İste bu kadar calismaya insan bu kadar da azla yetinmemeli ya. Suyu falan hadi evden cikarken pet siseye doldurursunu anlarimda cantaya tansiyon seker olayi olmasin diye bir gofrette atilir. Ama essek gibi calistiktan sonrada insan bir disarsa yemek yiyebilmeli. Arkadaslaryla kahvesini icebilmeli. Yolda benim canim kestane yapıyorlar mesela cekiyor. 100 tlden asagi degil. Haslanmis misiri evde yapsam ayni tadi alamam 40 tl. En ufagi. En kotu yol parasi en kisa mesafe 20 tl. Evde yatan devlete yarari olmayan bos beles insanlar degiliz ki hakkimiz buda degil. Herkes bikti artik herkes borc icinde
aksine dışarda yerim
ama güzel bir yerde, güzel bir yemek olarak yerim, denemeyi de severim çok.
fakat kantin, büfe gibi gün içinde etrafımdaki yerlerin, ya da en azından benim etrafımdaki opsiyonların %90'ı diyelim, yemeği güzel olan yerler değil hem güzel değil hem ucuz değil
ucuz olanlar da çiğköfte, tavuk dürüm vs. onları da ben yemem
benim kronik bir hastalığım var maalesef mısır filan da yemiyorum dışarda. köyde olsam yerim ancak Ata tohumu olursa.
pet şişeye de değil termosa koyuyorum
![KK70 :D :D](/styles/default/xenforo/icons/kk/xenforo-smilies-kk70.gif)
pet sağlıklı bir malzeme değil. çevre için de iyi değil.
yine maalesef kahve olayı türkiyede korkunç şekilde pahalı
en dandik kahveciler bile pahalı-kendin al/self servis burdaki yerlerin çoğu mesela- kahveleri güzel de değil
arkadaşlarım bana gelsin (benim arkadaşlarım da genelde bu kafada, kampanyalı ucuz biletle atlayıp avrupaya filan gider, ayda kahveye vereceği para kadar anca bilet tutuyor)
ben özel olarak kaç çeşit çekirdek alıp demliyorum evde, etraftaki kahvecilerin hepsinden güzel kahve yapıyorum, mutluyuz.
ha çok güzel bir manzarası olan bir yerdir, kahveye değil manzaraya, ambiyansa para veriyorsundur, öyle yere de gün içinde gidemem, çalışıyorsam. çalışmadığım zaman özel gezmek için gitmem lazım. onu fırsat buldukça yapıyorum zaten.
ya da çok koşturulan zamanlarda şehir içi bir kahvecidir girer bilgisayarımı açar işimi hallederim, kahve de söylerim. ya da yoldayımdır h.alanındayımdır, kahve lazımdır, alırım. bunlar OK
ama bunu dışında bakıldığında maalesef dışarıda ülkede yeme içme korkunç şekilde pahalı, asla hak etmiyor o parayı (anadoluda bazı şehirlerde çok makul fiyatlı güzel yerler var, ama genelde çok pahalıyız)
Eiffel kulesi manzarasında kruvasan yemekten daha pahalı bizim caddedeki pastanenin kruvasanı yahu...dandirik margarinle yaptığı, bişeye de benzemeyen kruvusana- ki güzelini çok severim) neden Paris'te verdiğim paradan daha fazla para vereyim ki? saçmalık bu.
Fakir hayatına alışırsanız paranız cebinizde kalır diyorsunuz.
bunu fakir hayatı olarak görmüyorum. çalışma hayatımın büyük kısmı avrupada geçti, hemen hemen bütün mesai arkadaşlarım öğle yemeğini yanında getiriyordu hepsi de buradaki insanların çoğundan zengindir, bu, parayı nereye ve nasıl harcayacağın konusunda tercih meselesi.. . ben türkiyedeyim, yanımda getirmiyorum (çünkü 2 öğün yiyorum ve daha önemlisi zaten genelde evden çalışıyorum) ama öğlen yesem, düşünebilirim.
ülkede gereksiz pahalı olan şeyleri mümkün mertebe yapmamaya çalışıyorum. böyle daha huzurlu hissediyorum. marka diye maliyeti 50 lira olan bir tekstil ürününe de 3 bin 5 bin gibi bir para vermem mesela, bu da aynı mentalite. bence bu fakir gibi yaşamak değil, benim algıma göre değil en azından.
yukarıdaki şeyler gibi, alkol de gereksiz pahalı mesela ülkemizde, burada az içiyorum içeceğimi y.dışına çıkınca alıyorum, gittiğim yerlerde denemeye çalışıyorum bana da eğlence oluyor.
deniz ürünlerinin büyük kısmı da ultra pahalı mesela, barselonada buradan daha ucuz, oraya gittikçe yiyorum bazı ürünleri, o fiyata burada yemem ...orada da burada ucuz olan şeyleri aramam, onları burada bol bol nasılsa tüketebilirim.
örnekler uzar gider. yeterince açıkladım herhalde...
bir de elbette, benim için karbon ayakizi önemli. tekrar kullanılmayacak kapları, plastik vs. kullanmayı vs. de sevmiyorum. böyle şeylere olan hassasiyetim de yine tüketim alışkanlıklarım için belirleyici.