Doğal seleksiyon Hitlerin NSDAP partisini kurarken amacını temellendirdiği Darwin'e ait bir teoridir. Kitabı Kavgam'da da buna defalarca atıf var.
Darwin'in kuzeni Francis Galton buradan hareketle doğal seleksiyon varsa doğal olmayan seleksiyon neden olmasın diyerek Eugenes(Öjeni) fikrini öne sürdü.
Seleksiyon 20. yüzyılda sonu kanlı biterek alnına leke sürülmüş bir konu.
Öjeni Hitler'in fiiliyatında önemli bir yer tutar. Sadece yahudi soykırımında değil, çingeneler, komünistler, çekler, Alman ırkının sırtına kambur olduğu gerekçesi ile katledilen 250 bin zihinsel ve bedensel engelli Alman vatandaşı, 500 binden fazla kısırlaştırılan Alman vatandaşı kısaca aryan ırkına mensup olmadığı için öldürülen herkesin vebalinde 'uyumlu ve güçlü olanın' ayrıştırılması, 'uyumlu' olmayanın ortadan kaldırılması fikri yatar.
'Doğal seleksiyon' bilimsel bir kanun olmayıp, varlığı tartışmaya açık bir teoridir.
Bunu doğru kabul edelim;
Seleksiyonun doğal olması için, ileride ne tür zararlar verebileceği "belirsiz" çocuğun benim müdahalemin dışında kendi halinde ölmesi gerekir.
Şayet mevzubahis olan ölüm ise ve gözümün önünde olup müdahale edebileceğim halde kendi haline bırakıyor isem bu bir cinayettir. Ve doğal seleksiyon değil Francis Galtonun literatüre sürdüğü üzere 'doğal olmayan seleksiyon'dur.
Yukarıda bahsi geçen filmde bu konu etrafında bir soru ortaya atıyor esasen.
İleride büyük zararlar verebileceğini bildiğiniz bir insanın bebeklik hali ile aynı odada olsaydınız onu öldürür müydünüz?
Karşıt sorulardan biri de şu;
Bu bebeğin ileride büyük bir kötü olacağına emin miyiz? Ya olmazsa?
Ya çok mühim iyi işler yaparsa mesela?
O bebeğin ne tür zarar verebileceği ihtimali ile yaşam hakkını sorgulamak haddimize mi? Benim haddime değil.
Hitler gibi uber kötü biri için bile tartışmaya açılan bu hakkı henüz 3 aylık ve hala masum olan bebeğe de veriyorum.
Zira birileri de beni ve ırkımı kımıl zararlısı gibi görüp, totem sırığının en altına yerleştirip, parya sınıfında ölmeye müstehaklar sınıfına koyuyor.
Bu onlar 'güçlü ve uyumlu' olduğu için değil, öyle olduklarını iddia ettikleri için kendi kendilerine tanıdıkları bir hak.