• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Bir Çay ve Simitle Genel koordinatörlüğe

anne-10

eşim ve oğullarıma aşığım
Kayıtlı Üye
19 Haziran 2007
1.049
4
116
39
Kayseri
Yüz, ikiyüz, üçyüz, dörtyüz, şöyle beşyüz. Hadi bakalım bereketini gör. Beşyüz Lira almıştım kredi kartımın ödemesi zaten dörtyüzdü. İyi bir pazarlamacı olduğumu söylerdi herkes ancak o ay işler hiçte öyle söylememişti. Yürüdüm kara kara önce bir pastaneye gittim. Ucuz yollu karnımı doyurmak için. Bir simit bir istedim ve bir çay. Sıcak çayımı yudumlarken, kapıda kambur ihtiyar birisi girdi içeriye. Pastane sonundan sadece olan biteni izlemeye başladım.

Yaşlı amca Kozanlı varmı dedi burada buruşmuş dudaklarından titrek birsesle. Pastanedeki müşterilerin dikkatini çekmiş olacakki kasada duran delikanlı yok amca Kozanlı filan dedi. Adam arkasını dönüp gidecekken. Oraya doğru ilerledim. Dur! dedim amcaya. Hayırdır amca Kozanlıyı ne yapacaksın dedim. Ben Adanılıyım dedim gülümseyerek, Yüzüme, yılların verdiği sıkıntıların burukluğu ile bana uzunca baktı hiçbirşey söylemeden. Süzdü yukarıdan aşağıya hiç bişe demeden döndü arkasını ve yürüdü. Tekrar yaklaştım arkasından bir adım daha. Elini tuttum. Buruşukluğunu ve nasırlarını hissettiğim elini..

Amca lütfen bana söyle bir sıkıntın varsa. Dilenciye benzemiyordu. Giyimi çok iyi değildi. Ama fena denilmeyecek düzeydeydi. Oğlum Kozana gidecem yol param kalmadı dedi. Hemen tebessüm ettim. Dert ettiğin şeye bak amcacım dedim. Gel seni Kozan Otobüslerine bindireyim. İlk taksiye beraber bindik. Yolda giderken kendi muhasebemin defterini tutuyordum kafamda. Zaten yetmiyordu. Zaten yetmiyecekti. Terminala geldik. Cebimdeki paranın Dörtyüz Lirasını adama verdim. Kabul etmemesine rağmen ısrarla güçsüz kollarından hamle yapıpı cebine koydum. Ve daha fazla kalmak istemedim yanında. Gururlu edasının mahçubiyetini görmemi istemedi. Bende görmeyi... Sessizce çekip gittim arkama bakmadan..

Aradan 15 gün geçti. Bankaya bir kuruş ödeme yapamıştım. İşyerine gelmek için bir saat erken kalkıyordum. Yürüyerek yetişmek için. Bana ait bir tek motosikletim vardı 125lik. İşlerde iyice sarpa sarıyordu durgunlaştıkça durgunlaştı. Sabit maaş sistemiyle çalışmadığımdan bağladığım iş başına pirim alıyordum. İş olmayınca parada olmuyordu doğal olarak.

İki ay sonra haciz memurlarını gördüm. Annemle yaşadığım babayadigarı evimizde. Motorumu, Buzdolabımızı, Televizyonumuzda berbarinde götürdüler. Acının bu kadarına dayanamıyordu urup yüreğim. Hadi ben neysede, Annemin durumu beni kahrediyordu. İyice zorlanmıştık. İşyerine gittim. Patrona durumu anlattım. Fakat kendisi bana borç vermektense işe yaramayan pazarlamacı olarak beni işten kovdu.

Sonra evin yolunu tuttum. Beş kuruşsuz. Bir iki kilo bulgurumuz vardı. İki gün öncesine kadar şimdi oda yoktu. Ne götürecektim ben eve şimdi. Anneme ne diyecektim.. Kara kara düşünürken herzamanki pastanenin önünden geçiyordum. Kasadaki genç beni görür görmez çıldırmış gibi bana doğru koşmaya başladı.

Abi Abi dedi nefes nefese. Sana bir zarf var dedi. Geçenki yaşlı adam bıraktı. Çok fiyakalı arabadan indi hani abi adam zenginmiş. Umut ışıklarım yeşerdi birden. Ayaklarım yerden kesildi adeta. Zarfı açtım içinden Tam 415 Lira çıktı. Taksi parası dahil. Ve birde telefon vardı. Hemen aradım, Bir hastaneye çağırdılar beni. Verilen adrese gittim hemen.

Büyük bir hastaneydi. Ama inşaat halinde henüz faaliyete geçmemişti. Sadece ismi yazıyordu kocaman tabelalarla. Yazhane kısmına girdim. Beyaz önlüklü 4 kişi vardı. Ve o yaşlı adam. Önce bana sarıldı yaşlı adam oğlum dedi yürekten. Bende duygulandım o anda ağlamak geldi hatta içimden ama tutmalıydım. Genç delikanlı güçlüydük nasıl olsa. Sonra olan biteni anlattılar. Hayretler içerisinde dinledim sadece.

Oradaki gördüğüm dört beyaz önlüklüde doktormuş Ve o adamda onların babası. Çok zengin bir Çiftçiymiş adam. Küçük doktor oğlunun düğününe gelmişler Adana'ya. Yaşlı amca namaz için salona yakın bir camiye gitmiş. Dönerkende birkaç tinerci tarafından paraları gasp edilmiş. Düğün telaşıylada babalarını orada unutmuş bu dört doktor. Geri döndüklerinde ise görememişler. Çünkü o anda pastanede simit ve çay içen bir gençle randevusu varmış....

Şimdi O hastanenin Genel kordinatörlüğünü yapıyorum. Beni işten kovan patronumsa ihalelerimizi almak için neredeyse hergün yanıma gelip geçmiş için özür diliyor. Bense bunu kime borçlu olduğumu unutmamak için dua ediyorum....


(ALINTIDIR)
 
Babacığım hep der ki: sana kötülük te yapsalar yap bir iyilik at denize....
Çok güzel bir paylaşımdı. emeğine sağlık.
 
paylaşım için gerçek teşekkürler.. bir solukta okudum.. böylesi hikayelerden ibret alınması gerekiyor bence a.s

hayatı yalnızca kendi başımıza yaşamıyoruz..

anlayan anlamıştır umarım..
 
bende aglayarak okudum...
Son paramızda olsa
geri gelmese bile ( bu öyküde geri geldi)
Bende paramın son kalanını kimsesizlere vermeye çalışıyorum...
Çok çok güzel bir yazı gerçekten
Paylaşmak çok güzel bir duygu hele başkasını mutlu etmek edebilmek paha biçilmez bir his...
 
önemli değil arkadaşlar bende okudum çok duygulandım sizlerle paylaşmak istedim.....
 

gerçekten çok duygulandım yaaa:çok üzgünüm:
nekadar güzel bir hikaye ne dersler çıkarılır bu uzun yazıdana.s.
 
Back