- 24 Mayıs 2019
- 2.375
- 7.475
- 28
- Konu Sahibi Black Wine
- #1
Hanımlar uzun bir aradan sonra tekrar merhaba,
Biraz uzun olacak kusura bakmayın. Önceki konularımı bilenler vardır, birlikte yaşadığım 5 yıllık sevgilimden ayrılıp ailemin yanına başka bi şehre taşınmıştım. Taşındıktan kısa bir süre sonra şans yüzüme güldü, adeta bahtım döndü ve eski sevgilimle yaşadığım şehirde iş bulup geri döndüm. Tek başıma evimi tuttum, kendime tek kişilik bi hayat kurdum, çalışıp kıt kanaat de olsa kendi ayaklarimin üstünde duruyorum.
Bu süreçte yalnızlığa, yıllarca iki kişi yaşamaya alismisken birden akşam geldiğim evde benden başka kimsenin olmamasına alışmam çok zor oldu. Tam o noktada hayatıma giren biriyle değişti bu durum. Tinder'dan tanıştık (tinder diye on yargiya kapılmayın lütfen), daha tanıştığımız ilk gün hastayım diye elinde bi tencere corbayla geldi kapıma. Hatta bi süre aramızda cinsel hiçbisey yaşanmadı. Başlarda çok güzeldi, evlerimiz yakındı, haftanın 3-4 günü buluşup kah dışarda kahve içip, yürüyüş yapıp, akşam yemeklerine gidip kah birbirimizin evinde kalarak vakit geçiriyorduk. İş çıkışlarında beni almaya geliyordu. Birden hayatımın bi parçası oldu ve ben hayalimdeki gibi bi flört yaşamaya başladım. Cok geçmeden karşıma önceki konumda da bahsettiğim bir duvar çıktı, "ben ilişki düşünmüyorum". "Kusura bakma ben düşünüyorum, o yüzden artık seninle görüşmek istemiyorum" dedim ve iletişimi kopardım. Ancak bi süre sonra yaşadığım başka bi konudaki duygusal kırılma sonucunda esasında düzenli bi ilişkiye hazır olmadığımı farkettim ve "ben neden keyfime bakmıyorum ki, hiç değilse tek bir partnerle düzenli bi seks hayatım olur" diye düşünerek onunla tekrar iletişime geçtim. Aramızdaki bu nerdeyse 6 aydır devam eden git-gel, küs-barışlı sarmalın ilk civisini çakmış oldum böylece.
Bu noktada belirtmeliyim ki kendisinin kötü kalpli biri olduğunu asla düşünmüyorum, iyidir, başım sikissa, gecenin bi vakti onu "şurdayim başım belada gel beni al" diye arasam geleceğini, bir problemim varsa ona çözüm bulmak için uğraşacağını, onunla dertlesebilecegimi ve akılcı çözümler sunacağını biliyorum. Bana, kendince de olsa değer verdiğinden şüphem yok.
Fakat durum şu ki, biz aylarca haftada 3-4 gün "takılıyoruz ya dalgamiza bakıyoruz" diye görüşe görüşe, benim bu adama karşı duygularım oluşmaya başladı. O kadar zaman bu kadar sık vakit geçirirken, birlikte bi sosyal hayatımız da varken onda da aynı durumun olacağını düşünmüştüm açıkçası. Böyle düşünmemde, benim "nasılsa takılıyoruz" rahatlığıyla ondan başka biriyle yemeğe çıkıp, onun buna çok kıskanç bi tavırla yaklaşması da etkili oldu tabii. Ama oyle olmadı. Ona açıldığımda aldığım cevap olumsuzdu. Ama olumsuz bi cevabı göze alarak açılmıştım zaten. Sonuçta aramızda bi anlaşma vardı, o anlaşmayı bozan taraf da bendim. O noktadan sonra görüşmeye devam ettik ama artık eskisi kadar sık aramiyodu beni. Sürekli görüşürken görüşme sikliklarimiz haftada, iki haftada bire dusmeye başladı.
Bu süreçte tavırları değişti, daha rahat, daha bencil, beni kolayca kirabilen bi adama dönüştü ama ben de susmadım tabii. Büyük büyük kavgalar ettik sürekli. İnanın iki sevgili olsak daha az kavga ederdik. O beni incitti ben onun canını yaktım, o benim canımı yaktı ben bile isteye gururunu kırdım. Hemen hemen her kavgadan sonra "bitti, bi daha gorusmycez' diye ayırdık yolları. Max bi iki hafta sonra hep aradı, ben de kendime "ararsa da acmiycam" diye defalarca soz vermeme rağmen o telefonu hep açtım. Benim hayatıma birileri girdi (ilişki değil flört yalnızca) artık soğurum diye düşündüm sogumadim. Onun hayatına birileri girdi artık beni aramaz diye düşündüm hep ama hep aradı. Sanki bi labirentin içinde gibiyiz, farklı yönlere yöneldikce bi şekilde yolumuz hep birbirimize çıkıyor.
En son artık ciddi ciddi konuştum. Bu durumun bi takıntı halini aldığını, beni aramaması, ararsam da açmaması gerektiğini söyledim. "Anlıyorum, saygı duyuyorum. Seni, senin için aramiycam bundan sonra" dedi. Yanaklarımdan öptü, üstümü örttü, kendine iyi bak dedi ve gitti. Artık gerçekten aramaz diye düşünüp alışmaya, toparlanmaya başlamıştım ki tekrar aradı. Bu kez tersledim, hani anlasmistik dedim ama yine dayanamadım ve tekrar görüştüm dün. İşin kötüsü normal şartlarda beni bu adama çeken hiçbisey olamaz. Tamam iyi bi arkadaş, işin içinde duygularım olmasa hayatımda olmasından memnunum aslında, görüşmediğimizde sohbetini çok özlüyorum. Ama ne mizaç ne de cinsel performans olarak beni mutlu edebilecek bi adam asla değil. O da benimle mutlu olmaz eminim. Ama o zaman neden, birbirimizi o kadar incitmemize, yipratmamiza rağmen bu toksik döngünün içinden çıkamıyoruz?
Bana karşı arkadaşlıktan öte bi duygusu olduğunu düşünmüyorum. Ama kim, bi arkadaşı için ya da hadi sadece seks için olsun ya, bu kadar baş ağrısına katlanır? Doğum günümde elinde muhabbet kuşuyla kapımda beliren, "hadi gel lunaparka gidelim, hadi rakı sofrası kuralım, hadi haftasonu kahvaltı edelim" diye istediğim zaman arayip vakit gecirebildigim, "akşam bulusucagin adamla istemediğin bişey olursa beni mutlaka ara, buzdolabin mi bozuk ben benimkini değiştiricem elimdekini sana veririm" vs gibi daha aklıma gelmeyen bi çok konuda beni koklayıp destek olan bi adama bu kadar bağlanmam tuhaf mi, yoksa çok mu normal? Ve sizce bu durum onun açısından nasıl? Aramızda onur, gurur diye bişey kalmadı ki kendisi çok gururlu ve hatta kibirli diyebileceğiniz bi insandır. O neden katlaniyor aramızdaki bu saçma sapan şeye?
Ben bu işin içinden çıkamıyorum. Eskisi kadar güçlü değil ona karşı duygularım hatta onunla arkadaş olmayı daha çok seviyorum ama bi türlü de ne o benden, ne ben ondan kopamıyorum. Şaşırdım kaldım.
Biraz uzun olacak kusura bakmayın. Önceki konularımı bilenler vardır, birlikte yaşadığım 5 yıllık sevgilimden ayrılıp ailemin yanına başka bi şehre taşınmıştım. Taşındıktan kısa bir süre sonra şans yüzüme güldü, adeta bahtım döndü ve eski sevgilimle yaşadığım şehirde iş bulup geri döndüm. Tek başıma evimi tuttum, kendime tek kişilik bi hayat kurdum, çalışıp kıt kanaat de olsa kendi ayaklarimin üstünde duruyorum.
Bu süreçte yalnızlığa, yıllarca iki kişi yaşamaya alismisken birden akşam geldiğim evde benden başka kimsenin olmamasına alışmam çok zor oldu. Tam o noktada hayatıma giren biriyle değişti bu durum. Tinder'dan tanıştık (tinder diye on yargiya kapılmayın lütfen), daha tanıştığımız ilk gün hastayım diye elinde bi tencere corbayla geldi kapıma. Hatta bi süre aramızda cinsel hiçbisey yaşanmadı. Başlarda çok güzeldi, evlerimiz yakındı, haftanın 3-4 günü buluşup kah dışarda kahve içip, yürüyüş yapıp, akşam yemeklerine gidip kah birbirimizin evinde kalarak vakit geçiriyorduk. İş çıkışlarında beni almaya geliyordu. Birden hayatımın bi parçası oldu ve ben hayalimdeki gibi bi flört yaşamaya başladım. Cok geçmeden karşıma önceki konumda da bahsettiğim bir duvar çıktı, "ben ilişki düşünmüyorum". "Kusura bakma ben düşünüyorum, o yüzden artık seninle görüşmek istemiyorum" dedim ve iletişimi kopardım. Ancak bi süre sonra yaşadığım başka bi konudaki duygusal kırılma sonucunda esasında düzenli bi ilişkiye hazır olmadığımı farkettim ve "ben neden keyfime bakmıyorum ki, hiç değilse tek bir partnerle düzenli bi seks hayatım olur" diye düşünerek onunla tekrar iletişime geçtim. Aramızdaki bu nerdeyse 6 aydır devam eden git-gel, küs-barışlı sarmalın ilk civisini çakmış oldum böylece.
Bu noktada belirtmeliyim ki kendisinin kötü kalpli biri olduğunu asla düşünmüyorum, iyidir, başım sikissa, gecenin bi vakti onu "şurdayim başım belada gel beni al" diye arasam geleceğini, bir problemim varsa ona çözüm bulmak için uğraşacağını, onunla dertlesebilecegimi ve akılcı çözümler sunacağını biliyorum. Bana, kendince de olsa değer verdiğinden şüphem yok.
Fakat durum şu ki, biz aylarca haftada 3-4 gün "takılıyoruz ya dalgamiza bakıyoruz" diye görüşe görüşe, benim bu adama karşı duygularım oluşmaya başladı. O kadar zaman bu kadar sık vakit geçirirken, birlikte bi sosyal hayatımız da varken onda da aynı durumun olacağını düşünmüştüm açıkçası. Böyle düşünmemde, benim "nasılsa takılıyoruz" rahatlığıyla ondan başka biriyle yemeğe çıkıp, onun buna çok kıskanç bi tavırla yaklaşması da etkili oldu tabii. Ama oyle olmadı. Ona açıldığımda aldığım cevap olumsuzdu. Ama olumsuz bi cevabı göze alarak açılmıştım zaten. Sonuçta aramızda bi anlaşma vardı, o anlaşmayı bozan taraf da bendim. O noktadan sonra görüşmeye devam ettik ama artık eskisi kadar sık aramiyodu beni. Sürekli görüşürken görüşme sikliklarimiz haftada, iki haftada bire dusmeye başladı.
Bu süreçte tavırları değişti, daha rahat, daha bencil, beni kolayca kirabilen bi adama dönüştü ama ben de susmadım tabii. Büyük büyük kavgalar ettik sürekli. İnanın iki sevgili olsak daha az kavga ederdik. O beni incitti ben onun canını yaktım, o benim canımı yaktı ben bile isteye gururunu kırdım. Hemen hemen her kavgadan sonra "bitti, bi daha gorusmycez' diye ayırdık yolları. Max bi iki hafta sonra hep aradı, ben de kendime "ararsa da acmiycam" diye defalarca soz vermeme rağmen o telefonu hep açtım. Benim hayatıma birileri girdi (ilişki değil flört yalnızca) artık soğurum diye düşündüm sogumadim. Onun hayatına birileri girdi artık beni aramaz diye düşündüm hep ama hep aradı. Sanki bi labirentin içinde gibiyiz, farklı yönlere yöneldikce bi şekilde yolumuz hep birbirimize çıkıyor.
En son artık ciddi ciddi konuştum. Bu durumun bi takıntı halini aldığını, beni aramaması, ararsam da açmaması gerektiğini söyledim. "Anlıyorum, saygı duyuyorum. Seni, senin için aramiycam bundan sonra" dedi. Yanaklarımdan öptü, üstümü örttü, kendine iyi bak dedi ve gitti. Artık gerçekten aramaz diye düşünüp alışmaya, toparlanmaya başlamıştım ki tekrar aradı. Bu kez tersledim, hani anlasmistik dedim ama yine dayanamadım ve tekrar görüştüm dün. İşin kötüsü normal şartlarda beni bu adama çeken hiçbisey olamaz. Tamam iyi bi arkadaş, işin içinde duygularım olmasa hayatımda olmasından memnunum aslında, görüşmediğimizde sohbetini çok özlüyorum. Ama ne mizaç ne de cinsel performans olarak beni mutlu edebilecek bi adam asla değil. O da benimle mutlu olmaz eminim. Ama o zaman neden, birbirimizi o kadar incitmemize, yipratmamiza rağmen bu toksik döngünün içinden çıkamıyoruz?
Bana karşı arkadaşlıktan öte bi duygusu olduğunu düşünmüyorum. Ama kim, bi arkadaşı için ya da hadi sadece seks için olsun ya, bu kadar baş ağrısına katlanır? Doğum günümde elinde muhabbet kuşuyla kapımda beliren, "hadi gel lunaparka gidelim, hadi rakı sofrası kuralım, hadi haftasonu kahvaltı edelim" diye istediğim zaman arayip vakit gecirebildigim, "akşam bulusucagin adamla istemediğin bişey olursa beni mutlaka ara, buzdolabin mi bozuk ben benimkini değiştiricem elimdekini sana veririm" vs gibi daha aklıma gelmeyen bi çok konuda beni koklayıp destek olan bi adama bu kadar bağlanmam tuhaf mi, yoksa çok mu normal? Ve sizce bu durum onun açısından nasıl? Aramızda onur, gurur diye bişey kalmadı ki kendisi çok gururlu ve hatta kibirli diyebileceğiniz bi insandır. O neden katlaniyor aramızdaki bu saçma sapan şeye?
Ben bu işin içinden çıkamıyorum. Eskisi kadar güçlü değil ona karşı duygularım hatta onunla arkadaş olmayı daha çok seviyorum ama bi türlü de ne o benden, ne ben ondan kopamıyorum. Şaşırdım kaldım.