- 7 Mayıs 2007
- 269
- 107
Ailenin beslenme hataları çocuğu yemekten soğutuyor!
Çocuklarda iştahsızlık, hemen her anne babanın yakındığı ve çözüm bulmakta güçlük çektiği önemli problemlerden biri. Özellikle 8-9 aydan başlayarak okul çağına kadar sürebilen bu sorunu, doğru zamanda doğru besin seçerek, ancak en önemlisi çocuğunuza doğru yaklaşımda bulunarak çözebilirsiniz.
‘Saatlerce yemek vermesem, umurunda bile olmuyor’… ‘Elimde tabak yemesi için peşinden koşuyorum’… Bu tür yakınmaları özellikle annelerden sıkça duyuyoruz, çünkü hemen her anne aynı sorundan dert yanıyor; iştahsız çocuklar! Özellikle 8-9 aydan başlayarak okul çağına kadar süren dönemde, anneler en çok çocuklarının iştahsız olmasından yakınıyor.
Her yaş döneminin ayrı beslenme güçlükleri olsa da iştahsızlık sorununun genellikle 9 ay-2 yaş arasında daha sık görüldüğünü belirterek, “Ailelerin beslenme hataları ve alışkanlıkları iştahsızlık, daha doğrusu yemek seçme olarak tanımlanan durumun en sık görülen nedeni. Bu yüzden ailelerin doğuştan itibaren bebeklerini beslerken doğru yaklaşımda bulunmaları çok önemlidir.
Gelişime adaptasyon sorunu yaşıyor olabilir
iştahsızlığın kabaca fizyolojik ve patalojik etkenler ile yanlış beslenme alışkanlıkları nedeniyle oluşur. Fizyolojik iştahsızlığın temelinde bir hastalık etkeni olmaksızın çocuğun gelişim sürecinde karşılaştığı adaptasyon sorunları yatıyor. Örneğin diş çıkarma atakları en bilinen iştahsızlık nedeni olarak görülüyor. Bir başka fizyolojik etken ise 1 yaşından sonra yavaşlayan büyüme-gelişmeye bağlı olarak çocuğun beslenme gereksiniminin düşmesi. Ayrıca besinlerdeki geçiş dönemleri çocukların en yoğun iştahsız olduğu fizyolojik evreleri oluşturuyor: Sütten püreli gıdalara geçiş, yeni tatların denenmesi, bu yeni tat ve kıvama alışma sürecinde ciddi beslenme isteksizliği görülebilir
3 haftadan uzun süren iştahsızlık ihmale gelmez
Patolojik nedenlerde iştahsızlığın altında ise genellikle; gribal enfeksiyonlar, idrar yolu enfeksiyonları, viral bağırsak enfeksiyonları, viral hepatitler, üst ve alt solunum yolu enfeksiyonları gibi fizyolojik hastalıklar yatıyor. Bu hastalıklar birkaç gün ile birkaç hafta arasında iştahsızlık yapıyor ve çocuğun büyüme gelişme sürecine belirgin olumsuz etkide bulunmuyor. Ancak 3 haftadan daha uzun süreli iştahsızlığın altında ise genellikle tüberküloz, kronik enfeksiyonlar, gastrik reflü, kronik böbrek hastalıkları, kalp veya karaciğer hastalıkları hastalıkları ve bazı doğumsal metabolik hastalıklar yatıyor. Bu nedenle 3 haftadan uzun süren iştahsızlık durumlarında çocuğun mutlaka kontrolden geçmesi gerekiyor.
İştah Artıran 12 Öneri
1. Üst kat komşunun tariflerini denemeyin: 6 bisküvit, 1 kaşık pekmez, bir yumurta sarısı ve bir dilim peynir… Bulamaç besinler diye tanımlanan bu tür tarifler yüksek kalorili oldukları gibi, baskın tatları severek yiyen çocukların dilinde sadece yoğun şeker tadı kalmasına yol açıyor. Bu da çocuklarda şekerli tatlar konusunda seçici bir yapı gelişmesine neden oluyor. Buna alışan çocukların damak tadı duyuları da yeni lezzetlere karşı oldukça dirençli hale geliyor.
2. İlk denemelerde sabırlı olun: Çocuklar her yeni besine ortalama 8-10 denemeden sonra alışıyor. Bu nedenle ilk denemede bir kase dolusu havuç püresini bitirmesini beklemeyin. Ancak bir kaşık bile olsa her gün bu yeni besini çocuğunuza tattırarak alışma sürecini sabırla bekleyin.
3. Enerjinizi doğru besinlerde kullanın: Ispanak yedirmek için çocuğunuzla kılıç kalkan oyunu oynamak yerine, enerji ve sabrınızı; süt – süt ürünleri, et, yumurta, balık ve tahıl yedirmeye saklayın. Çünkü bu besinler çocuğunuzun gelişimi için çok daha yaşamsal öneme sahipler.
4. 7. aydan itibaren pütürlü gıdalar yedirin: Yiyecekleri çatalla ezip, yumuşatarak yedirmeye çalışın. İlk denemelerde pütürlü yiyemeyen çocuğunuza karşı soğukkanlılığınızı koruyun. Sabır ve inatla denemelere devam edin.
5. Sofraya birlikte oturun: 9 aylıktan sonra çocuğunuzu tok bile olsa mutlaka sizinle birlikte sofraya oturtun. Çocuğunuz erişkinlerin tükettiği gıdaları yiyebilecek yaşa geldiyse sofrada olan yemeklerden yedirmeye çalışın. Çocuğunuzun önüne koyacağınız küçük bir ekmek parçası veya köfte ile kendi kendine yemek yeme hazzına varmasını sağlayın.
6. 1 yaşından sonra kontrollü emzirin: Anne sütüne çok alışkın ve düşkün bebekler, bir yaşından sonra anne memesini bir nevi tiryaki gibi emiyor. Anneyi her gördüğü yerde, her canı istediğinde emmeye çalışıyor. Anne memesi emip bir şekilde doyduğu için de ekstra gıda yemek istemeyebiliyor. Siz de bu durumdaysanız 1 yaşından sonra emzirme konusunda çok daha kontrollü olun.
7. Çocuğunuza örnek olun: Çocuğunuzun sizin yemek yeme alışkanlıklarınızı aynen taklit edeceğini unutmayın. Sebze yemeğini sevmeyen bir babanın, makarnadan maydanozları ayıklayan bir kardeşin bulunduğu bir ailede küçük bebeğin önüne koyulan her şeyi yiyip bitirmesi beklenmemeli. Elinizde tabakla televizyon izliyorsanız, çocuğunuzu sofrada oturup yemek yemeye ikna etmeniz kolay olmayacaktır.
8. Yemek öncesinde abur cubur yedirmeyin: Yemek öncesi verilen abur cubur atıştırmalıkların, ara öğünlerin yemek saatinde kabusa neden olacağını unutmayın.
9.“Yemek sofrada yenir” mesajını verin: Çocukların dikkat süresi çok kısadır ve uzun süre sofrada sabit halde oturmaya tahammül edemezler. İki lokma yedikten sonra ayağa kalkan çocuğunuzun peşinden, elinizde tabak çatalla koşuşturmayın. Onu birkaç kez uyardıktan sonra hızla sofrayı kaldırıp, yediği besinle yetinmesini sağlayın ve bir sonraki yemek saatine kadar da herhangi bir gıda almasına engel olun.
10. Israr etmeyin, ancak alternatif de oluşturmayın: Çocuğunuza teklif var ısrar yok, ancak alternatif de yok deyin. İşin sırrı gaddar anne kavramında yatıyor. Kereviz yemeğini yemeyi reddeden çocuğa karşı doğru yaklaşım makarna pişirmek değil, bir hafta süreyle her öğünde kereviz yemeği sunmaktan geçiyor.
11. Oyun oynayarak yedirin: Çocuğunuz 1 yaşında ise belli oranda oyunla, kandırmaca ile yemek seanslarını daha çekici hale getirilebilirsiniz. Ancak bunu, videoya kaydedilmiş reklam serilerinin önüne oturtularak, her reklam döngüsünde ağzını robot gibi açan bir çocuk noktasına kadar götürmeyin.
12. Ceza ya da ödül vermeyin: Yemek seanslarıyla ilişkilendirilmiş ceza/ödül yöntemleri başlangıçta işe yarıyor gibi görünebilir, ancak yaşamak için yemeliyiz algısının kurulmasına olumlu katkısı olmaz.
Çocuklarda iştahsızlık, hemen her anne babanın yakındığı ve çözüm bulmakta güçlük çektiği önemli problemlerden biri. Özellikle 8-9 aydan başlayarak okul çağına kadar sürebilen bu sorunu, doğru zamanda doğru besin seçerek, ancak en önemlisi çocuğunuza doğru yaklaşımda bulunarak çözebilirsiniz.
‘Saatlerce yemek vermesem, umurunda bile olmuyor’… ‘Elimde tabak yemesi için peşinden koşuyorum’… Bu tür yakınmaları özellikle annelerden sıkça duyuyoruz, çünkü hemen her anne aynı sorundan dert yanıyor; iştahsız çocuklar! Özellikle 8-9 aydan başlayarak okul çağına kadar süren dönemde, anneler en çok çocuklarının iştahsız olmasından yakınıyor.
Her yaş döneminin ayrı beslenme güçlükleri olsa da iştahsızlık sorununun genellikle 9 ay-2 yaş arasında daha sık görüldüğünü belirterek, “Ailelerin beslenme hataları ve alışkanlıkları iştahsızlık, daha doğrusu yemek seçme olarak tanımlanan durumun en sık görülen nedeni. Bu yüzden ailelerin doğuştan itibaren bebeklerini beslerken doğru yaklaşımda bulunmaları çok önemlidir.
Gelişime adaptasyon sorunu yaşıyor olabilir
iştahsızlığın kabaca fizyolojik ve patalojik etkenler ile yanlış beslenme alışkanlıkları nedeniyle oluşur. Fizyolojik iştahsızlığın temelinde bir hastalık etkeni olmaksızın çocuğun gelişim sürecinde karşılaştığı adaptasyon sorunları yatıyor. Örneğin diş çıkarma atakları en bilinen iştahsızlık nedeni olarak görülüyor. Bir başka fizyolojik etken ise 1 yaşından sonra yavaşlayan büyüme-gelişmeye bağlı olarak çocuğun beslenme gereksiniminin düşmesi. Ayrıca besinlerdeki geçiş dönemleri çocukların en yoğun iştahsız olduğu fizyolojik evreleri oluşturuyor: Sütten püreli gıdalara geçiş, yeni tatların denenmesi, bu yeni tat ve kıvama alışma sürecinde ciddi beslenme isteksizliği görülebilir
3 haftadan uzun süren iştahsızlık ihmale gelmez
Patolojik nedenlerde iştahsızlığın altında ise genellikle; gribal enfeksiyonlar, idrar yolu enfeksiyonları, viral bağırsak enfeksiyonları, viral hepatitler, üst ve alt solunum yolu enfeksiyonları gibi fizyolojik hastalıklar yatıyor. Bu hastalıklar birkaç gün ile birkaç hafta arasında iştahsızlık yapıyor ve çocuğun büyüme gelişme sürecine belirgin olumsuz etkide bulunmuyor. Ancak 3 haftadan daha uzun süreli iştahsızlığın altında ise genellikle tüberküloz, kronik enfeksiyonlar, gastrik reflü, kronik böbrek hastalıkları, kalp veya karaciğer hastalıkları hastalıkları ve bazı doğumsal metabolik hastalıklar yatıyor. Bu nedenle 3 haftadan uzun süren iştahsızlık durumlarında çocuğun mutlaka kontrolden geçmesi gerekiyor.
İştah Artıran 12 Öneri
1. Üst kat komşunun tariflerini denemeyin: 6 bisküvit, 1 kaşık pekmez, bir yumurta sarısı ve bir dilim peynir… Bulamaç besinler diye tanımlanan bu tür tarifler yüksek kalorili oldukları gibi, baskın tatları severek yiyen çocukların dilinde sadece yoğun şeker tadı kalmasına yol açıyor. Bu da çocuklarda şekerli tatlar konusunda seçici bir yapı gelişmesine neden oluyor. Buna alışan çocukların damak tadı duyuları da yeni lezzetlere karşı oldukça dirençli hale geliyor.
2. İlk denemelerde sabırlı olun: Çocuklar her yeni besine ortalama 8-10 denemeden sonra alışıyor. Bu nedenle ilk denemede bir kase dolusu havuç püresini bitirmesini beklemeyin. Ancak bir kaşık bile olsa her gün bu yeni besini çocuğunuza tattırarak alışma sürecini sabırla bekleyin.
3. Enerjinizi doğru besinlerde kullanın: Ispanak yedirmek için çocuğunuzla kılıç kalkan oyunu oynamak yerine, enerji ve sabrınızı; süt – süt ürünleri, et, yumurta, balık ve tahıl yedirmeye saklayın. Çünkü bu besinler çocuğunuzun gelişimi için çok daha yaşamsal öneme sahipler.
4. 7. aydan itibaren pütürlü gıdalar yedirin: Yiyecekleri çatalla ezip, yumuşatarak yedirmeye çalışın. İlk denemelerde pütürlü yiyemeyen çocuğunuza karşı soğukkanlılığınızı koruyun. Sabır ve inatla denemelere devam edin.
5. Sofraya birlikte oturun: 9 aylıktan sonra çocuğunuzu tok bile olsa mutlaka sizinle birlikte sofraya oturtun. Çocuğunuz erişkinlerin tükettiği gıdaları yiyebilecek yaşa geldiyse sofrada olan yemeklerden yedirmeye çalışın. Çocuğunuzun önüne koyacağınız küçük bir ekmek parçası veya köfte ile kendi kendine yemek yeme hazzına varmasını sağlayın.
6. 1 yaşından sonra kontrollü emzirin: Anne sütüne çok alışkın ve düşkün bebekler, bir yaşından sonra anne memesini bir nevi tiryaki gibi emiyor. Anneyi her gördüğü yerde, her canı istediğinde emmeye çalışıyor. Anne memesi emip bir şekilde doyduğu için de ekstra gıda yemek istemeyebiliyor. Siz de bu durumdaysanız 1 yaşından sonra emzirme konusunda çok daha kontrollü olun.
7. Çocuğunuza örnek olun: Çocuğunuzun sizin yemek yeme alışkanlıklarınızı aynen taklit edeceğini unutmayın. Sebze yemeğini sevmeyen bir babanın, makarnadan maydanozları ayıklayan bir kardeşin bulunduğu bir ailede küçük bebeğin önüne koyulan her şeyi yiyip bitirmesi beklenmemeli. Elinizde tabakla televizyon izliyorsanız, çocuğunuzu sofrada oturup yemek yemeye ikna etmeniz kolay olmayacaktır.
8. Yemek öncesinde abur cubur yedirmeyin: Yemek öncesi verilen abur cubur atıştırmalıkların, ara öğünlerin yemek saatinde kabusa neden olacağını unutmayın.
9.“Yemek sofrada yenir” mesajını verin: Çocukların dikkat süresi çok kısadır ve uzun süre sofrada sabit halde oturmaya tahammül edemezler. İki lokma yedikten sonra ayağa kalkan çocuğunuzun peşinden, elinizde tabak çatalla koşuşturmayın. Onu birkaç kez uyardıktan sonra hızla sofrayı kaldırıp, yediği besinle yetinmesini sağlayın ve bir sonraki yemek saatine kadar da herhangi bir gıda almasına engel olun.
10. Israr etmeyin, ancak alternatif de oluşturmayın: Çocuğunuza teklif var ısrar yok, ancak alternatif de yok deyin. İşin sırrı gaddar anne kavramında yatıyor. Kereviz yemeğini yemeyi reddeden çocuğa karşı doğru yaklaşım makarna pişirmek değil, bir hafta süreyle her öğünde kereviz yemeği sunmaktan geçiyor.
11. Oyun oynayarak yedirin: Çocuğunuz 1 yaşında ise belli oranda oyunla, kandırmaca ile yemek seanslarını daha çekici hale getirilebilirsiniz. Ancak bunu, videoya kaydedilmiş reklam serilerinin önüne oturtularak, her reklam döngüsünde ağzını robot gibi açan bir çocuk noktasına kadar götürmeyin.
12. Ceza ya da ödül vermeyin: Yemek seanslarıyla ilişkilendirilmiş ceza/ödül yöntemleri başlangıçta işe yarıyor gibi görünebilir, ancak yaşamak için yemeliyiz algısının kurulmasına olumlu katkısı olmaz.