• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Cinnet geçirmekten korkuyorum. İyi değilim...

Cocuk psikologu degilim ama psikoloji dersi aldim
Cocugunuz hayir i cevap kabul etmiyorsa buyuk ihtimal su sekilde davranis gosterdiniz daha kucukken biseyler yapmanizi/ almanizi istedi ve sizde once hayir dediyseniz o da aglama krizlerine basladiysa sizde dayanmayip ya da sussun diye dedigini yaptiysaniz aglayarak cozebilecegini anlamis maalesef bunu da cok siddetli sekilde uyguluyor
Ikinci secenekse baba ve annenin birbiriyle uyumlu degilde soylediklerinizin tutarsiz olmasiyla ilgili olabilir
Suan sizi bir otorite gibi gormuyor ve her istedigini bu yollari kullanarak yaptirabilecegini anlamis
Cok zor gercekten Allah yardimciniz olsun oldukca da sabirliymissiniz basina gelmeyen konusur ama ben dayanamazdim sanirim
Ben bikac kez oglumun eline vurdum veya sinirlenjnce bisey firlattim oglum aynen oyle davraniyor ve bunun suclusu benim maalesef
Bakarsaniz psikoloji gormus bir anneyim ama bazen cidden uygulamak cok zor
Allahtan bol bol sabir diliyorum tum annelere

Ben değil de babası maalesef dışarıda dursun diye dediğini yapmıştır çoğu zaman. Babaannesi de öyle. Ancak benim oğlum pek ağlamaz. Ağlayarak değil, bulduğu her şeyi fırlatıp etrafa ve kendine zarar vererek istediğini yaptırmaya çalışıyor. Sadece ağlasa umursamam zaten. Ancak TV kablosunu çekerken görmezden gelemiyorum. Bardağı fırlatırken, koca dolap kapağını hızla kapatırken ya da. Hani bilsem ki kendine zarar vermeyecek bırakırım kendi haline. Daha geçen hafta kaşını yardı dikiş atılacak seviyede.
 
Yok ilk etapta saldırgan davranmıyor. Yemek yemeyi reddediyor ya da yemek için oturmuyor. Sürekli hareket ediyor. Ya da uyumak istemiyor. Uzun süre aç kalınca ben yemesi için ısrar ediyorum. O noktada saldırgan tutum sergiliyor.

Uyku konusunda da evde ben yanına uzanır, masal okur saçını okşarım. O da elimle oynar öyle uyur. Ancak başka bir yerde kalıyorsak uygun ortam olmayabiliyor ve bu uyku düzeni aksıyor. Bu sefer uyumamak için sonuna kadar direniyor. Bir müddet sonra haliyle ben çok geriliyorum ve oğlumda saldırgan haller başlıyor.

Yani oğlum istiyor ki ben onunla her durumda, her koşulda yumuşak konuşayım. Sakin kalayım. İnat etme süresi uzadıkça benim sukunetim son buluyor. Sonra gelsin zıvanadan çıkmış bir canavar.
Benim oglumda yemek konusunda ve uyku konusunda cok kotu durumdaydi sabah 5-6 lara kadar oturur sonra oglene kadar aglardi
Yemek yemezdi asla 1 yasinda 7900 grdi
Bunlarjn duzeni kardesi olduktan sonra daha iyi oldu suan asla cesaret edemezsiniz tahmin ediyorum ama bazen sey dusunmek gerekiyor galiba hayatinin alt ust olmasindan korkuyorsun ama nerden biliyorsun altinin ustunden daha iyi olmadigini :)
 
Çok zor bir durum:/ Allah yardımcınız olsun.
Masaj yapmayı deneseniz oğlunuza. Kulak arkasına yapılan masaj acayip rahatlatıyor insanı..başka bölgeler de olabilir ama kulak arkası gerçekten anlamlı bir rahatlama sağlıyor

Evde yapıyorum işe de yarıyor özellikle uyku öncesi. Ancak kriz anlarında duramadığıniçin mümkün olmuyor :)
 
Ben değil de babası maalesef dışarıda dursun diye dediğini yapmıştır çoğu zaman. Babaannesi de öyle. Ancak benim oğlum pek ağlamaz. Ağlayarak değil, bulduğu her şeyi fırlatıp etrafa ve kendine zarar vererek istediğini yaptırmaya çalışıyor. Sadece ağlasa umursamam zaten. Ancak TV kablosunu çekerken görmezden gelemiyorum. Bardağı fırlatırken, koca dolap kapağını hızla kapatırken ya da. Hani bilsem ki kendine zarar vermeyecek bırakırım kendi haline. Daha geçen hafta kaşını yardı dikiş atılacak seviyede.
Benim oglumda sinirlenince elindekileri firlatiyor ama bunu benden ogrendi ben sinirlerime hakim olamayinca yaotigim hareket belki babasi ya da babaanesi siz gormediginiz bir an oyle davranmis olabilir mi?
 
Benim oglumda sinirlenince elindekileri firlatiyor ama bunu benden ogrendi ben sinirlerime hakim olamayinca yaotigim hareket belki babasi ya da babaanesi siz gormediginiz bir an oyle davranmis olabilir mi?

Olabilir eşimin ailesi biraz sinirli insanlar. Belki onlar yaparken şahit oldu ve alışkanlık edindi. Ancak asıl mevzu bu alışkanlığı nasıl yok edeceğiz :)
 
Ah be gangsta öyle çok korkuyorum ki oğlumun benim yaşadığım süreçleri yaşamasından. Benim test 5 yaşındayken yapıldı da ne oldu. Aynen senin gibi 20 yaşında ben de aldım duygu durum bozukluğu teşhisini. Bir avuç ilaç, berbat dönemler. Allah bir daha yaşatmasın. Sonra bir başka uzman, senin duygu durum bozukluğun kalıcı değil dönemsel dedi. Tam olarak sana bipolar diyemiyorum dedi. Sonra yine bir sürü teşhis. Düşününce bile daralıyorum bıraktım artık o işleri. Gitmiyorum uzmana, ilaç da kullanmıyorum. Bir şey değişmiyor çünkü...

Ben pek yazmadım kendi durumumu. Belki başka konularda yardım olsun diye yazmışımdır bilmiyorum. İnsanımız biraz tuhaf çünkü. Benim travma yaşadığım konuları, böbürlenme olarak algılıyorlar. Bu yüzden de ben asla çocuğum üstün zekalı ya da farklı olsun istemiyorum. Belki bu yüzden kaçıyorum testlerden.

En nihayetinde teşhisi ne olursa olsun o benim oğlum. Olduğu gibi kabul edip, çözüm bulmalıyım. Tabi gücümü toparlayabilirsem.

Ve evet anlattığın kadarıyla oğlum senin çocukluğunun aynısı. Tuhaf olan, benim de ekstrem bir durumum olduğu halde oldukça sakin ve sessiz bir çocukluk geçirmiş olmam. Resim yapar, yazı yazardım. Kendi halimde bir bebeydim. Bu niye böyle oldu ki :\

Korkma, güzeli düşün. Ben de çok düşündüm inan bana, her davranışı altında acabalarım oldu, ne üstün zeka süper olsun dedim "Normal olsun, ortalama olsun sıradan olsun çocuğum" diye çok dua ettim. Ama artık ebeveynler, anneler daha bilinçli, sen senin annenden daha farkındasın daha gözlerin açık, ben benim annemden birkaç adım öndeyim. Nesiller böyle böyle tamir oluyor; bundan bir 10-15 sene önceki gibi değiliz daha çabuk önlem alabildiğimiz-daha doğruya sevk edebildiğimiz zamanlardayız. Bunların esasen bir hastalık değil, yeri geldiğinde parlatılması gereken bir fark olduğunun bilincindeyiz.

Özelden dilediğin zaman yazabilirsin, konuşuruz; ben de ara ara atarım ilaçları "Gerek yok!" derim çünkü içgörü geliştirdim; gerektiğinde "Vurun iğnemi" derim, gerektiğinde "Bi bırakın beni, az böyle kalayım geçecek" derim geçer. Evet, herkes bunu anlamaya muktedir değil, sene 2018 ama değil. Boşver oraları. Her çocuk nevi şahsına münhasır, bugünkü öfkesi yarına dinginlik olur, bugünkü çileden çıkarışları yarına empati olur-anlayış olur... Biraz daha sabır ve bazen "Aman yahu!" demek kadar basit. Düğün evi karışıversin, çocuktur, olur. Çocuğa yakışır o kadar hırçınlık, mahçup olma; bugün 5-10 bardak kırılır ama gün biter gider, sen kırma kendini. Yineliyorum, en çok desteğe senin ihtiyacın var, kendini lütfen ihmal etme 2. plana atma. Bakma sen, buralarda diyoruz "Erkekler kadınlar eşit, erkekler de baksın etsin" vb. ama kadının enerjisi o kadar önemli ki ailede, kadın o kadar kilit nokta o kadar kıymetli ki... Eşini çek konuş, gerekirse anneni-babanı kim varsa; seni yalnız koymasınlar, seni dinlendirsinler. Çocuğun için elbette uzman görüşlere baş vur ihmal etme ancak kendini serip bitirme kuzum. Yardım al, fiziksel olarak, mutlaka.

İçinde de biriktirme, on yüz bin kere konu aç gerekirse, anlat dur rahatla.
 
Evde yapıyorum işe de yarıyor özellikle uyku öncesi. Ancak kriz anlarında duramadığıniçin mümkün olmuyor :)
Yok kriz anları için dememiştim,zaten mümkün olmaz o zamanlarda..kriz anlarında ortamın güvenli olduğundan emin olup siz kendinizi korumaya alın bence..çocuğunuz çarçabuk yenilenebilir,bişey olmamış gibi başka bir moda bürünebilir ama siz kolay kolay o yıpranmışlıktan,tükenmişlikten çıkamazsınız..
 
Olabilir eşimin ailesi biraz sinirli insanlar. Belki onlar yaparken şahit oldu ve alışkanlık edindi. Ancak asıl mevzu bu alışkanlığı nasıl yok edeceğiz :)
Bunlari yapanlarla konusarak ben yapmamaya calisiyorum cocuk ne gorse aynisini tekrar ediyor cunku gercekten
Ve dikkatini baska yone cekerek ama onu deniyormussunuz zaten bence en iyisi iyi bir pedagogla gorusmek ama o da buyuk ihtimal hemen ilac yazabilir :/
 
Evet yine ve yeniden konu oğlum. Benim artık söyleyecek sözüm kalmadı. Elim ayağım titriyor, sol kolum uyuştu. Sinirden mi yoksa artık vücuduma mı vurdu bilmiyorum. Şu an düğün evinde insanlardan uzak karanlık bir odada oğlumu sallarken ağlayarak yazıyorum.

Şehir dışında kuzenimin düğünü var. Gitmesem küseceği için, halamın da bende çok emeği olduğu için oğluma rağmen geldim düğüne. Sabah uyanınca başladı delirtmeye. Uyanır uyanmaz sırf cam tencere kapağını fırlatmasına izin vermediğim için sinirlenip bir bardak suyu modemin üzerine boşalttı. Hırsı geçmedi bardağı fırlatıp kırdı. Dolapları boşalttı vs. O bunları yaparken ben yolculuk için çanta hazırlamaya çalışıyordum.

Güç bela çıktık evden. Taksiye bindik ve taksiden inmemek için iki saat yolun ortasında ağlayarak kendini yerlere attı ne yapsam, ne konuşsam fayda etmedi. Ağzında tek cümle "sarı taksi" üç saat boyunca sadece bunu söyledi. Sonra otobüsü beklerken deli dana gibi etrafa saldırdı. Bizim binmeyeceğimiz otobüse binmek için kendini parçaladı. İnsanlar acıyarak bakıyor bana. "Allah sana sabır versin" diyerek. Dişlerimi o kadar sıktım ki dişim kırıldı. Ağzında yine tek cümle "mor otobüs". Kendini tamamen kapatıyor ve bunu tekrarlıyor. Iki saat de böyle geçti.

Sonra terminalden kardeşim beni almaya geldi. Bu arada kusura bakmayın hala titriyorum karışık yazabilirim. Kardeşimin arabasıyla düğün evine geldik. Insanlar eğleniyor, yiyor içiyor. Akrabalar benimle konuşmak istiyor falan. Avazı çıktığı kadar bağırıp kendini yerlere atmaya başladı yine. Bu sefer yeni cümle "dayının arabası". Dikkatini dağıtmaya çalışıyorum, konuşuyorum, oynuyorum. Düğünden falan geçtim yeter ki dursun sussun... Aynı cümle tekrarlanıyor sadece "dayının arabası" başka cevap yok. Başka iletişim yok, sadece bu cümle. Herkes "bu çocuk engelli mi" diye soruyor daha çok geriliyorum. 30 tane çocuk var ortamda o sadece dayının arabası diye bir taraflarını yırtıyor.

İstediği olmayınca yemek yiyen bir teyzenin önündeki tabağı alıp fırlattı. Bardakların dolu olduğu leğeni fırlattı. Hepsi kırıldı. Zaten sürekli her şeyi fırlatıyor. Yine acıyan gözler. Allah sana sabır versin biz böyle çocuk görmedik cümleleri. Bir sorunu mu var normal değil bu çocuk demeler.

Belki de gerçekten normal değildir. Belki de teşhisi falan koyulmamış bir ruh hastalığı vardır iki buçuk yaşındaki bir çocuğun.
Anormal diyenler bir yandan da her boku çok hızlı öğrenmesine bakıp "zekadan yapıyor bunları" demeye başladılar. Ya ben sadece normal bir çocuk istiyorum. Zeki olmasın ya olmasın. Normal, sabit durabilen bir çocuk. Çok mu şey istiyorum ben ya.

Şimdi karanlık bir odada uyutmaya çalışıyorum. Ve gerçekten bir gün gözümün kararmasından korkuyorum. Bugün dövmediysem bir daha dövmem heralde ama ölmek istiyorum ben. Gerçekten bu şımarıklık falan değil. Abartıyorsun diyenler cevap bile yazmasın. Yeterince bozuk sinirlerim. Düğün evinde 40 kişi var ve hepsi anne. Hepsi de böyle bir çocuk görmedik dedi. Yani abartıyorum ben. Benim hayatım bitti bunu biliyorum sadece.

Düzelecek, geçecek demeyin. İçine şeytan kaçmış gibi davranan bir çocuk düzelmez. Artık öyle bir raddedeyim ki annelik yapmak istemiyorum. Onu çok fazla seviyorum. Asla üzülsün zarar görsün istemiyorum. Ama ben yapamıyorum artık gerçekten. Tam iki saattir uyutmaya çalışıyorum. İnadına uyumuyor. Gözleri kapanırken açıp ekmek istiyor. Çünkü delirmedim daha delirmek lazım. Aç falan da değil. Direniyor sadece.

Ne yapayım ben evden hiç çıkmayayım mı. Sanırım en doğrusu bu. Ağlamamı durdurabilirsem insanların yanına geçeceğim. Lütfen bana dua edin, fikir verin ne bileyim bir şeyler söyleyin. Çünkü yarın yine aynı şeyleri yaşayacağım ve yarın düğün de var.
Çocuğunuzu biraz şımartmışsınız. Tabiki vurmayın ama artık sert davranın. Yoksa bu çocuk size herşeyi yaptırır
 
Korkma, güzeli düşün. Ben de çok düşündüm inan bana, her davranışı altında acabalarım oldu, ne üstün zeka süper olsun dedim "Normal olsun, ortalama olsun sıradan olsun çocuğum" diye çok dua ettim. Ama artık ebeveynler, anneler daha bilinçli, sen senin annenden daha farkındasın daha gözlerin açık, ben benim annemden birkaç adım öndeyim. Nesiller böyle böyle tamir oluyor; bundan bir 10-15 sene önceki gibi değiliz daha çabuk önlem alabildiğimiz-daha doğruya sevk edebildiğimiz zamanlardayız. Bunların esasen bir hastalık değil, yeri geldiğinde parlatılması gereken bir fark olduğunun bilincindeyiz.

Özelden dilediğin zaman yazabilirsin, konuşuruz; ben de ara ara atarım ilaçları "Gerek yok!" derim çünkü içgörü geliştirdim; gerektiğinde "Vurun iğnemi" derim, gerektiğinde "Bi bırakın beni, az böyle kalayım geçecek" derim geçer. Evet, herkes bunu anlamaya muktedir değil, sene 2018 ama değil. Boşver oraları. Her çocuk nevi şahsına münhasır, bugünkü öfkesi yarına dinginlik olur, bugünkü çileden çıkarışları yarına empati olur-anlayış olur... Biraz daha sabır ve bazen "Aman yahu!" demek kadar basit. Düğün evi karışıversin, çocuktur, olur. Çocuğa yakışır o kadar hırçınlık, mahçup olma; bugün 5-10 bardak kırılır ama gün biter gider, sen kırma kendini. Yineliyorum, en çok desteğe senin ihtiyacın var, kendini lütfen ihmal etme 2. plana atma. Bakma sen, buralarda diyoruz "Erkekler kadınlar eşit, erkekler de baksın etsin" vb. ama kadının enerjisi o kadar önemli ki ailede, kadın o kadar kilit nokta o kadar kıymetli ki... Eşini çek konuş, gerekirse anneni-babanı kim varsa; seni yalnız koymasınlar, seni dinlendirsinler. Çocuğun için elbette uzman görüşlere baş vur ihmal etme ancak kendini serip bitirme kuzum. Yardım al, fiziksel olarak, mutlaka.

İçinde de biriktirme, on yüz bin kere konu aç gerekirse, anlat dur rahatla.

Sen ne güzel bir insansın yahu :) birçok konuda o kadar benzer ki yaşadıklarımız, hayretle okuyorum bazen yazdıklarını.

Eşimin ailesi ellerinden geldiğince fiziksel destek sağlıyor. En azından bir saat de olsa oğlumla ilgilenip bana zaman veriyorlar. Kendi ailemin kendi sıkıntıları var. Maalesef onlar destek olamıyorlar. Eşim konusuna değinmek bile istemiyorum. Bir süredir yabancılaştık iyice. Kendince destek oluyor işte.

Ben artık ilaç istemiyorum hayatımda. İki yıldır kullanmıyorum. Umarım bundan sonra da kullanmam. Asla demiyorum, mecbur kalırsam yine kullanırım ama şimdilik iyiyim.

Birileri "ne saçma sapan bir kafan var" ya da "sen normal değilsin" demedikleri sürece iyiyim.

Tekrar tekrar teşekkür ederim sana. Önceden de dedim yine diyorum. Oğlum ileride bu seviyede olsun başka da bir şey istemem :)
 
Sen ne güzel bir insansın yahu :) birçok konuda o kadar benzer ki yaşadıklarımız, hayretle okuyorum bazen yazdıklarını.

Eşimin ailesi ellerinden geldiğince fiziksel destek sağlıyor. En azından bir saat de olsa oğlumla ilgilenip bana zaman veriyorlar. Kendi ailemin kendi sıkıntıları var. Maalesef onlar destek olamıyorlar. Eşim konusuna değinmek bile istemiyorum. Bir süredir yabancılaştık iyice. Kendince destek oluyor işte.

Ben artık ilaç istemiyorum hayatımda. İki yıldır kullanmıyorum. Umarım bundan sonra da kullanmam. Asla demiyorum, mecbur kalırsam yine kullanırım ama şimdilik iyiyim.

Birileri "ne saçma sapan bir kafan var" ya da "sen normal değilsin" demedikleri sürece iyiyim.

Tekrar tekrar teşekkür ederim sana. Önceden de dedim yine diyorum. Oğlum ileride bu seviyede olsun başka da bir şey istemem :)

İnşallah mecburi bir durum yaşamazsın diyeyim.
Hakikaten benziyormuşuz, eşlerin platonikliğinden, ruhsal durumlarımıza kadar :))
Ya şimdi kime göre normalden girerim buraları karışır. Sallama sen öyle diyenleri. :D
Estağfurullah, ben de sana teşekkür ederim bana yeniden düşünme kapısı açtığın için.

Eşinle aranızdaki uzaklığı da aşacağınıza inanıyorum ben, neden bilmiyorum ama içime böyle doğuyor gerçekten, biraz zamana ihtiyacınız olduğunu, tazeleneceğinizi tahmin ediyorum. Zor zamanları birlikte atlattığınızı var sayıyor, eşinin de seni çok sevdiğini sadece bir tutam yorulduğunu, salıverdiğini tahmin ediyorum. Bir süreçten geçiyorsunuz. Mesela buraya eşimden şikayet ettiğim son konuyu açtığımdan bu yana bir iki daha kavga ettim ama şimdi kucağına zıplayıp kendisini zıbardığı koltukta korkutacağım ve güleceğim.

Oğlum dünyaya geleli iki sene olacak ve binbir farklı kılığa girdiğimizi söyleyebilirim. 2-3 kere boşanma lafını telaffuz ettiğim oldu ciddiyetle ki ben, evlilikle "Salak" kelimesinin kullanılmasını bile kusur gören ben, ne küfürler ettim. Her şey planlandığı gibi gitmiyor, prensip olanlar esneyebiliyor insan kendini farklı farklı yerlerden tanımak zorunda kalabiliyor.

Konuyla hiç alakası yok ama anlatmak istiyorum; "Aldatılsam asla" diyen çok yakın bir arkadaşım aldatıldığını öğrendiğinde "Gangsta, dönüp gidemedim; gurursuz muyum ben?" diye omzumda ağladı. Seviyordu, eşinin pişmanlığına baktı ve ikinci şansa layık gördü. Şu an iyiler, temelden sarsıldılar, güvenden yıkıldılar ama tamir ettiler. Belli olmuyor; kimin nereden ne şekilde döneceği, hayatın ne sunacağı, insanların ne ile yola gelip kaybetmekten korktuğunu fark edeceği cidden belli olmuyor. Ben bu olayı dostumdan dinlediğimden beridir burada aldatma konularına pek yorum yapmaz oldum. Ki sizin böyle bir durum da yok, bizim ilişkiye benziyor biraz: Çocuk sonrası bocalama-yorulma-uzaklaşma-garantileme dönemi gibi bir şey; aşacağınıza inanıyorum.

Sen iyi bir annesin, iyi bir eşsin. Oğluşun, senin, eşinin; hepinizin dinlenip kucaklaşacağı zamanlar gelecek. Yılgınlık illa olacak ki huzurun tadını doya doya alasın. Buralardan geçeceksin, böyle kalmayacaksın. İçini karartma hiç tamam mı?
 
Evet yine ve yeniden konu oğlum. Benim artık söyleyecek sözüm kalmadı. Elim ayağım titriyor, sol kolum uyuştu. Sinirden mi yoksa artık vücuduma mı vurdu bilmiyorum. Şu an düğün evinde insanlardan uzak karanlık bir odada oğlumu sallarken ağlayarak yazıyorum.

Şehir dışında kuzenimin düğünü var. Gitmesem küseceği için, halamın da bende çok emeği olduğu için oğluma rağmen geldim düğüne. Sabah uyanınca başladı delirtmeye. Uyanır uyanmaz sırf cam tencere kapağını fırlatmasına izin vermediğim için sinirlenip bir bardak suyu modemin üzerine boşalttı. Hırsı geçmedi bardağı fırlatıp kırdı. Dolapları boşalttı vs. O bunları yaparken ben yolculuk için çanta hazırlamaya çalışıyordum.

Güç bela çıktık evden. Taksiye bindik ve taksiden inmemek için iki saat yolun ortasında ağlayarak kendini yerlere attı ne yapsam, ne konuşsam fayda etmedi. Ağzında tek cümle "sarı taksi" üç saat boyunca sadece bunu söyledi. Sonra otobüsü beklerken deli dana gibi etrafa saldırdı. Bizim binmeyeceğimiz otobüse binmek için kendini parçaladı. İnsanlar acıyarak bakıyor bana. "Allah sana sabır versin" diyerek. Dişlerimi o kadar sıktım ki dişim kırıldı. Ağzında yine tek cümle "mor otobüs". Kendini tamamen kapatıyor ve bunu tekrarlıyor. Iki saat de böyle geçti.

Sonra terminalden kardeşim beni almaya geldi. Bu arada kusura bakmayın hala titriyorum karışık yazabilirim. Kardeşimin arabasıyla düğün evine geldik. Insanlar eğleniyor, yiyor içiyor. Akrabalar benimle konuşmak istiyor falan. Avazı çıktığı kadar bağırıp kendini yerlere atmaya başladı yine. Bu sefer yeni cümle "dayının arabası". Dikkatini dağıtmaya çalışıyorum, konuşuyorum, oynuyorum. Düğünden falan geçtim yeter ki dursun sussun... Aynı cümle tekrarlanıyor sadece "dayının arabası" başka cevap yok. Başka iletişim yok, sadece bu cümle. Herkes "bu çocuk engelli mi" diye soruyor daha çok geriliyorum. 30 tane çocuk var ortamda o sadece dayının arabası diye bir taraflarını yırtıyor.

İstediği olmayınca yemek yiyen bir teyzenin önündeki tabağı alıp fırlattı. Bardakların dolu olduğu leğeni fırlattı. Hepsi kırıldı. Zaten sürekli her şeyi fırlatıyor. Yine acıyan gözler. Allah sana sabır versin biz böyle çocuk görmedik cümleleri. Bir sorunu mu var normal değil bu çocuk demeler.

Belki de gerçekten normal değildir. Belki de teşhisi falan koyulmamış bir ruh hastalığı vardır iki buçuk yaşındaki bir çocuğun.
Anormal diyenler bir yandan da her boku çok hızlı öğrenmesine bakıp "zekadan yapıyor bunları" demeye başladılar. Ya ben sadece normal bir çocuk istiyorum. Zeki olmasın ya olmasın. Normal, sabit durabilen bir çocuk. Çok mu şey istiyorum ben ya.

Şimdi karanlık bir odada uyutmaya çalışıyorum. Ve gerçekten bir gün gözümün kararmasından korkuyorum. Bugün dövmediysem bir daha dövmem heralde ama ölmek istiyorum ben. Gerçekten bu şımarıklık falan değil. Abartıyorsun diyenler cevap bile yazmasın. Yeterince bozuk sinirlerim. Düğün evinde 40 kişi var ve hepsi anne. Hepsi de böyle bir çocuk görmedik dedi. Yani abartıyorum ben. Benim hayatım bitti bunu biliyorum sadece.

Düzelecek, geçecek demeyin. İçine şeytan kaçmış gibi davranan bir çocuk düzelmez. Artık öyle bir raddedeyim ki annelik yapmak istemiyorum. Onu çok fazla seviyorum. Asla üzülsün zarar görsün istemiyorum. Ama ben yapamıyorum artık gerçekten. Tam iki saattir uyutmaya çalışıyorum. İnadına uyumuyor. Gözleri kapanırken açıp ekmek istiyor. Çünkü delirmedim daha delirmek lazım. Aç falan da değil. Direniyor sadece.

Ne yapayım ben evden hiç çıkmayayım mı. Sanırım en doğrusu bu. Ağlamamı durdurabilirsem insanların yanına geçeceğim. Lütfen bana dua edin, fikir verin ne bileyim bir şeyler söyleyin. Çünkü yarın yine aynı şeyleri yaşayacağım ve yarın düğün de var.

Okurken resmen hayal ettim. Allah sabır versin evet geçicek mutlaka ama çok zor bir çocuğunuz var bunun için çokça sabır lazkm. Kitap alıp okuyabilme fırsatınız varsa çocuk eğitimi üzerine inanın çok yardımcı olur size. Veya bir pedagogdan yardım alsanız?
Bana göre siz mükemmel bir annesiniz.
❤️Hiç üzülmeyin lütfen hepsi geçicek..
 
Anlattıklatınızı okurken ben daraldim, siz yaşarken kim bilir ne çekiyorsunuz, Allah yatdımcınız olsun.
Pedagoga değil çocuk psikiyatrisi uzmanına götürmelisiniz.
 
Ben değil de babası maalesef dışarıda dursun diye dediğini yapmıştır çoğu zaman. Babaannesi de öyle. Ancak benim oğlum pek ağlamaz. Ağlayarak değil, bulduğu her şeyi fırlatıp etrafa ve kendine zarar vererek istediğini yaptırmaya çalışıyor. Sadece ağlasa umursamam zaten. Ancak TV kablosunu çekerken görmezden gelemiyorum. Bardağı fırlatırken, koca dolap kapağını hızla kapatırken ya da. Hani bilsem ki kendine zarar vermeyecek bırakırım kendi haline. Daha geçen hafta kaşını yardı dikiş atılacak seviyede.
İşte bu bence en önemli sebeplerden biri.
Hayatı bilmeyen bir minik önce şımartılmış, sınırlar öğretilmemiş, sonra arada bırakılmış.

Bir çocuk hayatı ve sınırları bilemez ne kadar zeki olursa olsun.
O yüzden yetişkinler kurallı davranmayı öğretmeli.
En basit örnek; kızlarım uyku saatinde uyumamak için acıktım, susadım, çişim kakam var, şu oyuncakla oynamak istiyorum vs bahaneler üretirler.
Işığı kapatırım ve hepsinin cevabı hayır olur. Bazen ağlarlar şarkı söylemeye başlarlar, birbirlerine sataşırlar.
Taviz vermem, uyunacak.

Taviz verdiğim zamanlar da oldu. Bazen sebepsiz hırçınlıkları sabrımı tükettiğinde papatya, anason gibi çaylar içirdim, ben de içtim sakinleşmek için.

İnançlı biriysen muska yap, as çocuğuna. Muska dediğim 41 adet çörek otuna 11 er kez Felak, Nas, Ayetelkürsi okuyup üfleyip bir beze sarıp, oğlunun omzuna tak.

Sık sık hem kendine, hem oğluna yukarıdaki duaları oku üfle.

Tabi en önemlisi dr a danış.
İnşallah çare bulunur.
 
Evet yine ve yeniden konu oğlum. Benim artık söyleyecek sözüm kalmadı. Elim ayağım titriyor, sol kolum uyuştu. Sinirden mi yoksa artık vücuduma mı vurdu bilmiyorum. Şu an düğün evinde insanlardan uzak karanlık bir odada oğlumu sallarken ağlayarak yazıyorum.

Şehir dışında kuzenimin düğünü var. Gitmesem küseceği için, halamın da bende çok emeği olduğu için oğluma rağmen geldim düğüne. Sabah uyanınca başladı delirtmeye. Uyanır uyanmaz sırf cam tencere kapağını fırlatmasına izin vermediğim için sinirlenip bir bardak suyu modemin üzerine boşalttı. Hırsı geçmedi bardağı fırlatıp kırdı. Dolapları boşalttı vs. O bunları yaparken ben yolculuk için çanta hazırlamaya çalışıyordum.

Güç bela çıktık evden. Taksiye bindik ve taksiden inmemek için iki saat yolun ortasında ağlayarak kendini yerlere attı ne yapsam, ne konuşsam fayda etmedi. Ağzında tek cümle "sarı taksi" üç saat boyunca sadece bunu söyledi. Sonra otobüsü beklerken deli dana gibi etrafa saldırdı. Bizim binmeyeceğimiz otobüse binmek için kendini parçaladı. İnsanlar acıyarak bakıyor bana. "Allah sana sabır versin" diyerek. Dişlerimi o kadar sıktım ki dişim kırıldı. Ağzında yine tek cümle "mor otobüs". Kendini tamamen kapatıyor ve bunu tekrarlıyor. Iki saat de böyle geçti.

Sonra terminalden kardeşim beni almaya geldi. Bu arada kusura bakmayın hala titriyorum karışık yazabilirim. Kardeşimin arabasıyla düğün evine geldik. Insanlar eğleniyor, yiyor içiyor. Akrabalar benimle konuşmak istiyor falan. Avazı çıktığı kadar bağırıp kendini yerlere atmaya başladı yine. Bu sefer yeni cümle "dayının arabası". Dikkatini dağıtmaya çalışıyorum, konuşuyorum, oynuyorum. Düğünden falan geçtim yeter ki dursun sussun... Aynı cümle tekrarlanıyor sadece "dayının arabası" başka cevap yok. Başka iletişim yok, sadece bu cümle. Herkes "bu çocuk engelli mi" diye soruyor daha çok geriliyorum. 30 tane çocuk var ortamda o sadece dayının arabası diye bir taraflarını yırtıyor.

İstediği olmayınca yemek yiyen bir teyzenin önündeki tabağı alıp fırlattı. Bardakların dolu olduğu leğeni fırlattı. Hepsi kırıldı. Zaten sürekli her şeyi fırlatıyor. Yine acıyan gözler. Allah sana sabır versin biz böyle çocuk görmedik cümleleri. Bir sorunu mu var normal değil bu çocuk demeler.

Belki de gerçekten normal değildir. Belki de teşhisi falan koyulmamış bir ruh hastalığı vardır iki buçuk yaşındaki bir çocuğun.
Anormal diyenler bir yandan da her boku çok hızlı öğrenmesine bakıp "zekadan yapıyor bunları" demeye başladılar. Ya ben sadece normal bir çocuk istiyorum. Zeki olmasın ya olmasın. Normal, sabit durabilen bir çocuk. Çok mu şey istiyorum ben ya.

Şimdi karanlık bir odada uyutmaya çalışıyorum. Ve gerçekten bir gün gözümün kararmasından korkuyorum. Bugün dövmediysem bir daha dövmem heralde ama ölmek istiyorum ben. Gerçekten bu şımarıklık falan değil. Abartıyorsun diyenler cevap bile yazmasın. Yeterince bozuk sinirlerim. Düğün evinde 40 kişi var ve hepsi anne. Hepsi de böyle bir çocuk görmedik dedi. Yani abartıyorum ben. Benim hayatım bitti bunu biliyorum sadece.

Düzelecek, geçecek demeyin. İçine şeytan kaçmış gibi davranan bir çocuk düzelmez. Artık öyle bir raddedeyim ki annelik yapmak istemiyorum. Onu çok fazla seviyorum. Asla üzülsün zarar görsün istemiyorum. Ama ben yapamıyorum artık gerçekten. Tam iki saattir uyutmaya çalışıyorum. İnadına uyumuyor. Gözleri kapanırken açıp ekmek istiyor. Çünkü delirmedim daha delirmek lazım. Aç falan da değil. Direniyor sadece.

Ne yapayım ben evden hiç çıkmayayım mı. Sanırım en doğrusu bu. Ağlamamı durdurabilirsem insanların yanına geçeceğim. Lütfen bana dua edin, fikir verin ne bileyim bir şeyler söyleyin. Çünkü yarın yine aynı şeyleri yaşayacağım ve yarın düğün de var.
Bulunduğunuz yerde bir oyun terapisti araştırın bence... o yaşlardaki çocuklar için en çabuk etki eden terapi oyun terapisi...
 
Zaten bugünü bu kadar zorlaştımasının sebebi önemli bir işim yüzünden bir günlüğüne halasına bırakmış olmam. Asla bitmiyor öfkesi. Düşman gibi davranıyor. Ama bırakmak zorundaydım bir günlüğüne. Genelde bıraktığım zaman bir hafta boyunca bu davranışları devam ediyor. Sonra sakinleşiyor. Her zaman hareketli ve hırçın ama böylesine düşmanca davranışı bırakırsam oluyor. Lakin ben 3 yıldır izole olmuş şekilde oğluma adadım kendimi. Gerçekten önemli bir işim olduğunda bırakmak zorundayım. Bunun bir çözümü yok ki.
İnanın bu isteksiz bu bıkkın algınız ona da geçiyordur ben de kızımla bir bütünüm bir dakika nefes aldırmaz ama ben biliyorum ilerde istemesem de kopacak o yüzden bu günleri ikimize de eşsiz kılmaya çalışıyorum :)
 
Evet yine ve yeniden konu oğlum. Benim artık söyleyecek sözüm kalmadı. Elim ayağım titriyor, sol kolum uyuştu. Sinirden mi yoksa artık vücuduma mı vurdu bilmiyorum. Şu an düğün evinde insanlardan uzak karanlık bir odada oğlumu sallarken ağlayarak yazıyorum.

Şehir dışında kuzenimin düğünü var. Gitmesem küseceği için, halamın da bende çok emeği olduğu için oğluma rağmen geldim düğüne. Sabah uyanınca başladı delirtmeye. Uyanır uyanmaz sırf cam tencere kapağını fırlatmasına izin vermediğim için sinirlenip bir bardak suyu modemin üzerine boşalttı. Hırsı geçmedi bardağı fırlatıp kırdı. Dolapları boşalttı vs. O bunları yaparken ben yolculuk için çanta hazırlamaya çalışıyordum.

Güç bela çıktık evden. Taksiye bindik ve taksiden inmemek için iki saat yolun ortasında ağlayarak kendini yerlere attı ne yapsam, ne konuşsam fayda etmedi. Ağzında tek cümle "sarı taksi" üç saat boyunca sadece bunu söyledi. Sonra otobüsü beklerken deli dana gibi etrafa saldırdı. Bizim binmeyeceğimiz otobüse binmek için kendini parçaladı. İnsanlar acıyarak bakıyor bana. "Allah sana sabır versin" diyerek. Dişlerimi o kadar sıktım ki dişim kırıldı. Ağzında yine tek cümle "mor otobüs". Kendini tamamen kapatıyor ve bunu tekrarlıyor. Iki saat de böyle geçti.

Sonra terminalden kardeşim beni almaya geldi. Bu arada kusura bakmayın hala titriyorum karışık yazabilirim. Kardeşimin arabasıyla düğün evine geldik. Insanlar eğleniyor, yiyor içiyor. Akrabalar benimle konuşmak istiyor falan. Avazı çıktığı kadar bağırıp kendini yerlere atmaya başladı yine. Bu sefer yeni cümle "dayının arabası". Dikkatini dağıtmaya çalışıyorum, konuşuyorum, oynuyorum. Düğünden falan geçtim yeter ki dursun sussun... Aynı cümle tekrarlanıyor sadece "dayının arabası" başka cevap yok. Başka iletişim yok, sadece bu cümle. Herkes "bu çocuk engelli mi" diye soruyor daha çok geriliyorum. 30 tane çocuk var ortamda o sadece dayının arabası diye bir taraflarını yırtıyor.

İstediği olmayınca yemek yiyen bir teyzenin önündeki tabağı alıp fırlattı. Bardakların dolu olduğu leğeni fırlattı. Hepsi kırıldı. Zaten sürekli her şeyi fırlatıyor. Yine acıyan gözler. Allah sana sabır versin biz böyle çocuk görmedik cümleleri. Bir sorunu mu var normal değil bu çocuk demeler.

Belki de gerçekten normal değildir. Belki de teşhisi falan koyulmamış bir ruh hastalığı vardır iki buçuk yaşındaki bir çocuğun.
Anormal diyenler bir yandan da her boku çok hızlı öğrenmesine bakıp "zekadan yapıyor bunları" demeye başladılar. Ya ben sadece normal bir çocuk istiyorum. Zeki olmasın ya olmasın. Normal, sabit durabilen bir çocuk. Çok mu şey istiyorum ben ya.

Şimdi karanlık bir odada uyutmaya çalışıyorum. Ve gerçekten bir gün gözümün kararmasından korkuyorum. Bugün dövmediysem bir daha dövmem heralde ama ölmek istiyorum ben. Gerçekten bu şımarıklık falan değil. Abartıyorsun diyenler cevap bile yazmasın. Yeterince bozuk sinirlerim. Düğün evinde 40 kişi var ve hepsi anne. Hepsi de böyle bir çocuk görmedik dedi. Yani abartıyorum ben. Benim hayatım bitti bunu biliyorum sadece.

Düzelecek, geçecek demeyin. İçine şeytan kaçmış gibi davranan bir çocuk düzelmez. Artık öyle bir raddedeyim ki annelik yapmak istemiyorum. Onu çok fazla seviyorum. Asla üzülsün zarar görsün istemiyorum. Ama ben yapamıyorum artık gerçekten. Tam iki saattir uyutmaya çalışıyorum. İnadına uyumuyor. Gözleri kapanırken açıp ekmek istiyor. Çünkü delirmedim daha delirmek lazım. Aç falan da değil. Direniyor sadece.

Ne yapayım ben evden hiç çıkmayayım mı. Sanırım en doğrusu bu. Ağlamamı durdurabilirsem insanların yanına geçeceğim. Lütfen bana dua edin, fikir verin ne bileyim bir şeyler söyleyin. Çünkü yarın ayni yine aynı şeyleri yaşayacağım ve yarın düğün de var.
Acaba bi doktorami goturseniz benim kuzenimde boyleydi her goren rahatsiz heralde derdi aynı sizin oğlunuz gibi teyzem doktora götürdü dikkat eksikliği hiperaktive tanısı kondu ilaç kullandı suan on yaşında halada psikiyatrik destek alıyo. Bence vakit kaybetmeyin derim
 
Back
X