Canım, ben de özel okul konusunda çok kararsızım. Yabancı dil, derslerin boş geçmemesi ve sosyal faaliyetler açısından özel okullar çok farklı tabi. Ama her özel okulda aynı değil. Mahalle araları mantar gibi özel okulla dolmuş taşmış.
Yabancı dil konusunu master için yurt dışına göndererek halletmek istiyorum, çok iyi ve çok pahalı (aylık 3 bin civarı) özel okulların haricinde yabancı dil eğitiminin çocuklara anlamını bile bilmedikleri abuk sabuk şarkılar ezberletmekten öteye gidemeyeceğini görüyorum.
Spor ve sanatla ilgili dersler aldırmak çocuğun akademik hayatı için de çok faydalı. Planlı, programlı, zamanını planlamayı bile bir çocuk oluyor herşeyden önce.
Zamanı gelince dersaneye elbette gidecek, özel okulda olsa devlet okulu da olsa mecburen göndereceğiz, dersanesiz olmuyor malesef. Okul seçimi konusunda anlayacağın benim de aklım çok karışık canım.
Konu dağılacak biraz ama fikirlerimi paylaşmadan edemedim.
Benim ekonomik durumum yerinde olursa çocuğumu özel okula gönderirim.
En iyi devlet okullarından mezun oldum. Ama bana çok şey katmadı.
Aksine yeteneklerimi köreltti, sosyal beceriler kazanmamı engelledi, kendime olan güvenimi sarstı.
O zamanlar cahildik, zannederdik ki başarı üniversite sınavında iyi puan yapmaktan ibaret.
Halbuki hiç de öyle değişmiş.
En son sıradaymış üniversite sınavı falan.
Asıl başarı vizyon sahibi olabilmek, iyi bir çevre edinebilmek, konuşurken insanlarda etki bırakabilmekmiş.
At gözlükleriyle yaşadık biz lise bitene kadar ancak üni. de yavaş yavaş etrafı görmeye başladık.
Halbuki insanlar ilkokuldan almaya başlıyorlar bazı şeyleri.
Benim 10 saatte amatör cümleler yazdığım yazıyı özel okuldan çıkma arkadaşım 2 saatte hem de benden
çok daha başarılı bir şekilde bitiriveriyor.
Özel okullarda küçük yaşta çevre edinmeye başlanılıyor.
Başka oluyor kısacası, devlet okullarıyla kıyaslanamaz.
Ama şu da var buralardan çıkan, el bebek gül bebek büyüyen insanlar gerçek hayatı ne kadar görebiliyorlar?
Her sınıftan insan tanıdım gördüm ben. Bak bu da çok şey kattı bana.
Yalnızca doktor bilmem ne beyin kızı, avukat şu hanımın oğlundan oluşmadı arkadaşlarım.
İlkokuldayken bir gün arkadaşımızın babasının öldürüldüğü haberini aldık mesela.
O kız bir daha okuyamadı, köye gitmek zorunda kaldı.
Ben bunu 7 yaşında gördüm, acıdım, acımayı öğrendim.
Kimisi kazık kadar adam olduktan sonra karşılaşıyor hayatın gerçekleriyle.
Öğretmenlerimiz de öyle çocuk psikolojisinden anlayan mükemmel insanlar değillerdi.
Garip bulduklarını ezerler, onlara basarlardı dayağı.
İnsanların iğrenç yüzünü de görmüş olduk küçükten.
Bunlar da kazanım bence.