- Konu Sahibi _MedceziR_
-
- #341
lambu ben kuran yakıldı diye değil ama öğretilmesi yasaklandı gibi birşey duymuştum
babanemin babası yani büyük dedem de hocaymış ben 6-7 yaşlarındayken vefat etti çok yaşlıydı
ve korkusundan evde bile öğretmemiş çocuklarına öyle söylüyolardı çocukları
köye gittiğimizde çok eskiden duymuştum ben bunu konuşuyolardı konu kurandan filan açılınca babanız hocaydı neden size öğretmedi de bu yaşta öğrenmeye çalışıyosunuz diye hep soruyolardı
akp yoktu o zamanlar
o yüzden belki bi kesim baskı altında da kalmış olabilir bilemeyiz ama herhangi bi kanun olmadan nasıl yasaklanacak onu ben de anlamadım
lambu ben kuran yakıldı diye değil ama öğretilmesi yasaklandı gibi birşey duymuştum
babanemin babası yani büyük dedem de hocaymış ben 6-7 yaşlarındayken vefat etti çok yaşlıydı
ve korkusundan evde bile öğretmemiş çocuklarına öyle söylüyolardı çocukları
köye gittiğimizde çok eskiden duymuştum ben bunu konuşuyolardı konu kurandan filan açılınca babanız hocaydı neden size öğretmedi de bu yaşta öğrenmeye çalışıyosunuz diye hep soruyolardı
akp yoktu o zamanlar
o yüzden belki bi kesim baskı altında da kalmış olabilir bilemeyiz ama herhangi bi kanun olmadan nasıl yasaklanacak onu ben de anlamadım
Yine ülkenin kurulduğu zamanla kıyaslamalar başlamış, yine karneli ekmek dönemi:))
Benim anne tarafım doğuludur, bunu önce belirteyim, rahmetli dedem doğduğu yerde iş imkanı olmadığı için İstanbul'a göçmüş 1940'lı yıllarda.
Ben Ahmet Kaya'da dinledim, dinlerim, bu ülkede düşünceleri yüzünden pekçok insanında canı yanmıştır bu da kabulüm, Nazım Hikmet memleketine hasret ölmüş, Aziz Nesin yakılmak istendi, Ahmet Kaya protesto edildi, ülkesinden gitmek zorunda kaldı. Birçok Diyarbakır'lının evinde rahmetli Yılmaz Güney posteri vardır, Diyarbakır'lı çok can dostlarım vardır onlardan bilirim.
Kuran'ın yakıldığına hiç şahit olmadım ki yaşım öyle azımsanacak bir yaş değil, aksine benim dedelerimin evinde de baba evimde de Kuran vardı, okunurdu, ailem camiye giderdi, oruç tutardı, bayram namazlarını hiç kaçırmazdı.
Buraya kadar tamam mı?
Ülke kurulduğundan beri ne yatırım yapıldı denmiş, pekii birçok doğulu insan doğuda istihdam yok diye niye İstanbul'a göç etti 1940'lı yıllarda.
Tekel fabrikasını, Şişecam fabrikasını, Sümerbank fabrikasını bildiniz mi? Bu fabrikalarda kimler çalışıyordu? Valla benim dedelerim İstanbul'a bu fabrikalardan birinde emekçi olmak için göç etmişler.
Bu fabrikalar ki en içler acıtanı Tekel fabrikasının kapatılışıdır, Tekel fabrikasının sadece rakı bölümü 292 milyon dolara satıldığı yıl ki bu yıl 2002'dir, 1 milyar dolar vergi ödüyordu, Şişecam fabrikası Dünya cam ev eşyası üretiminin yüzde 5.5'ini, Avrupa pazarında yüzde 10u aşan paya sahipti, üretiminin %70'ini ihraç ediyordu.
Sümerbank fabrikasının Nazilli basma fabrikasını bir araştırın derim, Sümerbank'ın Beykoz'daki deri kundura fabrikasını da.
Nazilli'deki fabrikanın 2002 yılındaki akıbetini okuyun.
Bu fabrikaların hepsi ne zaman kuruldu ne kadar istihdam sağladı, kaç aileyi geçindirdi, kaç aile bu fabrikalar sayesinde ev bark sahibi olma şansına sahip oldu, ev bark diyorum çünkü başka bir topikte 2002'den evvel ev sahibi olunamadığı ima edilmişti, benim dedelerim ne yapabildiyse bu fabrikalarda çalıştıkları zaman yaptılar.
Burda arkadaşlar tüketim değil üretimden bahsedilsin diyor ya bu 3 fabrika üretim lideriydi, içimde kalmasın birde araba mevzuna gireyim, bu ülke de 1970'li yıllarda elbette arabası olana zengin gözüyle bakılırdı çünkü yerli üretim araba sorunu vardı, bir Anadol'umuz vardı, şimdi de olduğu gibi pek çok araba markası yabancıydı, sonra Koç grubu kuş serisi denen serçe, kartal, şahin'i üretti de millet araba alabildi, hala da sokaklarda en çok bu arabaları görürsünüz, eksozu düşer adam iple tampona bağlar yine kullanmaya devam eder:)))
Simon Kuran`in ögretilmesi yasaklanmis olsaydi benim dönemin koyu MHP`li tarihcim mutlaka deginirdi. O bile, yanlis ellerde Kuran`in ögretiminin yasaklandigini anlatmisti. Tam olarak simdi tarihi bir sekilde aciklayamayacagim bilen birisi aciklasin ama benim bildigim kadariyla o dönem öyle insanlarin elinde Kuran yayiliyor ve yanlis aktariliyormus ki Atatürk buna bir son vererek Kuran`in bu isin egitimini almis insanlar tarafindan, belli kurumlarda anlatilmasini saglatmaya calistigini biliyorum.
E tabi dogal olarak, sacma sapan Kuran anlatan insanlar da yasakladilar diye yaygara koparmistir. Cünkü düsün simon, Atatürk cennetten toprak vaad edenlerin tarihini okumus bir adam, Atatürk ülkede Kuran`da yeri olmadigi halde söyle yapma günah, bunu deme günah, o caiz degil bu caiz degil diyen, yani dini kafasina göre yorumlayan insanlarin bu gidisatina son vermeseydi, nasil aydinlanirdik ki?
Diyorum ya iste, tarihi o döneme giderek degerlendirirsek cok daha basarili olur. Ben daha önce de demistim, ben 10 yasindayken cinci hoca vardi bizim evin karsisinda. Kadin cok korkunctu, yok cinleri vardi da, falan da filanda...Kadinlar da gidip bu kadina para veriyor, kocami eve bagla, oglumu askere gidecek mi sag salim dönecek mi, su komsunun basina bir is gelsin, diye diye güya büyü yaptiriyorlardi.
Bu tarz insanlarin cogalmamasi ne yaparsin sen? Ben devlet baskani olsam, ben birilerinin evlerde Kuran ögretmesini yasaklardim. Ögrenmek isteyenler icin resmi kurumlar olustururdum. Baslarina da dini egitimden gecmis insan getirirdim, nine dedesinden duya duya Kuran ögrenmis insan getirmezdim.
Bir de bilirsin, Atatürk Kuran`in tercümesini yaptirmis bir insan, Kuran`i cidden okuyabilen insan mi varmis ki? Anlamadan, Kuran yorumlaniyormus bilmeyenlerin elinde.
Bütün bunlari bir araya koyarsak, her dönemde olabilecegi gibi bazi insanlarin bazi olumlu seyleri olumsuz gibi göstermesi cok normal degil mi? Kimisi Ata sag olsun, dogru düzgün dogru insanlarin elinde dinimizi ögreniyoruz diye algilarken, kimisi de Kuran`in ögretilmesini yasakladi diye yaygara koparir. Bu tarz olaylar günümüzde dahi olan seyler.
Simon Kuran`in ögretilmesi yasaklanmis olsaydi benim dönemin koyu MHP`li tarihcim mutlaka deginirdi. O bile, yanlis ellerde Kuran`in ögretiminin yasaklandigini anlatmisti. Tam olarak simdi tarihi bir sekilde aciklayamayacagim bilen birisi aciklasin ama benim bildigim kadariyla o dönem öyle insanlarin elinde Kuran yayiliyor ve yanlis aktariliyormus ki Atatürk buna bir son vererek Kuran`in bu isin egitimini almis insanlar tarafindan, belli kurumlarda anlatilmasini saglatmaya calistigini biliyorum.
E tabi dogal olarak, sacma sapan Kuran anlatan insanlar da yasakladilar diye yaygara koparmistir. Cünkü düsün simon, Atatürk cennetten toprak vaad edenlerin tarihini okumus bir adam, Atatürk ülkede Kuran`da yeri olmadigi halde söyle yapma günah, bunu deme günah, o caiz degil bu caiz degil diyen, yani dini kafasina göre yorumlayan insanlarin bu gidisatina son vermeseydi, nasil aydinlanirdik ki?
Diyorum ya iste, tarihi o döneme giderek degerlendirirsek cok daha basarili olur. Ben daha önce de demistim, ben 10 yasindayken cinci hoca vardi bizim evin karsisinda. Kadin cok korkunctu, yok cinleri vardi da, falan da filanda...Kadinlar da gidip bu kadina para veriyor, kocami eve bagla, oglumu askere gidecek mi sag salim dönecek mi, su komsunun basina bir is gelsin, diye diye güya büyü yaptiriyorlardi.
Bu tarz insanlarin cogalmamasi ne yaparsin sen? Ben devlet baskani olsam, ben birilerinin evlerde Kuran ögretmesini yasaklardim. Ögrenmek isteyenler icin resmi kurumlar olustururdum. Baslarina da dini egitimden gecmis insan getirirdim, nine dedesinden duya duya Kuran ögrenmis insan getirmezdim.
Bir de bilirsin, Atatürk Kuran`in tercümesini yaptirmis bir insan, Kuran`i cidden okuyabilen insan mi varmis ki? Anlamadan, Kuran yorumlaniyormus bilmeyenlerin elinde.
Bütün bunlari bir araya koyarsak, her dönemde olabilecegi gibi bazi insanlarin bazi olumlu seyleri olumsuz gibi göstermesi cok normal degil mi? Kimisi Ata sag olsun, dogru düzgün dogru insanlarin elinde dinimizi ögreniyoruz diye algilarken, kimisi de Kuran`in ögretilmesini yasakladi diye yaygara koparir. Bu tarz olaylar günümüzde dahi olan seyler.
bunları bilmiyorum bak ben :26:
Bu arada kadınlar o cinci hocalara hala para veriyor merak etme
Simon kuran meselesini ben hiç duymadım. Bilmiyorum hangi yıllardan bahsediyorsun ama 1960'ta Kosova'dan sakarya'ya 1970'te de istanbul'a yerleşmiş bir ailenin mensubuyum. Köydede yaşamışlar istanbul'da şehrin göbeğinde de. kendi dedem ve babam da kuranı çok güzel okurmuş. Ben de bugün kendimi müslüman olarak tanımlamasam da okuyabiliyorum.
Kuran öğretilmesini engelleme hangi dönemde ve nerelerde yaşanmış bilmiyorum tabi. Senin bildiklerin varsa doğrudur.
Benim tek hatırladığım kuran kurslarının farklı amaçlara hizmet ettiği ve kontrol edilemediği gerekçesiyle kapatıldığı 90'lar. Onu da yanlış bulduğumu söylemeden edemeyeceğim. Yaz günleri 90'ların imkansızlıklarındaki çocuklar için yaz okulu vazifesi gören kuran kurslarının kapatılması çocuk gözüyle sosyal yaşantımda derin yaralar açmıştı. Ama evlere bireysel öğrenmeye bir müdahale yapıldığını bilmiyorum.
canım zaten olay budur öğretilmesi gereken merkezlerde serbest bırakılmıştır yoksa ben de yasaklanacağına ihtimal vermiyorum ama köydeki insanlar da bunları düşünemiyo veya anlayamıyo olabilirler
o sebeple de o partiye düşman kesimler türemiştir dinimizi yasaklıyo diye
hatta bunları anlatarak korkutanlar da olabilir o dönemde insanları
ben de zaten senin gibi düşünüyorum ama herkes kavramıyo işte yasaklandı diyolar
ben küçükken duymuştum bunu mesela büyük dedem dışarda camide öğretiyomuş diğer insanlara ama evde öğretmek yasaktı korkudan öğretmiyodu diyolardı hatırlıyorum yani senin dediğin gibidir büyük ihtimal
ayrıca o yukarıda koyulaştırdığım şeylere hala inanıp para yedirenler var
tv de son zamanlarda çok çıkıyo bu zamanda nası bi cahillik anlamıyorum
daha bu sabah haberlerde izledim bi ilahiyat öğrencisi camide kendisini hızır aleyhiselam diye tanıtan birine parasını kaptırmış gülesim geldi haberi duyunca
Tekke Zaviye ve Türbelerin Kapatılması (30 Kasım 1925)-
Tarikatların Kaldırılması - Tekke Ve Zaviyelerin Kapatılması (30 Kasım 1925) Osmanlı Devleti’nde belli bir mezhep içinde Tanrı’ya erişmek amacıyla değişik yöntemler arayan dini akımlar vardı ve bunlara tarikat deniliyordu.Bu tarikat üyeleri kurucularının uygun gördüğü şeklide çalışır ve onların düşünceleri doğrultusunda yaşamaya özen gösterirdi.İşte bu tarikat üyelerinin bir araya gelerek yaşadıkları ve dini toplantılar yaptıkları yerlere de tekke veya zaviye adı verilirdi.
Başlangıçta yalnızca din konularıyla ilgilenen, dini konularda farklı düşünce sistemleri geliştirerek taraftarlarını çoğaltmaya çalışan bu tarikatlar, zaman içinde amaçlarından uzaklaşarak dinsel sömürü unsurları haline gelmiş ve de devletin selametini etkileyecek şekilde siyasal olaylarda etkili rol oynamaya, çıkarları tehlikeye düştükçe halkı ayaklandırmaya koyulmuşlardı Bu etkinliklerini cumhuriyetin ilanından sonra da sürdürmeye kalkışmaları ve Menemen Olayı, Şeyh Sait Ayaklanması gibi şeriattan yana ayaklanmalara yol açmaları üstüne ;
"Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler memleketi olamaz Türkiye Cumhuriyeti her alanda doğru yolu gösterecek, uyaracak güçtedir Biz uygarlığın bilim ve fenninden güç alıyoruz ve ona göre yürüyoruz Başka bir şey tanımayız"
diyen Mustafa Kemal Atatürk'ün sözleri ışığında harekete geçilerek, 30 Kasım 1925'te çıkarılan yasayla tekkeler ve zaviyeler kapatıldı 30 Kasım 1925 tarihinde yürürlüğe giren 677 sayılı Tekke ve Zaviyeler ile Türbelerin Kapatılmasına ve Türbedarlar ile Bazı Ünvanların Men ve İlgasına Dair Kanun ile tekke, zaviye ve türbelerin kapatılması kabul edilmiş ve bazı geleneksel ünvanların kullanılması yasaklanmıştır Kanun, bütün tarikatlarla birlikte; şeyhlik, dervişlik, müritlik, dedelik seyitlik, çelebilik, babalık, emirlik, halifelik, falcılık, büyücülük, üfürükçülük, gaipten haber vermek ve murada kavuşturmak amacıyla muskacılık gibi, eylem, unvan ve sıfatların kullanılmasını, bunlara ait hizmetlerin yapılmasını ve bu unvanlarla ilgili elbise giyilmesini de yasaklamıştır
Tarikatların bir kısmı faaliyetlerini gizlilik içinde günümüze kadar sürdürmeyi başardılar Bunların bazıları, teşkilatlanma özgürlüğü olan başka ülkelerde (özellikle Avrupa ve Kuzey Amerika'da) şubeler açtı Türkiye'nin demokratikleşme eğilimi gösterdiği dönemlerde, tekke ve zaviyelerin açılması için talepler dile getirilse de, kamuoyunun bir kısmı ve bazı kamu kurumları buna şiddetle karşı çıkmaktadır Mustafa Kemal ATATÜRK Nutuk’ta bu konuda bakın neler söylüyor:
“Birtakım şeyhlerin, dedelerin, seyyitlerin, çelebilerin, babaların, emirlerin arkasından sürüklenen ve falcılara, büyücülere, üfürükçülere hayatlarını emniyet eden insanlardan oluşan bir kitleye medeni bir millet nazarıyla bakılabir mi?”
"Efendiler ve ey millet; biliniz ki Türkiye Cumhuriyeti, şeyhler, dervişler ve müritler memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır (yoludur) "
"Biz medeniyetin ilim ve fenninden kuvvet alıyoruz ve ona göre yürüyoruz Başka bir şey tanımıyoruz "
Bunun disinda,İstanbul Dârülfünunu'nda bir İlâhiyat Fakültesi kurulmus, sonra “İslam İncelemeleri Enstitüsü” kurulmus. Imam ve hatip yetiştirmek için Cumhuriyet`in kuruldugu yil, ülkede 29 imam hatip okulu kurulmus.
Tam hepsini bulamadim kücükken tarih dersinde ögrendiklerimin. Hatta sastim kaldim, tekke ve zaviyeler neden kapatildi? diye Google amcaya sordugunda, ilk sayfalarin hepsi dindar egilimli sayfalarin karalamalariyla dolu. Bilgi kirliliginden dogru düzgün kaynaga ulasamadim.
Ne güzel anlatmışsın mune.. Acaba şu an devlete ait bir işletme kaldı mı merak ediyorum. otoyolların işletmesi bile satıldı. Benim dedemler de kosovadan geldiklerinde sakarya'ya yerleştirilmişler. Ve devlete ait vagon fabrikasında dedem işe başlamış. Büyük dedemiz de camide müezzinlik yapmış hafızdı ve sesi çok güzelmiş. Dedemin sakarya'da çok malı mülkü var. Sonra da istanbula göç ediyorlar çocuklarının eğitimi için ve burada da yine devlete ait büyük bir fabrikada işe giriyor. Bir senede evini düzenini kurmuş. Bugün fabrikada çalışan mühendis bile böyle mal edinemez ama dedem işçi haliyle kosovadan beş parasız gelip tutunmuş.. Zaten dönemin ekonomi politikalarına baktığımızda da çok doğru kararlar var genel olarak yine dünyadaki dinamiklere paralel olarak gerçekleşen. Yine de burda da yanlışlar var. fabrikalaşmayı İstanbul'da yapma köyden kente göç, kentleşme politikalı hep hatalı hep eksik. Ekonomi politikalarında dünyanı takip etmeye çalışsak da sosyal politikalarda takip edemediğimizden halk hep mutsuz..
Simon kuran meselesini ben hiç duymadım. Bilmiyorum hangi yıllardan bahsediyorsun ama 1960'ta Kosova'dan sakarya'ya 1970'te de istanbul'a yerleşmiş bir ailenin mensubuyum. Köydede yaşamışlar istanbul'da şehrin göbeğinde de. kendi dedem ve babam da kuranı çok güzel okurmuş. Ben de bugün kendimi müslüman olarak tanımlamasam da okuyabiliyorum.
Kuran öğretilmesini engelleme hangi dönemde ve nerelerde yaşanmış bilmiyorum tabi. Senin bildiklerin varsa doğrudur.
Benim tek hatırladığım kuran kurslarının farklı amaçlara hizmet ettiği ve kontrol edilemediği gerekçesiyle kapatıldığı 90'lar. Onu da yanlış bulduğumu söylemeden edemeyeceğim. Yaz günleri 90'ların imkansızlıklarındaki çocuklar için yaz okulu vazifesi gören kuran kurslarının kapatılması çocuk gözüyle sosyal yaşantımda derin yaralar açmıştı. Ama evlere bireysel öğrenmeye bir müdahale yapıldığını bilmiyorum.
Benim de anlayamadığım bir durum var. Recep Tayyip Erdoğan fanatikleri son senelerdeki "gelişmeler"i neden sadece bu partinin iktidarına bağlıyor? Şunu kabul etmeliyiz ki teknolojik gelişmeler diye bir şey var. Artık bilgiye ulaşmak çok daha kolay ve gün geçtikçe daha da kolay oluyor. AKP çok şanslı ki teknolojik/teknik gelişmelerin bir hayli bol olduğu şu döneme denk geldi. Ben, AKP savaş zamanında ya da TV'nin bile olmadığı dönemlerde iktidar olsaydı o zaman ne gibi "yenilikler" yapacaktı, bu "taraftarlar" o zaman hangi gelişmeleri bize örnek gösterecekti bunu çok merak ediyorum. Bundan bir 15 sene öncesiyle şu an sahip olduğumuz olanakları karşılaştırmak bana o kadar mantıksız geliyor ki anlatamam.
Olur mu Deylayt, Cumhuriyet`in ilk yillarinda AKP bu kadrosu ile iktidar olsaydi, bütün yollar DUBLE olmustu. O dönemlerde daha biz bütün teknolojik is makinelerini icat etmis, bütün isleri bu yüzden cok kisa sürede ve uygun fiyata halledebiliyor olurduk. Istanbul`a metrobüs gelmis olurdu teee o zamandan, öyle zararina Hollanda`dan falan getirip de sonra parasini catir catir halktan cikarmazlardi, yerli mali otobüsleri üretiyor olurduk. Anayurt demir aglarla öyle böyle degil, acayip örülmüs olurdu. Otobüslere bile ihtiyacimiz yoktu simdiye, her yere HIZLI TREN.AKP o zamanlar iktidar olsaydi, cep telefonu, bilgisayar falan Türkler`in icadi olurdu. Savastan cikmis yeni toparlanan ekonomisini kurmaya calisan ülkeyi, jet hiziyla toparlayabilecek kapasiteye sahip olacaklari icin, belki de 1930-40`lardan beri dünyanin süper gücü hala bizdik, Amerika bizim eteklerimizi öpüyor olurdu. Hatta bak o dönemde okuma yazma bilen sayisi falan da azdi ya Deylayt, hani egitimli insanimiz cok azdi... Teknolojiyi bir sekilde icat etmis AKP, iki günde okul insa edebilirdi ve yogun bir egitim sistemiyle, bir senede egitimli insan sayisini %90`a cikarirlardi. Bir de Deylayt, AKP olsaydi o dönemde basimizda, ülkede hastalik mastalik kol gezemezdi. Her hastaliga, salgina care bulunurdu. Yani ülkenin Cumhuriyet kurulusu sonrasi yillarinda "Sagliga mi, egitime mi, ekonomiye mi, nereye yetiseyim ben Allah`immmm!" seklinde bir cikmazi olmazdi, olamazdi. Kökünden kurutulmus hastaliklar sayesinde, dinamik, karinlari doygun, cepleri doygun, teknoloji devi... Üfff dünya bizi durduramazdi.
:) Bu konu derinlestikce derinlesir, daha fazla konuyu bölmeyelim ama söylemeden gecmek istemedim. Simdi 90`li yillar dedigin yil, 90`larin sonundan bahsediyorsun sanirim. 90`larda büyümüs bir cocugum, bizim sokaktaki cocuklar her yaz yolun asagisindaki Kuran kursuna giderlerdi. :) Babam beni göndermemisti, ne kadar aglamistim. Bütün sokak giderdi, tek kalirdim.
Refah Partisi 90 basinda meclise girmisti. 1995`te ilk partiydi. 97`de Refahyol kurulmadi mi? 98`de kapatildi. Kuran Kurslari, 28 Subat post-modern darbe denilen dönemde kapatildi, yil 1997-1998. Peki simdi düsün, o döneme bir geri git, ben cok net hatirliyorum. Cok karisik dönemlerden gectik dans! :) Hizbullah mi dersin, cesit cesit türemis tarikatlar mi dersin, ben cocukken haberlere ciktigini cok iyi hatirlarim. "Allahhh Allahhhhh diye dönen baslarini sallayan, uzun sakalli o tarikat adamlarinin görüntüleri geceleri rüyalarima girerdi." Sahsen ben hala bu yasimda eve hirsiz girdigini ve benim böyle sarikli, uzun sakalli, Allahh Allahhhhh diye sallanan adamlar tarafindan öldürüldügümü görüyorum.
Sonra haberler imamlarin, kendini imam tanitanlarin, kandirip taciz ettigi, cinsel iliskiye girdigi kadinlarin haberleri ile doluydu, islami örgütlerin devlete sizmalari falan fistan.... Artan cinci hocalar o dönem....????
28 Subat Darbesinin derin analizleri var, bunlari okursan, altinda yatan nedenleri göreceksin neden Kuran Kurslarinin kapatildiginin. O dönemde cok cesit tarikat ve Islami örgüt baglantilari kol geziyordu. Devletin icine sizmalar yasandigi da tek tek ortaya cikiyordu. Hatirlamaz misin, FEM ANAFEN gibi dershanelerde okuyan arkadaslarimiz okulda gelir, bizi defalarca ariyorlar, iftara gel diyorlar, namaz kildiriyorlar, derlerdi. Dershanenin bulundugu bölgeye ve ögretmenlere göre de kimi zorluyorlar, kimi baktilar gitmiyorum üzerime gelmiyorlar artik diyordu. Hatta babamin cok yakin bir arkadasinin kizi o dershaneye yazilmisti, bir gün bana geldi dedi ki: Fetullah Gülen`i biliyor musun? Sanirim 10 yasindayim. Yok dedim tam bilmiyorum dini bir adam sanirim. Onun video kasetlerini izletiyorlar bizleri evlere cagirip, sürekli Kuran dinliyoruz demisti. Cemaat evleri gibi yani. Kücücük cocuklar Dans, düsün artik!
Yani ben daha cocuk aklimla, dinsel bir olusumun icine dogru cekildigimizi hatirliyorum. O olusum da bugün gördügün üzere tam gaz devam ediyor. O yüzden o dönem Kuran Kurslari`nin kapatilmasi dogru bir karardi, cünkü insanlar o kurslarda cesit cesit tarikatlarin, imamlarin, cesit cesit görüslerine maaruz kaliyorlardi. Masum degildi hepsi, e hangisi masum hangisi degil yillarca ugrasacak mi devlet, toptan bir süre kapatmak en dogrusuydu bence.
Uf ne cok konusuyorum ben ya, en iyisi sen 28 Subat öncesi ve sonraki olusumlari tekrar gözden gecir. :)
Yaşlı bir kadın olarak bende ilaveler yapayım, 1980 dönemini iyi hatırlarım, çok insanın canı yandı, o ara Kuran kursunu bile görecek halde değildik, hani herkes bir bedeller ödedi ya, hani herkesin çektiği kendine büyük ya, inanın o dönem sağ sol çatışması yüzünden de çok insan acı çekti, konu komşumuzun arasında sağcı da vardı solcu da, o dönem solcular fişlenmişti, kötü şartlarda tutuklu kaldığından ciğerlerinden hastalanan insanlar tanıyorum, yıllar sonra yaşadıklarını anlattıklarında bile sanki yeni yaşıyormuş gibi anlatırlar, devlette hepsinin dosyası vardı, en ufak vukuatta önce onlar sorgulanırdı.
Hani diyorsunuz ya Chp şöyle Chp böyle, onun tabanını oluşturan kesimde çok bedel ödedi. Ben ne sağcı ne solcuyum, partimde yok, hiçbir partiye yakınlığımda, birşeyler ortaya dökülecekse tek taraflı olmasın bu. Sadece o bu değil, herkes bedel ödedi, o yüzden birbirinizi küçük görmenin, birbirinizi dışlamanın, birbirinizi ötekileştirmenin manası yok, sen ne çektiysen karşındaki de aynını çekti.
Olur mu Deylayt, Cumhuriyet`in ilk yillarinda AKP bu kadrosu ile iktidar olsaydi, bütün yollar DUBLE olmustu. O dönemlerde daha biz bütün teknolojik is makinelerini icat etmis, bütün isleri bu yüzden cok kisa sürede ve uygun fiyata halledebiliyor olurduk. Istanbul`a metrobüs gelmis olurdu teee o zamandan, öyle zararina Hollanda`dan falan getirip de sonra parasini catir catir halktan cikarmazlardi, yerli mali otobüsleri üretiyor olurduk. Anayurt demir aglarla öyle böyle degil, acayip örülmüs olurdu. Otobüslere bile ihtiyacimiz yoktu simdiye, her yere HIZLI TREN.AKP o zamanlar iktidar olsaydi, cep telefonu, bilgisayar falan Türkler`in icadi olurdu. Savastan cikmis yeni toparlanan ekonomisini kurmaya calisan ülkeyi, jet hiziyla toparlayabilecek kapasiteye sahip olacaklari icin, belki de 1930-40`lardan beri dünyanin süper gücü hala bizdik, Amerika bizim eteklerimizi öpüyor olurdu. Hatta bak o dönemde okuma yazma bilen sayisi falan da azdi ya Deylayt, hani egitimli insanimiz cok azdi... Teknolojiyi bir sekilde icat etmis AKP, iki günde okul insa edebilirdi ve yogun bir egitim sistemiyle, bir senede egitimli insan sayisini %90`a cikarirlardi. Bir de Deylayt, AKP olsaydi o dönemde basimizda, ülkede hastalik mastalik kol gezemezdi. Her hastaliga, salgina care bulunurdu. Yani ülkenin Cumhuriyet kurulusu sonrasi yillarinda "Sagliga mi, egitime mi, ekonomiye mi, nereye yetiseyim ben Allah`immmm!" seklinde bir cikmazi olmazdi, olamazdi. Kökünden kurutulmus hastaliklar sayesinde, dinamik, karinlari doygun, cepleri doygun, teknoloji devi... Üfff dünya bizi durduramazdi.
Evet 90'ların sonundaki aynen o dönemden bahsettim lambcım. Tabi ki o olanları biliyorum. Ama bahsettiğim kuranla ilgili tek bildiğim yasaklamanın o olmasıydı sadece. Yoksa tabi ki gerekçeleri vardı. Sadece benim için üzücü sonucundan bahsetmiştim. Okula gitmeden okuma yazmayı ardından kuran okumayı öğrenmiş bir çocuktum ben yoksa. Kuran kursunda da hocaya yardım ederdimO hoca beni hatırlıyorsa şimdiki halime göre ağlar. Hafız yapıcaktı beni.
Evet hepsi masum değildi. İstanbul gibi yerlerde açıkçası bir şeyler yapmak zordu belki ama Anadolu'yu Doğuyu Güneydoğuyu kontrol etmek ne kadar zordur tahmin edebiliyorum. O kadar yaşanan sapkınlıklardan sonra her şeyi kapatmak kesin çözümdü..
Açıkçası mühendislik doktorası yaptığım için konulara senin kadar aşina değilim çok az konuda derin bilgim var. Onlar da modern türkiye tarihi, ata, sosyoloji, ekonomi gibi birkaç derste okuduğum bana göre ağır sayılabilecek kitaplar sayesinde olmuştur :) Geri kalanlar hatırladıklarım, çabuk okunan tarih kitaplarından bildiklerim, babamdan dinlediklerim vs. 28şubat sürecini de hatırlıyorum. Ama senin daha fazla okumuşluğun var konular hakkında
Anafene gittim ben de zamanında. Alevilik bektaşilik geleneğinin alt kollarından birine mensubuz. Yani alevilik değil ama çok farklı bir inanç sistemi yaşadım ailemde. Anafende fetullah gülen dinletileri, iftarlar, namazlar bunlara katılmayacağım ailem tarafından sebebiyle birlikte söylenmişti. Ama ciddi ciddi zorlandım. Küçücük çocuğa senin ailen yanlış şeylere inanıyor denir mi allah aşkına ya.Ki demin de dediğim tekke zaviye kanunundan bu kadar çekmedik.
Şimdi kardeşim de ananfene gidiyor. Hiç öyle bir şey kalmamış inan ki. Artık hiçbir zorlama yok. Yeteri kadar yayıldıkları için dersane olayına eskisi gibi bakmıyorlar artık. Zaten insanlar seve isteye onların içine giriyor.
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?