Insanlara ve hayvanlara duyarlı olma konusu tartisilmis, kimseyi etiketlemeden fikrimi yazmak istedim. ben yasam hakki savunucusuyum. yani benim icin can taşıması yeterli ona duyarlı davranmam icin. evet ben sinekleri böcekleri de oldurmuyorum, uzak tutmak istedigim haşere tarzi ya da fare gibi sagliga zarar verebilecek canlilar icin de alternatif yollar ariyorum, kimyasal yolla ya da baska türlü zarar vermemek icin mücadele ediyorum. herkesin tek bir yasam hakki var cunku, bir karasinegi yanlislikla bile oldursem onun tek kullanimlik yasamini gasp etmis olurum, benim icin cinayetle esdegerdir. herkese saygi duymakla birlikte hayvansal ürün yemem de, ben karnimi doyurucam diye birileri kesilmek zorunda degil diye düşünürüm, neyse bu konu dini meselelerden dolayi tartışılıyor o yuzden dedigim gibi herkese saygim sonsuz, dogrusu benimki demiyorum, ben sadece fikrimi yaziyorum polemige girmek istemem.
Esim de ben de sosyal hizmet alaninda dezavantajli bireylerle calisiyoruz yıllardır. ve biliyoruz ki insanlar da bu dunyada ve bilhassa ülkemizde gereken haklara sahip degil. ancak sokakta kalan, acliktan donan insan varsa bu onun kendi tercihidir. en kötü ihtimalle devlet ona mutlaka bir barinma hizmeti sunar. kalitesi tartisilir elbette ama en azindan acliktan ve soguktan ölen insan yok, dedigim gibi varsa da kendisi kurum bakimini istemememistir. her gece polisler ve sosyal hizmet ekipleri koordineli devriye gezer ve sokaktaki insanlara devlet korumasi destegi teklif eder, bu sistemin bizzat icinde oldugumuzdan bundan eminiz.
en asgari düzeyde yasam hakkini hayvana veriyor muyuz peki? malesef hayir. yine isin icinde oldugumdan kendimden emin cevapliyorum cunku o arayinca gelip aliyor dediginiz barinaklari da denetleyen ekibin icindeyim. bir cok belediyenin sadece köpek barinagi var orasi da bir kopegi rezil sartlar altinda 15 gun tutup geri ayni yere koymaktan oteye gidemiyor. kediler icinse ulkede bir elin parmagini gecmez barinak sayisi. sadece benim son bir yılda kucagimda mikroptan, acliktan, soguktan can veren hayvan sayisini bilmek istemezsiniz. basit bir antibiyotige ulaşamadigi icin sepsise giren, 5 liralik damlayi zamaninda bulamadığı icin kör olan hayvanlari saymıyorum bile...
Esimle elimizden geldigince is disinda da insanlara yardim etmeye gayret ederiz, ancak biliriz ki onlara hic degilse devlet el uzatıyor. ekstra bir yerden para gelse hemen kosa kosa bunu sokak hayvanlarina harcariz. Çünkü onlara bir kac 'hayvansever' disinda el atan yok ne yazikki. ne saglik guvenceleri var ne devlet korumasi... hayvansever degilim bu arada, dedim ya ben yasam hakki savunucusuyum. yani bir türden ibaret görmüyorum sevgiyi, hakki... kedileri sevip kopekleri kovmuyorum, kopekleri besleyip böcekleri ezmiyorum. bunu da iyilik diye yapmiyorum, zaten onlarin hakki olani onlardan almamam gerektiginin bilincindeyim.
Bu kadar seyi niye anlattım? 20. yuzyilin bize en guzel gosterilen, ama sonuçları en adaletsiz olan kavramini eleştirebilmemiz icin;'HUMANIZM'. yani insani sevmek, insana deger vermek. yani kisaca türculugun dik alasi! insani delicesine yucelten, herseyi, herkesi insan icin varsayan değerler doktirini.
Nefes alan, yasayan, can tasiyan, aci cekebilen, merkezi sinir sistemine sahip herseyi kusatsa sevgimiz ne kaybederiz?