- Konu Sahibi angryangel
- #1
Bu sene İstanbul'da ve Türkiye çapında çok yaygın olan bir özel ilköğretim okulunda ingilizce öğretmenliği yapıyordum. Ben 7 ve 8. sınıfların derslerine giriyordum. Bölüm başkanımız hanımefendi zümrelerine kesinlikle ilgi alaka göstermeyen, onları sürekli ezen ve yönetim karşısında kötü durumlara düşüren birisi.
Size bu hanımla ilgili bir kaç anımı aktarayım:
23 Nisan'da misafir olarak okulumuza gelen Alman öğrencileri tanınmış bir avmye gösteri için götürdük. Orada bana bir öğretmen gibi değil hizmetçisi gibi davrandı. Son ana kadar sabırla sustum. Ama giderken öğrencileri servise bindirdiğimizde bana bağırarak öğrencileri saymamı söyledi. Ben de elimde olmayarak karşılık verdim.
7. ve 8. Sınıfların 4. sınavını yaptık. Normalde cevap anahtarlarımı kendim çıkartırım. Ama o sınavda bana cevap anahtarını kendisi çıkartıp verdi. Ben de ona güvenerek kontrol etmedim. Keşke etseymişim. Baştan aşağı yanlış. Sonra bu yanlışı kendisine iletirken yanımıza SBS koordinatörü geldi ve konuşmamızı duydu. Bölüm başkanı hanım gerçekten bozuldu.
Tüm bunların yanında sürekli 6. sınıf derslerinden kaçtı ben de çok yoğun olduğum halde her seferinde onun derslerine girip onu telafi ettim. Ki çok güvendiğim bir zümrem onu ben dersteyken bahçede rehber öğretmen hanımla sohbet ederken görmüş.
Okul çapında İngilizce Günü adı altında bir etkinlik yapacaktık. İlköğretim birinci kademe ingilizce öğretmenleri güzel çalışmalar yaptılar. Ben de 7. Sınıflarımla bir tiyatro piyesi hazırladım. Ama bölüm başkanımız tembelliğinden hiç bir şey yapmadı ve sırf onu korumak adına benim piyesim son dakikada bana haber verme nezaketi dahi gösterilmeden programdan kaldırıldı.
Okulun radyosu için yapılacak anonsların çevirilerini hep bana ve diğer zümrelerime devretti (ki bunlar aslında kendisine ait olan işler) çünkü iki ingilizce kelimeyi yan yana koyup doğru düzgün bir cümle kuracak kadar bilgisi yoktu (bu sadece benim fikrim değil diğer zümrelerim ve hatta herkese karşı nötr olan native speaker arkadaşımız bile böyle düşünüyordu)
Çocukları genellikle korku ile sindirerek kendisine çekiyordu. Ben sevgi gösterdiğim için tecrübesiz, sınıf idaresi blmeyen bir öğretmen oluyordum ki benim bu meslekte 6 yılım gitti ve 6. sınıflar derslerine her girdiğimde beni coşkuyla karşılarlardı. Kendi öğretmenlerini (bölüm başkanımız) kesinlikle istemezlerdi.
Ve Haziran ayı geldi çattı yani önümüzdeki sene için sözleşme görüşmeleri. Patronun bana tek söylediği şey hocam sizinle çalışmak istemiyoruz. Sebep ise İngilizce konuşmayı bilmemem (Ki ben KPDS ÜDS dersleri vermiş bir öğretmenim) ve öğrencilerimle sıcak ilişki kuramamammış (bekarken oturduğum şehirdeki öğrencilerim dahi hala beni arayıp sorarlar). Yani anlayacağınız kendine ait meziyetleri benim üzerimde yansıtarak beni ekmeğimden etti.
Hayatımda hiç bu kadar aşağılandığımı hatırlamıyorum. Hem de haksız yere. O yüzden ben bu hanımı Allah'ın yüce adaletine havale ediyorum. İftira ile bir yerlere gelenlerin acı sonunu yaşamasını diliyorum.
Size bu hanımla ilgili bir kaç anımı aktarayım:
23 Nisan'da misafir olarak okulumuza gelen Alman öğrencileri tanınmış bir avmye gösteri için götürdük. Orada bana bir öğretmen gibi değil hizmetçisi gibi davrandı. Son ana kadar sabırla sustum. Ama giderken öğrencileri servise bindirdiğimizde bana bağırarak öğrencileri saymamı söyledi. Ben de elimde olmayarak karşılık verdim.
7. ve 8. Sınıfların 4. sınavını yaptık. Normalde cevap anahtarlarımı kendim çıkartırım. Ama o sınavda bana cevap anahtarını kendisi çıkartıp verdi. Ben de ona güvenerek kontrol etmedim. Keşke etseymişim. Baştan aşağı yanlış. Sonra bu yanlışı kendisine iletirken yanımıza SBS koordinatörü geldi ve konuşmamızı duydu. Bölüm başkanı hanım gerçekten bozuldu.
Tüm bunların yanında sürekli 6. sınıf derslerinden kaçtı ben de çok yoğun olduğum halde her seferinde onun derslerine girip onu telafi ettim. Ki çok güvendiğim bir zümrem onu ben dersteyken bahçede rehber öğretmen hanımla sohbet ederken görmüş.
Okul çapında İngilizce Günü adı altında bir etkinlik yapacaktık. İlköğretim birinci kademe ingilizce öğretmenleri güzel çalışmalar yaptılar. Ben de 7. Sınıflarımla bir tiyatro piyesi hazırladım. Ama bölüm başkanımız tembelliğinden hiç bir şey yapmadı ve sırf onu korumak adına benim piyesim son dakikada bana haber verme nezaketi dahi gösterilmeden programdan kaldırıldı.
Okulun radyosu için yapılacak anonsların çevirilerini hep bana ve diğer zümrelerime devretti (ki bunlar aslında kendisine ait olan işler) çünkü iki ingilizce kelimeyi yan yana koyup doğru düzgün bir cümle kuracak kadar bilgisi yoktu (bu sadece benim fikrim değil diğer zümrelerim ve hatta herkese karşı nötr olan native speaker arkadaşımız bile böyle düşünüyordu)
Çocukları genellikle korku ile sindirerek kendisine çekiyordu. Ben sevgi gösterdiğim için tecrübesiz, sınıf idaresi blmeyen bir öğretmen oluyordum ki benim bu meslekte 6 yılım gitti ve 6. sınıflar derslerine her girdiğimde beni coşkuyla karşılarlardı. Kendi öğretmenlerini (bölüm başkanımız) kesinlikle istemezlerdi.
Ve Haziran ayı geldi çattı yani önümüzdeki sene için sözleşme görüşmeleri. Patronun bana tek söylediği şey hocam sizinle çalışmak istemiyoruz. Sebep ise İngilizce konuşmayı bilmemem (Ki ben KPDS ÜDS dersleri vermiş bir öğretmenim) ve öğrencilerimle sıcak ilişki kuramamammış (bekarken oturduğum şehirdeki öğrencilerim dahi hala beni arayıp sorarlar). Yani anlayacağınız kendine ait meziyetleri benim üzerimde yansıtarak beni ekmeğimden etti.
Hayatımda hiç bu kadar aşağılandığımı hatırlamıyorum. Hem de haksız yere. O yüzden ben bu hanımı Allah'ın yüce adaletine havale ediyorum. İftira ile bir yerlere gelenlerin acı sonunu yaşamasını diliyorum.