"Bebeklik, çocukluk ve gençlik döneminde, çocuklarda izleyebilecegimiz yapisal ve çevresel kökenli sorun alanlari şunlardir:...
Dikkat Eksikligi ve Hiperaktivite Bozuklugu (DEHB)
Sinav Kaygisi
Alt Islatma (ENURESIS)
Altini Kirletme (ENCOPRESIS)
Çocukta Masturbasyon
Seçici Konuşmamazlik (MUTIZM)
Çocukluk Depresyonu
Obsesif - Kompulsif Bozukluk
Gece Korkulari
Boşanma ve Çocuk
Okul Reddi ve Okul Fobisi
Kardeş Sorunu ve Çocuk
Özel Ögrenme Bozuklugu
Tikler ve Tourette Sendromu
Otizm
DIKKAT EKSIKLIGI VE HIPERAKTIVITE BOZUKLUGU (DEHB)
Tanimi: Dikkat eksikligi, yaşi, duygusal ve fiziksel konumu uygun oldugu halde, çocugun kendisi için uygulama sirasinda haz vermeyen bir konuda, dikkatini beklendigi kadar yogunlaştiramamasi ve dikkat süresinin kisa olmasi durumudur. Hiperaktivite (aşiri hareketlilik) ise yine belli bir duygusal sorunu olmadigi halde, çocugun sözel ve bedensel hareketliliginin yaşindan beklenenden fazla olmasi ve çocugun bu konuda kendini kontrol etme becerisi geliştirememesi durumudur.
Türleri: Aşagida belirtilen özelliklerin hepsi ayni çocukta gözlemlenmeyebilir. Bazi çocuklarda dikkat eksikligi, bazi çocuklarda aşiri hareketlilik, bazi çocuklarda ise fevrilik ön planda olabilir. Dikkat eksikligi -hiperaktivite tanisi konmuş bir çocukta, genellikle bu üç alandan degişik oranlarda özellikler görmek mümkündür.
Belirtileri:
Hiperaktivite ve fevrilik ön planda ise:
• Çocuk, yerinde oturmakta güçlük çeker.
• Elinde sürekli bir şeyle oynar.
• Eli, ayağı devamlı sallanır, kıpır kıpırdır.
• Çok konuşur, söz keser, sirasini beklemeden konuşur.
• Oturarak oynanan, sakin oyunlardan çok çabuk sıkılır.
• Bedensel aktivite gerektiren oyunları tercih eder.
• Kurallara uymakta, sırasını beklemekte zorlanır.
• Sonuçlarını düşünmeden tehlikeli işlere kalkışır.
• Dürtüsel davranır.
• Yemek yerken, TV izlerken, ödev yaparken yerinden kalkar.
• Dinlemekten hoşlanmaz.
Dikkat eksikligi ön planda ise:
• Çocuk, dikkatini belli bir noktaya odaklamada güçlük çeker.
• Dağınıktır; eşyaları düzensizdir.
• Çok sık eşya kaybeder.
• Okula eksik malzeme ile gider, eve eksik malzeme ile döner.
• Fazla zihinsel çaba gerektiren işlerden sikilir. (ör. ödev tamamlama)
• Ayrıntıları kaçırır.
• Sık sık hayale dalar
• İlgisi bir işten öbürüne kolayca sıçrar.
• Yönergeleri izlemekte ve uygun davranışları sergilemekte zorlanır.
• Başladigi işi tamamlamakta zorlanir.
Seyri: Dikkat eksikligi, gelişimsel bir zorluktur. Bu konunun üzerine egilinmedigi takdirde, çocugun öncelikle egitim ve sosyal yaşaminin kalitesi düşer. Çocuk, kapasitesine uygun bir egitim almakta zorlanir, çevreden aldigi olumsuz mesajlar gittikçe artar ve çocugun kendine duydugu güven azalir. Ergenlik döneminde depresyona çok sik rastlanir. Yetişkinlik döneminde de evlilik ve iş yaşaminda çeşitli zorluklarla karşilaşilabilir.
Profesyonel yardim gerektiren durumlar: DEHB, geçici bir durum olarak degerlendirilmemeli ve hafife alinmamalidir. Araştirmalar, erken yaşta konmuş dogru tani ve uygulanan dogru yaklaşimlar sonucunda, bu çocuklarin davranişlarinda belirgin düzelmelerin saglandigini ve daha kaliteli bir yaşam sürdürdüklerini; ancak sorunlara gerekli şekilde yaklaşilmadiginda, ileri yaşlarinda çeşitli psikiyatrik ve/veya psikolojik sorunlarla karşilaştiklarin göstermektedir. Bu nedenle, anne-baba, çocukta dikkat eksikligi, aşiri hareketlilik ve fevrilik özellikleri gözlemliyorlarsa bir uzmana başvurmaktan çekinmemelidir.
Kendi kendine yardim için yapilabilecekler: Anne-babalarin DEHB tanisi dogru olarak konmuş çocuklarina karşi şu şekilde davranmalarinda yarar vardir:
• Konulan disiplin kurallarında tutarlı olmak.
• Kalabalık ve kaotik ortamlardan mümkün olduğunca kaçınmak.
• Olumlu davranışları övmeyi, olumsuzları eleştirmekten daha ön planda tutmak.
• Günlük bir program oluşturarak, çocugun her gün ayni işleri ayni saatte yapmasini saglamak.
• Sorun çıkacağı tahmin edilen durumlarda, çocuğu önceden uyarmak.
• Hareket düzeyi artınca dikkatini başka bir konuya çekmek.
• Fiziksel cezalar yerine, kayıtsız kalmayı başarabilmek
• Ödül ve cezaların ne olacağını çocuğa önceden bildirmek ve bunların davranışın hemen arkasından gelmesini sağlamak.
• Çocuğun zararlı davranışlarını mümkün olduğunca erken durdurmak, çocuk sakinleştikten sonra onunla konuşmak.
• Kalabalık ve büyük bir okul yerine, küçük bir okul seçmek.
• Ödev yaparken, ödevin bitirilmesi hedefini hep göz önünde bulundurarak bu süreci mümkün olduğunca az kesintiye uğratmak, düzeltmeleri en azda tutmak ve kısa molalar vermek.
• Ona keyif veren şeylerin gün içinde en az bir kez gerçekleşmesini saglamak.
SINAV KAYGISI
Tanimi: Birçok ögrencinin sinav sirasinda yaşadigi kayginin, sinavda sergilenmesi gereken becerileri olumsuz yönde etkilemesi durumudur.
Türleri: Sinav kaygisi kesin olarak belli türlere ayrilmamakla beraber kaynaklari ve ortaya çikiş şekilleri açisindan farkliliklar gösterebilir. Ögrenci, hazirligini tam olarak yapamamişsa, kendini başkalariyla karşilaştiriyorsa, geçmiş sinavlarinda başarisiz olmuşsa, sinav kaygisi yaşayabilir. Ayrica, ögrenci, çevresindeki önemli kişileri memnun etmeye çalişabilir, onlarin kendisinden çok şey bekledigini düşünebilir. Sonuç olarak, ögrencinin deneyimleri ve inanişlari, sinav kaygisinin hangi ölçüde ortaya çikacagini belirleyebilir.
Belirtileri:
Sinav kaygisi yaşayan bir ögrenci
• Gerçekçi olmayan başarisizlik korkularina sahiptir.
• Sınavdan çok önce kaygılanmaya başlar ve bu gitgide bir iç huzursuzluğuna dönüşür.
• Kendini sürekli eleştirir, özgüveni azalir.
• Kimi zaman kaygısını fiziksel belirtilerle de ortaya koyabilir. Ör. karın ağrısı, hızlı kalp atışları, terleme gibi.
• Sınav sırasında soruları okuyup anlamada, düşüncelerini organize etmede, önemli kavramları anımsamakta zorlanabilir.
• Soruları okurken zihninin boşaldığını hissedebilir ve doğru yanıtları sınav bittikten sonra anımsayabilir.
Seyri: Sınav kaygısı genellikle birkaç olumsuz deneyim ve eleştiri sonucu yavaş yavaş oluşmaya başlar ve bir kısırdöngüye dönüşür. Öğrencinin kaygı düzeyi o kadar yüksek noktalara varabilir ki, sınav başarısı bütün uğraşlarına rağmen düşer ve kendisinin başarısız olacağına dair inanışı giderek güçlenir.
Profesyonel yardım gerektiren durumlar: Öğrenci, sınav kaygısını azaltmak için kendi kendine ve yakın çevresinin desteğiyle 1-2 ay boyunca çeşitli yöntemler denediği halde kaygı düzeyinde elle tutulur bir azalma gözlenemiyorsa bir uzmana başvurmakta yarar vardır.
Kendi kendine yardım için yapılabilecekler: Bir öğrenci sınav kaygısının başarısını engellediğini düşünüyorsa şu yolları denemesi önerilir:
• Konuları günü gününe çalışmak ve bilgileri her şart altında anımsayabilecek kadar iyi bilmek.
• Zamanını iyi kullanmak.
• Sınav konularını sadece bir gece öncesine bırakmamak.
• Düzenli yaptığı çalışmalar sırasında ders notlarından ve kitabından sorular oluşturmak, anahtar sözcüklere odaklanmak, grafikler ve özetler oluşturmak.
• Gergin olan bedenini rahatlatmak.
ALT ISLATMA (ENURESIS)
Tanımı: Çocuğun tuvalet eğitimini aldıktan sonra gece uykusunda ve/veya gündüz uyanık olduğu saatlerde idrarını altına kaçırması durumudur.
Türleri: Alt ıslatma, çocuğun gece uykuda, bilinci yerinde değilken altını ıslatması ve gündüz uyanık olduğu saatlerde altını ıslatması şeklinde ikiye ayrılır. Çocuğa tuvalet eğitimi verildiği halde, çocuğun idrar kontrolünü hiç kazanamamış olması bazı fizyolojik nedenleri akla getirirken, idrarını kontrol etmeyi öğrendikten sonra yeniden altını ıslatmaya başlaması bazı duygusal zorlanmaları akla getirir.
Belirtileri: Normal gelişim gösteren bir çocukta, gündüz mesane kontrolünün 2-3 yaşlarında, gece kontrolünün ise 3-4 yaşlarında sağlanması beklenir. Çocuk, çok ağır ateşli hastalık gibi bazı özel durumlarda, beden kontrolünü kaybederek altını ıslatabilir. Bunun dışında, gerekli eğitimi aldığı halde, belli aralıklarla altını ıslatmaya devam ediyorsa, çocuğun bir alt ıslatma sorunu olduğundan söz edilebilir.
Seyri: Alt ıslatmada kalıtım, mesane yapısı ve çocuğun uykusunun ağırlığı çok önemli bir rol oynar. Erken yaşta konunun ele alınması ve çözümün sağlanması, çocuğun duygusal olarak kendini daha iyi hissetmesini sağlar ve kendine olan güvenini sarsmaz. Öte yandan, hiç müdahale edilmeyen durumlarda dahi, çocuğun gençlik döneminde bu sorunundan kurtulduğu görülür, ancak o zamana kadar yaşadığı başarısızlık duygusu ve çevreden aldığı tepkiler, çocuğun benlik algısını olumsuz yönde etkiler.
Profesyonel yardım gerektiren durumlar: Çocuk 5 yaşına geldiği halde hala mesane kontrolü kazanamamışsa, bu durum çocuğun kendisiyle ilgili olumsuz inanışlara neden oluyorsa ve çocuk ile ailenin ilişkisini olumsuz yönde etkiliyorsa, bir uzmana başvurmakta yarar vardır.
Kendi kendine yardım için yapılabilecekler: Bu durumda, öncelikle ailenin çocuk için yapabileceği pek çok şey vardır. En başta, çocuğa bu konuyla ilgili eleştirilerde bulunmamak gelir. Çocuğa gece uyuduktan sonra uyanması yönünde belli bir ritm kazandırmak ve çocuğun idrarını daha uzun süreler tutabilmesi için onunla çalışmak da yararlıdır. Çocuğun bu konuda başarılı olduğu her durumda, onu mutlaka övmek gerekir.
ALTINI KİRLETME (ENCOPRESIS)
Tanımı: Herhangi bir organik neden olmadığı halde, 4 yaşından büyük bir çocuğun dışkı kontrolünü 3 aydan daha uzun bir süre sağlayamaması durumudur.
Türleri: Dışkı kaçırma, rağmen çocuğun doğumundan itibaren tuvalet eğitimine rağmen sürebilir ya da çocuk bir süre temiz kaldıktan sonra ortaya çıkabilir. Bunun dışında, çocuğun altını kirletme şekli de farklı olabilir: Bir şekilde, çocuk dışkısını tutar, aşırı miktarda biriktirir ve sonra birden boşaltır; dışkı sert olduğu için kabızlık ve acıdan dolayı yine tuvaleti reddetme gözlenebilir. Diğer şekilde ise, çocuk zamanında tuvalete yetişemez ve dışkının bazen bir bölümünü bazen de tümünü altına kaçırır.
Belirtileri: Çocuk, 4 yaşını aştığı, kendisine uygun bir tuvalet eğitimi verildiği ve saptanmış bir organik bozukluk olmadığı halde tuvaletini ya aşırı şekilde tutmakta ve yapmayı reddetmekte ya da gerektiği anda tuvalete gitmeyip altını kirletmektedir.
Seyri: Encopresis'in hangi şekilde ortaya çıktığı, nasıl bir seyir izleyeceğini de belirler. Eğer altına kaçırma söz konusu ise, çocukta büyük bir ihtimalle bir iletişim ya da öğrenme zorluğu vardır ve bu konuların da eşzamanlı olarak ele alınması gerekir. Diğer durumda ise duygusal zorlanmalar ve aile içi iletişim daha ön plandadır ve bu konuların ne derece başarıyla ele alındığı, çocuğun dışkı tutma sorununun ne ölçüde üstesinden gelineceğini de belirler.
Profesyonel yardım gerektiren durumlar: Aile, çocuğa destek olmak için çaba gösterdiği halde herhangi bir sonuç alamamış ise bir uzmana başvurmakta yarar vardır. Bu konu, çocuğun özgüveni ve benlik algısı açısından da büyük önem taşımaktadır.
Kendi kendine yardım için yapılabilecekler: Bu konuda da çocuğun kendi kendine bir şeyler yapmasından ziyade, ailenin çocuğa yardım etmesi söz konusudur. Eğer çocuk kabızlık çekiyorsa, öncelikle bir çocuk doktorundan dışkıyı yumuşatma konusunda yardım istenebilir. Diğer durumlarda ise aile, çocuğa uygun zamanlarda tuvalete gitmesi için onu yönlendirebilir.
ÇOCUKTA MASTÜRBASYON
Tanımı: Çocuğun cinsel bölgeleriyle oynayarak uyarılması ve rahatlık sağlaması durumudur.
Türleri: Çocukluk mastürbasyonunu tanımlamak için çocuğun genital bölgesinde fiziksel bir sorun olmadığını saptamak çok önemlidir. Kimi zaman, bazı genital sorunlar bölgede kaşınmaya ve tahrişe yol açar ve çocuğun dikkatini o bölgeye yöneltmesine neden olur. Bunun dışında bazı çocuklar, bedenlerini keşfetmek, bazıları çeşitli duygusal zorluklarıyla baş etmek, bazıları da uykuya geçerken rahatlamak için mastürbasyona başvurabilirler.
Belirtileri: Mastürbasyona en sık olarak 3-6 yaş arasında rastlanır. Bu dönemdeki çocuk, artık cinsel kimliğini bilmektedir ve bedenini keşfetmeye büyük önem vermektedir. Cinsel bölgesiyle oynadığında duyduğu hazzı tekrar yaşayabilmek için bir yere sürtünerek, bir nesneyi kendisine sürterek veya eliyle kendisini uyarabilir. Çocuk, bunu odasında yalnızken yapabileceği gibi, kalabalık ortamlarda, kendini kontrol etmede çok zorlanarak da yapabilir. Bazı hallerde çocuk o derece enerji harcar ki, ter içinde kalır, kızarır, hatta sesler çıkarabilir. Yine aşırı hallerde, çocuğun cinsel bölgesi tahriş olabilir.
Seyri: Mastürbasyon, genellikle ortaya çıkışından bir süre sonra kendiliğinden kaybolur. Ancak, ailenin olaya gerektiğinden fazla ilgi göstermesi durumunda veya çocuğun yaşadığı duygusal zorluklar kapasitesinin üstünde olduğunda, mastürbasyon bir ilgi çekme, rahatlama ve kaçış yöntemi olarak davranış dağarcığına yerleşebilir.
Profesyonel yardım gerektiren durumlar: Mastürbasyonun, çocuğun günlük yaşantısını, çevresiyle iletişimini, daha etkili sorun çözme yöntemleri geliştirmesini engellediği durumlarda ve çocuğun bu davranışının çok dikkat çekmesi halinde profesyonel yardım gerekebilir. Uzman, aile ve çocuğu tanıyıp, çocuğun bu davranışı hangi nedenlerle ısrarla sürdürdüğünü saptar ve bu sorunun giderilmesi yönünde yardımcı olur.
Kendi kendine yardım için yapılabilecekler: Mastürbasyon sorununun çözümünde anne-babanın yapabileceği çeşitli şeyler vardır:
• Çocuğun bu davranışı fark edildiğinde bu konuya sert tepki göstermemek,
• Çocuğu, bu davranışı nedeniyle korkutmamak.
• Çocuğun mastürbasyon yaptığı fark edildiğinde, bu işi kendi odasında yapmasını söylemek, kısa bir süre sonra yanına gidip işi sonlandırmasını sağlamak.
• Çocuğun dikkatini başka bir konuya yönlendirmek, onunla oyun oynamak.
SEÇİCİ KONUŞMAMAZLIK (MUTİZM)
Tanımı: Çocuk/gencin çeşitli ortamlarda konuşuyor olmasına karşın, okul veya oyun grupları gibi konuşması beklenen toplumsal ortamlarda, konuşmayı her şart altında reddetmesi durumudur.
Türleri: Çocuk, sadece bir tek ortamda konuşmayabilir ya da bu davranışını çeşitli ortamlarda gösterir.
Belirtileri:
• Çocuk, çeşitli ortamlarda konuşurken, konuşmasi beklenen sosyal ortamlarda (okul, arkadaş çevresi gibi) konuşmaz.
• Çocuğun konuşmaması, onun eğitimini, mesleki başarısını ve/veya sosyal ilişkilerini bozar.
• Bu sorun, en az 1 aydır sürüyor olmalıdır (Ancak, okula başladıktan sonraki ilk ay bu kapsama girmez).
• Konuşmama, o sosyal ortamda konuşulan dili bilmemeye veya rahat konuşamamaya bagli degildir.
• Bu zorluk, bir iletişim bozukluguna veya psikotik bir sürece bagli degildir.
Seyri: Bu zorlugun başlangici genellikle 5 yaşindan öncedir. Ancak, çocuk okula başlayana kadar dikkat çekmeyebilir. Sorun, sadece birkaç ay sürebilecegi gibi, birkaç yil da sürebilir. Seçici konuşmamazlik, oldukça nadir rastlanan bir sorundur.
Profesyonel yardim gerektiren durumlar: Kişide, yukarida belirtilen özelliklerin gözlemlenmesi halinde, bir uzmana başvurmakta yarar vardir.
Kendi kendine yardim için yapilabilecekler: Bu durumun mutlaka bir uzman tarafindan izlenmesi gerekir. Çocukta yukarida belirtilen ölçütler içinde bir zorluk oldugunu fark eden anne-baba, bu konuyu çok fazla gündemde tutmamali ve çocugu sorgulamamalidir. Anne-babanin yapacagi, çocugun bu taniya uyup uymadigina karar vermesi (çocugun dile hakim olduguna emin olup) ve zaman kaybetmeden bir uzmana başvurmak olmalidir.
ÇOCUKLUK ÇAGI DEPRESYONU
Tanimi: Çocukluk çaginda görülen depresyon, basit bir üzüntüden daha öte bir durumdur ve çocugun/gencin duygulanimini, düşünce yapisini ve davranişlarini etkiler. Depresyondaki çocuk/genç, dikkatini yogunlaştirmada zorlanir, genel olarak isteksizdir, uyku ve iştahinda bozulmalar görülür.
Türleri: Depresyon, tek atak şekilde olabilecegi gibi, tekrarlayici bir seyir de izleyebilir. Çocuklarda daha çok dalgali seyir hali gözlenir.
Belirtileri: Eger bir çocuk/genç depresyonda ise
• Sürekli üzüntülü ve umutsuzdur.
• Bir zamanlar keyif aldığı sosyal ortamlardan ve aktivitelerden uzaklaşmaya başlar.
• Okul başarisinda düşüş gözlenir.
• Yeme ve uyuma alışkanlıklarında değişiklikler görülür.
• Karar vermekte zorlanır, dikkatini yoğunlaştıramaz.
• Özgüveninde önemli bir düşüş olur ve kendini çeşitli konular için suçlu hisseder.
• Sık sık fiziksel şikayetleri ortaya çıkar.
• Enerji ve isteklilik halinde bir azalma olur.
• Alkol ve madde bağımlılığına bir yatkınlık geliştirir.
• İntihar veya ölüm hakkında sıklıkla düşünmeye başlar.
Seyri: Çocukların %3'ünde ve gençlerin de % 13'ünde depresyon belirtileri gözlenebilir. Çocukluk çağında depresyon geçirmiş birinin ileri yaşlarda yine bir depresif döneme girme olasılığı oldukça fazladır. Bu çocuklarda daha ileri yaşlarda bipolar bozukluk ve yeme bozuklukları da görülebilir.
Profesyonel yardım gerektiren durumlar: Aile, çocukta yukarıdaki gibi özellikler gözlüyorsa, mutlaka bir uzmana başvurmalıdır. Değerlendirme, psikoterapi ve ilaç desteğinden oluşan bir yardım, bu çocukların yaşadıkları zorlukla baş edebilmeleri için gereklidir.
Kendi kendine yardım için yapılabilecekler: Ailelerin öncelikle çocuklarının davranışlarını yakından izlemeleri, çocuklarının söylemlerine dikkat etmeleri, özellikle kendilerine zarar verecekleri yönündeki ifadelerini çok ciddiye almaları gereklidir. Böyle durumlarda ailelerin çocuklarına anlayışla yaklaşmaları, ancak onu yargılayıcı bir tutum içinde olmamaları ve çocuğu yalnız bırakmamaları uygun olur. Yapılacak en doğru şey, zaman geçirmeden bir uzmana başvurmaktır.
OBSESİF-KOMPULSİF BOZUKLUK
Tanımı: Zamanın boşa harcanmasına yol açacak derecede ciddi, belirgin sıkıntılara yol açan ve/veya çocuğun/gencin günlük işlerini yerine getirmesinde bozulmaya neden olan, takıntılı düşünce (obsesyon) ve davranışlar (kompülsiyon)dır.
Türleri: Çoğu hallerde, obsesyon ve kompülsiyon bir arada görülse de, kimi hallerde kişinin takıntısı obsesyon (düşünce) veya kompülsiyon (davranış) ağırlıklı olabilir.
Belirtileri:
Obsesyon ön planda ise
• Çocuğun, istemediği anlarda gelen, belirgin kaygı ve endişeye yol açan, tekrar eden düşünceleri vardır. (ör. İstemediği halde aklına "kötü" düşüncelerin gelmesi gibi).
• Bu düşünceleri, dürtüleri ve imgeleri, gerçek yaşamda karşilaştigi sikintilara gösterdigi tepkilerin ötesindedir.
• Bu düşünceleri baskilamak, önem vermemek ve başka düşünceleri onlarin yerine koymak yönünde ciddi bir çabasi söz konusudur.
• Bu düşünceleri kendi zihninin bir ürünü gibi görme egilimi vardir.
Kompülsiyon ön planda ise
• Çocuğun, obsesyonuna tepki olarak ya da kendini alıkoyamadığı için sergilediği tekrarlayan davranışları vardır. (el yıkama, defalarca kontrol etme gibi).
• Bu davranışları sıkıntıdan kurtulmaya, sıkıntıyı azaltmaya veya korku yaratan bir durumdan korunmaya yöneliktir. Ancak bu davranışlar, sıkıntı ya da korku yaratan duruma oranla çok aşırı düzeydedirler (ör. Bir yere dokunduğu için 15 dakika boyunca el yıkamak gibi).
Obsesyon ve kompülsiyonlar. çocuğun belli sıkıntılarını hafifletmek üzere ortaya çıkmalarına rağmen, belirgin bir sıkıntıya neden olurlar ve zamanın çoğunun boşa geçmesine yol açarlar. Kişi, okulunda, günlük yaşamında yapması gereken işlere yeterince vakit ayıramamaya başlar ve bir kısırdöngü içine girer.
Seyri: Obsesif-kompülsif bozukluk genellikle ergenlik döneminde ortaya çıksa da, çocukluk çağında da gözlenebilir. Bu durum, yavaş yavaş olduğu gibi aniden de ortaya çıkabilir. Birçok kişide, alevlenen ve yatışan bir seyir izler; stres dönemlerinde artması beklenir.
Profesyonel yardım gerektiren durumlar: Obsesif-kompülsif özelliklere pek çok kişide rastlanır. Ancak, bu belirtiler, kişinin günde en az bir saatini alıyorsa, yoğun bir sıkıntı yaratıyorsa, günlük işlerini yerine getirmesini engelliyorsa, sosyal ilişkilerinin bozulmasına neden oluyorsa, ailenin çocuğu bir uzmana yönlendirmesinde yarar vardır.
Kendi kendine yardım için yapılabilecekler: Obsesif-kompülsif özelliklere sahip bir çocuk/genç, çoğu zaman düşündüklerinin ve yaptıklarının mantıkla çok bağdaşmadığını bilir, ancak bunları yapmaktan kendini alıkoyamaz, çünkü bu takıntılı davranışlar, onun kaygı düzeyini azaltmasına yardımcı olur. Aksi takdirde, çocuk karşılaşacağı kaygı düzeyiyle baş edemeyeceğine inanır. Bu nedenle kendi kendine yapabilecekleri konusunda fazla bir seçeneğe sahip değildir. Anne-babalara düşen ise, çocuğun takıntılı davranışlarını fazla desteklememek ve çocuğun çok az düzeyde kaygı yaşamasına izin vermektir.
GECE KORKULARI
Tanımı: Çocuğun gece, uyanmış gibi göründüğü durumlarda, alışılmışın dışında davranışlar sergilemesi durumudur. (Ör. kalkıp dolaşma, aşırı derecede korkma gibi). Genellikle 3-5 yaşlarındaki erkek çocuklarda görülür.
Türleri: Gece korkularının türleri olmamakla birlikte, onları kabuslardan ayırt etmek çok önemlidir. Kabuslar uykunun hafif dönemlerinde ortaya çıkarken, gece korkuları daha derin uykuda ortaya çıkar. Kabusta kişinin bilinci yerindedir, hatırlayabilir. Gece korkuları hatırlanmaz.
Belirtileri: Gece korkularını tanıyabilmek için şu noktalara dikkat etmek gerekir:
• Aniden uyanıyormuş gibi görünme. (çocuk uyanık gibi görünür, ancak derin uykudadır).
• Aşiri korku, panik, veya alişilmişin dişinda davranişlar.
• Hızlı kalp atışları.
• Bağırma veya ağlama.
• Terleme.
• Olayla ilgili hiçbir şey hatirlamama.
• Tamamen uyanamama.
• Yatıştırılıp uykuya dalmada zorluk.
Seyri: Gece korkularının kalıtımsal bir yanı olduğu düşünülse de, ortaya çıkmasında duygusal etkenler büyük rol oynar. Çocukların çoğunda, gece korkuları kendiliğinden geçse de ciddi durumlarda bir uzmana başvurmak yarar sağlayabilir.
Profesyonel yardım gerektiren durumlar: Gece korkuları çok sık ortaya çıktığında, çocuğu kontrol etmek çok zorlaştığında ve gece korkuları ile belli stres durumları arasında bir bağlantı kurulduğunda bir uzmana danışmakta yarar vardır.
Kendi kendine yardım için yapılabilecekler: Çocuğun kendi kendine yardım etmesinden ziyade anne-babanın yapabileceği şeyler söz konusudur:
• Çocuğun yaşamındaki stres odaklarını mümkün olduğunca azaltmaya çalışın.
• Çocuğun uykuya geçiş zamanını düzenli hale getirin.
• Çocuk gece korkuyla uyandığında, uyandırmaya çalışmayın; sadece ona sarılarak alçak bir sesle ve yatıştırmaya çalışın.
BOŞANMA VE ÇOCUK
Tanımı: Çocuğun anne ve babasının, resmi yollarla evlilik müessesesini sonlandırmalarından etkilenmesi durumudur.
Çocuğun boşanmadan etkilenme derecesini belirleyen unsurlar: Anne-babanın boşanması, bu olayı yaşayan her çocuğu çeşitli derecelerde etkiler. Bu etkilenme, çocuğun yaşına, içinde yaşamış olduğu ailenin yapısına, çocuğun çevresindeki destek sistemlerinin sayısına ve yakınlığına, anne-babanın boşanma sonrası ilişkilerinin kalitesine, anne ve babanın boşanma sonrası sahip olduğu maddi olanaklara, kardeşlerinin olup olmamasına, çocuğun mizacına göre değişkenlik gösterir.
Çocuğun boşanmadan etkilendiğini gösteren belirtiler: Boşanma sonrası bazı çocukların aşırı derecede iyi davrandıklarını, bazılarının çok hırçınlaştığını, bazılarının daha küçük yaşlara özgü davranışlar sergilediğini gözlemleyebiliriz. Çocuğun okul başarısı düşebilir, arkadaş ilişkileri bozulabilir. Anneye ya da babaya aşırı şekilde bağlanabilir, onu kimseyle paylaşmak istemez. Çoğu çocuk anne ve babasını yeniden birleştirmeye çalışır. Kimi zaman çocukların sadakat sorunları yaşadıkları da gözlenir, annesiyle birlikteyken kendini babasına ihanet ediyormuş gibi görür.
Seyri: Eğer, çocuklar anne-baba arasında bir haberci gibi kullanılırlarsa, anne veya baba çocuğu sürekli kendi tarafına çekmeye çalışıp karşı tarafı kötülemeye çalışırsa, anne ve baba arasında diyalog kesilmişse, çocuğun yaşadığı ev ve sosyal çevresi tümüyle değişmişse, bu çocuğun boşanmayı bir travma olarak yaşayacağını düşünebiliriz. Boşanma sonrası dönemde, fazla ilgi ve destek görmeyip örselenmiş olan çocukların, ergenlik ve yetişkinlik döneminde, karşı cinsle ilişkilerinde çeşitli zorluklar yaşadıkları saptanmıştır. Bu, karşı cinse aşırı bağlanma ve hiçbir şart altında terk edememe olabileceği gibi, "terk edilmeden terk etme" mantığıyla sürekli eş değiştirme şeklinde de ortaya çıkabilir.
Profesyonel yardım gerektiren durumlar: Boşanmadan önce ve sonraki dönemde, çocuğun yaşamında bu durumla baş etmesini kolaylaştıracak destek sistemleri yoksa, anne-baba maddi ve manevi anlamda çocukla ilgilenebilecek durumda değilse, boşanmanın üzerinden birkaç ay geçmesine rağmen çocukta gözlenen sorunlar devam ediyorsa bir uzmandan yardım almak gereklidir.
Kendi kendine yardım için yapılabilecekler:
Boşanma sonrası dönemde anne-babaya düşen görevler:
• Boşanma haberinin çocuga mümkünse anne-baba tarafindan önceden haber verilmesi ve gelecek için kararlaştirilan planlarin anlatilmasi.
• Çocukla düzenli bir yaşam ve anne/babayla düzenli görüşme planinin oluşturulmasi; çocugun yaşaminin tahmin edilebilir olmasinin saglanmasi.
• Çocuğun yaşamında mümkün olduğunca az şeyin değiştirilmesi.
• Çocuğun boşanma ve bu konu ile ortaya çıkan endişeleri konusunda serbestçe konuşmasına ve soru sormasına izin verilmesi.
• Anne-baba diyalogunun çocuğun da gözleyebileceği şekilde devam etmesi.
OKUL REDDİ VE OKUL FOBİSİ
Tanımı: Çocuğun okula gitme konusunda isteksiz olması veya okula gitmeyi tamamen reddetmesi durumudur.
Türleri: Bu durum, genellikle iki şekilde görülür. Birinci durumda, çocuk okula gider, ancak isteksiz ve protesto eder bir haldedir. İkinci durumda ise çocuk okula gitmeyi tümden reddeder, evde oturmayı ister.
Belirtileri: Çocuk okula gitme konusundaki isteksizliğini doğrudan belirtebileceği gibi, aşağıdaki gibi değişik yollarla da ifade edebilir:• Karın ağrısı, baş ağrısı gibi temeli olmayan somatik belirtiler.• Öğrenme problemleri.• Okul otoritesine başkaldirma.• Aileye aşiri baglilik, ayrilma kaygisinin yükselmesi.
Seyri: Okul fobisi genellikle 6-10 yaşlari arasinda ortaya çikar. Bu dönemde gerektigi şekilde ele alinmazsa, çocugun egitim yaşaminin olumsuz bir şekilde etkilenmesi söz konusudur. Bu durum gençlik çaginda ortaya çiktiginda bir karşi gelme bozuklugu veya daha ciddi sorunlar akla gelir.
Profesyonel yardim gerektiren durumlar: Okula yeni başlayan veya geçici bir zorlukla karşilaşan çocuklarda kisa bir dönem okula gitmekte isteksizlik görülebilir. Bu durum, birkaç hafta sürdügünde ve çocugun okuldan sogumasina yol açtiginda, evde uygulanan yöntemlerden hiçbir sonuç alinamadiginda, bir uzmana başvurmak gerekir.
Kendi kendine yardim için yapilabilecekler: Bu durumda, çocugun ailesinden destek görmesi çok önemlidir. Aile, çocugu eleştirmek ve umutsuzluga kapilmak yerine öncelikle çocugun okula gitmesine çok önem verdigini ve çocugun evde kalmasina hoşgörüyle bakmadigini çocuga uygun bir dille anlatmalidir. Gerekirse, çocugun okulda bir tam gün kalmasi yerine, gittikçe artan sürelerde kalmasi da saglanabilir.
KARDEŞ SORUNU VE ÇOCUK
Tanimi: Çocugun yaşina bakilmaksizin, eve bir kardeşin gelmesiyle, çocugun duygusal yapisinin etkilenmesi ve bunu dişa vurmasi durumudur.
Türleri: Kardeş sorunu, çocugun kendi yaşi, cinsiyeti, kişiligi ve aile içindeki konumu ile yeni dogan kardeşiyle arasindaki yaş farki ve kardeşin cinsiyetine göre degişik şekillerde kendisini gösterebilir.
Belirtileri: Her çocuk, eve bir kardeş geldiginde kendisini bir ölçüde tedirgin hisseder. Eski aile ve ev ortaminin bir ölçüde degişecegini fark ederek tepki gösterebilir. Gösterilebilecek tepkiler arasinda şunlar sayilabilir:
• Yaşindan küçük davranişlarda bulunmak, örnegin biberon emmek
• Anneye aşiri derecede baglanmak.
• Anne ile kardeşin yalniz kalmalarina izin vermemek.
• Hırçınlık, tutturma.
• Okul başarisinda düşüş.
• Kardeş yokmuş gibi davranmak.
Seyri: Kardeşin dogumunda gösterilen tepkilere anne-babanin ve yakin çevrenin yaklaşimi, ayni zamanda olayin seyrini de belirler. Çocuk kisa bir süre sonra kardeşin varligini olumlu bir durum olarak algilayabilir ya da kardeşi hiçbir zaman kabullenemeyebilir.
Profesyonel yardim gerektiren durumlar: Çocugun kardeşin dogumundan sonra ortaya çikan tepkileri aradan birkaç ay geçmesine ragmen hiçbir degişiklik göstermiyor ve çocugun genel hali eskiye oranla daha olumsuz gözüküyorsa, bir uzmana danişmakta yarar vardir.
Kendi kendine yardim için yapilabilecekler: Çocugun, yeni dogan kardeşini kabullenmesi için öncelikle ailenin bu konudaki endişelerini kontrol altina almasinda yarar vardir. Çocuga, yeni bir kardeşin gelecegi ve onun dogumundan sonra, çocugun yaşaminda ortaya çikacak degişiklikler anlatilmali ve bebegin bakiminda mutlaka çocugun yardimi istenmelidir. Çocugun abla/agabey konumu mutlaka vurgulanmali ve bundan dolayi bazi özel haklara sahip oldugu ona hissetirilmelidir.
ÖZEL ÖGRENME BOZUKLUGU
Tanimi: Dinleme, düşünme, konuşma, okuma, yazma, harfleme ve/veya aritmetik hesaplamalari yapmada kendini gösteren, sözlü/yazili dili anlama ve/veya kullanmayi içeren temel süreçlerin birinde ya da birkaçinda bozukluk durumudur.
Türleri: Okuma bozuklugu, Yazma bozuklugu, Aritmetik bozuklugu, Sözel olmayan ögrenme bozuklugu
Belirtileri: Çocukta ögrenme bozuklugu oldugunu şu verilerle saptanabilir:
• Çocuk işitsel ve görsel algilama, tanima, hatirlama, siralama becerilerinde zayiftir.
• Dalgındır, sakarlıkları vardır.
• Arkadaş edinme ve sürdürmekte zorlanir.
• Aşiri hareketli olabilir.
• Dikkatini toplamak ve sürdürmekte zorlanır.
• Sınırlı bir sözcük dağarcığına sahiptir.
• Okumayı öğrenirken zorluk yaşar.
• Okuması akıcı değildir.
• Okuduğunu anlamakta ve ifade etmekte zorlanır.
• El yazısı okunaksızdır.
• Yazılı anlatımda cümleleri kısa, bozuk ve oldukça basittir.• Matematik ifadelerini işleme dönüştürmekte zorlanir.
• Problemlerdeki işlemlerin hangi sirada yapilacagina karar veremez.
Seyri:Özel ögrenme güçlügü, ilkokulun ilk siniflarinda fark edilip ele alinmazsa, çocugun zeka düzeyi ile ilgili bir sorunu olmadigi halde okul yaşami zorluklarla devam eder. Hatta çocugun egitimini yarida birakmasina dahi neden olabilir. Bu kişiler, ileri yaşamlarinda da okunmasi gereken metinleri çözemedikleri ve kendilerini ifade etmede zorlandiklari için, kapasitelerini tam olarak göstermekte zorlanirlar.
Profesyonel yardim gerektiren durumlar: Çocuk, yukarida belirtilen özellikleri taşiyorsa ve bu durum onun egitim hayatini ciddi bir şekilde etkiliyorsa, bir uzmana başvurulmasinda yarar vardir.
Kendi kendine yardim için yapilabilecekler: Ögrenme güçlügü olan bir çocugun kendi kendine yapabilecegi çok fazla bir şey olmamakla beraber, okulun ve ailenin bu durumu anlayişla karşilamalari, çocugu "tembel", vs. gibi etiketlememeleri, ödevleri çocugun temposuna göre ayarlamalari çok önemlidir.
TIKLER VE TOURETTE SENDROMU
Tanimi: Tikler, ayni şekilde tekrarlanan, amaçsiz, ani hareketler olarak tanimlanirlar.
Türleri: Tikler, genellikle belli kas gruplarini etkiler. Siklikla yüz, omuz ve/veya boyun kaslari olabilecegi gibi diger kas gruplarinda görülebilir. Göz kirpma, yüz kiriştirma, omuz atmasi, dudak hareketleri, geniz temizleme tiklere örnek olabilecek hareketlerdir. Tikler basit ve karmaşik olmak üzere iki grupta ele alinabilir. Tourette sendromu'nda ise tiklere başka özellikler de eşlik eder.
Belirtileri: Tikler, hep ayni şekilde tekrarlanir, belli kas gruplarini içerir, hareketler belli bir amaca hizmet etmez ve ani olarak ortaya çikar. Çocukta veya gençte görülen tikler zaman zaman azalabilir, yok olabilir, sonra tekrar ortaya çikabilir. Stresli durumlar, tiklerde artişa neden olabilir.Tourette sendromu ise daha karmaşik bir tablodur. Bu durumda çocukta bedensel ve/veya ses tikleri olur. Çocukta genzini temizleme, belli sesler çikarma gibi gözlenen ses tikleri, kimi zaman küfür etme şeklinde de görülebilir. Tiklerin yaninda, çocukta dikkat eksikligi, obsesif-kompulsif özellikler ve sosyal ilişkilerde zorluk da gözlenebilir.
Seyri: Tourette sendromu kendi kendine azalan bir seyir izler. Çocukta genellikle 5-6 yaşlarinda dikkat eksikligi ile başlayan sorun basit tiklere dönüşür ve daha sonra diger belirtiler ortaya çikar. Gençlik döneminde bu özellikler azalsa da yetişkinlik döneminde, geçirilmiş günlerden kalan duygusal yipranmalar etkisini gösterebilir. Tikleri tümüyle kontrol altina almak oldukça zordur. Psikolojik destek ve medikal yardim, belirtilerin azalmasina ve bazen de kaybolmasina yardimci olabilir.
Profesyonel yardim gerektiren durumlar: Gerek tik gerekse Tourette sendromu kesinlikle uzmana danişilmasi gereken durumlardir. Çocuk veya gencin kendini nasil kontrol edebilecegi, bu davraniştan dolayi karşilaştigi tepkilerle baş etme ve ailelerin bu konuyla ilgili olarak dogru yönlendirilmesi gerekir.
Kendi kendine yardim için yapilabilecekler: Bir çocugun tikleri oldugunu fark etmesi ve bunu kabullenmesi için en az 10 yaşinda olmasi gerekir. Bu yaştan önce bu konuyla ilgili farkindalik kazanmasi zordur. Bu nedenle ailelerin bu konuyu sürekli gündemde tutmalari, uyarilarda bulunmalari kaygi düzeyini arttirdigi için tikleri azaltmaktan ziyade arttirir.
OTIZM
Tanimi: Yaşamin ilk yillarinda , iletişim ve sosyal etkileşimde zayiflik şeklinde ortaya çikan bir yaygin gelişim bozuklugudur.
Türleri: Otizmin ortaya çikişi iki degişik şekilde olabilir. Ilk halde, çocuk dogdugu andan itibaren yaşitlarindan farkli gelişir, ikinci halde ise, çocuk 1.5-2 yaşina kadar normal bir gelişim gösterir, daha sonra ortaya çikmiş olan becerilerini kaybeder. Iletişim ve sosyal becerileri yaşitlarina yakin düzeyde gelişmiş olan çocuklar ise genellikle "Asperger" tanisi alirlar.
Belirtileri: Erken bebeklik çagi otizminde şu bulgulara rastlamak mümkündür, ancak bütün bulgulara tek bir çocukta rastlanmayabilir. •
• Çocuk, bebeklik döneminde aşiri aglar veya aşiri sakindir.
• Anneye ve diğer insanlara fazla ilgi göstermez.
• Daha sonraki dönemlerde göz teması kurmaz veya sürdürmez.
• Oyuncaklarla anlamlı bir şekilde oynamaz.
• Vücudunun bazı bölümlerini veya nesneleri çevirir, sallar.
• Konuşsa bile kelimeleri gerçek anlamda iletişim için kullanmaz.
• Günlük hayatta sıradan kabul edilen duyusal uyaranlara aşırı tepki gösterebilir.
• Sosyal ilişkiye girmektense kendi kendisiyle olmaktan daha mutludur.
• Çevresini merak etmez; yeni şeyler ögrenmek için çaba göstermez.
Seyri: Otizm, çok ciddi bir gelişim bozuklugudur ve çok erken yaşlarda, yogun bir müdahaleyi gerektirir. Okulöncesi dönemde yogun bir egitim ve aile destegi, çocugun doguştan getirdigi kapasite, çocugun bu sorunu ne dereceye kadar aşacagini bir ölçüde belirler.
Profesyonel yardim gerektiren durumlar: Otizmin kesin bir tedavisi yoktur; bu durumu daha iyi hale getirmek ve baş etmek söz konusudur. Çocugun dil gelişiminin olmamasi ve çevreden kopuk olmasi durumlarinda hiç zaman kaybetmeden bir uzmana başvurmak gerekir.
Kendi kendine yardim için yapilabilecekler: Otizmde, çocugun ve ailenin kendi kendine yapabilecegi pek fazla şey bulunmamaktadir. Ancak ailenin sabirli, kararli olmasi ve egitimin her ortamda devamliligini saglamasi çok önemlidir.
KAYNAK: Link Silinmiştir.
ÇOCUKTA MASTURBASYON
Çocuklarin genital bölgelerini uyarmalari ve bu sirada terleme, kizarma, sik nefes alma gibi belirtilerin gözlendigi durum çocukluk masturbasyonu olarak tarif edilir.
Bebek anne memesi veya biberonu emdiginde rahatlar, bundan zevk alir, doyum saglar, sakinleşir. Böyle bir doyum saglanamadigi zaman bebek parmak emme davranişi ile rahatlamaya çalişir. Bu davranişlar daha çok anne sevgisi ve şefkatinin oldugu çocuklarda gözlenir. Bazi bebekler ise genital bölgelerini uyararak bir çeşit doyum saglar ve rahatlarlar.
Anne memesi yoksunlugu yaşamadigi dönemlerde bile bebeklerin genital organlari ile ilgilenmesi görülür, yani bu ilgi çok erken dönemlere kadar uzar. Bebekligin ilk dört ayinda genital organlarin temizlenmesi, altinin baglanmasi ile bu zevk alma ve uyarilma başliya bilir.
Genital zevk almanin mastürbasyon haline dönüşümü yavaş yavaş ilk iki yila yayilarak gerçekleşir. Ikinci yilin sonunda zevk alma iş tümüyle kendine yönelik bir hal alir.
Genital ilginin yaninda çocuklarda; yeterli ana-baba çocuk ilişkisi yaşayan çocuklarda yeni bir kardeşin gelişi, ana-babanin birisinin evden ayrilişi, doyurucu ilişkinin herhangi bir nedenle azalmasi, bazen travmatik yaşantinin olmasi sonunda aşiri mastürbasyon gözlenir. Aşiri mastürbasyon, genital ilgiden farkli,bedeni keşfetme isteginin çok üstünde uyarilma ve gevşeme egilimlerini içeren yetişkinlerdeki orgazma benzer bir nitelik taşir.
Bazi çocuklarda Masturbasyon genital bölgeyi irite eden bir uyarici ile başlar. Dar iç çamaşirlari, pantolonlar, idrar yolu enfeksiyonlari, temizlige özen gösterilmemesi, kaşintilar, parazitler gibi.
Çocukta en sik rastlanan Masturbasyon tipi genital bölgenin elle uyarilmasidir. Bunun yaninda bacaklari kasma, sikiştirma, genital bölgeyi bir yere sürmeye de rastlanir. Masturbasyon sirasinda çocugun yüzü kizarir, terler, nefesi siklaşir, daha sonra bedeni gevşer ve uykuya dalar. Ana baba daha çok çocuklarini gelecekteki cinsel yaşamlari için kaygi duymaktadirlar, duyduklari yogun kaygi nedeniyle aşiri tepkiler verebilmektedirler,
Ana babalara çocukluk masturbasyonu ile ilgili bilgi vermek ve onlari yersiz korkularindan kurtarmak gerekir. Çocuk mastürbasyona başladiginda ilgisini başka bir yöne çekmek bazen işe yarayabilir. Ama asil önemli olan Masturbasyon ortaya çikmadan çocugun kendisine dönmesini engelleyecek bir ortam yaratilmasidir. Uyuma sorunu olan bir çocuk için yatakta masal anlatmak, kitap okutmak, müzik dinletmek uykuya geçişi zevkli bir hale sokmak olasidir. Bütün gün uyarimsiz kalan ve mastürbasyon yapan bir çocuk için anne babanin daha çok ilgilenmesi, anaokuluna gönderilmesi, yeni ilgi alanlari yaratilmasi çözüm olabilir.
Uzm. Psk. Gülden UMURTAK