- 16 Temmuz 2018
- 161
- 297
- 18
- 35
Lütfen aile şirketlerinden mümkün mertebe uzak durun.
bildiğin übermensch kafaların yaşandığı şirketlerdir.
450-500 çalışanı olup da kurumsallaşamamış aile şirketlerinde çalışmak inanılmaz gariptir. patronun 20-25 yaşına gelmiş liseyi zorla bitirip, özel üniversitede okumayı bile becerememiş / yada güç bela bitirmiş ama babasının şirketinde gündüzleri işe gelsin kızlara bulaşmasın diye hiç bir işe yaramadan, bilmem ney müdürlüğü yada müdür yardımcılığı verilmiş elemandır gerçekte.
3 tane aile şirketinde çalıştım. dolayısı ile aile şirketlerinde ki çalışma şartları konusunda üç beş kelime ahkam kesecek haddi kendimde bulabiliyorum. Hala bir aile şirketinde çalışıyorum.
Bilhassa tekstil sektöründe ise koşarak uzaklaşın. Çalıştığım bu 3 şirketin bir tanesi tekstil sektöründe idi. gerçi bir diğeri de tekstil sektöründe bir firma ama tekstil makineleri imalatı üzerine olduğu için tekstil kültürünü oldukça yoğun almış bir şirketti.
Bunlar genelde küçük küçük işletmelerden, mesela atölyelerden çıkıp bugün oldukları hale geldikleri için, kafaları da o küçük atölyeden almışlardır. hala o atölye kafasını yaşarlar mesela. yüz bilmem kaç milyon cirosu olan şirketin yönetim kurulu başkanının derdi gücü uyduruk bir yazıcının toneri olabilir mesela. adam mesai harcar buna. toplar şürekasını karşısına anlatır da anlatır, bişeyler sorar ama dinlemez. senin de mesaini harcarlar.
Zaten insan kaynakları müdürü de enteresandır bu şirketlerin. aslında işletme henüz o küçük atölyeden yeni çıkıp şirketleşmeye çalıştığı dönemlerde personelci diye işe alınır bu şahsiyet. şirketleşme sürecinde patrona yaranmak için "bak bunların sigortasını şöyle düşük yatırırız", "tazminatını vermeden böyle adam kovarız" gibi konularda ihtisas yapmış, genellikle iş ahlakı olmayan , lise mezunu, hiç bir vasfı olmayan, vasfı olmadığı gibi vicdanı da olmayan adamlardır bunlar. patron ne derse he der, evet efendim sepet efendim der. el pençe divan durur patronun karşısında. hamile olduğu öğrenilen bir kadını tazminat hakkı kazanmadan kovmak onun en büyük, en önemli, en acil işidir mesela. patronun tetikçisidir bunlar. size de hayatı zindan eder.
Dönem dönem bu şirketler bir yenilik yapmak adına, biraz olsun kurumsallaşabilmek adına işletme müdürü adı altında bazı adamlar alırlar işe. bu adamlar genelde çok tecrübeli, işinin ehli insanlar olurlar. tabi bunlarda şirkete gelir gelmez bir fark yaratabilmek adına radikal uygulamalar yaparlar. mesela bi anda çay kahve serbest olur. yakında bayram varsa erzak dağıtılacağını müjdeler. motivasyonun verimle olan ilişkisini çok iyi bildikleri için çalışanı az biraz daha motive etmek için ufak tefek ödünler verirler. sonra muhasebeci ile personelci kafa kafaya verirler, patrona henüz göstermedikleri bazı raporları incelerler. bi bakarlar ki yeni gelen adamın yaptığı hamleler doğru. "sen kim oluyorsun da daha geleli iki ay olmasına rağmen bu işletmenin verimini arttırıyorsun" diye söylenmeye başlarlar. bakarlar ki kendi koltukları altından gidebilir, bu yeni işletme müdürünü bir tehlike olarak görürler. ondan sonra başlar kulisler, dedikodular. şu yüzüklerin efendisinde gölgelerin içinden çıkıp kralın kulağına birşeyler fısıldayan adam gibi, patrona olur olmadık şeyi anlatır doldururlar yeni adama karşı. her işine çomak sokarlar. ödemelerini aksatırlar, yeni personel ister ayak sürürler. ama bunu çok ustaca (!) yaparlar. bilerek yaptıkları yanlışları o adama mal ederler ve adamın başını yerler sonunda. küfür kıyamet attırırlar işten.
böyle alengirli bir şirket türüdür bu aile şirketi. tiksindim çalışma hayatından.
Kurumsal firmalarda iş bulun.
Bulursanız bana da haber verin :)))
bildiğin übermensch kafaların yaşandığı şirketlerdir.
450-500 çalışanı olup da kurumsallaşamamış aile şirketlerinde çalışmak inanılmaz gariptir. patronun 20-25 yaşına gelmiş liseyi zorla bitirip, özel üniversitede okumayı bile becerememiş / yada güç bela bitirmiş ama babasının şirketinde gündüzleri işe gelsin kızlara bulaşmasın diye hiç bir işe yaramadan, bilmem ney müdürlüğü yada müdür yardımcılığı verilmiş elemandır gerçekte.
3 tane aile şirketinde çalıştım. dolayısı ile aile şirketlerinde ki çalışma şartları konusunda üç beş kelime ahkam kesecek haddi kendimde bulabiliyorum. Hala bir aile şirketinde çalışıyorum.
Bilhassa tekstil sektöründe ise koşarak uzaklaşın. Çalıştığım bu 3 şirketin bir tanesi tekstil sektöründe idi. gerçi bir diğeri de tekstil sektöründe bir firma ama tekstil makineleri imalatı üzerine olduğu için tekstil kültürünü oldukça yoğun almış bir şirketti.
Bunlar genelde küçük küçük işletmelerden, mesela atölyelerden çıkıp bugün oldukları hale geldikleri için, kafaları da o küçük atölyeden almışlardır. hala o atölye kafasını yaşarlar mesela. yüz bilmem kaç milyon cirosu olan şirketin yönetim kurulu başkanının derdi gücü uyduruk bir yazıcının toneri olabilir mesela. adam mesai harcar buna. toplar şürekasını karşısına anlatır da anlatır, bişeyler sorar ama dinlemez. senin de mesaini harcarlar.
Zaten insan kaynakları müdürü de enteresandır bu şirketlerin. aslında işletme henüz o küçük atölyeden yeni çıkıp şirketleşmeye çalıştığı dönemlerde personelci diye işe alınır bu şahsiyet. şirketleşme sürecinde patrona yaranmak için "bak bunların sigortasını şöyle düşük yatırırız", "tazminatını vermeden böyle adam kovarız" gibi konularda ihtisas yapmış, genellikle iş ahlakı olmayan , lise mezunu, hiç bir vasfı olmayan, vasfı olmadığı gibi vicdanı da olmayan adamlardır bunlar. patron ne derse he der, evet efendim sepet efendim der. el pençe divan durur patronun karşısında. hamile olduğu öğrenilen bir kadını tazminat hakkı kazanmadan kovmak onun en büyük, en önemli, en acil işidir mesela. patronun tetikçisidir bunlar. size de hayatı zindan eder.
Dönem dönem bu şirketler bir yenilik yapmak adına, biraz olsun kurumsallaşabilmek adına işletme müdürü adı altında bazı adamlar alırlar işe. bu adamlar genelde çok tecrübeli, işinin ehli insanlar olurlar. tabi bunlarda şirkete gelir gelmez bir fark yaratabilmek adına radikal uygulamalar yaparlar. mesela bi anda çay kahve serbest olur. yakında bayram varsa erzak dağıtılacağını müjdeler. motivasyonun verimle olan ilişkisini çok iyi bildikleri için çalışanı az biraz daha motive etmek için ufak tefek ödünler verirler. sonra muhasebeci ile personelci kafa kafaya verirler, patrona henüz göstermedikleri bazı raporları incelerler. bi bakarlar ki yeni gelen adamın yaptığı hamleler doğru. "sen kim oluyorsun da daha geleli iki ay olmasına rağmen bu işletmenin verimini arttırıyorsun" diye söylenmeye başlarlar. bakarlar ki kendi koltukları altından gidebilir, bu yeni işletme müdürünü bir tehlike olarak görürler. ondan sonra başlar kulisler, dedikodular. şu yüzüklerin efendisinde gölgelerin içinden çıkıp kralın kulağına birşeyler fısıldayan adam gibi, patrona olur olmadık şeyi anlatır doldururlar yeni adama karşı. her işine çomak sokarlar. ödemelerini aksatırlar, yeni personel ister ayak sürürler. ama bunu çok ustaca (!) yaparlar. bilerek yaptıkları yanlışları o adama mal ederler ve adamın başını yerler sonunda. küfür kıyamet attırırlar işten.
böyle alengirli bir şirket türüdür bu aile şirketi. tiksindim çalışma hayatından.
Kurumsal firmalarda iş bulun.
Bulursanız bana da haber verin :)))