Bu ses kaydına inanmak için gerizekalı olmak lazım


Yeni konu olarak aç bence bunu angrym..Mühim zira..
 
Ya benim anlamadigim su.

Onlar basbakan oldular bakan oldular diye rusvet, guya zekat adi altinda yada yardim adi altinda onlara mubah mi?

Sadece milletvekili maasiyla yada bakan maasiyla yasadiklari hayat nasil surudurulebilir. Onlar herseyin en iyisine layikta bizim basimiz kel mi?
 
Dinliyorum hala...
Adacıklar, gemicikler..

Bunların hesabı pazarlığı yapılırken "Allah razı olsun" demeler...

Var arkadaş, vay...


bunlari bana soylemislerdi daha once bazi arkadaslar. inanmadim, asla yapmazlar, iyi artik daha neler diye.
Resmen icimi yikildi.

Onlarin dindar olan insanlara verdigi zarari kimse vermemistir heralde ne zamandir. Artik dindarim desen sana yiyici gozuyle bakiciklar bu memlekette.

yaziklar olsun onlara. yaziklar olsun olanlara sesini cikarmayan, kenardan izleyen dindarlara.
 

Haklısın maalesef....
 
tabiki hiç kimse inanmıyor o kayıtlara...
hep aynı taktik..bundan öncekilere de aynısı uygulandı.. iktidardan düşürmek istenince direk 'yolsuzluk var'...böyle denen nice kişiler araştırma soruşturmalardan hiçbirşey çıkmasa bile o damga kalıyor artık..
çamur at izi kalsın...
 



Başbakan, son 10 yıldır belki de ilk kez savunmaya geçti.
Hep o hamle eder, gündem belirler, çerçeveyi çizerdi; diğerleri ona cevap yetiştirirdi.
İşler ilk kez tersine döndü.
Gündem, Erdoğan’dan bağımsız hareket eden, başıboş bir mayına dönüştü. Onu ne zaman, nerede vuracağı belli değil.
Her gece yeni bir dinleme kaydı, sağlam görünen bir urbayı iplik iplik çözerken Başbakan’ın yeni bir açığını ele veriyor.
Ve Erdoğan, cevap veremiyor:
“Hayır, o ses benim değil. Asla oğlumla böyle bir konuşma yapmadım. ‘Paraları sıfırla’ diyen ben değilim” diyemiyor.
Telefonda “Tamamen sıfırlandı mı” diye soran kısık sesi izah edemedikçe, meydanlarda yüksek sesle bağırıyor.
O bağırtı, o kısık seste hissettiğimiz suçüstü ürpertisini bastırmaya yetmiyor.
Tersine, “telefondaki kısık ses”in meydandaki her haykırışı, neyi örtmeye çalıştığı sorusunu beraberinde getiriyor.
Başbakan, ilk kez gündem yaratmıyor, gündemden kaçıyor.

***

Ama kaçarken tehlikeli bir şey yapıyor.
“27 Mayıs heyülası”nı hortlatıyor.
Menderes’in arkasına saklanıyor.
Dün, “Çok önemli bir tarihi belge açıklayacağım” diyerek 27 Mayıs’tan sonra, dönemin Eskişehir Sıkıyönetim Komutanı’nın, “Hükümet erkânı, beraberinde 12 uçak dolusu altınla yurtdışına kaçarken yakalanmıştır” diyen bir bildiriyi halka dağıttığını iddia etti.
Tarihin dikkate almadığı bir bildiriye halkın dikkatini çekme gayretkeşliğinin tek bir nedeni var:
“Dün Menderes’i soygunculukla suçladılar, bugün beni suçluyorlar” demek...
Menderes’i kendine siper ederek telefondaki soygunu perdelemek...

***

Bu iddia, bugünkü çürük kokusunu gidermeye yeter mi?
Başbakan’ın oturak yerinde kıl olmakla müftehir kitleler, “Onu bırak da niye telefonda oğluna ‘Evde ne var ne yok çıkar’ dedin, onu anlat” demez mi?
“Vurdumduymazlığın bu kadarına da pes” diye isyan etmez mi?

***

Tarihten biliyoruz ki, etmiyor.
Halkımız, belki otoriteye hürmetinden, belki “Ne olur ne olmaz” korkusundan, Hünkârın gidişinden tamamen emin olmadıkça alkışı, tezahüratı kesmiyor. Lakin devrildiği saat, heykelinin üzerinde zıplamak için meydanlara doluyor.
Şark’ta işler biraz böyle yürüyor.
Madem Başbakan, DP döneminden dem vurdu; biz de o dönemden bir örnek verelim. Kendisine Menderes’in gözde bakanlarından Samet Ağaoğlu’nun “Yassıada Günlükleri”ni (Gülay Sarıçoban, Yapı Kredi Y, 2013) okumasını tavsiye edelim.
Ağaoğlu, Başbakan’ı “uçuran” o alkışların, o övgülerin, o tezahüratın nasıl kandırmaca olduğunu, nasıl bir anda tersine dönebildiğini, bugün “Dik dur” diye gaz verenlerin, devrildikten sonra nasıl “Biz onu uyarmıştık” diye yan çizdiklerini, “içeriden” gözlemlerle anlatıyor.
Kitaptan bir bölümü aktarırken bayat sıkıyönetim bildirilerinden ziyade, ibretlik tanıklıklara itibar edilmesinin, kişi ve ülke sağlığı açısından daha anlamlı olduğunu belirtmek istiyorum.

SAMET AĞAOĞLU’NUN KİTABINDAN
Nerede Hayranların?
“Vekiller onun (Menderes’in) sözlerini hayranlıkla dinledikleri, alkışladıkları, en ufak bir itiraz yapmadıkları halde şimdi (Yassıada’da) ‘Bizim haberimiz yok’ diye kekeliyorlar. Menderes iktidarda ‘Bütün şerefler benimdir’ diye kükrüyordu. O halde neden bugün ‘Bütün mesuliyetler benimdir’ diyemiyor? ‘Çok güzel yapmışsınız, hayran olduk’ diyenler neden şimdi, ‘O yaptı, biz de tasvip ettik’ demek cesaretini gösteremiyor? İşte Şark burada kendini gösteriyor. Ah melun Şark! Ah bu Şark’ta politika yapmak! Seni düşmanların değil, dostların yiyor!”

Can Dündar
 
Son düzenleme:

kimse inanmıyor demeyelim
:26:
 
painladder:
bilal ses kaydına gerçek diyenler: yerli ve yabancı birçok ses mühendisi.
neden gerçek diyorlar: birçok defa anlatılan analizlere dayanarak

bilal ses kaydına sahte diyenler: bilim ve teknoloji bakanı.
neden sahte diyor: öyle hissediyor.
 
Nedense ben bu ses kayıtlarının yüzde yüz gerçek olduğuna eminim.
Başbakanın ve akrabalarının mal varlığından olsa gerek...
Dünyanın sayılı zenginlerinden kendisi şu anda.
 

çok hisli bir bakanımız var.boşuna bilim ve teknoloji bakanı olmamış
 
Walla kim geldiyse bu ulkenin basina yiyip icip gitti simdikilerde oyle artik haber izlemek bile gelmiyo icimden midem kaldirmiyo bu kadarini chp nin de mhp ninde diger lerininde baskanlrindan bi cacik olmaz walla hepsi ayni yolun yolcusu siyasetten tiksiniyorum artik daha neler neler olur allah muhafaza
 

Artık bişeylerin değişmesi lazım zaten biz yiyip içenlere müsade ettikçe onlar da var olmaya devam edecekler.
 
Son düzenleme:

ahahaha çok güldüüüm hay siz çok yaşayın inşallah... hissetmek önemli tabi ne bilcek elin gavurunun alet edevatı cık cık cık..
 

facebook durum bildirimim - şaşırmamış hissediyor
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…