- 17 Kasım 2008
- 12.049
- 2.248
- 448
- Konu Sahibi gullerdiyari
-
- #41
Pekçok insanın - ailenin hislerine tercüman olan - yüreğinden akıttığın paylaşımın çok duygulandırdı canım.
Kainatı yaradan Rabbim - sınırlar koymamış - aklımızı kullanarak her yere ulaşabilme özgürlüğü
vermişken - sınırlar insanlar tarafından belirlenip topluluklar arasına aşılması zor duvarlar örülmüş.
Gerekli işlem ve evrakları yaparak Ülkeler arası sınırları kolaylıkla aşabildiğimiz halde -
insanların düşünce ve bakışlarına koydukları dar sınırları aşmak mümkün olmuyor maalesef.
Pekçok insanın - ailenin hislerine tercüman olan - yüreğinden akıttığın paylaşımın çok duygulandırdı canım.
Kainatı yaradan Rabbim - sınırlar koymamış - aklımızı kullanarak her yere ulaşabilme özgürlüğü
vermişken - sınırlar insanlar tarafından belirlenip topluluklar arasına aşılması zor duvarlar örülmüş.
Gerekli işlem ve evrakları yaparak Ülkeler arası sınırları kolaylıkla aşabildiğimiz halde -
insanların düşünce ve bakışlarına koydukları dar sınırları aşmak mümkün olmuyor maalesef.
Evet insanoğlu nedense hayatını zorlaştırmayı seviyor. Aslında her zorluk aşılabilir. Üzülmeye değmez hiç bir şey için.
Merhaba babyleon.merhaba :)
geçerken dikkatimi çekti de öyle fikrimi yazayım dedim...
hep kendi bakış açınızla bakmışsınız, türkiyeden nasıl göründüğünüze hiç bakmamışsınız hep de bir birinizle aynı fikirdesiniz..
sakın yanlış anlamayın kötü bir niyetle yazmıyorum sadece bilin diye ( sadece benim çevrem için geçerli tabii) alamancı denen insanları almanyada kendi ortamlarında da gördüm türkiyede de gördüm
durumu alman arkadaşlarımla da değerlendirdim , alamancılarla da konuştum...
sonuç: siz ne tam türksünüz ne de avrupalı...
ama almanyada türk gibi yaşamaya çalışmakla (bence) yanlış yapıyorsunuz.. elbette çocuklar kendi örfümüzü adetimizi bilecekler ama medeniyet ya da onların geleceği diyeyim, aldıkları eğitimden geçiyor.. ve türk çocuklarının ikinci sınıf eğitim almasının sebebi de malesef sizlersiniz. onların alman toplumuna entegre olmasına müsade etmiyorsunuz, hemen hepsi dil sorunuyla başlıyor okullarına. sonuçta doğal olarak da zeka ve kapasite olarak hiç bir eksikleri olmadığı halde bizim çocuklarımız almanlardan geri kalıyor daha kötü okullara gönderiliyor..
bunun gibi pek çok şey var.. ama tabii eğitim her şeyin temeli değil mi?
birazcık iğneyi kendinize çuvaldızı başkasına batırmak lazım...
biz burda bi şekilde sizden ayrı bir kültür yaşıyoruz bize de tam adapte olamıyorsunuz.. çünkü biz şanslıyız eğitimimizi hiç değilse anadilimizde alabiliyoruz. ayrıca da kültür ve gelenekler görenekler "yaşayan" varlıklardır.. toplumla beraber zaman içinde değişir gelişir
ama siz orada o kadar kapalı yaşıyorsunuz ki sizin kültürünüz de o toplum içinde değişiyor.. doğal olarak bizle kıyaslayınca da mesafe ve toplumsal ayrılıklardan dolayı kültürler arasında da uçurumlar oluyor..
ama benim en çok üzüldüğüm çocuklarınızı "aşırı" türk kültürüyle yetiştirme ısrarınız sonucu çocuğunuzun entegre olamamasına sebep olmanız.. yani burası alman bakış açısı olacak: almanyada/avrupada türklerin "yabancı" sayılmasının yegane sebebi aslında türklerin kendisi :)
bakınız hintliler de dünyanın dört bir tarafına dağılmış durumda ama her gittikleri yerde toplumla kaynaşan sevilen sayılan bir ulus.. ama hiç bir zaman da kültürlerinden kopmamayı başarıyorlar..
acaba biz bir yerde yanlış mı yapıyoruz diyor musunuz?
bu da nacizane Türkiyeli biri olarak eleştirimdir :) kabul edersiniz etmezsiniz keyfiniz bilir, saygı duyarım. hiç bir şekilde tartışma amaçlı yazmadığımı bilin sadece :)
madrecigim yazini okudum canim sana tamamiyle katiliyorum.
bizler ne yazikki iki taraf icinde böyle kendimizi ifade etmeyen calisan insanlariz.
ancak bizleri bizim gibi yasayan insanlar anlayabilir ne yapalim hepimiz kaderimizi yasiyoruz.
ama bu gününmüzede sükür.
dedigin gibi hintliler buradada yogunlukta yasayan insanlar kiyafetleri ile yasayis tarzlari kendilerine has yemek tarzlari ile aynen anlattigin sekilde yasiyorlar.
bizlere gelince aynen ilk gelen nesil hemen calisip para biriktirip dönme umudu ile gelmisler.
ikici nesil yani bizler ben türkiyede okudum evlenip geldim ama esim burada okula gitti meslek sahibi birisi ama genede ikinci nesilde okuyup en azindan meslek sahibi kisiler,
ben 3. nesili cok daha iyi görüyorum suan benim bir akrabam Zürich üniversitesi hastahanesinde bashekim dahada yükselme yolunda, bir arkadsimiz savci oldu, yani bu nesil daha iyi yerlerde bence dedigin gibi doktorlar avukatlar mühendisler polisler yetisiyor bizlerin tek eksigi vatan hasreti,
o hasreti gidermek icin her yil vatanimiza gittigimizde almanci yada avrupalilar geldi deyip kücümsenerek görülmesi.
ama ne yapalim kader kismet diyoruz...
ne diyeyim kafam karıştı :) boşuna bunu sosyolojik araştırma konusu haline getirmiyorlar, ama bu güzel cevapları okumaktan memnun olmadım değil :)
ben de malesef gurbetçi oluyorum yakın zamanda ama benimki okul için olacağından ortamım biraz daha farklı olacak yani tam bir yabancı ve tam bir yalnız olacağım :) o yüzden bu sıralar daha fazla ilgimi çekiyor insanların ne alemde olduğu... hayat şartları ve mesleğimi yapabilecek olmanın mutluluğu yüzünden gitmeyi istemekle birlikte (burda yurt dışı özentisi yerine Türkiyenin şartlarına sitem desek daha doğru olacak) ama hiiççççç gitmek istemiyorum kalben... oturup bir ana dilimde muhabbet etmeyi özleyeceğim.. ileride evlenirsem o çocuk nasıl büyüyecek yabancı gibi mi? vs vs bi sürü şey işte...
insanlar haksız da olsalar malesef Türklerin genel imajını belirleyen onlar değil mi? bunu kim nasıl değiştirebilir o kısmı da beni aşar tabii...
Cevaplarınız için teşekkür ediyorum :)
hangi ülkeye gidiceksin bilmiyorum ama zorlugunu ilk 3-4 sene cekersin her yil dönmeye kalkarsin oflanirsin puflanirsin sonra bir bakmissin ki alismissin ama her zaman bir yarin buruk olucak cünki yasadigin ülkeyi.. havasini, suyunu,sevdiklerini özlüyeceksin..
en kötü olani bile özliyeceksin.. arabalarin korna sesini,havadaki egzoz kokusunu bile:))
iste bak sen bile simdiden cocugum nasil yetisicek diye kaygilanmaya baslamissin,, iste bizi biraz olsun ne demek istedigimizi yakalamissin buna cok sevindim.
insanlar haksız da olsalar malesef Türklerin genel imajını belirleyen onlar değil mi? bunu kim nasıl değiştirebilir o kısmı da beni aşar tabii...
tam ne demek istedigini anlamadim biraz acarmisin!
demek istediğim şu:
burda çok fazla sayıda (turist olanlar) yabancıyla tanışma imkanım var. sosyal hayatımın çoğunu yabancılarla geçiriyorum bile diyebilirim.
onların izlenimlerine değer veriyorum çünkü biz kendimizi istediğimiz kadar "biz şöyleyiz biz öyle değiliz, aslında biz şöyleyiz" diye kandırsak da önemli olan bizim kendimize göre nasıl olduğumuz değil, onların bize ne gözle baktığı...
bunu politik vs vs anlamda söylemiyorum aslında. her anlamda böyleyiz.. çok basit bir örnek vereyim "feta cheese" meselesi bizim dandik beğenmediğimiz ucuz beyaz peynir :)) oysa bizde ne edirneler ne ezineler var. eskiden çok kızardım birilerinden feta diye duyunca. yunanlılara kızardım
sonra niye kızıyorum ki dedim, sen kendini nasıl tanıtırsan öyle bilinirsin.. bizim dandik beyaz peyniri yunanlılar sahiplenmiş ve bütün dünyaya pazarlamış. bu durumda bizim peyniri bütün dünya yunan peyniri zannediyor diye niye dünyaya kızıyorum ki ve de cehaletle suçluyorum? yunanlıları alkışlamak lazım bu markalaşmaları yüzünden...
şimdi bunu daha ciddi meselelere bağlamak gerekirse... malesef türkleri avrupada tanıyanların düşüncesiyle türkiyeyi türkiyede tanıyanların düşüncesi çok çok farklı. (bu durumda tabiiki istisnalar ve bireysel örnekler var)...
örneğin fransız bir arkadaşımı istiklal caddesinde bir sokak mekanına götürdüm. çok uzun zamandan sonra "biz sizi böyle bilseydik fransada referandumda sizin avrupa birliği için kesin evet derdik" dedi.. malum fransada bunun için referandum yapmışlar.. "çok biliyorlar" sanki dememek lazım bilmemelerinin sorumlusu biziz malesef :)
aynı örneğin bir benzeri... almanyadan gelen bir bankacı ve doktor... türk bayanların tek başına bu işleri halledecek kadar bile almanca bilmemesi yüzünden hep 8-10 yaşındaki çocuklarla işlerini görmesi..
vs vs.. malesef bunun gibi çok çok fazla sayıda örnek var ve bunların hemen hepsi türkiyeye gelip görünce çok şaşırıyorlar (bizim türkiyede görünen şey de sadece dışarıdan öyle tabii, orası ayrı mesele :) turistik yerleri görmeyle tabii türkiye değerlendirilmez ya da en azından bir istanbulun ümraniyesini kağıthanesini görmeden, beyoğlu - sultanahmet - beşiktaş - ortaköy vs vs görmeyle "vaaayyy demek türkler böyleymiş aslında" demek ne kadar gerçekçidir orası da ayrı tabii ) ama bütün mesele makyaj olayı.. o kadar da önemsiz değil.
ama dediğim gibi bizim en dandik peyniri bile yerlere göklere sığdıramamışlar ya biz anca oturup derdimize yanalım :)
bu arada almanların çoğu türklerin entegre olamamasının sorumlusunu gene alman hükümetleri olarak görüyor benim görüştüğüm :) sonuçta herkes alman vatandaşıysa devlet de bütün vatandaşlarının her türlü durumundan sorumlu olmalı, madem öyle dil için kurs verseydi sonra da eğitim entegrasyon vs vs sağlasaydı diyorlar... gerçi o zaman da bize yaranamazlardı :) entegrasyonla asimilasyon birbirine girer, almanlar faşistlikle ve asimilasyon yapmaya çalışmakla falan suçlanırdı diye tahmin ediyorum :)
bu arada strasbourga gidiyorum :)
ayrıca e- pasaport olayında da harçlarda değişme yok :) bizim burda hala çok pahalı ve sizin hala bizim yarı fiyatına :) kıymetini bilin yahu burda bizi kazıklıyorlar :) şimdi 2 senelik pasaporta 450 tl bayılmak zorundayım içime oturdu çünkü pasaportum hala var ama fransa yeşil pasaport kabul etmiyormuş diye laciverte geçiyorum..
ayrıcaaaa halen süresi olan pasaportunuz varsa (ve tabii yeşil değilse) sadece defter parasıyla pasaport yenileyip kalan süre de deftere ekleniyor ve uzatmaya para ödemiyorsunuz :) tabii imkanınız varsa bunların hiç birini türkiyede yapmıyorsunuz çoookk pahalı :)
www epasaport gov tr - link ekleyemiyorum :)
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?