- Konu Sahibi yazar_asigi
-
- #1
Merhaba kızlar. Siteye üye olacak zamanı ancak bulabildim. Çok fazla girmiyorum internete.
Öncelikle beni dinleyen herkese çok teşekkür ederim.
Ben 24 yaşındayım. 2 yıllık bir okuldan mezunum..
Konuya girmek istiyorum..
Ben bir yazara aşık oldum. Birkaç yıl önce. Bunu söylediğim herkes bana acıyan gözlerle baktılar hep. Takıntı diyenler de oldu.
Ama değildi. Bu kişi bir yazar. 2 sene önce bir arkadasımın bana hediye ettiği kitabını okuduğum zaman başladı herşey.
Okuduğum en muhteşem kitaptı. Sonra gidip bütün kitaplarını aldım okudum. Tanımadan aşık olmuştum. Hayallerimde büyüttüm birkaç zaman...
Onun yüzünü görmeyi hiç düşünmemiştim hatta. Çok tuhaf gelebilir size..
Kendime bir ütopya yaratmıstım adeta. Sevgilim de vardı. Ama sevmiyordum onu. Sürekli birlikteydik ama ben onun yanındayken hep yazar olanı düşünüyordum. Gözüm sevgilimi görmüyordu. İstanbulda yaşıyordum o zamanlar. Ailem başka şehirde. Okul için kayda geldiğimde birlikte kaldığım ev arkadasımla tanısıp ev tutmustuk. Tamamen delilikti aslında tanımadığım birini sevebilmek.. Her neyse. Hayat benim için İstanbula geldiğimde değişmişti. Doğum günümde ev arkadasımın bana hediye ettiği o kitapla. Sürekli odamda onun kitaplarını okuyor. Sonrada yatağıma oturup kendi defterimi karalıyordum. Çok duygusal biri oluveren ve hiçbir zaman bir partiye katılmayan ben tamamen kopmuştum dünyadan. Yazarıma ait sadece kitabın arkasında küçük bir resim vardı. Herşey onda ibaretti... Birçok şehire imza günlerine gittiğini biliyordum. Ve birgün ben ailemin yanına Sakarya'ya tatile gittim. O hafta onun orda imza gününün olduğunu öğrendim. Gitmek aklımda yoktu ilk başta ama buraya kadar gelmiş ve bana çok yakınken fırsatı kaçırmak istemedim. Anneme anlattım herşeyi beni anlayışla karşıladı belli etmedi ama oda bana zavallı der gibi bakmıştı. O gece heyecandan uyuyamamıştım ve uyuduğumda saat 3 e geliyordu ve o sabah 9 da burdaydı. Ne zaman uyuyup uyanıp hazırlanacaktım! kokrtuğum gibide saat 8di uyandığımda. Saçımı bile tarayamadan ceketimi de aldım çıktım. Yarım saat otobüs bekledim gelmedi! Koşa koşa gittim. Acayip bir kalabalık vardı. Bu kadar mı seviliyordu dedim içimden hatta kıskandım. :) .Ulaşamadım ona... Herkesin dağılmasını beklerken fena bir yağmur bastırdı. İçeri giremediğim içinde ıslandım. Çok şükür ortalık seyrelmişti ve ben onun yanına gidebilmiştim...
Onu ilk gördüğüm andaki duyguları anlatmam imkansız.. Ben bile şaşırmıştım onu içimde ne kadar büyüttüğüme. Yanına gittim ve ıslanan kitaplarını ona doğru uzattım, yüzüme gülerek öyle bir baktı ki... Gözleri çok güzeldi, saçları hafifte dökülmüş... Benden yaşça da büyüktü haliyle. O kadar şeyler yaşamış, ve yazmıştıki bilmiyorum belkide onun o güzel yüreğine aşıktım ben. Sırılsıklam halimi görünce ordan birine hırkasını vermesini söyledi ve bana verdi. Ben şaşırmış bir vaziyette onun yüzüne bakıyordum." Al lütfen" diyiverdi içimi delip geçen sesiyle.. Teşekkür bile edememişim "birşey değil" dedi. Çok kızardım :) Sonra gitmemiz gerek deyip kalktı masasından.. Hırkasını ona veriyordum "hava soğuk sende kalabilir" dedi. Çocuk gibi dans etmek istedim o an. Hayalimden elimde olan somut birşey, hem de onun kokusunun sindiği...
İmza gününden bir hafta sonra İstanbula döndüm. Ben tabi hala uçmuş aşık modundaydım. Bir daha ona o kadar yakın olamayacağımı bildiğim halde... Arkadaslarım bana gelirlerdi haftada bir iki akşam. Çay içip, sohbet ederdik. Yine bunlardan biri olan bir gün anlattım onlara. İnanmadılar bana. Liselilerin şu ünlü şarkıcılara hayran olması gibi birşey diyip alay etmeye bile götürdüler. Aldırmadım. Ondan sonra kimseye hiçbirşey anlatmadım. Sedef hariç.. (ev arkadasım)...
Aylar, yıllar bu şekilde geçti.Mezun oldum. Sevgilim hala benimleydi. Hatta evlilik hayalleri kurmaya başlamıştı. İstemediğimi söyledikçe ailesiyle tanışmam için bana baskı yapmaya başlamıştı. Aslında kızmıyorum ona haklıydı. Kaç senelik bir beraberliğimiz vardı ve çok seviyordu, bundan hiç şüphe duymadım. Çok iyi kalpli biriydi. Hasta olduğum zamanlarda yine yanımda o vardı. Sakarya ya bile 2 haftada bir görmeye geliyordu. O istanbul da yaşıyordu. Ben memlekette iş bulamadım. O sene dikey geçiişe hazırlandım ve tekrar İstanbuldan bir üniversiteye yerleştim. Sedefte İstanbulluydu. O çoktan bir iş bulup çalışmaya başlamıştı bile. Aynı evi tutmustum. Bikaç ay sonra yanlızlıktan çok sıkıldım ve sedefi yalvara yakara yanıma taşınmasına ikna ettim. Ailesi beni çok sevdiği için sorun yaşamadık.
Ve... Yazarım tekrar bir imza günü düzenliyormuş. Kampüsteki afişte gördüğümde yüreğim çıkacak gibi olmuştu. Yine gidecektim, bu belliydi. Salı günüydü.. Erkenden kalkıp hazırlandım bu sefer. Kendime baktım, süslendim. Herkesten de önce gittim oraya. İlk sırayı kapmıştım bile. Ama aniden sevgilimden telefon gelince kalamadım imzaya. Apar topar çıktım gittim. Beni görmek için bahane bulması gerektiğini ve acil birşey olmadığını söyledi.Deliye döndüm kavga ettim. Ayrıldığımı söyledim. Çok yalvardı ama dönmedim asla... Koşa koşa belki bitmemiştir ümidiyle geri gittim. Çok şükür ki gitmemiş derken biriyle çarpıştım, düştüm ve ayağımı burktum. Çocuk gibi oturup ağlamaya başladım. "Birşey oldu mu?" bu ses... Evet evet oydu. Meğer çarpıştığım kişi oymuş. Yazarım.. Hastaneye götürmek istedi hayır dedim. Şaşkınlık, sinir, aşk hepsini bir anda yaşıyordum. Ama bir anlıkta karşımda olması herşeye değerdi... Teşekkür ettim ve zar zor ayağa kalktım. Yüzü öyle güzeldi, ve sıcaktı ki.. Çay içmeye ben davet ettim onu. Çekingen, utangaç ben bunu söyleyebildiğime inanamıştım. Ne şanstır ki kabul etti, hiç beklemiyordum. İmza salonu bir sahilin kenarındaydı zaten. Çay bahçesine değilde banklara oturalım mı dedi tamam dedim. Başbaşa olmaktan başka ne istiyebilirdim ki :) Oturduk ve yarım saat kadar konuştuk. O anlattı ben dinledim. Ama çoğu zaman o konustu. Yemyeşil gözleriyle bambaşka bir dünyaya götürdü. Orda bıraksın ve hep yanımda kalsın istedim ki gitme zamanının geldiğini söyledi. Bana numarasını verdi ve ayağım için herhangi bir yardım gerekirse yardım edebileceğini söyledi. Ogünden sonra onu hiç aramadım. İstanbul da da çok fazla yapamadım. 1 yıl kadar devam ettim okula durdurdum ve döndüm. Hala onu neden aramadığımı bilmiyorum. Belkide gerçek dünyaya uyanmaktan korkuyorum... Aramızda ki yaş farkı da zaten ailemin kabul edemeyeceği birşeydi. Bütün bunların üzerinden 2 yıl geçti. Ama ben onu 6 ay önce istanbula bir kuzenimin düğününe geldiğimde bir cafede gördüm. Hatta selam bile verdi bana. Ben karşı masamda canlı kanlı duran adamın yüzünü izlemeye doyamıyordum. Oda bana bakıyordu. Ben kaçırıyordum gözlerimi o bakıyordu, o kaçırıyordu ben bakıyordum...
Yazdıklarıma bütün arkadaslarımın da verdiği gibi inanmayarak tepki alacağımı biliyorum. Derdim ona hiçbir zaman kavuşamayacak olmam. O bana benim baktığım gibi bakmayacak, benim gördüğüm gibi görmeyecekti çünkü.. Çevresi o kadar kalabalık ve hayatı benden o kadar farklı kii... Sevemez beni.... Onun kitaplarında yazdığı aşkları kadar büyük olamam hiçbir zaman...
Korkuyorum onu aramaya, elime telefonu aldığımda gözyaşlarımı tutamıyorum hala... Onun beni düşündüğü ihtimali bile yok
Takıntı dediler, çocukluk dediler. Ama ben sevdim. Çok sevdim...
Sevgilimle ayrıldığım günden beri hiç görüşmedim. Ona haksızlık edemezdim çünkü ben mutsuzdum. Her defasında beni mutlu etmeye çalışıyor ama olmuyordum, olmayacaktımda. Şimdi sizden istediğim ben ne yapmalıyım? bu soruma cevap vermeniz. Ne hissettiklerinizi çekinmeden yazmanızı istiyorum. Derdimi anlatamamış olabilirim. Kesinlikle yalan yanlış bir konuda değildir. İçiniz rahat olsun. Ne olur dertleşmeye çok ihtiyacım var.
Arayamam çünkü ben onun yüreğine daha çok küçüğüm... Arayamam çünkü o yazdıklarını büyük bir aşkla başkasını düşünerek yazıyor... Başkasını seviyor.. Arayamam çünkü.... Bir sürü çünkü... Aslında ne çok isterdim anlattığı yaralarını sarmayı...
Ne olur bundan sonra inanın bilmiyorum. Bildiğim tek şey yanlız ve mutsuz olduğum...
Öncelikle beni dinleyen herkese çok teşekkür ederim.
Ben 24 yaşındayım. 2 yıllık bir okuldan mezunum..
Konuya girmek istiyorum..
Ben bir yazara aşık oldum. Birkaç yıl önce. Bunu söylediğim herkes bana acıyan gözlerle baktılar hep. Takıntı diyenler de oldu.
Ama değildi. Bu kişi bir yazar. 2 sene önce bir arkadasımın bana hediye ettiği kitabını okuduğum zaman başladı herşey.
Okuduğum en muhteşem kitaptı. Sonra gidip bütün kitaplarını aldım okudum. Tanımadan aşık olmuştum. Hayallerimde büyüttüm birkaç zaman...
Onun yüzünü görmeyi hiç düşünmemiştim hatta. Çok tuhaf gelebilir size..
Kendime bir ütopya yaratmıstım adeta. Sevgilim de vardı. Ama sevmiyordum onu. Sürekli birlikteydik ama ben onun yanındayken hep yazar olanı düşünüyordum. Gözüm sevgilimi görmüyordu. İstanbulda yaşıyordum o zamanlar. Ailem başka şehirde. Okul için kayda geldiğimde birlikte kaldığım ev arkadasımla tanısıp ev tutmustuk. Tamamen delilikti aslında tanımadığım birini sevebilmek.. Her neyse. Hayat benim için İstanbula geldiğimde değişmişti. Doğum günümde ev arkadasımın bana hediye ettiği o kitapla. Sürekli odamda onun kitaplarını okuyor. Sonrada yatağıma oturup kendi defterimi karalıyordum. Çok duygusal biri oluveren ve hiçbir zaman bir partiye katılmayan ben tamamen kopmuştum dünyadan. Yazarıma ait sadece kitabın arkasında küçük bir resim vardı. Herşey onda ibaretti... Birçok şehire imza günlerine gittiğini biliyordum. Ve birgün ben ailemin yanına Sakarya'ya tatile gittim. O hafta onun orda imza gününün olduğunu öğrendim. Gitmek aklımda yoktu ilk başta ama buraya kadar gelmiş ve bana çok yakınken fırsatı kaçırmak istemedim. Anneme anlattım herşeyi beni anlayışla karşıladı belli etmedi ama oda bana zavallı der gibi bakmıştı. O gece heyecandan uyuyamamıştım ve uyuduğumda saat 3 e geliyordu ve o sabah 9 da burdaydı. Ne zaman uyuyup uyanıp hazırlanacaktım! kokrtuğum gibide saat 8di uyandığımda. Saçımı bile tarayamadan ceketimi de aldım çıktım. Yarım saat otobüs bekledim gelmedi! Koşa koşa gittim. Acayip bir kalabalık vardı. Bu kadar mı seviliyordu dedim içimden hatta kıskandım. :) .Ulaşamadım ona... Herkesin dağılmasını beklerken fena bir yağmur bastırdı. İçeri giremediğim içinde ıslandım. Çok şükür ortalık seyrelmişti ve ben onun yanına gidebilmiştim...
Onu ilk gördüğüm andaki duyguları anlatmam imkansız.. Ben bile şaşırmıştım onu içimde ne kadar büyüttüğüme. Yanına gittim ve ıslanan kitaplarını ona doğru uzattım, yüzüme gülerek öyle bir baktı ki... Gözleri çok güzeldi, saçları hafifte dökülmüş... Benden yaşça da büyüktü haliyle. O kadar şeyler yaşamış, ve yazmıştıki bilmiyorum belkide onun o güzel yüreğine aşıktım ben. Sırılsıklam halimi görünce ordan birine hırkasını vermesini söyledi ve bana verdi. Ben şaşırmış bir vaziyette onun yüzüne bakıyordum." Al lütfen" diyiverdi içimi delip geçen sesiyle.. Teşekkür bile edememişim "birşey değil" dedi. Çok kızardım :) Sonra gitmemiz gerek deyip kalktı masasından.. Hırkasını ona veriyordum "hava soğuk sende kalabilir" dedi. Çocuk gibi dans etmek istedim o an. Hayalimden elimde olan somut birşey, hem de onun kokusunun sindiği...
İmza gününden bir hafta sonra İstanbula döndüm. Ben tabi hala uçmuş aşık modundaydım. Bir daha ona o kadar yakın olamayacağımı bildiğim halde... Arkadaslarım bana gelirlerdi haftada bir iki akşam. Çay içip, sohbet ederdik. Yine bunlardan biri olan bir gün anlattım onlara. İnanmadılar bana. Liselilerin şu ünlü şarkıcılara hayran olması gibi birşey diyip alay etmeye bile götürdüler. Aldırmadım. Ondan sonra kimseye hiçbirşey anlatmadım. Sedef hariç.. (ev arkadasım)...
Aylar, yıllar bu şekilde geçti.Mezun oldum. Sevgilim hala benimleydi. Hatta evlilik hayalleri kurmaya başlamıştı. İstemediğimi söyledikçe ailesiyle tanışmam için bana baskı yapmaya başlamıştı. Aslında kızmıyorum ona haklıydı. Kaç senelik bir beraberliğimiz vardı ve çok seviyordu, bundan hiç şüphe duymadım. Çok iyi kalpli biriydi. Hasta olduğum zamanlarda yine yanımda o vardı. Sakarya ya bile 2 haftada bir görmeye geliyordu. O istanbul da yaşıyordu. Ben memlekette iş bulamadım. O sene dikey geçiişe hazırlandım ve tekrar İstanbuldan bir üniversiteye yerleştim. Sedefte İstanbulluydu. O çoktan bir iş bulup çalışmaya başlamıştı bile. Aynı evi tutmustum. Bikaç ay sonra yanlızlıktan çok sıkıldım ve sedefi yalvara yakara yanıma taşınmasına ikna ettim. Ailesi beni çok sevdiği için sorun yaşamadık.
Ve... Yazarım tekrar bir imza günü düzenliyormuş. Kampüsteki afişte gördüğümde yüreğim çıkacak gibi olmuştu. Yine gidecektim, bu belliydi. Salı günüydü.. Erkenden kalkıp hazırlandım bu sefer. Kendime baktım, süslendim. Herkesten de önce gittim oraya. İlk sırayı kapmıştım bile. Ama aniden sevgilimden telefon gelince kalamadım imzaya. Apar topar çıktım gittim. Beni görmek için bahane bulması gerektiğini ve acil birşey olmadığını söyledi.Deliye döndüm kavga ettim. Ayrıldığımı söyledim. Çok yalvardı ama dönmedim asla... Koşa koşa belki bitmemiştir ümidiyle geri gittim. Çok şükür ki gitmemiş derken biriyle çarpıştım, düştüm ve ayağımı burktum. Çocuk gibi oturup ağlamaya başladım. "Birşey oldu mu?" bu ses... Evet evet oydu. Meğer çarpıştığım kişi oymuş. Yazarım.. Hastaneye götürmek istedi hayır dedim. Şaşkınlık, sinir, aşk hepsini bir anda yaşıyordum. Ama bir anlıkta karşımda olması herşeye değerdi... Teşekkür ettim ve zar zor ayağa kalktım. Yüzü öyle güzeldi, ve sıcaktı ki.. Çay içmeye ben davet ettim onu. Çekingen, utangaç ben bunu söyleyebildiğime inanamıştım. Ne şanstır ki kabul etti, hiç beklemiyordum. İmza salonu bir sahilin kenarındaydı zaten. Çay bahçesine değilde banklara oturalım mı dedi tamam dedim. Başbaşa olmaktan başka ne istiyebilirdim ki :) Oturduk ve yarım saat kadar konuştuk. O anlattı ben dinledim. Ama çoğu zaman o konustu. Yemyeşil gözleriyle bambaşka bir dünyaya götürdü. Orda bıraksın ve hep yanımda kalsın istedim ki gitme zamanının geldiğini söyledi. Bana numarasını verdi ve ayağım için herhangi bir yardım gerekirse yardım edebileceğini söyledi. Ogünden sonra onu hiç aramadım. İstanbul da da çok fazla yapamadım. 1 yıl kadar devam ettim okula durdurdum ve döndüm. Hala onu neden aramadığımı bilmiyorum. Belkide gerçek dünyaya uyanmaktan korkuyorum... Aramızda ki yaş farkı da zaten ailemin kabul edemeyeceği birşeydi. Bütün bunların üzerinden 2 yıl geçti. Ama ben onu 6 ay önce istanbula bir kuzenimin düğününe geldiğimde bir cafede gördüm. Hatta selam bile verdi bana. Ben karşı masamda canlı kanlı duran adamın yüzünü izlemeye doyamıyordum. Oda bana bakıyordu. Ben kaçırıyordum gözlerimi o bakıyordu, o kaçırıyordu ben bakıyordum...
Yazdıklarıma bütün arkadaslarımın da verdiği gibi inanmayarak tepki alacağımı biliyorum. Derdim ona hiçbir zaman kavuşamayacak olmam. O bana benim baktığım gibi bakmayacak, benim gördüğüm gibi görmeyecekti çünkü.. Çevresi o kadar kalabalık ve hayatı benden o kadar farklı kii... Sevemez beni.... Onun kitaplarında yazdığı aşkları kadar büyük olamam hiçbir zaman...
Korkuyorum onu aramaya, elime telefonu aldığımda gözyaşlarımı tutamıyorum hala... Onun beni düşündüğü ihtimali bile yok
Takıntı dediler, çocukluk dediler. Ama ben sevdim. Çok sevdim...
Sevgilimle ayrıldığım günden beri hiç görüşmedim. Ona haksızlık edemezdim çünkü ben mutsuzdum. Her defasında beni mutlu etmeye çalışıyor ama olmuyordum, olmayacaktımda. Şimdi sizden istediğim ben ne yapmalıyım? bu soruma cevap vermeniz. Ne hissettiklerinizi çekinmeden yazmanızı istiyorum. Derdimi anlatamamış olabilirim. Kesinlikle yalan yanlış bir konuda değildir. İçiniz rahat olsun. Ne olur dertleşmeye çok ihtiyacım var.
Arayamam çünkü ben onun yüreğine daha çok küçüğüm... Arayamam çünkü o yazdıklarını büyük bir aşkla başkasını düşünerek yazıyor... Başkasını seviyor.. Arayamam çünkü.... Bir sürü çünkü... Aslında ne çok isterdim anlattığı yaralarını sarmayı...
Ne olur bundan sonra inanın bilmiyorum. Bildiğim tek şey yanlız ve mutsuz olduğum...
Son düzenleyen: Moderatör: