@tivoli26 Konunuzu üzülerek okudum. Ne yazık ki, konunun uzmanı değilim ama öğrencilik yıllarımdan beri otizme ilgi duydum ve bu konuda çok kaynak okudum. Bu yüzden kızınıza otizm merceğinden yaklaşıyorum ve yanılıyor olmam kuvvetle muhtemel. İnsan çekiç olunca her sorun çiviye benziyor. Bir uzmana danışın diyeceğim ama korkarım çevrenizde böyle bir uzmana henüz ulaşamamışsınız. Bu durumu acilen değiştirmenizi tavsiye ederim.
Otizmi de bir ihtimal olarak görüp hakkında araştırma yaptığınızı ve belki de kızınızda mevcut olan veya olmayan belirtilere dayanarak elediğinizi varsayıyorum. Bildiğiniz üzere otizm artık bir spektrum olarak tanımlanıyor. Yani farklı semptomları, dereceleri, evreleri olabiliyor. Ama temelinde çevreden gelen uyaranları anlayamamak kadar hafiften, bu uyaranlara tahammül edememek kadar ağıra varan bir tablo yatıyor. Ben, kızınızın çevresindeki uyaranlara tahammül eşiğinin çok düşük olduğunu ve tepki olarak duyduğu rahatsızlığın ağlama krizlerini tetiklediğini düşünüyorum.
Kimi insanın acı eşiği çok düşüktür ve parmağını sehpanın ayağına çarpsa acıdan bayılır. Bir başkası canlı canlı diş çektirir. Otizmli bireylerle yapılan görüşmelerde hemen hepsinin sizin normal hayatın bir parçası olarak kabul ettiğiniz uyaranları (ses, renk, görüntü, hareket, kalabalık, vs.) sanki biri amfiyi sonuna kadar açmış gibi dayanılmaz şiddette algıladıkları saptanmıştır. Amerika'da okullarda ve hatta bazı alışveriş merkezlerinde otizmli bireylerin duyuları yorulduğunda veya dolduğunda dinlenebilecekleri duyusal uyaranların en aza indirgendiği sade ve sessiz odalar bulunmaktadır.
Otizmli bireylerin çoğunun yaşamlarındaki rutini bozan her şeyden rahatsızlık duydukları ve tepki gösterdikleri de bilinir. Rutini bozan şeyler dikkatlerini çeker ve bir çeşit uyarandır. Ben kızınızın bu uyaranlara -özellikle yeni insan, yeni mekan gibi rutinini bozanlara- karşı tepki gösterdiğini düşünüyorum. Verdiği tepki tabii ki aşırı ve sizin için inanılmaz derecede yıpratıcı, fakat doğduğunuz andan itibaren çok yüksek sese, çok parlak ışığa, dayanamadığınız yeni yüzlere maruz kaldığınızı, hatta büyük bir ihtimalle bu uyaranların size fiziksel acı verdiğini veya içinize dayanılmaz bir sıkıntı verdiğini hayal etmeye çalışın. Üstelik derdinizi anlatacak kelimelere sahip değilsiniz. Kızınız yine de kendine göre bahaneler üretmeyi akıl ediyor ve eğer bu hassasiyetleri devam ederse büyüdükçe bu bahaneler "tavuğun kümesi yoktu"dan daha inandırıcı olacaktır.
Kızınız otizmli ise uyaranlara karşı normal üzeri bir hassasiyetle doğmuştur. Siz kızınızı sağaltmaya çalışırken her yeni anneye tavsiye edildiği gibi telefon, tablet, televizyon gibi yapay uyaranları tamamen engellemişsiniz. Belki bu kadar steril bir yaşam sürmeseydi tahammül eşiği yavaş yavaş kendiliğinden bir miktar da olsa yükselecekti. Kızınız parka, kreşe, bahçeye, komşuya tepki verdikçe mecburen gittikçe daha küçülen bir dünyada sadece sizin eşliğinizde aynı aktivitelere mahkum olmuş. Rutinleri kemikleştikçe rutin dışı uyaranlara tahammülü azalmış, tepkileri artmış. Ben, büyüdükçe kızınızın dış dünyaya biraz da olsa alışacağını ve tahammül eşiğinin yükseleceğini düşünüyorum. Zamanla onu rahatsız eden dış etkenlerle baş etmek için farklı savunma mekanizmaları geliştirebilir.
En büyük şansınız kızınızın dil becerisinin şimdiden yaşına göre gelişmiş olması. Kendini ifade etmekte zorlanan otizmli bireylerde duyuları uyaranlara tahammül edemediğinde çığlık atma, kendine vurma gibi fiziksel tepkiler sık gözlenir. Kızınız tetiklendiğinde kusacak kadar ağlıyor. Götürmekte ısrar ettiğiniz yaşına uygun oyun grubuna bir türlü alışamamışken 8-9 yaşındaki kızlarla anlaşmasının sebebi onların 3 yaşındakiler kadar hareketli ve gürültücü olmamalarıdır belki. Yabancı bir ortamda sizi hep yanında istemesinin sebebi ise siz orada olunca artık dayanamadığında onu oradan alıp eve götüreceğinizi bilmesi olabilir.
Bundan sonra ağlama krizi tetiklendiğinde etrafınıza bir de acı vermesi olası uyaranlar açısından dikkat etmeyi deneyin. Ses, renk, hareket, insan kirliliği var mı? Çocuk veya büyük birileri onunla nasıl baş edeceğini bilmediği şekilde ilişki kurmaya çalışıyor mu? Biz yetişkinler bazen bebeklere ve küçük çocuklara oyuncak bebek muamelesi yapmayı severiz. Onların küçük insanlar olduklarına ve dokunmamızı, konuşmamızı, yüzüne yaklaşmamızı istemeyebileceklerine saygı göstermeyiz. Bir başka sorun da 3 yaşındaki çocuklara yönelik oyun grupları, aktiviteler, videolar, çizgi filmler, şarkılar, mobilyalar, süsler, oyuncakların normalden daha renkli, daha gürültülü ve daha hareketli olmak üzere tasarlanmış olmasıdır. Duyuları çabuk dolan ve yorulan minik bir kızın hayatı yaşıtları arasında evdeki dinginliğe nazaran daha tahammül edilmez oluyordur.
İşinin ehli bir çocuk psikiyatristine hemen ve mutlaka ulaşın. Umarım aklınızı bulandırmamış ve sizi yanlış yönlendirmemişimdir. Anlattıklarınız bende bu izlenimleri uyandırdı. Sorunu her neyse kızınıza acil şifalar diliyorum.