Selam herkese. Doğum yapalı 2 hafta oldu. İlk bir kaç gün ne olduğunu anlamadık geçti gitti ama günler geçtikçe anne olmak ve bebek bakımı bana ağır gelmeye bşladı. Kayınvalidem ve annem dönüşümlü kalıyorlar, ev işlerinde yardımcılar sağolsunlar. Bebeğim de çok sevmli, büyük bir aşk olmadı henüz ama seviyorum tabii ki, minik elleri, muhtaç hali içimi acıtıyor. Ama ben eski hayatımı çok özlüyorum, eşimi özlüyorum, deliksiz uyumayı özlüyorum, eşimle dizi izlerken uyuyakalmayı özlüyorum. Herkes geçecek diyor ama çok ruhum daralıyor, sanki büyük br hata yapmışım ve dönüşü yokmuş gibi geliyor. Bebeği bırakıp bir kaç kere dışrı çıktık, o uyuyunca ben de uyuyorum, rahatlatacak her şeyi yapıyorum ama eski düzenimi düzenimi çok özlüyorum.
Evde sürekli meme açık gezmek, pijama veya eşofmanla dolaşmak, uzun bir banyo sefası için vakit bulamamak çok sıkıcı. Bir yandan da sadece bana muhtaç bebeğime karşı vicdan azabı içinde kalmak çok can yakıcı. Her gün ağlamaktan sinirim bozuldu.
Eşim de hiç bir şey hissetmiyor bebeğe karşı, bana da manevi destek olamıyor. Acaba hiç mi bir şey hissetmeyecek hep böyle mi olacak, hayatım düzene girecek mi, 2 ay sonra işe başlayınca tempoyu kaldırabilecek miyim...
69. Günden Güncelleme: Düşüncelerim ve hislerim ilk günkü kadar kötü değil o kriz durumları yok ama ağlamalar devam ediyor. Gittiğim doktor şimdiye kadar ciddi bir değişim olmalıydı diyerek ilaçları iki katına çıkardı.
Bir şeyler rayına oturuyor, artık daha iyi bakıyorum ve hatta en iyi ben bakıyorum hissi var. Eşim alınca bile sırtını ört, öyle tutma, sarsma gibi direktiflerim mevcut. Zor bir bebek mi sanırım hayır. Her bebek gibi ağlıyor, uzun uykuları yok, kolik değil...ama sorumsuz hayatımı bırakıp diken üstünde yaşamak hala zor benim için.
Eşim yardımcı mı hem evet hem hayır, bazı günler hiç bir şey yapmıyor, bazı günler fazla şey yapıyor. 7/24 bebek bakmadığı için zannederim, çok daha sabırlı ve sevecen. Zaten hep pozitif ve dobra o. Normalde ailenin güçlüsü benimdir ama bu sefer ciddi anlamda eşimle ayakta duruyorum. Bir filmin ortasında oğlumuz ağlayınca ben de başlıyorum ağlamaya izleyemiyoruz diye. Eşimse çok mu önemli film, izlenirz hep beraber izleyip daha çok eğleneceğimiz günler gelecek, bu bir süreç sabret diyip duruyorr. Bense hep bir telaş halindeyim. Her gün yüzüstü koymalıyım ki boyun kasları gelişsin, trlevizyona bakmasın ki otizmle uğraşmayalım, kendi haline bırakmayıp sürekli konuşayım ki çabuk konuşsun, yok zeka kartları yok kitap okumalar. Çocuk daha 3 aylık bile değil. Geriliyor ve yoruluyorum. Günlük bir yorgunluk değil bu zihnim yorgun, bütün anneler böyle mi? Bunun yanında da bir o kadar rahatım, kayınvalideme bırakıp eşimle sinemaya ve yemeğe gittiğimiz oldu ama yetmedi. İstersem 1 aylık bir tatile çıkayım anladım ki sorun günlük dinlenmelerde değil sorumluluk hissinde. Yapamayacaklarımda aklım hala ve nasıl yetiştiririm endişeleri... Ben ki yıllardır kuşlarımın sebebiyle tatile çıkamadım, her gittiğimiz yerde bir gece konaklamalı kaldık, dönüşümlü gittik ki bakan yok diye. Şimdi düşünüyorum onlar bile batmadı, lafını etmedim şimdi çocuk sebebiyle yapamayacaklarım neden bana fazla geliyor?
Evet daha bi alıştım, sevmeye başladım ama o büyük aşk yok. Anladım ki sevgi dedikleri şey de emekten kaynaklı. Şimdi ilk günleri düşğnüyorum, müthiş göğüs yaralarıyla uğraşmıştım, çok ağlamış ve acı çekmiştim. Şimdi onlar geçti daha 1 ay olmasına rağmen unuttum bile... Bugünler de böyle geçecek mi gerçekten? Geri dönüp baktığımda vay be ne günler atlatmışım der miyim? 107. Gün: Merak edenler için psikolog ve psikiyatri ile beraber devam ediyorum. Depresyonun yanında anksiyete de olduğu söylendi. Kullandığım
hafif bir ilaç vardı, değişmedi. Psikolog bir anne sorunu da tespit etti, şaşırmadım
Eşimin ısrarıyla homeopati diye bir yöntem de denedim. Ne kadar güvenilir hiç bir bilgim yok, araştırmamıştım bile.
Ney ne kadar işe yaradı bilemiyorum ama her şey biraz daha iyi. Zaman geçtikçe sevgim de artıyor yapabildiklerim de...
Tabi hala o sıkışmışlık hissi yakamı bırakmıyor. Yalnız kalmayı çok severdim ama nadiren mümkün ki yalnızken bile zihnim dolu. Evet gün içinde vakit geçirirken eğleniyorum ama özel zamanlara da ihtiyaç duyuyor, eski boş vakitlerimi- sorumsuz yaşamımı arıyorum. İstediğim zaman uyuyabilmek, çantamı alıp çıkmak ve keyfimce gezmek, sabahlamak gibi şeyler lüks. Bu konuda yalnız olduğumu zannetmiyorum, bir çok anne arıyordur bu durumu.
Kısacası buz gibi suya girmiş gibiyim. Başta ciddi bir şok yaşadım ama suyun içinde kaldıkça alışıyorum. Tabii kimseye de "su çok güzel sen de gelsene" diyemem, demem :)
Yardımcı olanlara teşekkürler.
715. Gün: bugün bu konuyu hatırlamışken güncellemek istedim. Şu an geri dönüp baktığımda vay be diyorum. Yalnız ama cidden ruhen de yalnızken bir çocuk büyüttüm. Ne annem ne eşim anladı beni burada bile konumu okuyup telefon numarasını verip beni telkin eden insanlar varken. Şimdi her şey daha kolaylaştı. Eski hayatımın bir kısmı yok evet ama daha tatlı bir hayatım var. Her şeye alıştım, zorlandığım zamanlar hala var tabii ki ve olacak ama bunlarla uğraşmak bile eğlenceli. Artık konuşuyor, yarım yamalak " anne ben seeeyom" diye yüzümü okşaması cidden insanın içini sıcacık yapan bir şey. Her şey geçti, bazı şeylerin izi kalsa da bir şekilde aylar aylar sonra ben alıştım, çok sevdim. Yeni annelerin konuyu okuduğunu biliyorum. Her şey geçecek ama yavaş ama hızlı, alışacak ve çoook seveceksiniz