiniz ama daha fazla değil. birbirinizin yüzüne bakamayacak kadar ağır şeyler söyleyip yaralarsanız birbirinizi, saygıyı yitirirsiniz...bu da çok kötü bir deprem yaratır evliliğinizde...
tepeden bakınca durum bu işte...alttan almamışsınız her ikinizde...her ikinizde öfkesine hakim olamamış ağzına geleni söylemiş...ama ikinizde onca sözün adından altta kalmamak için ne özür diliyorsunuz ne de geri adım atıyorsunuz...siz de haklısınız...ama keşke küfür etmemiş olsaymışsınız her ikinizde...emin olun o zaman herşey çok kolay olacaktı...bu yüzden saygı çok önemli dedim ya...
yazdıklarından ibaret değil elbet yaşadıkların ama anlattıklarından anladığım bunlar...
son birşey daha: herşeye rağmen sevdiğin adamın gözlerine bak (umarım hala seviyorsundur), o evlenmeden önce birlikte yaptığınız güzel günleri, sana söylediği güzel şeyleri hatırla...daha güzellerini sana yaşatabileceğini düşünebiliyorsan birazcık bir şans ver hem kendine hem de ona...
iyi geceler.
tam 11 sayfa tüm yazılanları tek tek okudum, yorumları...
tuhaftır ama her yoruma hak verdim
herkes kendi bakış açısından ve görmek istediği gibi görmüş
ve kendi yetiştiriliş tarzı ile yorumlamış çünkü.
eşini üzmüşsün, parayı ben kazanıyorum nasıl rahat harcarsın demişsin... kırılmış, incinmiş...
altta kalmamak için bu defa o seni üzmüş, küfür etmiş, senden iğreniyorum bile diyecek kadar ileri gitmiş...bu defa sen de küfür etmişsin altta kalmamak için,
sonra eşin senin üzerine yürümüş... o da altta kalmayacak ya....
zaman geçmiş...sakin sakin düşünecek kadar bir zaman... hiç adım yok ikinizden de...
umarım doğru tahlil etmişimdir, mevzu eşinin arkadaşlarından yada seni evi geçindirmenden yada 45 ytl den çok farklı bir halde...belki farkında değilsin çünkü olayın tam da içindesin...olayın dışına çıkınca kendine ve eşine eşit mesafeden tepeden bakınca durumu daha rahat görürsün.
belki okumuşsundur...evlilikle ilgili uzun bir yazısı var Can Dündar'ın... bir kısmını alıntılıyorum.
"Ben konusurken o dinledi, Ben dinlerken o konustu 17 sene. O öfkeliyken ben, ben öfkeliyken o "haklisin bitanem..." dedik, öfke bitip firtina duruldugunda "ama bi de böyle düsün" de dedik fikrimizi savunurken. Farkli insanlar olarak görmedik birbirimizi, ayni amaç için savasan neferlerdik bu hayatta. Ala bilmedik ne kadar para kazandigimizi, ortak cüzdanimizdan gerektigi kadar aldik.. Ne kadar çalarsa çalsin masanin üstünde telefon, kim bu saatte arayan karsi cins diye orgulamadik da ama... Sevginin en büyük dostuydu bizim için "güven"... Ve güvenin ardina saklanmis bir "saygi" vardi daima...
Ne kavgalar, ne badireler atlattik 17 senede...
Eee ülkeler neler gördü, biz çekirdek aile mi sütliman yasayacaktik...Öyle bir girdik ki birbirimize, ben ilk kez odamin disinda yattim bi gece, misafir odasinda... Gece yarisi kapi açildi, esim "ne yapiyosun burda?" diye sordu kapinin esiginden, "uyuyorum" dedim buz gibi bi sesle...
Gitti, gelmesi 1 dakikasini almisti elinde yastikla... "kay yana" dedi daracik yatakta. "ne yapiyosun?" dedigimde "benim yerim senin yanin, sen gelmezsen ben gelirim" dedi... Anladim ki o gece, en uzun kavgamiz yat saatine kadar sürecek...
Ve bence dogrusu da bu... Özen gösterdik o günden sonra, evin her yerinde kavga ettik, yatak odamiz haric..Kirsak da zaman zaman kalplerimizi, asla kin tutmadik birbirimize...".....
bu şekilde devam ediyor...
evlilik böyle işte...bazen susmak, alttan almak gerekiyor... susan taraf değilsen eğer; geri dönen, af dileyen taraf olmak gerekiyor...
bir de şunu özellikle yazmak istedim. önce eşin sana ağıza alınmayacak küfürler ediyor, sonra da sen ona...evlilikte saygı çok ama çok önemli...herkes çok çok sinirlenebilir ama medeni insanlar öfke kontrolü yapabilir, hiç değilse o ortamdan kaçar...sinirlendim aklıma geleni söylerim, sonra pişman olurumla bir iki sefer idare edilirsiniz ama daha fazla değil. birbirinizin yüzüne bakamayacak kadar ağır şeyler söyleyip yaralarsanız birbirinizi, saygıyı yitirirsiniz...bu da çok kötü bir deprem yaratır evliliğinizde...
tepeden bakınca durum bu işte...alttan almamışsınız her ikinizde...her ikinizde öfkesine hakim olamamış ağzına geleni söylemiş...ama ikinizde onca sözün adından altta kalmamak için ne özür diliyorsunuz ne de geri adım atıyorsunuz...siz de haklısınız...ama keşke küfür etmemiş olsaymışsınız her ikinizde...emin olun o zaman herşey çok kolay olacaktı...bu yüzden saygı çok önemli dedim ya...
yazdıklarından ibaret değil elbet yaşadıkların ama anlattıklarından anladığım bunlar...
son birşey daha: herşeye rağmen sevdiğin adamın gözlerine bak (umarım hala seviyorsundur), o evlenmeden önce birlikte yaptığınız güzel günleri, sana söylediği güzel şeyleri hatırla...daha güzellerini sana yaşatabileceğini düşünebiliyorsan birazcık bir şans ver hem kendine hem de ona...
iyi geceler.
canım en son eşyalarımı topladım arkadaşımda kalıcam demiştin.son durum ne naptın bizi haberdar et lütfen..
arkdaşıma katılıyorum büyütmüşsünüz birde siz siz olun en ufacık tartışmalarınızı ailenize bildirmeyin sizin öfkeniz geçer onların geçmez dönülmez yola giresiniz bu gunler geçecek mutlu olacaksınızçok abartmişsiniz, çok üstüne gitmişsiniz, bunaltmişsiniz.
anlattıklarınızdan benim anladigim bu...
incir cekirdeğini doldurmayacak bir mevzu için ayrılık istemeniz bana çok cocukca geldi.
öfkeyle kalkmişsiniz (çok keskin bir ofkeniz var, kinci oldugunuzu dusunuyorum) zararla oturacaksınız farkında değilsiniz.
bu evliliği kurtarmak değil yıkmak için elinizden geleni yapiyorsunuz.
çok yanlış...
yuvayı yapan dişi kuştur, erkek fevri davranıp saçmalayabilir, kadına düşen anaç tavırla olgunluk gostermek, bazı şeylere kulak tıkamaktır.
bu tarz her kavga boşanmayla neticelenecek olsaydı yeryüzünde evli çiftler parmakla gösterilir hale gelirdi...
cocukluk etmeyin, ofkeyi ve gururu bi kenara bırakıp salim kafayla oturun konusun.
erkek milletini çok sıkmaya gelmez, burnunuzun dikine gidip inatlaşacaginiza konusmayı deneseydiniz keşke...
soylenecek bi dünya şey var ama;
bence bu ayrılıkta sucun buyuk kısmı sizde
üzgünüm, gerçekler acıdır....
Hala blöf yapıyor gibi canım
Yani madem o kadar emin kesin kararından açıcak davayı o zaman çok rahat bir şekilde verirdi numarayı diye düşünüyorum ben....