Gerçekten kurtulmak istiyorsanız hazır olun kurtuluyorsunuz....
İlk önce çatlaklar neden oluşuyor onu inceleyelim. Neden oluştuğunu anlarsak, nasıl tedavi edeceğimizi daha rahat anlarız. Derimiz tüm vücudumuzu kaplayan en geniş organımızdır. Bir nevi tüm vücudumuzun elbisesidir diyebiliriz. Elbiseye benzetmemiz iyi oldu, hatta çok daha rahat anlamanız için onu likralı kumaştan üretilmiş bir elbiseye benzetelim. Likralı kumaşlar elastik, yani esneyebilen yapıları nedeniyle vücudu tam saran giysilerde kullanılır ve çok hoş görünür. Fakat bu kumaşlar da zamanla sıcaklık, nem, güneş ışığı vs. kısaca dış etkenler nedeniyle içerdiği elastik liflerin bozulması sonucu bu esneme özelliğini yitirir ve çok gerildikleri bölgelerde aynı vücudumuzdaki çatlaklara benzer yırtılmalar oluşur. Bu yırtılmalar kumaşın tam ayrılması değildir. Sadece o bölgede bollaşma olmuş gibi görünür ama asla düzelmez. Pekala bir terzi olsaydınız ve bu durumu düzeltmek isteseydiniz ne yapardınız. Eğer çok sabırlıysanız kumaşın o bölgesindeki elastik lifleri büyüteç altında tek tek çıkartıp, yeni hiç yıpranmamış elastik lifleri yerlerine koyardınız, o zaman elbiseniz eskisi gibi yepyeni olurdu veya tam bir yırtılma olmadığı için o kadar bir bollaşma beni rahatsız etmez deyip güzel elbisenizi giymeye devam ederdiniz. Elbisenizde tam bir yırtılma olmadığı için uzaktan kimse fark etmezdi. Aslında derimizde oluşan çatlaklarda aynı nedenle meydana gelir. Derimizin içinde de, derimizi elastik yapan ve onun yırtılmasını engelleyen elastin ve kollajen fibriller mevcuttur. Zamanla , genetik yapıya bağlı, bazı minerallerin eksikliğinde, bazı hastalıklara bağlı olarak, hormonal değişimler nedeniyle vs. vs bu elastin ve kollajen fibrillerin yapıları bozularak elastikiyetlerini kaybeder. Eğer bu dönemlerde aşırı kilo alıp verdiysek veya hamile kaldıysak aynı likralı elbiselerimizde olduğu gibi derimizin orta tabakası ayrılır ve çatlaklar meydana gelir. Bu çatlakların zamanla kaybolmasını veya derinin kendi kendisini tamir etmesini beklersek hayal kurmuş oluruz. Çünkü vücudumuz maalesef titiz değildir ve deride bu çatlaklar oluştuğunda tüm katmanlarda tam bir ayrılma olmadığı için bunu önemsemez ve tamir etmez. Halbuki bu çatlak oluşması yerine derimiz bir bıçakla kesilmiş olsaydı, tüm katmanlarda tam bir ayrılma olduğu için vücudumuz bu deliği yani bu kesiği kapatırdı. Derimiz aynı zamanda iç organlarımızın koruyucu bir kalkanı olduğu için bu tür bir kesik oluştuğunda dış ortama karşı savunmamızı tamamlamak için bu tamiri yapar , fakat çatlakta böyle bir durum olmadığından çatlağı tamir etmez. Çatlağı tamir etmesi için bizim derimizi bu tamire zorlamamız gerekir. Tamir edilecek bölge orta tabaka olduğu için, zorlamamızı bu bölgede yapmamız gerekir. Çatlaklarımızı incelersek, cildin en üst bölümünde bir tahribat olmadığını sadece orta bölümün birbirinden ayrıldığını çok kolay görebiliriz. Şimdi çatlağınıza iyice dikkatli bakın ve düşünün. Gördüğünüz problemi, yani orta derinizde olan çatlamayı dışarıdan sürdüğünüz bir kremle geçirebileceğinize inanıyor musunuz? Olsa olsa görünümde bir fark yaratabilir ama gerçek tedaviyi asla başaramaz. Bizim tedaviden kastımız, orta tabakanın nasıl bir kesik iyileşiyorsa öyle iyileşerek tamamen sorunun ortadan kalkmasıdır. Görüntüyü hafifletmek, rengini değiştirmek veya uzaktan görünmemesini sağlamak tedavi etmek değildir.
Çatlağın ne olduğunu iyice anladığımıza göre gelelim nasıl tedavi edebileceğimize. Benim inandığım bir konu var, vücudumuzda iyileşme başlaması için mutlaka bir tetik mekanizmasının harekete geçmesi gerekliliğidir. Bazı durumlarda bu mekanizma otomatik olarak devreye girse de birçok durumda bunu bizim harekete geçirmemiz gerekir. Vücudumuz genellikle bütünlüğünü tehdit eden durumlarda bu tetik mekanizmasını otomatik olarak devreye sokuyor, fakat bütünlüğünü tehdit etmeyen durumlarda o kadar ilgili davranmıyor. Kısaca elimiz kesildiğinde bütünlüğü tehdit eden bir durum sözkonusu ama çatlak oluştuğunda bu tehdit söz konusu değil. Elimiz kesilince iyileşiyor ama karnımız çatladığında iyileşme gerçekleşmiyor. Bu durumda tetik mekanizmasını bizim çekmemiz gerekir. Bunu yapmak için çatlağın aslında vücudun bütünlüğünü tehdit edebileceğini göstermemiz gerekli. En etkili yöntem, çatlak olan bölgeyi yara şekline döndürmek. Çünkü vücudumuz kesikleri ve delikleri iyileştiriyor. Bizde çatlak olan bölgeye binlerce minik delik açalım. Her iğne deliğini vücut iyileştiriyorsa, çatlak olan bölgede açtığımız binlerce deliğide iyileştirecektir. Bu binlerce deliği tek tek açarsak çok zor olur hemde çok canımız yanar. O zaman ne yapalım, üzerinde yüzlerce iğne olan bir makineyi çatlakların üzerinde gezdirelim. Çok ince ve küçük iğneler olduğu için canımız çok yanmaz üstelik daha önce o bölgeye cilt yüzeyinden emla veya benzeri bir uyuşturucu krem sürdüysek, hemen hemen hiç ağrı hissetmeyiz. Ne dersiniz mantıklı geldi mi? Bir de bu delikleri açtığımızda aynı bölgeye hücre yenileyici bir solüsyon veya krem sürersek, bu deliklerden bu solüsyon veya krem daha çabuk emilip hedef bölgeye ulaşarak tedavimize extra katkısı olur. Tabii bu yapılan işlemlerde steriliziteye de dikkat etmemiz gerekli. Bu nedenle delikleri açtığımız aletin de steril edilebilir olması veya tek kullanımlık olması gereklidir. Bu anlattığım aslında şu anda kullandığımız bir yöntem. Kullandığımız araç microroller adını verdiğimiz bir disk. Her biri 42 konik iğne ucu ihtiva eden paslanmaz çelikten mamul, 5 veya 7 diskin birleşmesi ile oluşturulmuş bir roller. Yapımında sterilizasyona uygun plastik malzeme ve saf çelik kullanıldığı için güvenli. Sanırım çatlaklarınızdan kurtulabileceğinize inanmaya başladınız.