böyle bir kadın tanıdınızmı?

SERRA

Popüler Üye
Kayıtlı Üye
2 Kasım 2007
388
287
123
Tekirdağ
elinde bıçak, fayansları seyretmeye başladı kadın. Çalı fasulyesini ayıklamış, soğanları ve domatesin kabuklarını soymuştu. Hepsini çiğden karıştıracak, kısık ateşte pişmeye bırakacaktı. Domatesleri küçük küçük doğrarken birden büyük bir yorgunluk hisetti. Omuzları düşük, sırtı hafif kambur, ellerinde domates ve soğan kokusu kaç yıldır bu fayansların önünde yemek pişirdiğini, bulaşık yıkadığını düşündü. Bıçağı bıraktı tezgaha ve yatak odasına doğru yürüdü. Yatağın üzerine oturdu. "Tozları almasam, lavaboları ovmasam, ütü yapmasam ne değişir?" diye düşündü. "Ya da şimdi çekip gitsem..." Tuvalet masasının aynasında kendisine baktı. Bakımsız saçlarını, gözlerinin altındaki mor lekeleri ve yüzündeki sarkmayı fark etti bir kez daha. Geçip giden zamana ve zamanın hızına şaştı. Özel günler için saklanan, o özel günler de çok nadir söz konusu olduğundan bayatlamış parfümlere, aynanın önüne dizdiği diğer süslenme malzemelerine baktı. Kimse sorumlu değildi bu bayatlamadan. Kendisi dışında...
Tekrar mutfağa döndü. Alıştığı şeyleri yapmaya başladı yine. Tencereye hazırladığı malzemeyi koydu. Şekerini ilave etti. Kapağını kapadı. Ocağa yerleştirdi tencereyi. Mutfağı toparladı. Elbezlerini yıkadı. Buzdolabını temizledi. Sebzelikten bozulmaya yüz tutmuş sebzeleri çıkarıp attı. Çöpün ağzını bağladı. Kapının önüne koydu. Evi toparladı. Gömlekleri ütüledi. Yatak çarşaflarını değiştirdi. Makineden çıkardığı çamaşırları astı. Salata malzemelerini yıkadı. Salatayı hazırladı. Üzerini kapadı. Pişmiş olan fasulyeyi servis tabağına aktardı. Dolaba kaldırdı. Mutfağa bir göz attı. Her şey yolunda görünüyordu. Ayakkabılarını giydi. "Bir not bırakmalı mıyım?" diye düşündü. Kalem aradı. Bulduğunda ne yazacağını bilmiyordu. Hiçbir şey yazmamaya karar verdi. Çantasını aldı. Anahtarını masanın üzerine bıraktı. Kapıyı çekti. Merdivenlerden yavaş yavaş indi. Apartman kapısından çıktığını gören kediler yemek hevesiyle miyavlamaya başladılar. Sokağın başına doğru yürümeye başladı. Caddeye çıktı. Bir taksiye bindi. Nereye gideceğini düşünmemişti. Herhangi bir yer söyledi. Radyoda sevdiği bir şarkı vardı. Birden ağlamaya başladı. Taksici önce ses etmedi sonra bir mendil uzattı. Belli ki alışkındı. Ağlarken sırası karışık bir sürü şeyi düşünüyordu. İlk çocuğunun doğumunu, kocasının ilk çapkınlığını, annesinin cenazesini, çocukluğunu... Hepsine birden ağlıyordu sanki. Kaçırılmış fırsatlara, sırt çevrilmiş olasılıklara, yarım bıraktıklarına... Doğradığı bütün patates ve soğanlara. Ve hiçbir yere gidemeyişine. Her defasında vazgeçişlerine. Yine pişman olarak evinin adresini söyledi şoföre. Anlayışla kafa salladı şoför.
Hiç acele etmeden bıraktı kadını evinin kapısına. "Okuldan gelmiştir" diye düşündü zili çalarken. Oğlu açtı kapıyı yüzüne bakmadan, "nerdesin anne yaaa karnım aç benim!" Kadın kalakaldı kapının önünde. Her şey hazırdı oysa. "Ben yetiştirdim bu çocuğu" diye düşünerek mutfağa girdi. Yemekleri çıkardı. "Bir gün çekip gitsem açlıktan ölür mü bunlar" dedi yüksek sesle. Bir gün çekip gidemeyeceğine yandı içi. Sofrayı kurdu. Oğluna seslendi. Anahtarına çarptı gözü. Çantasına koydu. Masayı topladı. Bulaşıkları yıkarken gözü fayanslara takıldı yine. Radyodaki şarkıyı söylemeye başladı usul usul. "Kimseye etmem şikâyet Ağlarım ben halime..." Oğlunun sesi geldi içerden. "Anne kapı çalıyor baksana..." Boğazında bir ağrı, kapıyı açmaya gitti kadın. Kocası gelmişti. Karşı komşusu da okuldan dönen çocuğunu karşılıyordu. Güldüler birbirlerine. "Göz altları morarmış" diye düşündü her ikisi de diğeri için. Birbirlerine ne kadar benzediklerini farketmeden, duvarlar ve fayanslarla birbirinden ayrılmış mutfaklarda sıradan günlerine devam ettiler... Usul usul şarkı söyleyerek, ağlayarak hallerine...
 
konuyu buraya açmamam gerektiğini biliyorum fakat buraya daha çok yakışacağını düşündüm...bu makaleyi yıllardır saklıyorum ben böyle olmak istemiyorum aklıma geldikçe okuyup gaza geliyorum salmıyorum kendimi :) işte böyle paylaşmak istedim sadece...
 
Herşey insanın kendi elindedir. Başkasına kabahat bulmak yersiz, ki mevzu bahis olan kadında sadece kendinde arıyor suçu. Oysaki değişmek, değiştirmek kendi elinde sadece cesaret:hulya:
 
çok güzeldi, çookkk..... bir çırpıda okuyuvermişim...... teşekkürler.......... a.s.
 
Çok güzel bir yazı bazen insan kapılıyor hayatın bu monoton akışına ama ben silkeleniyorum çoğu zaman kendime bakmaya özen göstermeye çalışıyorum..Umarım hep böyle gider...
 
Çok güzel bir paylaşım , herkes kendinden birşeyler bulmuştur mutlaka bu yazıda...
 
o kadar olmasa da monotonluk yoruyor yap yap elinde kaln birşey yok o an mutlu ediyor seni o temiz ev ütülü kıyafetler karşılık görülmemesi de zor tabi bi teşekkür bi öpücük bi gülümseme alır insanın yorgunluğunu oysa
 
Tam beni anlatmış yazıda kendimi gördüm.Ev kadınlarının halini çok güzel aktarmışlar.Çalışıp ev kadınlığına transfer olunca aynen bu ruh hali içinde oluyorsunuz.Teşekkür ederim arkadaşım yazı için.
 
Çok güzel bir yazı. Ama sanırım böyle kadınlar azaldı artık, benim çevremde kalmadı en azından :sinifsinif:
 
ev hanımı değilim çalışıyorum bende ama yine aynı işleri yapıyorum aynı sıkıntıları çekiyorum.goncumuyor insan ama zamanla yaptıklarının değer görmediği alışkanlık olduğu bir gerçek oysa hiç birşey sadece bir gülümseme yeter emeğimin karşılığına...
 
100ü geçmiş okuyanların sayısı ama yorum yapan az bu arada teşekkür eden arkadaşlarıma bende çok teşekkür ediyorum düşüncelerini paylaştıkları için..yorum yapmayanlarada teessüffff ederim ben sizin için uğraşayım didineyim saçımı süpürge edeyim iki satır iyi veya kötü fark etmez düşüncelerinizi yazmayın ii öyle olsun napalım...:( bende çatlayım burda emi..
 
Çok güzel bir makale gözlerim doldu. Duygusalım bu aralar,senağlama galiba ben böyle oluyorum
 
KADIN

Kimi der ki kadın
uzun kış gecelerinde
yatmak içindir.
Kimi der ki kadın yeşil bir harman yerinde dokuz zilli köçek gibi oynatmak içindir.
Kimi der ki ayalimdir. Boynumda taşıdığım vebalimdir.
Kimi der ki hamur yoğuran.
Ne o, ne bu, ne döşek, ne köçek, ne ayal, ne vebal.
Kaynak: Bydigi Forum http://www.bydigi.net/ask-ve-sevgi/98550-nazim-hikmet-kadin.html#post864818
O benim kollarım, bacaklarım. Yavrum, annem, karım, kız kardeşim hayat arkadaşımdır.

Nazım HıKMET


kadın olmak zor zanaat.....en önemlisi anne olmak ... çekilen tüm sıkıntıların nedeni bu..insani görevleriniz bitince gitme vakti geldiğini anlıyor çok geç olsa da içinizdeki volkan patlıyor..VE GıDıYORSUNUZ
BEN YAPTIM...
 
çok güzel bir yazı
sanki kendimi gördüm bu yazıda tek farkla ben hiç gitmeyi düşünmedim ama bu monotonluk insanı yoruyo gerçekten
biraz anlayış ve takdir edilmeyi bekliyoruz doğal alaraka.s
 
Back
X