Anneciğin için çok üzüldüm canım. Allah ondan razı olsun. Seni sarmış sarmalamış, kimseye muhtaç etmemiş, bu yaşa getirmiş...Zordur genç yaşta dul kalmak...bir kendine üzülürsün, bir evlatlarına, bir de gidip de hiç gelmeyecek olana...Elele tutuşup gezen bir çift görünce için cız eder, eskiyi hatırlatacak her şey, her doğum günü, evlilik yıldönümü, ve onsuz geçecek bayramlar...hepsi de çok zordur...ortamlara girmek istersin, eşini kıskananlar çıkar, gözler hep senin üstünde olur...biraz makyaj yapayım dersin adın kötüye çıkar...yaşına göre giyinsen "eşi öldü bu koca arıyor" derler, giyinmezsin "kocakarı gibi oldu "derler..derler de derler...o kadının içinde kopan fırtınaları bir tek kendisi bilir....Sahipsiz görürler...ezmeye çalışırlar...erkekler fırsat kollar acaba birşey çıkar mı diye...bazı yaralar zamanla kapanır gider...lakin eşini kaybettiğinde o yara kapanmaz, sürekli o yarayı kanatanlar olur çünkü...Çoğunu az buçuk ben de yaşadım...Ama ben her zaman dik durdum...Beni öldürmeyen bu acı belki beni daha da güçlendirdi...Önceliğim çocuklarımdı...Dışarıya kulağımı tıkadım ve işime baktım...Beni ezemediler, ezemezler...Bu da ekonomik özgürlüğüm olduğu için şüphesiz...iyi ki okutmuş beni babam...yoksa iki çocukla babaevine dönmek vardı...Baban bile olsa o evden çıkınca tekrar girmek zordur, hem de iki çocukla...her şeyi kafana takarsın, lafları sana batar, kendini sığıntı gibi görürsün...Tekrar evleneyim desen çocukların vardır ve onlara kıyamazsın...sevdiğinin yerine bir başka adamı oturtmak da çok zordur..Kısacası çok zordur dul olmak...Kaderine razı olup yalnız başına yoluna devam edersin...