- 16 Ağustos 2010
- 293.105
- 603.059
- 43
Başka çocuklarla kıyaslamak: Aileler sık olarak çocuklarını başka çocuklarla kıyaslarlar. Kıyaslama yapılan çocuk genellikle kendi çocuğundan daha başarılı bir çocuktur. Kıyaslama; çocuğu mutsuz eder, kendisini değersiz ve önemsiz hissettirir, güven duygusuna zarar verir, çocuğun kaygı ve stresini artırır. Çocuğun kıyaslandığı kişiyle yarışabilmesi çoğu zaman mümkün değildir. Böyle olunca da yarışı baştan bırakır ve “Ben başaramam” düşüncesini kafasına yerleştirir.
Sevgili aileler sizin çocuğunuz tek, eşsiz ve özeldir. Lütfen onu kendi yeterlilikleri, sınırlılıkları içerisinde olduğu gibi kabul edin ve başka çocuklarla kıyaslamayın.
Bir dediğini iki etmemek: Bazı ailelerde kural, disiplin yoktur ve çocuğun her dediği yapılır. Çocuk o evin prensi veya prensesi olmuştur. Sürekli aldığı için veremez. Bencilce tavırlar sergiler. Sorumluluk almak çok zor gelir. Çünkü her şey ona hazır gelmiştir. Arkadaş edinmekte zorlanır. Çünkü paylaşmayı bilmez. Her istediğine sahip olan çocuk kendisine bir yaşam amacı belirleyemez, mutsuz ve doyumsuz olur. Ayrıca disiplin duygusuna sahip olamadığından kuralların olduğu yerde kendisini rahatsız hisseder, kurallara uymakta problem yaşar.
Başkalarının yanında eleştirmek: Bir yetişkin olarak bir düşünün bakalım; eşiniz sizinle ilgili hoşnut olmadığı şeyleri kalabalık ortamlarda sesli olarak dile getirse ne hissederdiniz? İşte çocuğunuz siz böyle davrandığınızda tam da bunu hissediyor!
Çocuğunuzu sürekli olarak eleştirmekten, sürekli onun hatalarını, kusurlarını aramaktan ve bunu sık sık dile getirmekten vazgeçmelisiniz. Çocuklarımıza hata yapma fırsatı vermeli, gerekli gördüğümüz yerde rehberlik etmeliyiz. Bu, onlar için en sağlıklı doğruyu bulma biçimidir. Hatalarını görmezden gelerek, doğru yaptıklarını ise pekiştirerek olumlu davranış değişikliği sağlayabiliriz.
Söz verip sözünü tutmamak: Çocuklar davranışlarının büyük çoğunluğunu anne-baba yı model alarak edinirler. Ebeveyn çocuğa küçük yalanlar söylemekte sakınca görmüyor, o anı kurtarmak adına bazı sözler verip sonra bu vaadleri yerine getirmiyorsa; çocuğun öğrendiği şudur:
“Her söz yerine getirilmeyebilir, o zaman benimde anne ve babama ya da diğer insanlara vereceğim her sözü yerine getirmeme gerek yoktur.” , “İhtiyaç duyduğumda yalan söylememde bir sakınca yoktur.”
Sevgili aileler ; çocuklarınıza nasıl davranmaları gerektiğini söylemek onların davranış değişikliğinde hiçbir işinize yaramaz; eğer ki o davranışları siz yapmıyor iseniz.
Söylediklerini kendisi yapmamak: Yukarıda da bahsedildiği gibi, çocuklarda istendik davranış değişikliğinin birinci koşulu o davranışları ailelerin de yapıyor olmasıdır
Sorularına cevap vermemek: Bir rehberle birlikte hiç bilmediğiniz ve içi daha önce hiç görmediğiniz bir sürü detayla dolu bir şehre gittiğinizi hayal edin. O şehirdeki her şeyi incelemek, mümkünse dokunmak istemez misiniz? Muhtemelen yanınızdaki rehberi de sorularınızla bunaltacaksınızdır. İşte çocukların durumu da aynen böyledir. Onların keşfetmeleri gereken koca bir dünya vardır ve dolayısıyla işleri çoktur! Bu aşamada bizim ebeveyn olarak görevimiz onlara iyi bir rehberlik edebilmektir. Onların bu keşfetme yolculuğunda ellerinden tutmalı, belki bizimde bilmediğimiz pek çok şeyi onlarla birlikte öğrenmenin tadını çıkarmalıyız.
Ona özel zaman ayırmamak: Günümüzde bayanların çalışma hayatında fazlaca yer edinmesi, her iki eşin yoğun çalışmasına; dolayısıyla “Zamansızlık” problemine yol açmıştır. Babalar geç saatlere kadar çalışmakta, annelerin çalışma hayatının üzerine ev işleri de eklenince insanlar, sürekli bir koşuşturma ve “İşleri yetiştirme” mücadelesine girmişlerdir.
Bu koşturma içerisinde çocuklarımıza “Ödevlerini yaptınmı?”, “Dişlerini fırçalamayı unutma” , “Erken yat sabah kalkamayacaksın” gibi talimatlar vererek onlarla ilgilendiğimizi düşünmekteyiz. Oysa çocuğumuzun ihtiyacı olan şey gün içerisinde kısa da olsa ona ayıracağımız bir zamandır. Belki sohbet ederek, duygularına, gün içerisinde neler yaptığına yönelik konuşarak, belki oyun oynayarak, belki birlikte pasta börek bir şeyler yaparak, resim çizerek çocuğumuzla kaliteli zaman geçirmiş oluruz.
Çocuğunuz ile geçirdiğiniz vakit onun özgüven gelişimi açısından çok önemlidir. Çünkü ona vakit ayırmanız ona verdiğiniz değeri göstermektedir . Bilinç dışına ‘’Ben sana değer veriyorum çünkü vakit ayırıyorum’’ mesajı verilir . Ayıracağınız vakit çocuğunuzun mutluluğunu sağlayacak ve onun normal psikolojik gelişimine katkıda bulunacaktır. Aksi takdirde çocuğunuz sizden davranış problemleri ile vakit isteyecek ve onunla zoraki ilgilenmek zorunda kalacaksınız.
Kaynak: doktor sitesi