çanakkele'de şehit Düşen Ecdadimizi Rahmetle Aniyoruz

deep blue

Aktif Üye
Kayıtlı Üye
1 Şubat 2008
97
0
ANNEM' E
Bir gün taşınacağım erler kolunda
Görev anında gurbet yolunda
Kapanmış yatarken bayrak altında
Karşına çıkarken ağlama annem

Ansızın bakarsın gelir bir haber
Oğlun görevde şahit olmuş derler
Bayraklar altında gelirsem eğer
Üstüme yığılıp ağlama annem

Çiçeği burnunda yirmi yaşında
Oturmuş beklerim silah başında
İsmimi okursan mezar taşında
Üstüme kapanıp ağlama annem

Gurbette ağladım döktüm gözyaşı
Son durağım olursa mezar taşı
Sizlere söyleyince sağ olsun başın
Boynunu büküpte ağlama annem

Murat İLERİGELEN
Uzm. J. Çvş.
 
Bastığın yerleri "TOPRAK" diyerek geçme tanı!
Düşün, altında binlerce kefensiz yatanı!.

Mehmet Akif ERSOY
 
92 yıl önce yazılan destanda Çanakkale’de karşı cepheden savaşanların tarihe düştükleri notlar; yokluk, açlık ve hastalık pençesindeki Türk askerinin savaşta nasıl devleştiğini gözler önüne seriyor. Çanakkale Destanı’nı kanıyla yazan şehitlermizin cepheden gönderdiği mektuplar ve tuttukları günlükler ise savaşın korkunçluğunu anlatıyor.. İşte kanlı savaşın iki cephesinden yürek burkan mektuplar...

Anneciğim yamaca saplandık çıkamıyoruz
Saat onbirde hareket ettik. Tek sıra halinde, açık bir arazideydik. Birden önümüze çıkan bataklığı geçmemiz emredildi. Türklerin müthiş ve öldürücü ateşiyle çok kayıp verdik. Görünürlerde hiçbir siper yoktu. Türkler makineli tüfekleri çok iyi bir şekilde gizlemişlerdi. Korkunçtu. Her hamleden sonra daha az sayıda asker doğrulabiliyordu. Biz ise körlemesine ilerlemeye çalışıyorduk. Ancak hiçbir şey değişmedi. Her yönden ateş ediliyor ve biz ise ne bir siper, ne de bir Türk görebiliyorduk. Eğer bir Türk görebilseydik, hiç değilse gidebileceğimiz yönü belirleyecektik.

* İngiliz asker Ernest Hotpoint, Gelibolu, 26 Nisan 1915 Askerlerimiz kaçıyor sağda solda saklanıyor

Askerler, birlikler artık savaşma ruhuna sahip değil. Ağır bombardıman ya da tüfek ateşi karşısında ilerlemiyorlar. Hücum için atılganlık göstermedikleri gibi, en basit bir düşman saldırısında geri dönüp, uzun süre kaçıyorlar. Askerlerin çoğu da sağda, solda saklanmaktalar.

* General Stophord’dan Hamilton’a mesaj, Anafartalar, 11 Ağustos 1915 Ölülere basmadan kıyıya çıkılamıyordu
Gözlerimin önündeki manzarayı anlatmak olanaksızdı. Filikalar şimdi hemen hemen birbirlerine yanaşmış olarak kıyıya kadar uzanıyordu. İçleri parçalanmış cesetlerle doluydu. Sonuncu filika ile kıyı arasında cesetlerden oluşmuş bir iskele vardı. Ölülere basmadan kıyıya çıkmak mümkün değildi ve koyun suları kandan kıpkırmızı kesilmişti.

* Anzak Teğmen R.B., Anzak koyu, 25 Nisan 1915

Kazanmak bu mu?
4/5 METRE ötemde bizim çocuklardan 14 tanesinin taşlaşmış cesetlerini görüyordum. Soğumuş vücutlar, cam gibi gözler. Kim bilir kimin yavrusu. Tanrıya şükürler olsun ki sevenleri onları bu halleri ile görmüyorlar. Yanımda duran Binbaşı bana ’işte kazandık’diyor. Ulu Tanrım... Kazanmak; elimi uzatsam dokunabileceğim kadar yakınımda yatan cesetlerin yanında ne anlamı var kazanılan bu zaferin.

* Anzak askeri Thomas Ernest, Gelibolu, 28 Nisan 1915

Türkler bana su verdi
Kendime geldiğimde semada yıldızlar parlıyordu. Türk siperinin içinde ve etrafımda şefik ve rahim yüzlü Türk evlatlarını gördüm. Bana su verdiler ve omuzlarında taşıyarak müdavat-ı evveliye mevkiine getirdiler.

* William George Stewart Fawkes

Yaşım 21, saçım ağardı
“Yaşım 21. Fakat saçım sakalım ağardı. Bıyıklarıma ak düştü. Suratım buruştu ve vücudum çürüdü. Artık eskisi gibi felaketlere ve sıkıntılara tahammül edemiyor, müteessir oluyorum.” Mehmet Fasih

Ölürsem üzerimden geçin
“Kimse yaralı ve şehitlerle uğraşmayacak. Ben ölürsem üzerime basıp geçin. Yaralanırsam yine önem vermeyin. Ben de size öyle yapacağım. Şehit ve yaralıların yerine geçecekler tayin edilmiştir. Savaşta hiçbir ödül beklemeyin. Bunu vaat etmem ve edemem.”

* Yüzbaşı Mehmet Hilmi (Sanlıtop)

Çanakkale’yi geçmek zor
İstemeyerek te olsa, Çanakkale Boğazı’nın savaş gemileriyle zorlanamayacağı sonucuna varıyorum. Belki bir zamanlar bu mümkün olabilirdi. Eğer benim birliklerim buna katılacaklarsa, bu beklendiği gibi destek verme şeklinde olmamalıdır. Ordunun rolü, yalnızca tabyaları yıkacak bir çıkartma birliğinden fazla olmalı. Kararlı, hazırlıklı, donanmaya yolu açacak ve tüm gücüyle savaşacak bir operasyon olmalı.

* Hamilton’dan Harbiye Nazırı Kitchener’e telgraf, Çanakkale, 18 Mart 1915

Sahil ceset dolu
“Ertuğrul Koyu sahili bir anda balık istifi gibi düşman cesetleriyle doldu. Tekrar kayıkları doldurarak sahile sevk ettilerse de, teşebbüs bu sefer de başarısızlığa uğradı.” Mahmut Sabri

Sebepsiz kurşun atmam
“Ne ben şu İngilizler’i tanırım, ne onlar beni. Ah bizi böyle karşı karşıya getirmeye sebep olanlara ne diyeyim bilmem ki! Ahdettim sebepsiz bir kurşun atmam.” İsmail Hakkı

3 bin 274
Kocaeli Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. İbrahim Güran Yumuşak’ın derlediği bilgilere göre Çanakkale Savaşı’nda en fazla şehit veren il 3 bin 274 kişi ile Bursa. Bursa’yı sırasıyla Balıkesir, Konya, Kastamonu ve Denizli izliyor.

Güzlük köyü
En fazla şehit veren köy ise 25 kişi ile Kastamonu’nun Güzlük köyü.

279 Mehmet
Denizlili şehidinin 279’unun adı Mehmet, 203’ünün Ali, 132’sinin Hüseyin.

16-25 yaş
Denizlili 315 şehidin yaş dağılımları incelendiğinde yüzde 35’inin 26-30, yüzde 27’sinin 31-35, yüzde 26’sının 16-25, yüzde 12’sinin 36 yaşın üzerinde olduğu görülüyor. Bu sonuç, her 4 kişiden birinin 25 yaşın altında olduğunu gösteriyor.

97 bin
Değişik kaynaklara göre 150 bin ile 300 bin Türk askerinin şehit olduğu belirtilirken Osmanlı kaynaklarında şehit sayısı 56 bin 643 olarak geçiyor. Sakat kalanların sayısı 97 bin 7, kaybolanların 11 bin 178 olarak açıklanıyor.

589
Çanakkale Boğaz Komutanlığı tarafından yayınlanan resmi bilgi ve belgelere göre ise cephede şehit olanların sayısı 589’u subay olmak üzere 57 bin olarak geçiyor.

787
Suriye ve Filistin’den 787, Lübnan ve Irak’tan 117, Kosova’dan 65, Yunanistan’dan 45, Makedonya’dan 31, Arnavutluk’tan 27, Bulgaristan’dan 21 kişinin şehit olduğu da belirtiliyor.

13 yaşındaki bombacı
Savaşın isimsiz kahramanlarından biri de 13 yaşındaki bu çocuk. Cephede “Gönüllü Bombacı” olarak görev yapan bu çocuk gibi yüzlercesi vardı. Onun hatırası bu fotoğrafta kaldı, ama adı ise bilinmiyor.

GELDİKLERİ GİBİ GİTTİLER...
Anzak birlikleri 25 Nisan’da Seddülbahir, Arıburnu ve Kumkapı’ya çıktı. Anzak günü olarak anılan bu tarih yeni bir hezimetin başlangıcı oldu. İşgalciler hem sayıca hem ekipman olarak Türk birliklerinden üstündü. Ancak bu üstünlükleri sulara gömüldü.

CENAZE MERASİMİ TÜRKLER’DEN
Deniz zaferinde batırdığımız Safir denizaltısının mühendislerinden biri, Bone... Türk askeri denize atlayarak onu kurtarmaya çalışır. Ancak Mühendis Bone kanlı sularda hayatını kaybeder. Türk askerleri Mühendis Bone’ye bir cenaze töreni düzenler, hatta papaz bile çağırır. Bone’nin esir arkadaşları da bu küçük törene katılır.
 
Tüm şehitlerimizin mekanları cennet olsun :çok üzgünüm:

İstiklal Ordusu Şehitlerine

Düne kadar en vakur ölümlere güldünüz,
Bugün bütün milletin gönlüne gömüldünüz,
Rahat rahat uyuyun son aşiyanınızda.

Artık ne gözünüzde köy dönmek emeli,
Ne yaranızı saran ince bir kadın eli,
Belki arkanızda yok bir ağlayanınız da.

Varsın dolu bulunsun bin elemle göğsünüz;
Siz, Tanrı’nı n övdüğü kullardan büyüksünüz;
Zemzem kutsiyeti var her damla kanınızda.

Fani akislerini kaybeden sesleriniz.
En mağrur alınlara diyebilirler: Eğil!
Edebiyyet en küçük payedir yanınızda.

Çünkü hürriyet için söndü nefesleriniz,
Yâdınıza yabancı badiyelerde değil,
Ana vatanınızda, ana vatanınızda...

Kemaleddin KAMU
 
Vatan Onlara Minnettardır...
Dilerim bize haklarını helal ederler
dün akşam Uğur Dündar star haberde bu aksam yayınlayacaklarının bi kısmını gösterdi ve gerçekten utandım kendi adıma...
anzaklar yenilgi ile sonuçlanan bir savaşta kaybettikleri ataları için anıtlar dikip dahası her yıl turlar düzenleyerek çanakkaleye akın edip onları ölümsüzleştirirken bizler kahraman atalarımızın oluk oluk kanlarının aktığı o kutsal topraklar burnumuzun dibinde iken gidip o günleri yaad etmekten bile aciziz...

Çanakkale Ruhunu temsil eden şu resme bile binbir çamurlar atildi, yok efendim çanakkaleyle ne alakası var dendi
oysa aslolan bu tablodaki simalar değil; bu tablodaki sefaletin kat be kat fazlasının Çanakkale savası sırasında hüküm sürdüğüdür...
savaşı ne şartlar altında kazandıgımızın, Türk milletinin bu savası topla tüfekle değil kalbindeki imanla kazandığının göstergesidir...
Ruhları Şad olsun...

 
Mehmet Âkif Ersoy - Çanakkale Şehitlerine

Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyada eşi?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi,
-Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya-
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya.
Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde -gösterdiği vahşetle- "Bu bir Avrupalı!"
Dedirir: Yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi,
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud kafesi!
Eski Dünya, Yeni Dünya, bütün akvâm-ı beşer,
Kaynıyor kum gibi... Mahşer mi, hakikat mahşer.
Yedi iklimi cihânın duruyor karşısında,
Ostralya'yla beraber bakıyorsun: Kanada!
Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk;
Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk.
Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ...
Hani, tâ'ûna da zuldür bu rezil istilâ!
Ah, o yirminci asır yok mu, o mahhlûk-i asil,
Ne kadar gözdesi mevcud ise, hakkıyle sefil,
Kustu Mehmetçiğin aylarca durup karşısına;
Döktü karnındaki esrârı hayâsızcasına.
Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz...
Medeniyyet denilen kahbe, hakikat, yüzsüz.
Sonra mel'undaki tahribe müvekkel esbâb,
Öyle müdhiş ki: Eder her biri bir mülkü harâb.

Öteden sâikalar parçalıyor âfâkı;
Beriden zelzeleler kaldırıyor a'mâkı;
Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin.
Yerin altında cehennem gibi binlerce lâğam,
Atılan her lâğamın yaktığı yüzlerce adam.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer
O ne müdhiş tipidir: Savrulur enkâz-ı beşer...
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el ayak,
Boşanır sırtlara, vâdilere, sağnak sağnak.
Saçıyor zırha bürünmüş de o nâmerd eller,
Yıldırım yaylımı tûfanlar, alevden seller.
Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere,
Sürü halinde gezerken sayısız tayyâre.
Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler...
Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler!
Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
Alınır kal'a mı göğsündeki kat kat iman?
Hangi kuvvet onu, hâşâ, edecek kahrına râm?
Çünkü te'sis-i İlâhî o metin istihkâm.
Sarılır, indirilir mevki'-i müstahkemler,
Beşerin azmini tevkif edemez sun'-i beşer;
Bu göğüslerse Hudâ'nın ebedî serhaddi;
"O benim sun'-i bedi'im, onu çiğnetme" dedi.
Âsım'ın nesli... diyordum ya... nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi nâmusunu, çiğnetmeyecek.
Şûhedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...
O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar...
Vurulmuş tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhid'i...
Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
"Gömelim gel seni tarihe" desem, sığmazsın.
Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb...
Seni ancak ebediyyetler eder istiâb.
"Bu, taşındır" diyerek Kâ'be'yi diksem başına;
Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;
Sonra gök kubbeyi alsam da ridâ namıyle,
Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmıyle;
Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan,
Yedi kandilli Süreyyâ'yı uzatsam oradan;
Sen bu âvizenin altında, bürünmüş kanına;
Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına,
Türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile âvizeni lebriz etsem;
Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...
Yine bir şey yapabildim diyemem hatırana.

Sen ki, son ehl-i salibin kırarak salvetini,
Şarkın en sevgili sultânı Salâhaddin'i,
Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayran...
Sen ki, İslâm'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
O demir çenberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, ruhunla beraber gezer ecrâmı adın;
Sen ki, a'sâra gömülsen taşacaksın... Heyhât!
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât...
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana âguşunu açmış duruyor Peygamber
 
--------------------------------------------------------------------------------

Çanakkale destanı Türk!ün en zayıf halinde bile neler yapacağının göstergesidir.
Çanakkale ruhunu içimizde yaşıyoruz.Tüm şehit ve gazilerimizin ruhları şad olsun.


--------------------------------------------------------------------------------

Gozlerim kapali, bazen acik, hayal etmeye calisiyorum. O anlarin icinde, karmasanin ortasinda, bir amac ugrunda hep beraber, hic korkmadan, endise duymadan, amaci icin olmek. Amaci olmek. Olmek ya, sehid olmak....

Ne kadar yuce bir duygu, ne kadar asil insanlar, ne kadar sansliyim ki benim Atam onlar. Bir yasamin, bir hayatin en mukkaddes amacina sahipler.

Tahayyul imkansiz, ancak Mehmet Akif'in dizelerinde, Canakkale'yi anlamak; kanimin dondugu, icimin urperdigi anlardir.

Hayatimin guc merkezi Canakkale, zorluklarin karsisinda direnc kaynagim, darliklara vesilemdir. Ben, o gecmisin evladiyim. Ceddime nankor olmayacagim!


Vatan kavrami, Canakkale de anlam buldu.
 
Çanakkale

“Söyle arkadaşım “dedi Anadolulu Mehmet
Yanıbaşında ki Anzak erine
“Nerelerden kopup gelmişin
Neden çökmüş bu mahsunluk üzerine”
“DÜNYANIN ÖBÜR UCUNDAN” dedi gencecik Anzak
“Öyle yazmışlar mezar taşıma
Doğduğum yerler öylesine uzak
Örtündüğüm topraksa gurbet bana”


“Dert edinme arkadaşım” dedi Mehmet
“Değil mi ki yurdumuzun koynundasın ilelebet
Sende artık bizdensin
Sende bencileyin bir Mehmet”


Çanakkale toprağının
Üstü cennet altı mezar
Kavga bitmiş mezarlarda
Kaynaş olmuş yiten canlar
“Ya sen” dedi Mehmet
Oyun çağındaki İngiliz erine
“Yaşın ne senin kardeş
böylesine erken buralarda işin ne”


“Yaşım sonsuza dek on beş”
dedi ufak tefek İngiliz eri
“Köyümde askercilik oynar
coştururdum trompetle bizimkileri


Derken kendimi cephede buldum
Oyun muydu gerçek miydi anlamadan
Bir sahici kurşunla vuruldum
Sustu boynumdaki trompet


Son verildi böylece oyundan bozma işime
Gelibolu’da bana bir yer kazıldı
Mezar taşıma ON BEŞİNDE TRAMPETÇİ yazıldı
Öyküm de künyem de bundan ibaret


Yağmur yağıyordu usul usul toprağa
Gözyaşları düşerek üstüne sanki
Damla damla ağlıyordu uzaktan uzağa
Sahibini yitiren bir trompet
“Ya sizler” dedi Mehmet
Dünyanın dört kıtasından
Mezar dolusu erlere
“Hangi rüzgar savurdu sizleri
bu bilmediğiz yerlere”


Kimi İngiliz’di kimi İskoç
Kimi Fransız dı kimi Senegalli
Kimi Hintli kimi Nepall
Kimi Avustralya’ dan Yeni Zellanda ’dan Anzak
Gemiler dolusu asker
Her biri niye geldiğinden habersiz
Gelibolu’nun oya gibi koylarından sızarak
Tırmanmışlardı dağa bayıra
Siper siper yara gibi yarılan toprak
Mezar olmuştu savaş ardından onlara


Kiminin BURADA YATTIĞI SANILIR
Kiminin ADI BİLİNSE DE MEZARI BİLİNMEZ
Kiminin de mezar taşında
On altı,on yedi on sekiz yaşında
EBEDİ İSTİRAHATE ÇEKİLDİĞİ yazılı
Çanakkale topraklarında
Her birinin erken biten yaşam öyküsü
Eski yazıtlar gibi taşlara böyle taşlara böyle kazılı
“anlamaz mıyım”dedi “halinizden kardeşler”
adına yazılı taşı bile olmayan asker
Anadolulu Mehmet


“Bende yüzyıllarca yaban ellerde
Neyin uğruna bilmeden can vermişim
Kendi yurdum uğruna can vermenin tadına
İlk kez Çanakkale’ de ermişim


Uğrunda can verdikçe vatanlaştı ancak
Ekip biçtiğim padişah mülkü toprak
Değil mi ki sizler alamazsanız bile
Bu topraklar almış sizleri basmış bağrına
Sizlere de vatan sayılır artık Çanakkale “


Çanakkale toprağının
Üstü cennet altı mezar
Kavga bitmiş mezarlarda
Kaynaş olmuş yiten canlar


Bir garip savaştı Çanakkale Savaşı
Kızıştıkça kızgınlığı dindiren
Ara verdikçe ateşe düşmanı kardeşe
Döndüren bir savaş
Kıyasıya bir savaştı
Ama saygı üreten bir savaş
Yaklaştıkça birbirine
Karşılıklı siperler
Gönüllerde yakınlaştı
Düştükçe vuruşanlar toprağa
Dostlar gibi kaynaştı


Savaş bitti
Ölenler kaldı sağlar gitti
Köylü köyüne döndü evli evine


Kır çiçekleri geldiler akın akın
Çekilen askerlerin yerine
Yaban gülleri dağ laleleri papatyalar
Kilim kilim yayıldılar toprağa
Siper siper
Toprağın savaş yaralarını örttüler
Koyunlar koruganları yuva yaptı kendine
Kuşlar döndü gökyüzüne kurşunların yerine
Çiçeğiyle yemişiyle yeşiliyle
Silah yerine sapan tutan elleriyle
Geri aldı savaş alanlarını doğa
Can geldi toprağa silindikçe kan izleri


Yeryüzünde cennet oldu öylece
O cehennem savaş yeri


Şimdi Çanakkale Gelibolu
Bahçe bahçe
Ülke ülke
Mezar dolu


Üstü cennet altı mezar
Çanakkale toprağının
Kavga bitirmiş mezarlarda
Kaynaş olmuş yiten canlar
“Huzur içinde uyusun”
Vuruştukları topraklarda
Kavgadan kinden uzakta
Yanyana dostça yatanlar

BÜLENT ECEVİT



Ne kadar teşekkür etsek ne kadar minnet duysak azdır şehitlerimize.
 
Bende bir Çanakkale Şehidi torunu olarak Çanakkalede gençecik yaşta şehit düşen binlerce askerimizi,Mehmet'imizi,Ahmet'imizi,Ferhatımız'ı Mustafa'mız ve niceleri
Ve bugün ben evimde rahatça oturabildiğim için, hiç bir ülkenin egemenliği altında olmadığım için, özgürce yaşayabildiğim için bütün şehitlerimizi rahmetle anıyorum.
Benim büyükdedemde Çanakkale şehidi.
20 sini yeni doldurmuş, ardında 4 aylık ve 1.5 yaşında 2 erkek evlat, gençecik bir eş bırakıp, vatanı için savaşmaya gözünü bile kırpmadan gidecek kadar vatansever bir insanmış benim dedem.
Savaş bittiğinde mezarı bile bulunamamış, Mehmet Akif Ersoy'un İstiklal Marşında söylediği gibi

Bastığın yerleri “toprak!” diyerek geçme, tanı:
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
binlerce kefensiz şehitten biriydi o..

Allah bütün şehitlerimize rahmet eylesin..............
[/B]
 
Son düzenleyen: Moderatör:
Çanakkale Türküsü

Çanakkale içinde vurdular beni
Ölmeden mezara koydular beni
Of gençliğim eyvah
Çanakkale köprüsü dardır geçilmez
Al kan olmuş suları bir tas içilmez
Of gençliğim eyvah
Çanakkale içinde aynalı çarşı
Anne ben gidiyorum düşmana karşı
Of gençliğim eyvah
Çanakkale içinde bir dolu testi
Anneler babalar ümidi kesti
Of gençliğim eyvah
Çanakkale'den çıktım yan basa basa
Ciğerlerim çürüdü kan kusa kusa
Of gençliğim eyvah
Çanakkale içinde sıra söğütler
Altında yatıyor aslan yiğitler
Of gençliğim eyvah
Çanakkale'den çıktım başım selamet
Anafarta'ya varmadan koptu kıyamet
Of gençliğim eyvah
[/SIZE][/COLOR][/B]
 
Son düzenleyen: Moderatör:
tüm şehitlerimizi saygıyla anıyor yüce rabbimden rahmet diliyorum rabbim bizleri onların şefaatine nail etsin inşaAllah:çok üzgünüm:
sizlerdende birer fatiha rica ediyorum....
 
[IMG]http://ww

Çanakkale içinde vurdular beni
Ölmeden mezara koydular beni
Of gençliğim eyvah
Çanakkale köprüsü dardır geçilmez
Al kan olmuş suları bir tas içilmez
Of gençliğim eyvah
Çanakkale içinde aynalı çarşı
Anne ben gidiyorum düşmana karşı
Of gençliğim eyvah
Çanakkale içinde bir dolu testi
Anneler babalar ümidi kesti
Of gençliğim eyvah
Çanakkale'den çıktım yan basa basa
Ciğerlerim çürüdü kan kusa kusa
Of gençliğim eyvah
Çanakkale içinde sıra söğütler
Altında yatıyor aslan yiğitler
Of gençliğim eyvah
Çanakkale'den çıktım başım selamet
Anafarta'ya varmadan koptu kıyamet
Of gençliğim eyvah



Çanakkale Savaşı'nda; birçok eli kalem tutan, okur-yazar Türk genci şehit olmuş, niceleri sakat kalmıştır. Ağabeyi Çanakkale Savaşı'nda şehit olan bir kız tarafından yakılan aşağıdaki ağıt bunu ne güzel ifâde etmektedir:

Çanakkale derler yeşil gavaklı,
Mollaların mürekkebi boyaklı,
Neçe gulların var ağaç ayaklı,
Ağaç ayağınan gelsen n'olurdu.

Çanakkale derler yeşil söğütlü,
Neçe molla getti eli divitli,
Bi mektup atayım üstü tahütlü,
Mektubum ordunu bulur m'ola.

Ağılıdır Çanakkale goyağı,
Babamoğlu dizlerimin dayağı,
İrengide bana benzer bayağı,
Gurbanlar olurum babamoğluna.

Edem gözelidi gıyıdan getmiş,
Sürek öküz gibi boynunu bükmüş,
Şu gevur dinsizi denklemiş atmış,
Acep babamoğlun yudular m'ola.
Yumadan gabire godular m'olaw.resimvadisi.com/data/media/454/dur_yolcu.jpg[/IMG]
 
şu anda Türk Yıldızları gösteri yapıyor.dışarı çıktım ve onları izledim... inanılmaz gurur verici...

bu vatan toprakları için şehit düşmüş mehmetçiklerimizin ruhu şad olsun....



DUR YOLCU


Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın
Bu toprak,bir devrin battığı yerdir.
Eğil de kulak ver bu sessiz yığın
Bir vatan kalbinin attığı yerdir.
Bu ıssız, gölgesiz yolun sonunda,
Gördüğün bu tümsek, Anadolu'nda
İstiklal uğruna, namus yolunda,
Can veren Mehmet'in yattığı yerdir.
Bu tümsek, koparken büyük zelzele
Son vatan parçası geçerken ele
Mehmet'in düşmanı boğduğu sele
Mübarek kanını kattığı yerdir.
Düşün ki haşrolan kan, kemik, etin
Yaptığı bu tümsek amansız çetin
Bir harbin sonunda bütün milletin
Hürriyet zevkini tattığı yerdir
 
ZAFER TÜRKÜSÜ
Yaşamaz ölümü göze almayan,
Zafer, göz yummadan koşana gider.
Bayrağa kanının alı çalmayan,
Gözyaşı boşana boşana gider!

Kazanmak istersen sen de zaferi,
Gürleyen sesinle doldur gökleri,
Zafer dedikleri kahraman peri,
Susandan kaçar da coşana gider.

Bu yolda herkes bir, ey delikanlı,
Diriler şerefli, ölüler şanlı!
Yurt için dövüşen başı dumanlı,
Her zaman bu şandan, o şana gider.

Faruk Nafiz ÇAMLIBEL

Tüm şehitlerimize Allahtan rahmet diliyorum.ONLARLA GURUR DUYUYORUM
 
dhilek okadar şanslısınki canm ya ben çok isterdm türk yıldızlarının gösterilerini izlemek ama nasp olmadı ama bigün mutlaka izleyecem.
ayrıca şunu sölemeden edemiyecegm düzcedeyim burada bugün için özel sergi açılmış we okadar güzel şeyler gösterilmşki bunları yapan herkese minnettarım onlara bakarken gözyaşlarını tutmak çok imkansız bazn keşke o zamnlarda yaşasaydım diyorm onlar kadar mertebeli olabilseydm hepsinden allah binlerce kez razı olsun.önce canları pahasına bu ülkeye korudukları için sonrada bana gönül rahatlıgıyla türkiye benm watanm dedirttikleri için saygıyla önlerinde egiliyorm.çok merak ediyormki başka ülkelerde benm bizim kadar içten yaşadıkları topraklara watan diyen warmıdır...bunu sormamın nedenini bir sözle açıklamak istiyorum
bayragı bayrak yapan üstündeki kandır TOPRAK EGER UGRUNDA ÖLEN WARSA VATANDIR.....
yalnz dikkat edersk kendini toprakları için şeht düşenlerdn bahsediyorm kendi çıkarları için başka topraklara gidip orda savaşmaktan deil..bunu tüm dünyanın duyabilecegi bi platformda sormayı okadar isterdmki o yüzlerindeki ifadeyi görebilmk için...ruhlarınız şad olsun sizi minnetle anıyorum...
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…