A_Asli süpersin sen ne diyim.Nasıl desem nasıl sorsam diye düşünüyordum ki,sen o kadar güzel sormuşsun ki...%100 aynı fikirdeyim seninle.Ben olsam 'emek verirdim'
Sağol Cevrem, artık hepimiz bu konunun olma olamama, olupta kaybetme, ne bileyim, arada umudun suya düşmesi, aşamalarının ne kadar yıpratıcı olduğunu biliyoruz. Yaşıyoruz.
Biz kadınız. Tüm bunları yaşarken, etrafımızda başka hemcinslerimiz, hiç bu aşamaları yaşamıyor. Aklımız mantıklı yaklaşsa da, ruhumuza sen eksiksin diyen yalancı bir his dadanıyor. Kanunlarda eşin sağlık sorunu, boşanmaya sebep olarak gösterilebilyor. Dedikodularda ahh iyi hoş kadın ama çocuğu yok diye geçiyor adımız.
Bizim nasıl bireyler olduğumuzun önemi yok. Çok değerli yeteneklerimizin olmasının önemi yok.
Sanki etrafımızdakilerin gözünde değerimiz çocuk yapma süremizle doğru orantılı.
Söz konusu bir çiftin artık aile olmaya karar verip, bir evlat edinmesine gelince tüm bu dedikoduları yapanlar daha da acımasız konuşuyor.
Bunu önermek artık algılara farkli bir cümle olarak giriyor.
Şöyleki, senin çocuğun olamaz, çocuk esirgemeden birini bulda ona bak, zaten ancak bunu yapabilirsin.
ya da daha kötüsü şöyle söylüyorlar ya sen bu bebeği aldıktan sonra hamile kalırsan, o zaman ikisine eş davranabilecek misin? Ya ikisini ayırırsan, o zaman çok günah.
olmayana baskı kuruyorlar olması için adım atanı yargılayıp aşağılıyorlar...
Halbuki ne kadar değerli bir adım.
Bir yabancı bebeği alıp sevmek. Onun için kendinden ödün vermek, uykusuz kalmak, onu kanatlarının altına almak, sarmak. Onunla oynamak. Kırk yılın başı arkadaşlarınla dışarı çıktığında sırf o sıkıldı diye kimseyle sohbet edemeyip eve dönmek. Ne bileyim kozmetik ihtiyaçlarına verilen maddiyatı kısmak ama atılıp kırılacak bir oyuncağa sırf o istiyor diye 3 katını vermek.
Bence,
Kan bağı olmadan sırf biz bu bebeğe anne baba olacağız kararıyla böyle ince davranan. Aslında onun birey olarak gerçek annesinden babasından hakettiği ama alamadığı, sevgiyi emeği veren aileler harika ve eli öpülesi insanlardan oluşur...