Basarisizlik ...

Merhaba hanımlar. Evliyim ve beş yaşında bir kızım var ve artik bugün karar verdim ben iş hayatında başarısız bir insanım. Yıllarca direndim belki bulunduğum koşulları insanları suçladım ama yok sanırım bir insan bir iş konusunda bu kadar şanssız olamaz ya da bir yerde bir dikiş tutturamamak çalışmayı sevdiğim halde . Normal değil. Yani cok saf biri olarak da görmüyorum kendimi cunku etrafımda çok muhteşem zeka da olmayıp yıllarca bir yerde çalışan çok insan görüyorum. Simdi birçok sebep yazabilirim neden olmadığında ilgili ama artık çok yoruldum . Sanırım kabullenmekten başka çarem yok. 2 yıldır da aramama görüşmeye gitmeme rağmen alınmıyorum. Neler denemedim . Teta healing ler mi bolluk dualarımı neler neler .Yok..Sanırım ben böyleyim. Siz ne yapıyorsunuz? Surekli başarılı misiniz? Ya da sürekli başarısız olup şunu denedim soyle yaptim hersey değişti diyecek olanınız var mi :KK43:

Öncelikle kendinizi suçlamaktan vazgeçin bunun kimseye faydası yok. Değiştirmeyeceğiniz şeyler için üzülmeye bırakın. Çok iş değiştirdim. 14 yaşından beri çalışıyorum. Açıkçası çok yıprandım mali müşavirim. Babamın (yeminli mali müşavir) ve eşimin (kalp damar cerrahı) gelir düzeyi ortalama üzerinde olmasına rağmen çalışıyorum. Gelecekten çok korkuyorum bilmiyorum bu fakirlik korkusu ailecek genlerimize işlemiş durumda eşimin tarafı bizden beter.

Türkiye'de çalışma hayatından ziyade insan ilişkileri sıkıntılı. İş ahlakı yok. Doğru düzgün bir iş kanunu olmamasından 3 kuruşa kimse kimseye zamanını vermek istemiyor artık iş aramayı bırakmış insanları da suçlayamıyorum.

En doğal temel hakların bile lüks sayıldığı iş ortamında “ biz bir aileyiz” in altında Kunta Kinte olmayana yol verilip çözüm üretilmediğinden, yöneticilerde her daim “binlerce kişi var bu işte çalışacak “ mobingi olduğundan, iş verenin ayrı devletin vergilerle ayrı öptüğü güzide çalışma ortamında atomu parçalasanız kıymetiniz yok. Türkiye maalesef çalıştığı halde geçinemeyenlerin, çalıştığı halde kazanamayanların ülkesi.

Haftanın 6 günü sabah 8 akşam 8 çalışın, aldığınız para hayatta kalmanıza anca yetiyor, en dandik bir sıfır km araba almak için 90 ay kadar (7,5 yıl ediyor kendileri efenim) yemeden içmeden para biriktirmeniz gerekiyor, tabi bu süre boyunca arabanın fiyatının (!) da aynı kalması lazım. Kadınlar kulubunde iki satır yazmak için pc alayım deseniz 3 ay çalışmak zorundasınız. Baby boomersların değişen üretim şekillerinin insan ilişkilerini de nasıl değiştirdiğini kavrayamamasından dolayı iş hayatında da özel hayatta da sıkıntılar yaşıyoruz.

Özel ve iş hayatımda başarısızlığın el kitabını yazarım o derecede dibin dibini defalarca gördüm.
işin kralını yaparsın hakkını vermezler, fazlasını isterler, beğenmezler.. ama maaş konusuna gelince şartlar...

Külltürel yozlaşma, bozuk toplumsal yapı, depresyon, umutsuzluk ve adalete olan inancımın kaybolması, çalışkanlığımı sürdürebilmek motivasyonumun düşmemesi için çok zorlanıyorum. Artık kısıtlı bir çevre dışında sosyalleşmiyorum ve özellikle sosyal medyayı takip etmemeye çalışıyorum. İş yerinde olabildiğince profesyonel kalıp diyalogların bana sirayet etmeden geçip gitmesini sağlamayı öğrenmek de güncel uğraşlarımdan .. 35 oldum ama hala daha insan ilişkilerinde yalpalıyorum. Bıktım şark kurnazlarından.

Çevremdeki insanların 3-4 yıldır kitlesel olarak major depresyon yaşadığına şahit oluyorum özellikle finans/muhasebe ve satın alma departmanlarında çalışan kişilerde inanılmaz isteksizlik, asık suratlılık, tükenmişlik var.

Patron şirketlerindeysen abooovvv patronun nazını niyazını çekersin gününde olmaz patron kızı surat çekersin. Evine iş götürürsün kocan surat asar ailene ayırman gereken saatte yapar bitirirsin ama bir kez bir işi atlamış ol firmanın en kötü çalışanı sensindir. Ramazan ayında içinde adı hiç duyulmamış acayip markaların olduğu koli verirler de peygamber edasıyla dolaşırlar. Mobbingin türlü çeşidini yaparlar nevriniz döner varoluş sebebimiz gibi davranmıyorlar mı ayar oluyorum. Zam istesen kötü olursun. Yol metro parası için mücadele edersin.

Bu ülkede %10 luk kesimi dışarda tutarsak astronomik yüksek enflasyon, işsizlik, gelir eşitsizliği, yoksulluk, vergi adaletsizliği gibi ağır ekonomik problemler yüzünden memleketin ezici çoğunluğunda stres, kaygı, umutsuzluk ve depresyon arşa çıkmış durumda. Bir de hukuk sisteminin çöküşünü, toplumsal kutuplaşmayı, yolsuzluk vakalarını, haber alma özgürlüğünün kısıtlanmasını, kaçak sığınmacı sorununu, eğitim ve sağlık sisteminin çöküşünü, yaşanan çevre felaketlerini de eklediğinizde durum Türkiye'de yaşamak Elm sokağının kabusu gibi.
 
Aslinda haklısınız. Oyle isler de kendi alanında tecrübe aradigi için genelde dönüşleri olmuyor . Sizin bir tavsiyeniz var mi evrak isi olup alanında fazla tecrübe istemeyen bir iş ile alakalı?

Lisans mezunları daha iyi iş bulana dek fabrikalarda bilgi işlem, depolama, sevkiyat, planlama departmanlarında çalışıyor hem harçlık olur maddi açıdan zararınızı azaltırsınız
 
Öncelikle kendinizi suçlamaktan vazgeçin bunun kimseye faydası yok. Değiştirmeyeceğiniz şeyler için üzülmeye bırakın. Çok iş değiştirdim. 14 yaşından beri çalışıyorum. Açıkçası çok yıprandım mali müşavirim. Babamın (yeminli mali müşavir) ve eşimin (kalp damar cerrahı) gelir düzeyi ortalama üzerinde olmasına rağmen çalışıyorum. Gelecekten çok korkuyorum bilmiyorum bu fakirlik korkusu ailecek genlerimize işlemiş durumda eşimin tarafı bizden beter.

Türkiye'de çalışma hayatından ziyade insan ilişkileri sıkıntılı. İş ahlakı yok. Doğru düzgün bir iş kanunu olmamasından 3 kuruşa kimse kimseye zamanını vermek istemiyor artık iş aramayı bırakmış insanları da suçlayamıyorum.

En doğal temel hakların bile lüks sayıldığı iş ortamında “ biz bir aileyiz” in altında Kunta Kinte olmayana yol verilip çözüm üretilmediğinden, yöneticilerde her daim “binlerce kişi var bu işte çalışacak “ mobingi olduğundan, iş verenin ayrı devletin vergilerle ayrı öptüğü güzide çalışma ortamında atomu parçalasanız kıymetiniz yok. Türkiye maalesef çalıştığı halde geçinemeyenlerin, çalıştığı halde kazanamayanların ülkesi.

Haftanın 6 günü sabah 8 akşam 8 çalışın, aldığınız para hayatta kalmanıza anca yetiyor, en dandik bir sıfır km araba almak için 90 ay kadar (7,5 yıl ediyor kendileri efenim) yemeden içmeden para biriktirmeniz gerekiyor, tabi bu süre boyunca arabanın fiyatının (!) da aynı kalması lazım. Kadınlar kulubunde iki satır yazmak için pc alayım deseniz 3 ay çalışmak zorundasınız. Baby boomersların değişen üretim şekillerinin insan ilişkilerini de nasıl değiştirdiğini kavrayamamasından dolayı iş hayatında da özel hayatta da sıkıntılar yaşıyoruz.

Özel ve iş hayatımda başarısızlığın el kitabını yazarım o derecede dibin dibini defalarca gördüm.
işin kralını yaparsın hakkını vermezler, fazlasını isterler, beğenmezler.. ama maaş konusuna gelince şartlar...

Külltürel yozlaşma, bozuk toplumsal yapı, depresyon, umutsuzluk ve adalete olan inancımın kaybolması, çalışkanlığımı sürdürebilmek motivasyonumun düşmemesi için çok zorlanıyorum. Artık kısıtlı bir çevre dışında sosyalleşmiyorum ve özellikle sosyal medyayı takip etmemeye çalışıyorum. İş yerinde olabildiğince profesyonel kalıp diyalogların bana sirayet etmeden geçip gitmesini sağlamayı öğrenmek de güncel uğraşlarımdan .. 35 oldum ama hala daha insan ilişkilerinde yalpalıyorum. Bıktım şark kurnazlarından.

Çevremdeki insanların 3-4 yıldır kitlesel olarak major depresyon yaşadığına şahit oluyorum özellikle finans/muhasebe ve satın alma departmanlarında çalışan kişilerde inanılmaz isteksizlik, asık suratlılık, tükenmişlik var.

Patron şirketlerindeysen abooovvv patronun nazını niyazını çekersin gününde olmaz patron kızı surat çekersin. Evine iş götürürsün kocan surat asar ailene ayırman gereken saatte yapar bitirirsin ama bir kez bir işi atlamış ol firmanın en kötü çalışanı sensindir. Ramazan ayında içinde adı hiç duyulmamış acayip markaların olduğu koli verirler de peygamber edasıyla dolaşırlar. Mobbingin türlü çeşidini yaparlar nevriniz döner varoluş sebebimiz gibi davranmıyorlar mı ayar oluyorum. Zam istesen kötü olursun. Yol metro parası için mücadele edersin.

Bu ülkede %10 luk kesimi dışarda tutarsak astronomik yüksek enflasyon, işsizlik, gelir eşitsizliği, yoksulluk, vergi adaletsizliği gibi ağır ekonomik problemler yüzünden memleketin ezici çoğunluğunda stres, kaygı, umutsuzluk ve depresyon arşa çıkmış durumda. Bir de hukuk sisteminin çöküşünü, toplumsal kutuplaşmayı, yolsuzluk vakalarını, haber alma özgürlüğünün kısıtlanmasını, kaçak sığınmacı sorununu, eğitim ve sağlık sisteminin çöküşünü, yaşanan çevre felaketlerini de eklediğinizde durum Türkiye'de yaşamak Elm sokağının kabusu gibi.
Öncelikle zamanınızı ayırıp o kadar güzel anlatmışsınız ki bunun için öncelikle teşekkür ederim .İçinde bulunduğum durum daha güzel gercekten anlatılamazdı. O kadar yoruldum ki sizin gibi uzun uzadıya anlatmaya üşendim inanın. Çünkü esim bile beni suçlu buluyor bundan eminim. Bir iş bulup yükselip ona haddini bildirmem lazım ama gel gör ki hayallerle bu dünyada yaşanmıyor. Ona sorsan herkes yaşıyor deyip geçiyor. Ben de aldım kendimi anlatmaya bıktım. Konu para dan ziyade kendimi ispata gecti benim açımdan. Ama para da az olunca para az olduğu için diye siralarlar . İnsan ilişkileri zaten artık ince düşünen bir insanı kaldırmıyor. Yani öyle bir dönem ki ne öyle ne böyle. Depresyonun surekli yanına çağırıp durduğu bir dönem işte.
 
Lisans mezunları daha iyi iş bulana dek fabrikalarda bilgi işlem, depolama, sevkiyat, planlama departmanlarında çalışıyor hem harçlık olur maddi açıdan zararınızı azaltırsınız
Lisans mezunuyum. Aslında planlama benim yaptığım işin kapsamı dahilinde . Diğer saydiklarinda öyle. O tarz işler evrak işinden ziyade operasyonun bir parçası oluyor ve müşteri olmasa bile şirket içinde sürekli kaosun olduğu bir pozisyon maalesef . Gecen eğitim danışmanlığı deneyeyim dedim en azından sektorum değişsin yine de o koşturmaca dan daha uzak . Yol yemek yok asgari ücret dediler. İnanın kalakaliyorum artik .
 
Öncelikle zamanınızı ayırıp o kadar güzel anlatmışsınız ki bunun için öncelikle teşekkür ederim .İçinde bulunduğum durum daha güzel gercekten anlatılamazdı. O kadar yoruldum ki sizin gibi uzun uzadıya anlatmaya üşendim inanın. Çünkü esim bile beni suçlu buluyor bundan eminim. Bir iş bulup yükselip ona haddini bildirmem lazım ama gel gör ki hayallerle bu dünyada yaşanmıyor. Ona sorsan herkes yaşıyor deyip geçiyor. Ben de aldım kendimi anlatmaya bıktım. Konu para dan ziyade kendimi ispata gecti benim açımdan. Ama para da az olunca para az olduğu için diye siralarlar . İnsan ilişkileri zaten artık ince düşünen bir insanı kaldırmıyor. Yani öyle bir dönem ki ne öyle ne böyle. Depresyonun surekli yanına çağırıp durduğu bir dönem işte.


Gerek işçisi, gerek işvereni, gerekse arasında yer alan iş ve işçi bulma acentası görevi gören kuruluşlarıyla iş hayatından tiksiniyorum. Çalışmaktan değil, ikili ilişkilerden, toplantılardan, raporlamalardan, zorunlu katılımlı etkinliklerden tiksiniyorum.

Bizim toplumumuzun büyük bölümü menfaatçi ikiyüzlü şark kurnazı bu toplumun iş hayatı da aynı karakteristiklere sahip aksi düşünülemezdi zaten.

Kurumsal çirkef dinamiklerinin had safhada olduğu (özellikle kadınlar arasında) ve herhangi bir İŞ kölelikle verimsizlikle saçma sapan zaman kayıplarıyla başabaş gidiyor ve takım oluşturmak koordineli çalışmak mümkün değil.

Hele o iş görüşmelerindeki umut tacirliği yok mu midemi ağzıma getiriyor. Yırtıcı hayvanlarla dolu vahşi doğada esneklik diye birşey yok (esnek olan çalışma saatleri sadece) sömürü zaten Allah ın emri, işveren babacan olsa bile çalışma arkadaşların toksik ise (toksik olmayan yer var mıdır acaba belki kamu ? ) ayaklarınız işe geri geri gider. Yükselen trend hoşgörüsüzlük, yumurta kapıya dayandığından siparişi yetiştirmeye çalışma, saygısızılık, merhametsizlik hayattan bezdiriyor.


Profesyonel çalışmak neredeyse imkansız. Sorumluluk alanımızı belli etmek istediğimizde sorumluluk almaktan kaçınmakla suçlanıyorsunuz. Yükselebilmek için sorumluluk almak için çabaladığınızda başkasının işine burnunuzu sokmayla işgüzarlıkla suçlanıyorsunuz.

Kazanç hep sermaye sahibi sayesinde oluyor da zarar hep çalışandan dolayı..

Bir buçuk ay kadar öncesinde , 20 yıla yakın bir süre Fransa'da hep üst düzey pozisyonlarda çalışmış hem alaylı hem de eğitimli donanımlı 40lı yaşlarının ortasında , 3 dili akıcı bir şekilde konuşan bir ihracat müdiresi işe alındı. İş bitirici , çözüm odaklı, hazırcevap , işinde profesyoneldi.


Cuma sabahı çıkışını yaptı IK. Hepimiz dumura uğradık. Hayatında ilk kez işten çıkartılmış. Hepimize tek tek sarıldı. Fransa'ya tekrar döneceğim dedi ve vedalaştık.

Amacım sizi iş hayatından soğutmak değil. Çalışmak zorundayız forumdaşım. Siz kendinizi yıpratmayın daha fazla rica ediyorum. Türkiye'de çalışma hayatı b.ktan. NET B.KTAN. Özel hayatın yok kanınla canınla şirketin MAL ısın ! Bu gerçeği kabullendim ben yok yani daha ötesi yok

İş hayatında daha ne göreceğim derken fark ettim ki bu ülkede profesyonelliğin ebesinin tersten görüldüğü ve herkesin kendisini mesleğinde cevher görüp bir diğerine ders verecek pozisyonda yaratıldığına inandığı yermiş vay anasını dedim.

14 yaşımdan beri çalışıyorum .. iş hayatında önemli olan başarılı olmak değil adapte olmakmış geç algıladım

Konunuzu sabote ettim kusura bakmayın .. iş hayatındaki aksaklıklara adaletsizliklerle o kadar dolmuşum ki patlıyorum galiba ya

Öylesine ezik insanlarla karşılaştım ki bu ülkede paran kadar adamsın. Paran varsa insanlar seni tanır, yoksa sen insanları tanırsın. Sözde kurumsal olup işini yapmayanlar, -mış gibi yapan yalaka beyaz yaka personelleri, karşısındakini başta hor görüp parası olduğunu öğrenince kul olan personeller, fazla gelen ödemeyi fark edip , çaktırmayalım diyen finans müdürüm..tiksindim forumdaşım herkesten herşeyden..

Ama herşeye rağmen alın teriyle para kazanmak ve birikim yapabilmek beni acayip mutlu ediyor. Şu hayatta en nefret ettiğim şey birilerine hele ki bir erkeğe maddi anlamda bağımlı olmak beni hasta ediyor.

Para kazanmak kendimi güvende hissettiriyor.

Mirasını kendi çalışmalarıyla elde etmiş kişilerin hayatını inceleyin. Mesela Disney, mickey mouse çizgi film karakterini kaldığı köhne odadaki fareden ilham alarak tasarlamış. Jim Carrey de mizah yeteneğini hayatının fakirlik döneminde hayata tutunabilmek için kazanmış.

Sözcükler kaderiniz olur hayatınız olur olumsuzlukları hayatınızdan çıkartın. Bir şekilde motive olmanın yollarını arayın. Hayat bir mücadeledir mezara kadar.








 
NEden bu kadar az, sebep neydi bunu hic dusundunuzmü. Insanlarla iletisim sorunumu yasiyorsujuz, is icinde anlama, kavrama sorunumu var.
Evet iş hayatında olan ayak kaydırma,İsini yapmayanların pohpohlanip çalışanların görülmediği hatta onları performans yetersizliği ile suçlayıp çalışmayanlarin sırf torpili büyük yerden diye yuceltildigi bir ortamı anlamakta zorlanıyorum. Bu insanlar iş hayatında hep var olduğu için istikrarsizligimin olması da beraberinde geliyor maalesef.
 
Gerek işçisi, gerek işvereni, gerekse arasında yer alan iş ve işçi bulma acentası görevi gören kuruluşlarıyla iş hayatından tiksiniyorum. Çalışmaktan değil, ikili ilişkilerden, toplantılardan, raporlamalardan, zorunlu katılımlı etkinliklerden tiksiniyorum.

Bizim toplumumuzun büyük bölümü menfaatçi ikiyüzlü şark kurnazı bu toplumun iş hayatı da aynı karakteristiklere sahip aksi düşünülemezdi zaten.

Kurumsal çirkef dinamiklerinin had safhada olduğu (özellikle kadınlar arasında) ve herhangi bir İŞ kölelikle verimsizlikle saçma sapan zaman kayıplarıyla başabaş gidiyor ve takım oluşturmak koordineli çalışmak mümkün değil.

Hele o iş görüşmelerindeki umut tacirliği yok mu midemi ağzıma getiriyor. Yırtıcı hayvanlarla dolu vahşi doğada esneklik diye birşey yok (esnek olan çalışma saatleri sadece) sömürü zaten Allah ın emri, işveren babacan olsa bile çalışma arkadaşların toksik ise (toksik olmayan yer var mıdır acaba belki kamu ? ) ayaklarınız işe geri geri gider. Yükselen trend hoşgörüsüzlük, yumurta kapıya dayandığından siparişi yetiştirmeye çalışma, saygısızılık, merhametsizlik hayattan bezdiriyor.


Profesyonel çalışmak neredeyse imkansız. Sorumluluk alanımızı belli etmek istediğimizde sorumluluk almaktan kaçınmakla suçlanıyorsunuz. Yükselebilmek için sorumluluk almak için çabaladığınızda başkasının işine burnunuzu sokmayla işgüzarlıkla suçlanıyorsunuz.

Kazanç hep sermaye sahibi sayesinde oluyor da zarar hep çalışandan dolayı..

Bir buçuk ay kadar öncesinde , 20 yıla yakın bir süre Fransa'da hep üst düzey pozisyonlarda çalışmış hem alaylı hem de eğitimli donanımlı 40lı yaşlarının ortasında , 3 dili akıcı bir şekilde konuşan bir ihracat müdiresi işe alındı. İş bitirici , çözüm odaklı, hazırcevap , işinde profesyoneldi.


Cuma sabahı çıkışını yaptı IK. Hepimiz dumura uğradık. Hayatında ilk kez işten çıkartılmış. Hepimize tek tek sarıldı. Fransa'ya tekrar döneceğim dedi ve vedalaştık.

Amacım sizi iş hayatından soğutmak değil. Çalışmak zorundayız forumdaşım. Siz kendinizi yıpratmayın daha fazla rica ediyorum. Türkiye'de çalışma hayatı b.ktan. NET B.KTAN. Özel hayatın yok kanınla canınla şirketin MAL ısın ! Bu gerçeği kabullendim ben yok yani daha ötesi yok

İş hayatında daha ne göreceğim derken fark ettim ki bu ülkede profesyonelliğin ebesinin tersten görüldüğü ve herkesin kendisini mesleğinde cevher görüp bir diğerine ders verecek pozisyonda yaratıldığına inandığı yermiş vay anasını dedim.

14 yaşımdan beri çalışıyorum .. iş hayatında önemli olan başarılı olmak değil adapte olmakmış geç algıladım

Konunuzu sabote ettim kusura bakmayın .. iş hayatındaki aksaklıklara adaletsizliklerle o kadar dolmuşum ki patlıyorum galiba ya

Öylesine ezik insanlarla karşılaştım ki bu ülkede paran kadar adamsın. Paran varsa insanlar seni tanır, yoksa sen insanları tanırsın. Sözde kurumsal olup işini yapmayanlar, -mış gibi yapan yalaka beyaz yaka personelleri, karşısındakini başta hor görüp parası olduğunu öğrenince kul olan personeller, fazla gelen ödemeyi fark edip , çaktırmayalım diyen finans müdürüm..tiksindim forumdaşım herkesten herşeyden..

Ama herşeye rağmen alın teriyle para kazanmak ve birikim yapabilmek beni acayip mutlu ediyor. Şu hayatta en nefret ettiğim şey birilerine hele ki bir erkeğe maddi anlamda bağımlı olmak beni hasta ediyor.

Para kazanmak kendimi güvende hissettiriyor.

Mirasını kendi çalışmalarıyla elde etmiş kişilerin hayatını inceleyin. Mesela Disney, mickey mouse çizgi film karakterini kaldığı köhne odadaki fareden ilham alarak tasarlamış. Jim Carrey de mizah yeteneğini hayatının fakirlik döneminde hayata tutunabilmek için kazanmış.


Sözcükler kaderiniz olur hayatınız olur olumsuzlukları hayatınızdan çıkartın. Bir şekilde motive olmanın yollarını arayın. Hayat bir mücadeledir mezara kadar.
Gercekten sizi bu anlatiminizdan dolayı onceliler tebrik ediyorum .Ben kendimi bu kadar anlatamıyorum. Belki de insanlar o kadar onyargili ki anlatmak bir yana sesimi dahi çıkaramıyorum. İyice hissizlesmeye başladım günden güne. Ne bir amacım kaldi ne de isteğim. Cocugum örnek alsın çalışan kadini diye çalışmak istiyorum artık kendim icin bile değil. Kiz çocuğu yetiştiriyorum ve çalışmak nedir kesinlikle annesinden öğrenmeli diye düşünüyorum. Ama basarizliklarla dolu bir örnek anne olmak istemiyorum onun gözünde. Gel görki iş hayatı da bu anlattıklarınizdan dolayı embelki en az sizin kadar beni de yıprattı. Mücadeleye devam diyorsunuz da nasıl? Heryer ayniyken. Başarılı olmak için düzene ayak uydurmaktan başka çareniz yoksa nasıl? Karakterimizden mi ödün verelim ? Mutsuz ama mücadeleci mi olalım? O kadar olumsuzluklardan sonra elimde kalan sadece umutsuzluk. Esim bile destek değilken üstelik. Her yıl bana makale yazsana blog da diye gelen biri . Sanirsin her yıl nobelden nobele koşuyorum.Gercekten bazen sinirden gülüyorum:)
 
Gercekten sizi bu anlatiminizdan dolayı onceliler tebrik ediyorum .Ben kendimi bu kadar anlatamıyorum. Belki de insanlar o kadar onyargili ki anlatmak bir yana sesimi dahi çıkaramıyorum. İyice hissizlesmeye başladım günden güne. Ne bir amacım kaldi ne de isteğim. Cocugum örnek alsın çalışan kadini diye çalışmak istiyorum artık kendim icin bile değil. Kiz çocuğu yetiştiriyorum ve çalışmak nedir kesinlikle annesinden öğrenmeli diye düşünüyorum. Ama basarizliklarla dolu bir örnek anne olmak istemiyorum onun gözünde. Gel görki iş hayatı da bu anlattıklarınizdan dolayı embelki en az sizin kadar beni de yıprattı. Mücadeleye devam diyorsunuz da nasıl? Heryer ayniyken. Başarılı olmak için düzene ayak uydurmaktan başka çareniz yoksa nasıl? Karakterimizden mi ödün verelim ? Mutsuz ama mücadeleci mi olalım? O kadar olumsuzluklardan sonra elimde kalan sadece umutsuzluk. Esim bile destek değilken üstelik. Her yıl bana makale yazsana blog da diye gelen biri . Sanirsin her yıl nobelden nobele koşuyorum.Gercekten bazen sinirden gülüyorum:)

Ne güzel kız evladınız var kız çocuklarını çok seviyorum. Evladınıza sarılın şükredin.

İşyerinde mutsuz
 
Gercekten sizi bu anlatiminizdan dolayı onceliler tebrik ediyorum .Ben kendimi bu kadar anlatamıyorum. Belki de insanlar o kadar onyargili ki anlatmak bir yana sesimi dahi çıkaramıyorum. İyice hissizlesmeye başladım günden güne. Ne bir amacım kaldi ne de isteğim. Cocugum örnek alsın çalışan kadini diye çalışmak istiyorum artık kendim icin bile değil. Kiz çocuğu yetiştiriyorum ve çalışmak nedir kesinlikle annesinden öğrenmeli diye düşünüyorum. Ama basarizliklarla dolu bir örnek anne olmak istemiyorum onun gözünde. Gel görki iş hayatı da bu anlattıklarınizdan dolayı embelki en az sizin kadar beni de yıprattı. Mücadeleye devam diyorsunuz da nasıl? Heryer ayniyken. Başarılı olmak için düzene ayak uydurmaktan başka çareniz yoksa nasıl? Karakterimizden mi ödün verelim ? Mutsuz ama mücadeleci mi olalım? O kadar olumsuzluklardan sonra elimde kalan sadece umutsuzluk. Esim bile destek değilken üstelik. Her yıl bana makale yazsana blog da diye gelen biri . Sanirsin her yıl nobelden nobele koşuyorum.Gercekten bazen sinirden gülüyorum:)

Ne güzel kız evladınız var kız çocuklarını çok seviyorum aşığım .. Evladınıza sarılın şükredin. 4 ay sonra 35 olacağım eşim de 41 yaşında biz de evlat sahibi olmaya çalışıyoruz yeni evliyiz. Olumsuz düşünmeyin. Herkesin rızkı var bir yerlerde Allah'a sığının. Çocuğunu bırakacak yeri olmadığı için iş hayatına uzun süre ara verenler var mecbur anneanne babaanne yoksa destekçisi yoksa..bakıcı kreş ücretleri aylık ücretin yarısından fazla sizin evladınız da 5 yaşındaydı değil mi ?

Hissizleşmekten ziyade umursamamak diyelim forumdaşım. İşverenimin kızı ben dahil ofiste herkesin canına okuyor gereksiz yere iş akışından bi haber ama alıştık artık. Siz çalışmayı sevmiyor değilsiniz, insan ilişkilerinden fazlasıyla bunalmışsınız benim gibi.

İnsan yıllarca biriktiriyor biriktiriyor bir hayat kuruyor evleniyor çoluğa çocuğa karışıyor bir sürü sorumluluk alıyor ödemelerdi işti bilmem ne. Ölüm bir geliyor hepsi dünyada kalıyor. Bu yüzden fazla kasmayın derim. İş yerine hiç kimse gidip emir almaktan hoşlanmıyor ama kiramızı faturalarımızı ödemek için buna mecburuz.

Eşim çalışmamı istemiyor, maddi olarak hiç sorunumuz yok ama ben evde aşırı bunalıyorum , psikolojik olarak aşırı yıprandığımı görüyordu daha evlenmemişken bile bir de ben zorlu bir boşanma sürecinin arkasından hemen 7. ayda tekrar evlendim ruhsal yorgunluklarım da var.

Paran yok çalışmak zorundasın karnını doyurmak için, paran var çalışmak zorundasın bir baltaya sap olamadı demesinler diye.

Ruh emici, sürekli şikayet eden, çözüm üretmek yerine her şeyi başkalarından bekleyen, olur olmadık şeylerden yakınan insanlarla çalışmak psikolojinin içine m*çıyor. Mükellefler karasineklerin paket lastiğiyle gebertilemeyen arsız bir türü gibiler.
Tiksiniyorum yeminle.

Bulunduğunuz yer küçük bir yer sanırım sanayi şehirlerinde olsaydınız daha kolay iş bulabilirdiniz sektör çeşitliliği de fazla büyük şehirlerde..Birde bu gidişatınız depresyonun habercisi haberiniz olsun.

Anneliğinizle iş hayatını sakın mukayese etmeyin. Özgüveninizi kaybetmeyin.

Bir noktadan sonra tepkisiz kayıtsız kalmanın daha az yıpratıcı olduğunu anladım ..ofisin ortasında bomba patlasa çayımı kahvemi alır izlerim :)

Hiç kimse elinin erneğinden daha hayırlı bir şey yememiştir. Allah'ın peygamberi Davut (a.s.)da elinin emeğinden yerdi. " (Buhârî, Büyu, 15) buyurmuştur.

"Ve gerçekten de insan ancak kendi çalıştığını elde eder ve yine Şüphesiz onun emeği kendisine pek yakında gösterilecektir. " (en-Necm, 53/39)

Tüm peygamberler çalışarak geçimlerini sağlamışlardır. Ellerinin emeğini yemişlerdir. Bu dünyanın kanunu şudur ki, Peygamber bile olsan çalışacaksın.

Ben kendimi böyle motive ediyorum güzel arkadaşım.
 
Ne güzel kız evladınız var kız çocuklarını çok seviyorum aşığım .. Evladınıza sarılın şükredin. 4 ay sonra 35 olacağım eşim de 41 yaşında biz de evlat sahibi olmaya çalışıyoruz yeni evliyiz. Olumsuz düşünmeyin. Herkesin rızkı var bir yerlerde Allah'a sığının. Çocuğunu bırakacak yeri olmadığı için iş hayatına uzun süre ara verenler var mecbur anneanne babaanne yoksa destekçisi yoksa..bakıcı kreş ücretleri aylık ücretin yarısından fazla sizin evladınız da 5 yaşındaydı değil mi ?

Hissizleşmekten ziyade umursamamak diyelim forumdaşım. İşverenimin kızı ben dahil ofiste herkesin canına okuyor gereksiz yere iş akışından bi haber ama alıştık artık. Siz çalışmayı sevmiyor değilsiniz, insan ilişkilerinden fazlasıyla bunalmışsınız benim gibi.

İnsan yıllarca biriktiriyor biriktiriyor bir hayat kuruyor evleniyor çoluğa çocuğa karışıyor bir sürü sorumluluk alıyor ödemelerdi işti bilmem ne. Ölüm bir geliyor hepsi dünyada kalıyor. Bu yüzden fazla kasmayın derim. İş yerine hiç kimse gidip emir almaktan hoşlanmıyor ama kiramızı faturalarımızı ödemek için buna mecburuz.

Eşim çalışmamı istemiyor, maddi olarak hiç sorunumuz yok ama ben evde aşırı bunalıyorum , psikolojik olarak aşırı yıprandığımı görüyordu daha evlenmemişken bile bir de ben zorlu bir boşanma sürecinin arkasından hemen 7. ayda tekrar evlendim ruhsal yorgunluklarım da var.

Paran yok çalışmak zorundasın karnını doyurmak için, paran var çalışmak zorundasın bir baltaya sap olamadı demesinler diye.

Ruh emici, sürekli şikayet eden, çözüm üretmek yerine her şeyi başkalarından bekleyen, olur olmadık şeylerden yakınan insanlarla çalışmak psikolojinin içine m*çıyor. Mükellefler karasineklerin paket lastiğiyle gebertilemeyen arsız bir türü gibiler.
Tiksiniyorum yeminle.

Bulunduğunuz yer küçük bir yer sanırım sanayi şehirlerinde olsaydınız daha kolay iş bulabilirdiniz sektör çeşitliliği de fazla büyük şehirlerde..Birde bu gidişatınız depresyonun habercisi haberiniz olsun.

Anneliğinizle iş hayatını sakın mukayese etmeyin. Özgüveninizi kaybetmeyin.

Bir noktadan sonra tepkisiz kayıtsız kalmanın daha az yıpratıcı olduğunu anladım ..ofisin ortasında bomba patlasa çayımı kahvemi alır izlerim :)

Hiç kimse elinin erneğinden daha hayırlı bir şey yememiştir. Allah'ın peygamberi Davut (a.s.)da elinin emeğinden yerdi. " (Buhârî, Büyu, 15) buyurmuştur.

"Ve gerçekten de insan ancak kendi çalıştığını elde eder ve yine Şüphesiz onun emeği kendisine pek yakında gösterilecektir. " (en-Necm, 53/39)

Tüm peygamberler çalışarak geçimlerini sağlamışlardır. Ellerinin emeğini yemişlerdir. Bu dünyanın kanunu şudur ki, Peygamber bile olsan çalışacaksın.

Ben kendimi böyle motive ediyorum güzel arkadaşım.
Kadin kadina bu desteği forumda bile yapmiyor artık. Verdiginiz örnekler ve tavsiyeler çok hoşuma gitti iyi ki yazdınız:)
Ever kızım 5 yaşında anaokuluna gidecek bu yıl ve yarım gün. Aslında annelerimiz birsz sıkıntılı tipler ama yapacak birsey olmadığı için onlara sarılmak durumunda kaldık:) Bazen de galiba rn hayırlısı bu diyorum. Çünkü onların okula bırakıp alması bizide çok yıpratacak bir süreç. Aslında istanbul da yaşıyorum fakat bulunduğumuz ilçe heryere uzak o yüzden de secme şansım daha düşük. Yakın yer bakmak durumundayım. Yaşadığımız yerde fabrikalar çoğunluk ve onlarda siz de bilirsiniz ki beyaz yakalari da ölümüne çalıştırır ve asla hakkettiğini vermez .Bugun bir firma daha gitmeden olumsuz dönüş yaptı. Cagiracaklarini soyledi sonradan vazgeçtiklerini söyledi. Sebebini sordum .Cv im dolu doluymuş onlar daha çok yetiştirilmek üzere istiyorlarmis:) Fare gibi oynuyorlar bizimle ilk defa böyle bir döneme geldim. Artık ben de sinir de kalmadı. İse başlamadan sinirlerim bozulmaya sabrımı zorlama başladılar. Allah size de inşallah en kısa zaman da sağlıklı bir kız çocuğu nasip etsin. Anne olmak müthiş birsey . Her anını yaşadığım için Allah a binlerce kez şükür ediyorum. İyi ki var . O sağlıklı olsun mutlu olsun da varsın ben işsiz kalayım...
 
X