- 6 Ocak 2011
- 382
- 19
o zaman yine erteleyeceğim. Verdiğin bilgi için çok teşekkür ederim, sana da kolay gelsin bebek gibi olur cildin inşallaaaaah
- Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.
Kadınlar Kulübü'ne ücretsiz üye olmak için tıklayın...
co2 fraksiyonel lazer yaptırdım
- Konu Sahibi chanel
- Başlangıç Tarihi
o zaman yine erteleyeceğim. Verdiğin bilgi için çok teşekkür ederim, sana da kolay gelsin bebek gibi olur cildin inşallaaaaah
- 11 Şubat 2013
- 3
- 0
Bir Fraksiyonel Lazer hikayesi.
Cihaz: CO2 Fraksiyonel Lazer.... Lütfen diğer makineler ve/veya yöntemlerle karıştırmayınız....
Bu yazı, diğer insanlara fikir verebilsin diye, safiyane duygularla ve kendi deneyimimden hareketle yazılmıştır...
Cinsiyet: Kadın
Yaş: 39
Yüzüm/cildimin durumu: tüm yüz ve burun üzeri de dahil olmak üzere, nerede ise gözenek yok denecek konumda, açık tenli bir cilt. Yaklaşık, 12-13 yıldır yaz ve kış olmak üzere, güneşi bir tarafa bırakın, gün ışığında dahi (dışarısı veya ev fark etmez) SPF 50/55/60 ve PA+++ özellikli güneş kremi kullanan biriyim.
[SPF: Sun Protection Factor= Güneş Koruma Değeri-UVB’yi durdurur, derinin yüzeyine çarpıp geri dönen ışınlar diyebiliriz kısaca. PA: Protection A= UVA’yı durdurur, melanin salgısını engellemeye çalışarak, güneşin neden olduğu cilt lekelerini durdurmak gibi bir görevi vardır, cilde nüfuz eden ışınlar diyebiliriz kısaca. Tabi her iki, özellik UV’den kaynaklı cildin yaşlanmasını engellemeye çalışır].
Cildim, lekelenmeye meyilli bir cilt, ancak güneş kremi ile koruyorum. Sivilce izi dahi, leke olarak kalabilen bir cilt. Bu sebeple, sivilcelerime hiç dokunmadığım için leke kalması düşük bir ihtimal. Bir de, kuru sayılabilecek bir cilt olup, ergenlik döneminde dahi sivilce çıkmamış bir cilt.
CO2 Fraksiyonel Lazer’e nasıl karar verdim:
Güzellik pazarında hizmet veren bir Tabip olan arkadaşımın, hatta bir dostumun tavsiyesi şöyle idi; senin cildine CO2 fraksiyonel lazer çok iyi olur, ihtiyacın bu, yaşam döngün gereği tam yerinde bir uygulama ve cildin daha da geçleşecek, tamamıyla yeni bir cilt ortaya çıkacak, cilt toparlanacak, kırışıklıklar belli bir düzey azalacak, cilt lekelerine de faydası var ve başka faydalar... (Merak ediyorsanız, hem Türkçe hem de İngilizce temelli sitelerden girip okuyabilirsiniz diğer ayrıntıları, ancak CO2 Fraksiyonel lazerle ilgili olanları okumanız gerekir. Zaten bu cihazdan da, ülkemizde sınırlı sayıda merkez, an itibariyle bu uygulamayı yapıyor).
Neyse, uzun süredir arkadaşım bana, yukarıdakileri söyleyip duruyordu ki, bu uygulamayı yapan bir başka Tabip arkadaşının merkezini önerdi ve anlık bir kararla bu merkezde kendimi buldum. Çünkü, bu tekniğin uygulanabileceği, tek cihaz bu merkezde idi. Ön bilgileri aldıktan sonra, bu işleme karar verdim.
İşlem süresi: 15-20 dakika idi sanırım 
İşlem 3 aşamadan oluşuyor: daha doğrusu, 1 seansta 3 aşamanın uygulanması, oldukça başarılı netice verdiği için. 1.aşamada, derinin altına inilmesi hedeflenerek lazer, 2.aşamada cildin yüzeyine lazer ve 3.aşamada da; başlangıçta kan alınmıştı ve işlemden geçirilen kan, plazma olarak, 2.aşamadan sonra cilde sürüldü (bu yöntemin adı da PRP). Tüm bu 3 işlem tek seferde yapılıyor, ve 7-8 ay sonra veya 1 yıl sonra, kişi isterse tekrarlatabilir.
İşlem esnasında yaşadıklarım: işlem öncesi, emla kremle bir süre bekledim ve yüzeysel uyuşma olsun istedik. Yoksa ki, bölgesel uyuşturma için iğne de yapılıyor, fakat bir de iğnenin verdiği uyuşukluğa katlanma durumu olacak diye, iğneli uyuşturmayı istemedim.
Cihazla uygulama yapılırken hissediyorsunuz ancak bu katlanılmayacak bir ağrı eşiği değil. Hekimin ehil olması ve içtenliği, benim rahat olmamı sağladı. Ayrıca, yardım için görevli hemşire hanımın özeni, titizliği, sıcaklığı ve uzmanlığı da ayrı bir güzellikti. Yukarıdaki 3 işlem bittikten sonra, gazlı bez ve serin su (sanırım su idi) ikilisi bir süre yüzümde kaldı. Gerekçesi, uygulama esnasında cildin bir miktar ısınması ve nem kaybetmesi. Hatta, buz uygulaması da yapıldı. Tüm yüzüm kapalı olunca, ben bu duruma pek dayanamadım, açtırdım ve ağrı kesici bir krem sürdüler. Çünkü, işlem sonrası bir miktar ağrı oluyor. Bu kremi sürdükten 3-4 dakika sonra ağrım da geçti. Sonra, eve...
Uygulama öncesi doktorumun söyledikleri: uygulama esnasında hissedilen ağrı katlanılmaz ağrı değil, işlem sonrası evde yüzünü ovalama, bir bebek cildi imiş gibi muamele yap, yüzün kararacak, panik olma, 3-4 gün içinde kararan kabuklar kendiliğinden kalkacak, bol nemlendir, günde 4-5 kez nemlendirici sür, sıcak olmamak koşulu ile herhangi bir temizleyici (kimyasal yani) kullanmadan, yalnızca su ile yıkayabilirsin, bastırmadan da kurula ve nemlendiriciyi sür. Kabuklar döküldükten sonra, alttan pembe bir cilt çıkacak. Leke kalmayacak. Cildin ödem toplayabilir, endişelenme. Güneş kremi ile de koruyacaksın. 3 veya 4.gün kontrol için gel. Bu süreçte, panik olma” dedi. Not: kullanmam için, bir nemlendirici de bana verildi. Ayrıca, ben evden hiç çıkmadığım için güneş kremi kullanmadım, yatak odamın perdesi hep kapalı idi ve salonun perdesini de hiç açmadım.
1.Gün: akşam1800 suları uygulama yapıldı ve bitti. Arabamla eve döndüm. Cildim bir miktar yanma hissi veriyordu. Ancak eve gelip, bana verilen kremi sürdüğümde ağrım geçti. Doktorumun söylediği gibi, yüzüm kararmaya başladı. Eee, lazer sonrası, üst deri hasar görüyor, doğal bir netice.
Doktorumun verdiği nemlendiriciye ilave olarak, ihtiyaç duydukça (ciltteki gerginliğe bağlı olarak) niveanın bal maskesini de sanki krem sürüyormuş gibi bolca uyguladım ve gece 24 suları yorgunluğumdan da kaynaklı yattım.
Sabah kalktığımda, yüzüm şişmiş ve daha da kararmıştı. Ne yalan söyleyeyim, korkmadım değil! Yüzümü hafif dokunuşla ve soğuk su ile yıkadım ve nemlendiricimi sürdüm, bir kaç saat sonra nivea bal maskesi, daha sonra kuruluğum geçmeyince bu sefer de saf zeytinyağı (ev üretimi) denedim, malum, A vitamini açısından zengin ve iyi bir yumuşatıcı (bu benim kendimce uyguladığım bir yöntem). Günü, ihtiyaç duydukça (ciltteki gerginliğe bağlı olarak), doktorumun verdiği nemlendiriciye ilave olarak saf zeytinyağı ve nivea bal maskesi değişlemeleriyle geçirdim. Not: doktorunuza danışmadan, benim gibi uygulamalarda bulunmayın. Ben danışmadan, bunları uyguladım, hata yapmayın.
Bu arada, cilt yıkım-yapım aşamasında diye, her gün 1 adet “One a day women” vitamininden aldım ki, beslenmeme ilave olsun ve vücudumda bir eksiklik olmasın diye. Ayrıca, evde yeterince hazır yemek olmadığı için, bol bol da yoğurt yedim Bol bol su içtim, nerede ise günlük 2 litre. Buna ek olarak, geceleri de, uyandığımda bol su içtim. Gece uyandığımda cildim gerginleşmiş oluyordu, bu sebeple nemlendirip ondan sonra yattım. İlk, 24 saatteki durumum bu.
2. Gün: ilk gün tüm yüzüm şişmişti, ikinci gün iner diye beklerken, bir kalktım ki, sabah kalktığımda yüzüm daha da şişmiş ve daha da kararmış. Gözlerim, boncuk gibi sırıtıyordu. Bir ara aynada kendimi tanımakta güçlük çektim Doktorumu aradım, bu olağan bir durum, inecek dedi. Rahatladım. Zaten, hiç çekinmeden her zaman arayabileceğimi söylemişti Doktorum. Tabi tavsiye üzerine ve referanslı gidince, insan ayıp olacak diye düşünüyor veya çekiniyor, ek yük olmamak için.
Yine birinci gündeki gibi: yüzümü su ile yıkadım, nemlendiricimi sürdüm, kahvaltımı ettim ve vitaminimi aldım (doktorumun tavsiyesi olan bir şey değil bu, benim kendi kendime uydurup yaptığım bir şey), saat 1500’e kadar saf zeytinyağı, nivea bal maskesi, bol su içme, bol yoğurt-ekmek yeme (evde başka yiyecek yoktu
dinlenme şeklinde zaman geçirdim.
Bugün, bu uygulama ile ilgili, ne kadar yabancı web sayfası varsa okudum, yabancı forum sayfalarını inceledim (yerli sayfalar 1-2si hariç iyi değil, çünkü bu makine/yöntem Türkiye’de oldukça az ve bu hususla ilgili yazanlar da, sistemli bilgiler bütünü vermiyordu).
Ancak, saat 1500 öncesi bilgisayarda bu sayfaları okurken, ağız ve çene bölgemde pullanmalar olduğunu fark ettim, kendi kendine kalkan ölü derinin altından, pembe ve pürüzsüz ve iz kalmayacağını hissettiren bir doku gördüm ve oldukça mutlu oldum. Nedenine gelince, cildim lekelenmeye meyilli ve doktorumun leke kalmayacak demesine rağmen, bu konuda endişem vardı. Tabi, bir hususu unutmamak gerekir ki, güneş kremi kullanmak, bu işin (sonradan lekelenme olayı için) olmaz ise olmazı! Zaten, herkesin, günlük yaşamında güneş kullanması gerçeği de bir tarafta tabi (bunları yıllarca güneşle mücadele etmiş biri olarak yazıyorum, denemediğim güneş kremi kalmamıştı ve sonunda, etkili bir kremi buldum).
Konumuza dönersek; kendisi kalkmadığı müddetçe, ölü derilere lütfen dokunmayın, tırnak değdirmeyin. Alttaki doku olgunlaşmadan kaldırırsanız, ölü deriden sonra çıkacak doku çatlamaya ve kanamaya meyilli olacaktır. Bu kanama ve çatlamalar da leke kalmasına olanak tanıyacaktır. Bunu, önceki olağan yaşamımda deneyimlemiştim.
Neyse, saat 1500’te duşa girdim, ılık su (doktorum demişti) ile tüm vücut duş aldım. Duştan çıktım ki, ölü derlerin bir kısmı çıkmış ve bir kısmı da kabarmış ve yüzümde duruyorlardı Geri duşa girdim ve bir bebeğin cildini yıkar gibi, küçük dokunuşlarla ve bastırmadan, hafif hafif yüzümü ovaladım ve çıktım. Doktorumun da dediği gibi, alttan pembe bir cilt çıktı. Tabi duş sonrası, bazı bölgelerde ölü derler kaldı. Onlara müdahale etmedim.
Duş sonrası cildim gerildi. Verilen nemlendiriciyi sürdüm, ilerleyen saatlerde yine, ihtiyaç duydukça (ciltteki gerginliğe bağlı olarak) zeytinyağı, nivea bal maskesi, bol su içme vs. devam ettim. Gece yatmadan da nemlendirdikten sonra yattım. Hatta gece uyandığımda, cildim gergindi, yine nemlendirip yattım.
3. Gün: sabah kalktığımda artık yüzümdeki şişlik oldukça inmiş, çok az ödem vardı. Yine yüzümü su ile yıkadım, verilen nemlendirici ile nemlendirdim. Kahvaltı sonrası, vitaminimi aldım. İlerleyen saatlerde, zeytinyağı ve nivea bal maskesi ve verilen nemlendirici ile devam ettim. Nemlendirici/zeytinyağı/nivea bal maskesi sonrası, insanın cildi bir miktar yanıyormuş gibi oluyor ancak 1-2 dakikaya geçiyor ve rahatlıyorsunuz...
Saat 1500 gibi tekrar ılık duşa girdim ve duş sonunda yüzümdeki tüm ölü deriler kabarmıştı, birkaç noktada da kalıcı gibiymiş gibi olan ölü deriler vardı. Aynanın karşısına geçtim ve yine ikinci gün yaptığım gibi yaparak, ölü derilerin tamamından kurtulmuş oldum. Çıkmayanlara asla dokunmayacaktım, kendime söz vermiştim, ancak bende ölü deriler, 3 gün dolmadan tamimiyle çıktılar/döküldüler. Cilt tipine, beslenmeye ve/veya da uygulama sonrası nemli tutmaya bağlı olarak dökülmüş olabilirler.
Şuan yüzümde hiç ölü deri yok, pembe ve pürüzsüz bir cildim var. Birkaç noktada, belirgin pembelikler var. Bu pembelikler ve genel pembelik, bir kaç güne geçecek sanırım. Çünkü, ikinci gün aldığım duşta temizlenen alanlardaki pembeliklerin rengi normale dönmeye başladı. Artık, yalnızca doktorumun verdiği nemlendirici kremi kullanıyorum. İhtiyaç duyarsam, zeytinyağı da denemeyi düşünüyorum. Ancak şuan için, doktorumun verdiği krem iyi hissettiriyor.
Evet, cilt pırıl pırıl. Pembe. Göz çevremdeki, kaz ayakları kaybolmuş, göz altlarımdaki çizgiler neredeyse silgi ile silinmiş gibi, alnımdaki çizgiler yok, harika gözüküyor. Cildim toparlanmış durumda. Tabi, şuan için az miktardaki ödemden dolayı böyle gözüküyor da olabilir.
Doktorumun uygulama öncesi söylediğine göre, asıl etkisi yaklaşık 2 ay sonra görülecekmiş ve bu uygulama beni 1 yıl götürecekmiş. Hatta dedi ki “bu uygulamadan vazgeçemeyeceksiniz, yüzünüzdeki toparlanma ve gerginlikten oldukça memnun kalacaksınız”. Bakalım, yaşayıp göreceğiz.
Bugün, bu yazıyı kaleme alma anım itibarıyla tam 3 gün dolmuş oldu. Aslında yarın Pazartesi olmasa idi daha iyi olurdu. Şu pembeliğin geçmesi için, 1 gün daha olsa idi harika olurdu. Yarın sabah, doktoruma kontrole gideceğim ve sonra da bir toplantıya. Ancak, şu halimle rahatlıkla toplantıya katılabilirim. Cildimin pembeliği, sabaha kadar da, epey bir azalmış olacaktır. Daha toplantıma nereden baksam 13 saat var.
Evet, yarın gün ışığına çıkacağım. Doktorumun verdiği nemlendiriciyi sürüp, biraz bekledikten sonra da yukarıda belirttiğim özellikteki güneş kremimi kullanarak, dışarıya çıkacağım ve işime gideceğim.
Tavsiyeler: böyle bir uygulamadan önce, evinize bolca yiyecek depolayın. Meyve alın. Sigaranızı da tabi Çünkü ben bir anda karar verip, uygulamayı yaptırmıştım. Deriler dökülene kadar dışarı çıkmak çok olası değil, cilt renginize kendiniz de inanamaz oluyorsunuz zaman zaman Bana, ölü derilerin kalkması için 3 gün yetti. Sizde nasıl bir durum olur bilemiyorum. Pembeliğin geçmesi için de +1 veya bilemediniz +2 gününüz olsa fena olmaz. Ben bu süreci tek başıma yaşadım ve hiçbir kimse ile de paylaşmadım, yanımda bir başkası olsa idi ne olurdu bilemiyorum. Yüzünüzün aldığı halden dolayı, belki olumsuz yorumları, can sıkıcı olabilirdi. Şu pembelikler geçene kadar yakınımdakilerle görüşmeyeceğim (1-2 gün daha) ve böyle bir uygulama yaptırdığımı da paylaşmayacağım. İstiyorum ki, onlar bu değişikliği fark etsin ve onlar da böyle bir imkandan faydalansın. İnsanlara, doğrudan bir şeyi söyleyince, mukavemet gösteriyorlar.
Bir itirafta da bulunayım: çocukluğumda (daha 7-8 yaşlarımdayken) anneannemin be babaannemin kırışıklıklarına içten içe hüzünlenirdim, hatta bir defasında bu hüznümü onlarla da paylaşmıştım. Bana demişlerdi ki “Yavrum kullanılan şeyler, yıpranır. Biz kullandık yüzümüzü ve yıprandılar, üzücü ama sende de böyle olacak, bu hüzünlenecek bir şey değil”. Ben de, biliyor musunuz, ileride bu kırışıklıklar durdurulacak demiştim. Onlar da sebebini sormuşlardı. Benim açıklamam da şöyle olmuştu: cildin kırışmamış halinin işleyişi bilindiğinde ve kırışmasının gerekçesi bilindiğinde bunu önleyecek yöntemler geliştirilecek”. Biraz şaşkınlıkla beraber bana gülmüştü büyük annelerim. Köyde doğmuş ve büyümüş biri olarak, bunları söylemiştim. Neyse, kıssadan hisse: yakınlarımla paylaşmama isteğimin altında yatan sebep; onlar kendileri değişikliği fark etsin, merak etsinler ve onlarla öyle paylaşma isteğim’dir. Olanaklar el veriyorsa, neden bu tür uygulamalardan faydalanılmasın ki? Tabi, ehil elleri, yöntemleri ve cihazları bulabilmek koşulu ile...
Bu yöntemi bana tavsiye eden Tabip estetiysen arkadaşıma, uygulamayı yapan doktoruma ve yardımcılarına binlerce teşekkürler.
Umarım bu deneyim, sizlere ışık tutar.
Sevgiyle kalın, beklentisiz yaşayın, her şeyi sevin, yalnızca yakınlarınızı değil, kin-iki yüzlülük-yalan-kıskançlık-açgözlülük-her türlü şehvetten (yalnızca cinsellik aklınıza gelmesin) uzak durun ve tembel olmayın. Emin olun, mutlu olacaksınız, ruhen ve bedenen huzurlu ve sağlıklı olacaksınız.
Hoşçakalın.
Not: lütfen fiyat sormayınız. Güzellik merkezinin adını da sormayınız. Şayet, merkez ismimizi paylaşabilirsin der ise, size yazabilirim.
Cihaz: CO2 Fraksiyonel Lazer.... Lütfen diğer makineler ve/veya yöntemlerle karıştırmayınız....
Bu yazı, diğer insanlara fikir verebilsin diye, safiyane duygularla ve kendi deneyimimden hareketle yazılmıştır...
Cinsiyet: Kadın
Yaş: 39
Yüzüm/cildimin durumu: tüm yüz ve burun üzeri de dahil olmak üzere, nerede ise gözenek yok denecek konumda, açık tenli bir cilt. Yaklaşık, 12-13 yıldır yaz ve kış olmak üzere, güneşi bir tarafa bırakın, gün ışığında dahi (dışarısı veya ev fark etmez) SPF 50/55/60 ve PA+++ özellikli güneş kremi kullanan biriyim.
[SPF: Sun Protection Factor= Güneş Koruma Değeri-UVB’yi durdurur, derinin yüzeyine çarpıp geri dönen ışınlar diyebiliriz kısaca. PA: Protection A= UVA’yı durdurur, melanin salgısını engellemeye çalışarak, güneşin neden olduğu cilt lekelerini durdurmak gibi bir görevi vardır, cilde nüfuz eden ışınlar diyebiliriz kısaca. Tabi her iki, özellik UV’den kaynaklı cildin yaşlanmasını engellemeye çalışır].
Cildim, lekelenmeye meyilli bir cilt, ancak güneş kremi ile koruyorum. Sivilce izi dahi, leke olarak kalabilen bir cilt. Bu sebeple, sivilcelerime hiç dokunmadığım için leke kalması düşük bir ihtimal. Bir de, kuru sayılabilecek bir cilt olup, ergenlik döneminde dahi sivilce çıkmamış bir cilt.
CO2 Fraksiyonel Lazer’e nasıl karar verdim:
Güzellik pazarında hizmet veren bir Tabip olan arkadaşımın, hatta bir dostumun tavsiyesi şöyle idi; senin cildine CO2 fraksiyonel lazer çok iyi olur, ihtiyacın bu, yaşam döngün gereği tam yerinde bir uygulama ve cildin daha da geçleşecek, tamamıyla yeni bir cilt ortaya çıkacak, cilt toparlanacak, kırışıklıklar belli bir düzey azalacak, cilt lekelerine de faydası var ve başka faydalar... (Merak ediyorsanız, hem Türkçe hem de İngilizce temelli sitelerden girip okuyabilirsiniz diğer ayrıntıları, ancak CO2 Fraksiyonel lazerle ilgili olanları okumanız gerekir. Zaten bu cihazdan da, ülkemizde sınırlı sayıda merkez, an itibariyle bu uygulamayı yapıyor).
Neyse, uzun süredir arkadaşım bana, yukarıdakileri söyleyip duruyordu ki, bu uygulamayı yapan bir başka Tabip arkadaşının merkezini önerdi ve anlık bir kararla bu merkezde kendimi buldum. Çünkü, bu tekniğin uygulanabileceği, tek cihaz bu merkezde idi. Ön bilgileri aldıktan sonra, bu işleme karar verdim.
İşlem süresi: 15-20 dakika idi sanırım 
İşlem 3 aşamadan oluşuyor: daha doğrusu, 1 seansta 3 aşamanın uygulanması, oldukça başarılı netice verdiği için. 1.aşamada, derinin altına inilmesi hedeflenerek lazer, 2.aşamada cildin yüzeyine lazer ve 3.aşamada da; başlangıçta kan alınmıştı ve işlemden geçirilen kan, plazma olarak, 2.aşamadan sonra cilde sürüldü (bu yöntemin adı da PRP). Tüm bu 3 işlem tek seferde yapılıyor, ve 7-8 ay sonra veya 1 yıl sonra, kişi isterse tekrarlatabilir.
İşlem esnasında yaşadıklarım: işlem öncesi, emla kremle bir süre bekledim ve yüzeysel uyuşma olsun istedik. Yoksa ki, bölgesel uyuşturma için iğne de yapılıyor, fakat bir de iğnenin verdiği uyuşukluğa katlanma durumu olacak diye, iğneli uyuşturmayı istemedim.
Cihazla uygulama yapılırken hissediyorsunuz ancak bu katlanılmayacak bir ağrı eşiği değil. Hekimin ehil olması ve içtenliği, benim rahat olmamı sağladı. Ayrıca, yardım için görevli hemşire hanımın özeni, titizliği, sıcaklığı ve uzmanlığı da ayrı bir güzellikti. Yukarıdaki 3 işlem bittikten sonra, gazlı bez ve serin su (sanırım su idi) ikilisi bir süre yüzümde kaldı. Gerekçesi, uygulama esnasında cildin bir miktar ısınması ve nem kaybetmesi. Hatta, buz uygulaması da yapıldı. Tüm yüzüm kapalı olunca, ben bu duruma pek dayanamadım, açtırdım ve ağrı kesici bir krem sürdüler. Çünkü, işlem sonrası bir miktar ağrı oluyor. Bu kremi sürdükten 3-4 dakika sonra ağrım da geçti. Sonra, eve...
Uygulama öncesi doktorumun söyledikleri: uygulama esnasında hissedilen ağrı katlanılmaz ağrı değil, işlem sonrası evde yüzünü ovalama, bir bebek cildi imiş gibi muamele yap, yüzün kararacak, panik olma, 3-4 gün içinde kararan kabuklar kendiliğinden kalkacak, bol nemlendir, günde 4-5 kez nemlendirici sür, sıcak olmamak koşulu ile herhangi bir temizleyici (kimyasal yani) kullanmadan, yalnızca su ile yıkayabilirsin, bastırmadan da kurula ve nemlendiriciyi sür. Kabuklar döküldükten sonra, alttan pembe bir cilt çıkacak. Leke kalmayacak. Cildin ödem toplayabilir, endişelenme. Güneş kremi ile de koruyacaksın. 3 veya 4.gün kontrol için gel. Bu süreçte, panik olma” dedi. Not: kullanmam için, bir nemlendirici de bana verildi. Ayrıca, ben evden hiç çıkmadığım için güneş kremi kullanmadım, yatak odamın perdesi hep kapalı idi ve salonun perdesini de hiç açmadım.
1.Gün: akşam1800 suları uygulama yapıldı ve bitti. Arabamla eve döndüm. Cildim bir miktar yanma hissi veriyordu. Ancak eve gelip, bana verilen kremi sürdüğümde ağrım geçti. Doktorumun söylediği gibi, yüzüm kararmaya başladı. Eee, lazer sonrası, üst deri hasar görüyor, doğal bir netice.
Doktorumun verdiği nemlendiriciye ilave olarak, ihtiyaç duydukça (ciltteki gerginliğe bağlı olarak) niveanın bal maskesini de sanki krem sürüyormuş gibi bolca uyguladım ve gece 24 suları yorgunluğumdan da kaynaklı yattım.
Sabah kalktığımda, yüzüm şişmiş ve daha da kararmıştı. Ne yalan söyleyeyim, korkmadım değil! Yüzümü hafif dokunuşla ve soğuk su ile yıkadım ve nemlendiricimi sürdüm, bir kaç saat sonra nivea bal maskesi, daha sonra kuruluğum geçmeyince bu sefer de saf zeytinyağı (ev üretimi) denedim, malum, A vitamini açısından zengin ve iyi bir yumuşatıcı (bu benim kendimce uyguladığım bir yöntem). Günü, ihtiyaç duydukça (ciltteki gerginliğe bağlı olarak), doktorumun verdiği nemlendiriciye ilave olarak saf zeytinyağı ve nivea bal maskesi değişlemeleriyle geçirdim. Not: doktorunuza danışmadan, benim gibi uygulamalarda bulunmayın. Ben danışmadan, bunları uyguladım, hata yapmayın.
Bu arada, cilt yıkım-yapım aşamasında diye, her gün 1 adet “One a day women” vitamininden aldım ki, beslenmeme ilave olsun ve vücudumda bir eksiklik olmasın diye. Ayrıca, evde yeterince hazır yemek olmadığı için, bol bol da yoğurt yedim Bol bol su içtim, nerede ise günlük 2 litre. Buna ek olarak, geceleri de, uyandığımda bol su içtim. Gece uyandığımda cildim gerginleşmiş oluyordu, bu sebeple nemlendirip ondan sonra yattım. İlk, 24 saatteki durumum bu.
2. Gün: ilk gün tüm yüzüm şişmişti, ikinci gün iner diye beklerken, bir kalktım ki, sabah kalktığımda yüzüm daha da şişmiş ve daha da kararmış. Gözlerim, boncuk gibi sırıtıyordu. Bir ara aynada kendimi tanımakta güçlük çektim Doktorumu aradım, bu olağan bir durum, inecek dedi. Rahatladım. Zaten, hiç çekinmeden her zaman arayabileceğimi söylemişti Doktorum. Tabi tavsiye üzerine ve referanslı gidince, insan ayıp olacak diye düşünüyor veya çekiniyor, ek yük olmamak için.
Yine birinci gündeki gibi: yüzümü su ile yıkadım, nemlendiricimi sürdüm, kahvaltımı ettim ve vitaminimi aldım (doktorumun tavsiyesi olan bir şey değil bu, benim kendi kendime uydurup yaptığım bir şey), saat 1500’e kadar saf zeytinyağı, nivea bal maskesi, bol su içme, bol yoğurt-ekmek yeme (evde başka yiyecek yoktu
dinlenme şeklinde zaman geçirdim.Bugün, bu uygulama ile ilgili, ne kadar yabancı web sayfası varsa okudum, yabancı forum sayfalarını inceledim (yerli sayfalar 1-2si hariç iyi değil, çünkü bu makine/yöntem Türkiye’de oldukça az ve bu hususla ilgili yazanlar da, sistemli bilgiler bütünü vermiyordu).
Ancak, saat 1500 öncesi bilgisayarda bu sayfaları okurken, ağız ve çene bölgemde pullanmalar olduğunu fark ettim, kendi kendine kalkan ölü derinin altından, pembe ve pürüzsüz ve iz kalmayacağını hissettiren bir doku gördüm ve oldukça mutlu oldum. Nedenine gelince, cildim lekelenmeye meyilli ve doktorumun leke kalmayacak demesine rağmen, bu konuda endişem vardı. Tabi, bir hususu unutmamak gerekir ki, güneş kremi kullanmak, bu işin (sonradan lekelenme olayı için) olmaz ise olmazı! Zaten, herkesin, günlük yaşamında güneş kullanması gerçeği de bir tarafta tabi (bunları yıllarca güneşle mücadele etmiş biri olarak yazıyorum, denemediğim güneş kremi kalmamıştı ve sonunda, etkili bir kremi buldum).
Konumuza dönersek; kendisi kalkmadığı müddetçe, ölü derilere lütfen dokunmayın, tırnak değdirmeyin. Alttaki doku olgunlaşmadan kaldırırsanız, ölü deriden sonra çıkacak doku çatlamaya ve kanamaya meyilli olacaktır. Bu kanama ve çatlamalar da leke kalmasına olanak tanıyacaktır. Bunu, önceki olağan yaşamımda deneyimlemiştim.
Neyse, saat 1500’te duşa girdim, ılık su (doktorum demişti) ile tüm vücut duş aldım. Duştan çıktım ki, ölü derlerin bir kısmı çıkmış ve bir kısmı da kabarmış ve yüzümde duruyorlardı Geri duşa girdim ve bir bebeğin cildini yıkar gibi, küçük dokunuşlarla ve bastırmadan, hafif hafif yüzümü ovaladım ve çıktım. Doktorumun da dediği gibi, alttan pembe bir cilt çıktı. Tabi duş sonrası, bazı bölgelerde ölü derler kaldı. Onlara müdahale etmedim.
Duş sonrası cildim gerildi. Verilen nemlendiriciyi sürdüm, ilerleyen saatlerde yine, ihtiyaç duydukça (ciltteki gerginliğe bağlı olarak) zeytinyağı, nivea bal maskesi, bol su içme vs. devam ettim. Gece yatmadan da nemlendirdikten sonra yattım. Hatta gece uyandığımda, cildim gergindi, yine nemlendirip yattım.
3. Gün: sabah kalktığımda artık yüzümdeki şişlik oldukça inmiş, çok az ödem vardı. Yine yüzümü su ile yıkadım, verilen nemlendirici ile nemlendirdim. Kahvaltı sonrası, vitaminimi aldım. İlerleyen saatlerde, zeytinyağı ve nivea bal maskesi ve verilen nemlendirici ile devam ettim. Nemlendirici/zeytinyağı/nivea bal maskesi sonrası, insanın cildi bir miktar yanıyormuş gibi oluyor ancak 1-2 dakikaya geçiyor ve rahatlıyorsunuz...
Saat 1500 gibi tekrar ılık duşa girdim ve duş sonunda yüzümdeki tüm ölü deriler kabarmıştı, birkaç noktada da kalıcı gibiymiş gibi olan ölü deriler vardı. Aynanın karşısına geçtim ve yine ikinci gün yaptığım gibi yaparak, ölü derilerin tamamından kurtulmuş oldum. Çıkmayanlara asla dokunmayacaktım, kendime söz vermiştim, ancak bende ölü deriler, 3 gün dolmadan tamimiyle çıktılar/döküldüler. Cilt tipine, beslenmeye ve/veya da uygulama sonrası nemli tutmaya bağlı olarak dökülmüş olabilirler.
Şuan yüzümde hiç ölü deri yok, pembe ve pürüzsüz bir cildim var. Birkaç noktada, belirgin pembelikler var. Bu pembelikler ve genel pembelik, bir kaç güne geçecek sanırım. Çünkü, ikinci gün aldığım duşta temizlenen alanlardaki pembeliklerin rengi normale dönmeye başladı. Artık, yalnızca doktorumun verdiği nemlendirici kremi kullanıyorum. İhtiyaç duyarsam, zeytinyağı da denemeyi düşünüyorum. Ancak şuan için, doktorumun verdiği krem iyi hissettiriyor.
Evet, cilt pırıl pırıl. Pembe. Göz çevremdeki, kaz ayakları kaybolmuş, göz altlarımdaki çizgiler neredeyse silgi ile silinmiş gibi, alnımdaki çizgiler yok, harika gözüküyor. Cildim toparlanmış durumda. Tabi, şuan için az miktardaki ödemden dolayı böyle gözüküyor da olabilir.
Doktorumun uygulama öncesi söylediğine göre, asıl etkisi yaklaşık 2 ay sonra görülecekmiş ve bu uygulama beni 1 yıl götürecekmiş. Hatta dedi ki “bu uygulamadan vazgeçemeyeceksiniz, yüzünüzdeki toparlanma ve gerginlikten oldukça memnun kalacaksınız”. Bakalım, yaşayıp göreceğiz.
Bugün, bu yazıyı kaleme alma anım itibarıyla tam 3 gün dolmuş oldu. Aslında yarın Pazartesi olmasa idi daha iyi olurdu. Şu pembeliğin geçmesi için, 1 gün daha olsa idi harika olurdu. Yarın sabah, doktoruma kontrole gideceğim ve sonra da bir toplantıya. Ancak, şu halimle rahatlıkla toplantıya katılabilirim. Cildimin pembeliği, sabaha kadar da, epey bir azalmış olacaktır. Daha toplantıma nereden baksam 13 saat var.
Evet, yarın gün ışığına çıkacağım. Doktorumun verdiği nemlendiriciyi sürüp, biraz bekledikten sonra da yukarıda belirttiğim özellikteki güneş kremimi kullanarak, dışarıya çıkacağım ve işime gideceğim.
Tavsiyeler: böyle bir uygulamadan önce, evinize bolca yiyecek depolayın. Meyve alın. Sigaranızı da tabi Çünkü ben bir anda karar verip, uygulamayı yaptırmıştım. Deriler dökülene kadar dışarı çıkmak çok olası değil, cilt renginize kendiniz de inanamaz oluyorsunuz zaman zaman Bana, ölü derilerin kalkması için 3 gün yetti. Sizde nasıl bir durum olur bilemiyorum. Pembeliğin geçmesi için de +1 veya bilemediniz +2 gününüz olsa fena olmaz. Ben bu süreci tek başıma yaşadım ve hiçbir kimse ile de paylaşmadım, yanımda bir başkası olsa idi ne olurdu bilemiyorum. Yüzünüzün aldığı halden dolayı, belki olumsuz yorumları, can sıkıcı olabilirdi. Şu pembelikler geçene kadar yakınımdakilerle görüşmeyeceğim (1-2 gün daha) ve böyle bir uygulama yaptırdığımı da paylaşmayacağım. İstiyorum ki, onlar bu değişikliği fark etsin ve onlar da böyle bir imkandan faydalansın. İnsanlara, doğrudan bir şeyi söyleyince, mukavemet gösteriyorlar.
Bir itirafta da bulunayım: çocukluğumda (daha 7-8 yaşlarımdayken) anneannemin be babaannemin kırışıklıklarına içten içe hüzünlenirdim, hatta bir defasında bu hüznümü onlarla da paylaşmıştım. Bana demişlerdi ki “Yavrum kullanılan şeyler, yıpranır. Biz kullandık yüzümüzü ve yıprandılar, üzücü ama sende de böyle olacak, bu hüzünlenecek bir şey değil”. Ben de, biliyor musunuz, ileride bu kırışıklıklar durdurulacak demiştim. Onlar da sebebini sormuşlardı. Benim açıklamam da şöyle olmuştu: cildin kırışmamış halinin işleyişi bilindiğinde ve kırışmasının gerekçesi bilindiğinde bunu önleyecek yöntemler geliştirilecek”. Biraz şaşkınlıkla beraber bana gülmüştü büyük annelerim. Köyde doğmuş ve büyümüş biri olarak, bunları söylemiştim. Neyse, kıssadan hisse: yakınlarımla paylaşmama isteğimin altında yatan sebep; onlar kendileri değişikliği fark etsin, merak etsinler ve onlarla öyle paylaşma isteğim’dir. Olanaklar el veriyorsa, neden bu tür uygulamalardan faydalanılmasın ki? Tabi, ehil elleri, yöntemleri ve cihazları bulabilmek koşulu ile...
Bu yöntemi bana tavsiye eden Tabip estetiysen arkadaşıma, uygulamayı yapan doktoruma ve yardımcılarına binlerce teşekkürler.
Umarım bu deneyim, sizlere ışık tutar.
Sevgiyle kalın, beklentisiz yaşayın, her şeyi sevin, yalnızca yakınlarınızı değil, kin-iki yüzlülük-yalan-kıskançlık-açgözlülük-her türlü şehvetten (yalnızca cinsellik aklınıza gelmesin) uzak durun ve tembel olmayın. Emin olun, mutlu olacaksınız, ruhen ve bedenen huzurlu ve sağlıklı olacaksınız.
Hoşçakalın.
Not: lütfen fiyat sormayınız. Güzellik merkezinin adını da sormayınız. Şayet, merkez ismimizi paylaşabilirsin der ise, size yazabilirim.
- 11 Şubat 2013
- 3
- 0
- 19 Ocak 2012
- 27
- 0
- 5 Ağustos 2012
- 461
- 376
Gerçekten güzel ve detaylı anlatmışsınız...Ben de bu kış yaptırmayı düşünüyordum hatta dr'la görüşüp fiyat bile aldım ama ocak ayı geçti cesaret edemedim.....Sanırım 1 hafta da toparlanıyor yüz.....Geriye dönük okuyunca bu topiği memnun olmayanlarda var çok muallakta kaldım açıkçası....Sanırım seneye sonbaharda yaptıracağım cesaretim olursa....
- 10 Şubat 2013
- 1
- 0
Allah yardımcınız olsun. Bu forma özellikle yşadığım bir faciayı paylaşmak için üye oldum. Başka insanlar benim durumuma düşmesin istiyorum. Bir kaç yıl önce yüzüme fraksiyonel lazer yaptırdım çok hoşuma gitti, yüzümde zaten sorun yoktu fakat yaptırınca cildim inanılmaz canlı parlak bakımlı göründü. Geçen yıl bir takım sıkıntılar yaşadım kendimi çökmüş mutsuz hissettim ve yenilenmek için tekrar aynı işlemi yaptırmak istedim. Arkadaş tavsiyesiyle bu kez pendikte bir güzellik merkezine gittim. Doktor kendinden çok emindi esnetik ameliyat dahil her işlemi yıllardır yapıyormuş. Fraksiyonel lazerde buna dahil. Hiç tereddüt etmeden Fraksiyonel+ prp işlemi yaptırdım. Yüzüm inanılmaz kahverengi kalın yanık kabuklar içinde kaldı. Doktora tekrar gittim geçecek muhteşem oldu ben sana özellikle ağır yaptım sonuç harika olacak dedi. 10 gün sonra yüzümde ki kabuklanma bitti. Fakat yüz derim kıp kırmızı yanık lekeleriyle doluydu. Tekrar doktora gittim evet kompikasyon oluşmuş, beklenmedik birşey, cildiniz hassasmış dedi.
Sonuç ne olacak yüzüm ne zaman düzelecek dedim, bu böyle kalır sadece zamanla lekeler belki biraz hafifler, işleme devam edelim lekeleri hafifletmek için dedi. 5 aydır dünya kadar para hrcadım yüzümü eski haline getirmek için gitmediğim doktor kalmadı. Ve yüzümde hala kahverengi yanık lekeleri dolu. Depresyona girdim insan içine çıkamaz hale geldim, sokakta insanlar parmakla gösteriyordu beni. Çünkü bu lekeleri hiç bir kapatıcı örtmüyor, ayrıca cildim öyle çok zarar görmüş ki makyaj yapmak şöyle dursun banyo yaparken bile canım acıyordu. Eşimle boşanma aşamasına geldim, 2 ayda 17 kilo aldım. Hayatım mahvoldu ve yüzümü bu hale getiren doktor arkamdan hala yüzü düzeldi o yüzden gelmiyor ben demiştim düzelir diye, ben usta bir doktorum diyormuş.
Teknoloji ilerledi herşey iyi deselerde konu hayatınızı etkileyecek birşeyse iki kez düşünün. Şimdi eski resimlerime bakınca içim acıyor, yüzüm bebek gibiymiş ben kendime bunu neden yaptım diyorum.Üstelik bu konuyu araştırınca fraksiyonelden magdur olan başka insanlarda olduğunu öğrendim. Yaşadığım bu acı umarım başka arkadaşlara ders olur ve birşey yaptırırken benim kadar hızlı hareket etmezler. İşlemden olumlu sonuç alan arkadaşlar çok şanslılar... Herkese mutlu günler
Bende uzun zaman sivilce sorunlarıyla mücadele ettim fakat ne yaparsam yapayım geçmedi yüzüm delik deşik kötü bir şekilde dolaştım durdum roaccutane kullanmanızı kesinlikle tavsiye ediyorum eğer kremler jeller geçirmediyse bu ilaç son çareniz kızlar ardından lazer yaptırdım cildim harika
hatta online yardımlaşma platformu açılmış göz atın derim Acnegen, roaccutane,aknetrent,zoretanin yardım
hatta online yardımlaşma platformu açılmış göz atın derim Acnegen, roaccutane,aknetrent,zoretanin yardım
- 11 Şubat 2013
- 3
- 0
Bir Fraksiyonel Lazer hikayesi.
Cihaz: CO2 Fraksiyonel Lazer.... Lütfen diğer makineler ve/veya yöntemlerle karıştırmayınız....
Bu yazı, diğer insanlara fikir verebilsin diye, safiyane duygularla ve kendi deneyimimden hareketle yazılmıştır...
Cinsiyet: Kadın
Yaş: 39
Yüzüm/cildimin durumu: tüm yüz ve burun üzeri de dahil olmak üzere, nerede ise gözenek yok denecek konumda, açık tenli bir cilt. Yaklaşık, 12-13 yıldır yaz ve kış olmak üzere, güneşi bir tarafa bırakın, gün ışığında dahi (dışarısı veya ev fark etmez) SPF 50/55/60 ve PA+++ özellikli güneş kremi kullanan biriyim.
[SPF: Sun Protection Factor= Güneş Koruma Değeri-UVB’yi durdurur, derinin yüzeyine çarpıp geri dönen ışınlar diyebiliriz kısaca. PA: Protection A= UVA’yı durdurur, melanin salgısını engellemeye çalışarak, güneşin neden olduğu cilt lekelerini durdurmak gibi bir görevi vardır, cilde nüfuz eden ışınlar diyebiliriz kısaca. Tabi her iki, özellik UV’den kaynaklı cildin yaşlanmasını engellemeye çalışır].
Cildim, lekelenmeye meyilli bir cilt, ancak güneş kremi ile koruyorum. Sivilce izi dahi, leke olarak kalabilen bir cilt. Bu sebeple, sivilcelerime hiç dokunmadığım için leke kalması düşük bir ihtimal. Bir de, kuru sayılabilecek bir cilt olup, ergenlik döneminde dahi sivilce çıkmamış bir cilt.
CO2 Fraksiyonel Lazer’e nasıl karar verdim:
Güzellik pazarında hizmet veren bir Tabip olan arkadaşımın, hatta bir dostumun tavsiyesi şöyle idi; senin cildine CO2 fraksiyonel lazer çok iyi olur, ihtiyacın bu, yaşam döngün gereği tam yerinde bir uygulama ve cildin daha da geçleşecek, tamamıyla yeni bir cilt ortaya çıkacak, cilt toparlanacak, kırışıklıklar belli bir düzey azalacak, cilt lekelerine de faydası var ve başka faydalar... (Merak ediyorsanız, hem Türkçe hem de İngilizce temelli sitelerden girip okuyabilirsiniz diğer ayrıntıları, ancak CO2 Fraksiyonel lazerle ilgili olanları okumanız gerekir. Zaten bu cihazdan da, ülkemizde sınırlı sayıda merkez, an itibariyle bu uygulamayı yapıyor).
Neyse, uzun süredir arkadaşım bana, yukarıdakileri söyleyip duruyordu ki, bu uygulamayı yapan bir başka Tabip arkadaşının merkezini önerdi ve anlık bir kararla bu merkezde kendimi buldum. Çünkü, bu tekniğin uygulanabileceği, tek cihaz bu merkezde idi. Ön bilgileri aldıktan sonra, bu işleme karar verdim.
İşlem süresi: 15-20 dakika idi sanırım 
İşlem 3 aşamadan oluşuyor: daha doğrusu, 1 seansta 3 aşamanın uygulanması, oldukça başarılı netice verdiği için. 1.aşamada, derinin altına inilmesi hedeflenerek lazer, 2.aşamada cildin yüzeyine lazer ve 3.aşamada da; başlangıçta kan alınmıştı ve işlemden geçirilen kan, plazma olarak, 2.aşamadan sonra cilde sürüldü (bu yöntemin adı da PRP). Tüm bu 3 işlem tek seferde yapılıyor, ve 7-8 ay sonra veya 1 yıl sonra, kişi isterse tekrarlatabilir.
İşlem esnasında yaşadıklarım: işlem öncesi, emla kremle bir süre bekledim ve yüzeysel uyuşma olsun istedik. Yoksa ki, bölgesel uyuşturma için iğne de yapılıyor, fakat bir de iğnenin verdiği uyuşukluğa katlanma durumu olacak diye, iğneli uyuşturmayı istemedim.
Cihazla uygulama yapılırken hissediyorsunuz ancak bu katlanılmayacak bir ağrı eşiği değil. Hekimin ehil olması ve içtenliği, benim rahat olmamı sağladı. Ayrıca, yardım için görevli hemşire hanımın özeni, titizliği, sıcaklığı ve uzmanlığı da ayrı bir güzellikti. Yukarıdaki 3 işlem bittikten sonra, gazlı bez ve serin su (sanırım su idi) ikilisi bir süre yüzümde kaldı. Gerekçesi, uygulama esnasında cildin bir miktar ısınması ve nem kaybetmesi. Hatta, buz uygulaması da yapıldı. Tüm yüzüm kapalı olunca, ben bu duruma pek dayanamadım, açtırdım ve ağrı kesici bir krem sürdüler. Çünkü, işlem sonrası bir miktar ağrı oluyor. Bu kremi sürdükten 3-4 dakika sonra ağrım da geçti. Sonra, eve...
Uygulama öncesi doktorumun söyledikleri: uygulama esnasında hissedilen ağrı katlanılmaz ağrı değil, işlem sonrası evde yüzünü ovalama, bir bebek cildi imiş gibi muamele yap, yüzün kararacak, panik olma, 3-4 gün içinde kararan kabuklar kendiliğinden kalkacak, bol nemlendir, günde 4-5 kez nemlendirici sür, sıcak olmamak koşulu ile herhangi bir temizleyici (kimyasal yani) kullanmadan, yalnızca su ile yıkayabilirsin, bastırmadan da kurula ve nemlendiriciyi sür. Kabuklar döküldükten sonra, alttan pembe bir cilt çıkacak. Leke kalmayacak. Cildin ödem toplayabilir, endişelenme. Güneş kremi ile de koruyacaksın. 3 veya 4.gün kontrol için gel. Bu süreçte, panik olma” dedi. Not: kullanmam için, bir nemlendirici de bana verildi. Ayrıca, ben evden hiç çıkmadığım için güneş kremi kullanmadım, yatak odamın perdesi hep kapalı idi ve salonun perdesini de hiç açmadım.
1.Gün: akşam1800 suları uygulama yapıldı ve bitti. Arabamla eve döndüm. Cildim bir miktar yanma hissi veriyordu. Ancak eve gelip, bana verilen kremi sürdüğümde ağrım geçti. Doktorumun söylediği gibi, yüzüm kararmaya başladı. Eee, lazer sonrası, üst deri hasar görüyor, doğal bir netice.
Doktorumun verdiği nemlendiriciye ilave olarak, ihtiyaç duydukça (ciltteki gerginliğe bağlı olarak) niveanın bal maskesini de sanki krem sürüyormuş gibi bolca uyguladım ve gece 24 suları yorgunluğumdan da kaynaklı yattım.
Sabah kalktığımda, yüzüm şişmiş ve daha da kararmıştı. Ne yalan söyleyeyim, korkmadım değil! Yüzümü hafif dokunuşla ve soğuk su ile yıkadım ve nemlendiricimi sürdüm, bir kaç saat sonra nivea bal maskesi, daha sonra kuruluğum geçmeyince bu sefer de saf zeytinyağı (ev üretimi) denedim, malum, A vitamini açısından zengin ve iyi bir yumuşatıcı (bu benim kendimce uyguladığım bir yöntem). Günü, ihtiyaç duydukça (ciltteki gerginliğe bağlı olarak), doktorumun verdiği nemlendiriciye ilave olarak saf zeytinyağı ve nivea bal maskesi değişlemeleriyle geçirdim. Not: doktorunuza danışmadan, benim gibi uygulamalarda bulunmayın. Ben danışmadan, bunları uyguladım, hata yapmayın.
Bu arada, cilt yıkım-yapım aşamasında diye, her gün 1 adet “One a day women” vitamininden aldım ki, beslenmeme ilave olsun ve vücudumda bir eksiklik olmasın diye. Ayrıca, evde yeterince hazır yemek olmadığı için, bol bol da yoğurt yedim Bol bol su içtim, nerede ise günlük 2 litre. Buna ek olarak, geceleri de, uyandığımda bol su içtim. Gece uyandığımda cildim gerginleşmiş oluyordu, bu sebeple nemlendirip ondan sonra yattım. İlk, 24 saatteki durumum bu.
2. Gün: ilk gün tüm yüzüm şişmişti, ikinci gün iner diye beklerken, bir kalktım ki, sabah kalktığımda yüzüm daha da şişmiş ve daha da kararmış. Gözlerim, boncuk gibi sırıtıyordu. Bir ara aynada kendimi tanımakta güçlük çektim Doktorumu aradım, bu olağan bir durum, inecek dedi. Rahatladım. Zaten, hiç çekinmeden her zaman arayabileceğimi söylemişti Doktorum. Tabi tavsiye üzerine ve referanslı gidince, insan ayıp olacak diye düşünüyor veya çekiniyor, ek yük olmamak için.
Yine birinci gündeki gibi: yüzümü su ile yıkadım, nemlendiricimi sürdüm, kahvaltımı ettim ve vitaminimi aldım (doktorumun tavsiyesi olan bir şey değil bu, benim kendi kendime uydurup yaptığım bir şey), saat 1500’e kadar saf zeytinyağı, nivea bal maskesi, bol su içme, bol yoğurt-ekmek yeme (evde başka yiyecek yoktu
Bugün, bu uygulama ile ilgili, ne kadar yabancı web sayfası varsa okudum, yabancı forum sayfalarını inceledim (yerli sayfalar 1-2si hariç iyi değil, çünkü bu makine/yöntem Türkiye’de oldukça az ve bu hususla ilgili yazanlar da, sistemli bilgiler bütünü vermiyordu).
Ancak, saat 1500 öncesi bilgisayarda bu sayfaları okurken, ağız ve çene bölgemde pullanmalar olduğunu fark ettim, kendi kendine kalkan ölü derinin altından, pembe ve pürüzsüz ve iz kalmayacağını hissettiren bir doku gördüm ve oldukça mutlu oldum. Nedenine gelince, cildim lekelenmeye meyilli ve doktorumun leke kalmayacak demesine rağmen, bu konuda endişem vardı. Tabi, bir hususu unutmamak gerekir ki, güneş kremi kullanmak, bu işin (sonradan lekelenme olayı için) olmaz ise olmazı! Zaten, herkesin, günlük yaşamında güneş kullanması gerçeği de bir tarafta tabi (bunları yıllarca güneşle mücadele etmiş biri olarak yazıyorum, denemediğim güneş kremi kalmamıştı ve sonunda, etkili bir kremi buldum).
Konumuza dönersek; kendisi kalkmadığı müddetçe, ölü derilere lütfen dokunmayın, tırnak değdirmeyin. Alttaki doku olgunlaşmadan kaldırırsanız, ölü deriden sonra çıkacak doku çatlamaya ve kanamaya meyilli olacaktır. Bu kanama ve çatlamalar da leke kalmasına olanak tanıyacaktır. Bunu, önceki olağan yaşamımda deneyimlemiştim.
Neyse, saat 1500’te duşa girdim, ılık su (doktorum demişti) ile tüm vücut duş aldım. Duştan çıktım ki, ölü derlerin bir kısmı çıkmış ve bir kısmı da kabarmış ve yüzümde duruyorlardı Geri duşa girdim ve bir bebeğin cildini yıkar gibi, küçük dokunuşlarla ve bastırmadan, hafif hafif yüzümü ovaladım ve çıktım. Doktorumun da dediği gibi, alttan pembe bir cilt çıktı. Tabi duş sonrası, bazı bölgelerde ölü derler kaldı. Onlara müdahale etmedim.
Duş sonrası cildim gerildi. Verilen nemlendiriciyi sürdüm, ilerleyen saatlerde yine, ihtiyaç duydukça (ciltteki gerginliğe bağlı olarak) zeytinyağı, nivea bal maskesi, bol su içme vs. devam ettim. Gece yatmadan da nemlendirdikten sonra yattım. Hatta gece uyandığımda, cildim gergindi, yine nemlendirip yattım.
3. Gün: sabah kalktığımda artık yüzümdeki şişlik oldukça inmiş, çok az ödem vardı. Yine yüzümü su ile yıkadım, verilen nemlendirici ile nemlendirdim. Kahvaltı sonrası, vitaminimi aldım. İlerleyen saatlerde, zeytinyağı ve nivea bal maskesi ve verilen nemlendirici ile devam ettim. Nemlendirici/zeytinyağı/nivea bal maskesi sonrası, insanın cildi bir miktar yanıyormuş gibi oluyor ancak 1-2 dakikaya geçiyor ve rahatlıyorsunuz...
Saat 1500 gibi tekrar ılık duşa girdim ve duş sonunda yüzümdeki tüm ölü deriler kabarmıştı, birkaç noktada da kalıcı gibiymiş gibi olan ölü deriler vardı. Aynanın karşısına geçtim ve yine ikinci gün yaptığım gibi yaparak, ölü derilerin tamamından kurtulmuş oldum. Çıkmayanlara asla dokunmayacaktım, kendime söz vermiştim, ancak bende ölü deriler, 3 gün dolmadan tamimiyle çıktılar/döküldüler. Cilt tipine, beslenmeye ve/veya da uygulama sonrası nemli tutmaya bağlı olarak dökülmüş olabilirler.
Şuan yüzümde hiç ölü deri yok, pembe ve pürüzsüz bir cildim var. Birkaç noktada, belirgin pembelikler var. Bu pembelikler ve genel pembelik, bir kaç güne geçecek sanırım. Çünkü, ikinci gün aldığım duşta temizlenen alanlardaki pembeliklerin rengi normale dönmeye başladı. Artık, yalnızca doktorumun verdiği nemlendirici kremi kullanıyorum. İhtiyaç duyarsam, zeytinyağı da denemeyi düşünüyorum. Ancak şuan için, doktorumun verdiği krem iyi hissettiriyor.
Evet, cilt pırıl pırıl. Pembe. Göz çevremdeki, kaz ayakları kaybolmuş, göz altlarımdaki çizgiler neredeyse silgi ile silinmiş gibi, alnımdaki çizgiler yok, harika gözüküyor. Cildim toparlanmış durumda. Tabi, şuan için az miktardaki ödemden dolayı böyle gözüküyor da olabilir.
Doktorumun uygulama öncesi söylediğine göre, asıl etkisi yaklaşık 2 ay sonra görülecekmiş ve bu uygulama beni 1 yıl götürecekmiş. Hatta dedi ki “bu uygulamadan vazgeçemeyeceksiniz, yüzünüzdeki toparlanma ve gerginlikten oldukça memnun kalacaksınız”. Bakalım, yaşayıp göreceğiz.
Bugün, bu yazıyı kaleme alma anım itibarıyla tam 3 gün dolmuş oldu. Aslında yarın Pazartesi olmasa idi daha iyi olurdu. Şu pembeliğin geçmesi için, 1 gün daha olsa idi harika olurdu. Yarın sabah, doktoruma kontrole gideceğim ve sonra da bir toplantıya. Ancak, şu halimle rahatlıkla toplantıya katılabilirim. Cildimin pembeliği, sabaha kadar da, epey bir azalmış olacaktır. Daha toplantıma nereden baksam 13 saat var.
Evet, yarın gün ışığına çıkacağım. Doktorumun verdiği nemlendiriciyi sürüp, biraz bekledikten sonra da yukarıda belirttiğim özellikteki güneş kremimi kullanarak, dışarıya çıkacağım ve işime gideceğim.
Tavsiyeler: böyle bir uygulamadan önce, evinize bolca yiyecek depolayın. Meyve alın. Sigaranızı da tabi Çünkü ben bir anda karar verip, uygulamayı yaptırmıştım. Deriler dökülene kadar dışarı çıkmak çok olası değil, cilt renginize kendiniz de inanamaz oluyorsunuz zaman zaman Bana, ölü derilerin kalkması için 3 gün yetti. Sizde nasıl bir durum olur bilemiyorum. Pembeliğin geçmesi için de +1 veya bilemediniz +2 gününüz olsa fena olmaz. Ben bu süreci tek başıma yaşadım ve hiçbir kimse ile de paylaşmadım, yanımda bir başkası olsa idi ne olurdu bilemiyorum. Yüzünüzün aldığı halden dolayı, belki olumsuz yorumları, can sıkıcı olabilirdi. Şu pembelikler geçene kadar yakınımdakilerle görüşmeyeceğim (1-2 gün daha) ve böyle bir uygulama yaptırdığımı da paylaşmayacağım. İstiyorum ki, onlar bu değişikliği fark etsin ve onlar da böyle bir imkandan faydalansın. İnsanlara, doğrudan bir şeyi söyleyince, mukavemet gösteriyorlar.
Bir itirafta da bulunayım: çocukluğumda (daha 7-8 yaşlarımdayken) anneannemin be babaannemin kırışıklıklarına içten içe hüzünlenirdim, hatta bir defasında bu hüznümü onlarla da paylaşmıştım. Bana demişlerdi ki “Yavrum kullanılan şeyler, yıpranır. Biz kullandık yüzümüzü ve yıprandılar, üzücü ama sende de böyle olacak, bu hüzünlenecek bir şey değil”. Ben de, biliyor musunuz, ileride bu kırışıklıklar durdurulacak demiştim. Onlar da sebebini sormuşlardı. Benim açıklamam da şöyle olmuştu: cildin kırışmamış halinin işleyişi bilindiğinde ve kırışmasının gerekçesi bilindiğinde bunu önleyecek yöntemler geliştirilecek”. Biraz şaşkınlıkla beraber bana gülmüştü büyük annelerim. Köyde doğmuş ve büyümüş biri olarak, bunları söylemiştim. Neyse, kıssadan hisse: yakınlarımla paylaşmama isteğimin altında yatan sebep; onlar kendileri değişikliği fark etsin, merak etsinler ve onlarla öyle paylaşma isteğim’dir. Olanaklar el veriyorsa, neden bu tür uygulamalardan faydalanılmasın ki? Tabi, ehil elleri, yöntemleri ve cihazları bulabilmek koşulu ile...
Bu yöntemi bana tavsiye eden Tabip estetiysen arkadaşıma, uygulamayı yapan doktoruma ve yardımcılarına binlerce teşekkürler.
Umarım bu deneyim, sizlere ışık tutar.
Sevgiyle kalın, beklentisiz yaşayın, her şeyi sevin, yalnızca yakınlarınızı değil, kin-iki yüzlülük-yalan-kıskançlık-açgözlülük-her türlü şehvetten (yalnızca cinsellik aklınıza gelmesin) uzak durun ve tembel olmayın. Emin olun, mutlu olacaksınız, ruhen ve bedenen huzurlu ve sağlıklı olacaksınız.
Hoşçakalın.
Not: lütfen fiyat sormayınız. Güzellik merkezinin adını da sormayınız. Şayet, merkez ismimizi paylaşabilirsin der ise, size yazabilirim.
Co2 Fraksiyonel lazer uygulamasını yaptırdığım poliklinik ile bugün görüştüm, merkezimizin ismini paylaşmanızda bir sakınca yok dedi. Buna istinaden yazıyorum: Ankara Daylight Polikliniği... Web de de çıkıyor ama, uğraşmayın diye buraya yapıştırıyorum bağlantısını: Özel Daylight Polikliniği Ankara lazer epilasyon - Güzellik Merkezleri-, Prp - Leke Tedavisi, Botox, Dolgu, Kırışıklık Dolgu, Zayıflama Merkezleri, Leke Tedavisi Fraksiyonel Karbondioksit Lazer, Varis Kılcal Damar Tedavisi, Saç Dökülme Tedavisi, Cilt
Bir not: konuşulanları şöyle bir incelediğimde, fraksiyonel lazerden zarar görmüş pekçok hikaye görüyorum. Lütfen yaptıracaksanız en son teknolojinin kullanıldığı CO2 Fraksiyonel lazer işlemini tercih ediniz ve ehil bir üstad bulunuz. Her mekina aynı işlemi yapmıyor!!!
Yahu böyle güzel şeyler duymak istiyorum.Yüzüm yandı mandı demeyin bu hafta yaptırmayı düşünüyorum ben
Acaip korkuyorum ve de.Acıbadem kaliteli bi hastane fakat bilemiyorum ki doktor kaç kez uyguladı ve başarılı oldu.
- 18 Eylül 2010
- 11.067
- 197
lazer uğruna aylardır beklediğim iş teklifini az önce(kariyerim açısından olumlu bi gelişmeydi) geri teptim ve forum ölmüş sanırım.kendi kendime çalıyorum oynuyorum.ha yarın yaptırıyorum erbium fraksiyoneli.iş işten geçtikten sonra bana bişey demeyin nolur oturur ağlarım.zaten tek birşey bile yolunda gitmiyor
- 21 Ocak 2013
- 543
- 19
ya şu an yüzün nasıl faydası oldumu. bendede çiller var bu lazer işe yarıyormu geerçekten
kızlar gözünde yanma olan oldu mu ? bugün ikinci gün ve gözlerim yanıyor hafif.cildim ilk gün kızardı,yanması sabaha kadar sürdü şu an yanma yok,kabuklanma da tam başlamış değil,öyle çok da kararmadı.yani şöyle söyliyim üzerinden 28 saat geçti. o kahverengi kabuklanma dediğiniz şey bende yok acaba düşük uygulandığı için mi?.ben dördüncü güne kadar duş almayı düşünmüyorum.yarın bu göz yanması geçmezse doktorumu arıcam.steril göz damlası damlatmayı düşünüyorum.ha birde ben multivitamin hapı aldım,dünden beri iki tane.içerisinde birsürü vitamin var çinko,A,E,B!2 vs.Bunlar cilt onarımı için önemli vitaminler özellikle A ve E vitamini.Doktoruma çinto takviyesi yapabilir miyim diye sordum,yapabilirsin dedi.Bol su tüket dedi.Kabuklanma gerçekleşmeden rahatlayamıcam.İnş sabaha.Herkese acil şifalar.
göz yanması bendede oldu cnm, uyuyamamıştım hatta. Ne çektiğimi bir ben bilirim birde Allah. O yanma taa ki yüzünü yıkayınca gidiyor o da tam gitmiyor. Özellklede ışığı görünce daha fazla yanıyor. Geceleri gözümü kapatamadıgımı ve ağlayacak duruma geldiğimi bilirim. Ben 3 seans yaptırmıştım. Erbiumu yani seninkini.
ya acile gittim o yazıyı yazdıktan sonra,alerji olmuşum.alerji damlası verdi doktor.kendi doktorumu aradım sürdüğümüz uyuşturucu kremden olabiliyor endişelenme dedi ama gözlerim baloncuk gibi dünden beri.dört saatte bir damla damlatıyoruz.yüzünü devamlı yıkıyormuydun peki ? doktorla görüştükten sonra bir kere yıkadım ve kabuklanmam henüz yok,yani çok hafif var.yıkamak istiyorum ama korkuyorum da.üç seansa katlanabileceğimi sanmıyorum.yüzle ilgili bi sıkıntım yok ama bu göz beni mahvetti.
istediğimiz zaman duş alabiliyor muyuz deeply ? ya da yüzümüzü yıkayabiliyor muyuz ?
ben 3. günü yüzümü yıkamıştım ve 5. günüde duş almıştım. Yüzden çok ben gözümü yıkıyordum yanmaması için ama en sonunda dayanamayıp sabunla yüzümü yıkamıştım ve acayip rahatlatmıştı. Evet o uyuşturucu kremden oluyor. Hatta göz kapağına bakarsan kızarmış olduğunu göreceksin. Ufak ufak pütürcüklerde varmı göz kapağında seninde?
