• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

"Baban, annen ne iş yapıyor?" Sorusunu Öğrencilere Yönelten Eğitimciler

Benim babam zengindi ben ilkokul ortaokul ve liseye giderken, ama okudugum okul,gelir seviyesi düşük ailelerin fazla oldugu bir devlet okuluydu. Ben hep marka seyler giyerdim. Ama yirtik pirtik ayakkabisi olan cocuklar da vardı. Cok ağlardım baba su sinifta bir kiz var üşüyor falan derdim. Babam okula cok fazla yardim etti. Maddi olarak.Tam bilmiyorum ama sanirim öğretmen bizde para oldugunu anladığı icin babami okul aile birligi diye birsey vardi ona katmıştı.:işsiz: bizim ogretmen sormazdi sanki baban ne is yapiyor diye ya. Babam ve birkac veli daha sinifin eksikleri yardim toplamaca ogrenciler icin falan oyle seylere cok yardim etmisti. Biz ama guzel çocuklardık paylaşmasını bilirdik kimse kimseyi ezmezdi. Ogretmenler de ezmezdi yani. Benim pek kotu anım yok bence butun ogretmenler sormuyordur baban ne is yapiyor diye.
 
Babamı kaybettikten sonra bu sorunun çocukları ne kadar yaralayabileceğinin farkına vardım maalesef yaşayarak öğrendim
Bencede çocuklara bu soru sormanın ne gereği var. onları ailelerinden bağımsız bir birey olarak göreceksek anne babasının ne iş yaptığı sanırım önemini yitirmiş oluyor
Ailenin ekonomik durumu için soruluyorsa zaten bir sürü form dolduruluyor öğretmende özelden kendisi dağıtsın doldurtsun
 
Bunun için öğretmen ve okul yönetimi eve form yolluyor doldurup veriyoruz herkes aşşa yukarı biliyor kimin ne iş yaptığını veliler arası sohbette

İşlerini bilmekten ziyade çocuklara direkt arkadaşları arasında sormak yanlış. Babasından ya da annesinden utanacak ya da öğretmen çıkarına göre yaklaşacak anlamında değil her zaman ama küçük yaştaki çocuklar acımasız olabiliyor. Misal veriyorum "Babam pazarcılık yapıyor" dese o çocukla dalga geçecek bir güruh olabilir, bu da çocuğa ileride travmatik bir anı olarak geri dönebilir; okuldan soğumasına, belki babasından haksız yere utanmasına sebep olabilir vesaire. Ya da ebeveynlerinden birini kaybetmiş bir çocuğa bu sorunun direkt olarak sorulması, arkadaşlarının içinde "Babam/Annem öldü" demesi onu çok yaralayabilir.
 
Evet küçükken çok fakirdik gerçekten elektriğimizi kesmişlerdi babamda bel fıtığı vardı ve yatağa bağlı kaldı birsüre.. faturalar ödenemeyecince mum ışığında yaptığım yarım yamalak ödevleri unutamıyorum.. birde ayakkabım delikti ve ben hiç teneffüse çıkmıyordum bikere bir öğretmen kızmıştı herkes sınıfı boşaltsın diye hava alacakmış sınıf..
5.sınıfta babam inşaat işçisiydi bunu söylediğimde öğretmenin beni kale almayıp oturtmasınıda unutamıyorum çünkü anne babaları avukat öğretmen polis olanlar vardı onlarla daha çok sohbet ediyordu resmen ayrımcılık vardı.. onlara daha kibar davranıyorlardı.gerçekten eski öğretmenler çok bilinçsizdi.. birde okulumzda dayak.vardı. erkek öğrenciler tıraş olmayınca bütün okulun önünde müdürden tokat yerlerdi.. eski sistem gerçekten çok berbattı yaa..

Doğrudur inanırım eğitimci de olsalar eğitilemeyen insanlar var ne yazık ki. Sınıfımızda babası mühendis olan çocukla babası işçi olan çocuğu karşılaştırıp "Okuyun da Ali'nin babası gibi olun okumazsanız Mehmet'in babası gibi olursunuz." denmesini hiç unutamıyorum. Kırdıkları yerden kırılsınlar.


o kadar üzüldüm ki şuan....

en nefret ettigim insan tipi kariyerine göre hakeret etmek hatta o yuzlerıne konduracakları ufacık gülücüğü bile zenginlere saklamak:KK43:
 
Adiginiz sey 3 liralik ruj da, 3000 liralik buzdolabi da olsa, sanki veliden bir kiyak almissiniz ve karsiligini cocuga not ya da ozel ilgi olarak verecekmissiniz gibi algılanıyor da ondan.
İyi niyetinizden asla suphem yok, ama diğer veliler ve ogrencilerin algisini degistiremezsiniz, ve bundan en cok da arada kalan ogrenci etkilenir.
Hic bu acidan dusunmemistim. Ben sadece ona ek gelir olsun diye almistim. Ama sizin dediginiz de mantikli.birdaha almamak en dogrusu
 
Benim babam zengindi ben ilkokul ortaokul ve liseye giderken, ama okudugum okul,gelir seviyesi düşük ailelerin fazla oldugu bir devlet okuluydu. Ben hep marka seyler giyerdim. Ama yirtik pirtik ayakkabisi olan cocuklar da vardı. Cok ağlardım baba su sinifta bir kiz var üşüyor falan derdim. Babam okula cok fazla yardim etti. Maddi olarak.Tam bilmiyorum ama sanirim öğretmen bizde para oldugunu anladığı icin babami okul aile birligi diye birsey vardi ona katmıştı.:işsiz: bizim ogretmen sormazdi sanki baban ne is yapiyor diye ya. Babam ve birkac veli daha sinifin eksikleri yardim toplamaca ogrenciler icin falan oyle seylere cok yardim etmisti. Biz ama guzel çocuklardık paylaşmasını bilirdik kimse kimseyi ezmezdi. Ogretmenler de ezmezdi yani. Benim pek kotu anım yok bence butun ogretmenler sormuyordur baban ne is yapiyor diye.
Soruyor olsalar bile ezmek icin sorduklarini sanmiyorum. (bu arada Ben de ogretmenim ve Sormuyorum)
 
Çocuğu tanımak için mutlaka ailesiyle ilgili bilgileri öğrenmek gerekiyor. Fakat artık bunun için aile tanıma dosyası gönderiliyor evlere. Aile öğretmene güvenir doğru bilgileri verirse bu tarz sorunlarla karşılaşılmaz.
 
Yeni nesil öğretmenlerin çoğu tıpkı sizler gibi geçmişte bu tecrübeyi yaşadıkları ve eski öğretmenlerin almadığı pedagojik formasyon dersleri aldıkları için artık daha empatik yaklaşıyorlar öğrenciye. Ama onların bu çabaları her fırsatta çocuğunun sınıfında vakit geçirmek isteyen, 5 tenefüsün 3 ünde bi şekilde çocuklarının yanında olmayı başaran, geç kalan çocuğunu sınıfa kadar getirip sırasına yerleştirip bir de kocaman bir "iyi dersler paşam" öpücüğü veren anne babaların açtığı yaralardan korumaya yetmiyor anne babası olmayan, çalıştığı için ya da kuralları çığnememek adına okula gerekli gereksiz gelmeyen ailelerin çocuklarını...
Bi şekilde üzen birileri oluyor malesef. Keşke ailelere bu anlatılabilse. Kendi çocuğu kadar diğerlerini düşünebilse düşünebilse herkes.
Geçen çocuklarımı almaya kreşe gittim. Kapıyı tıklatıp içeri girdim hep yaprığım gibi. Öğretmen hemen geldi anne diye ağlıyolar annesi henüz gelmeyenler dedi. Hemen çıktım dışarı. Hiç bu açıdan düşünmemiştim. Bidahakine kapıyı çalıp dışarda beklicem.
 
Son düzenleme:
bizim zamanimizda da okul aile birligimiydi yoksa milli egitim mi goturuyordu bilmiyorum bahceye fakir cocuklarin hepsini siraya dizip bir otobuse bindirip kiyafet alisverisine gotururlerdi iyilik yapiyorlardi güya
 
bizde biliyoduk sınıfımızda durumu olmayan arkadasımızı . ona herkes farklı bakardı. hala bile beynime yer etmiş onunla hala kardeş gibiyim ama nedense içimde ona karşı burukluk hissediyorum
 
o kadar üzüldüm ki şuan....

en nefret ettigim insan tipi kariyerine göre hakeret etmek hatta o yuzlerıne konduracakları ufacık gülücüğü bile zenginlere saklamak:KK43:
Üstelik tembel çocuklarda değildik.. hep takdir belgesi alan 6.sınıfta tarih ve coğrafya birincisi olmuştum.. arkadaşında dediği gibi kırıldıkları yerden kırılsınlar ne diyim..
 
Üstelik tembel çocuklarda değildik.. hep takdir belgesi alan 6.sınıfta tarih ve coğrafya birincisi olmuştum.. arkadaşında dediği gibi kırıldıkları yerden kırılsınlar ne diyim..

resmen içim acıdı. aklım resmen almıor nasıl nasıl insan cocuk insan buyuk farketmez bu sebeple nasıl ayırabilir.
 
Hayat herkese adil davranmıyor. Ama o küçücük yüreklerde travma yaratacak hiçbir şeyi yapmasın öğretmenler . Rehber öğretmenim, ilköğretimde çok kısa süreli görevlendirme çalışmıştım yıllar önce. Onun dışında hep lise kademesinde çalıştım.
Anaokulu, ilköğretim çağları çok önemli, çocuğun kişiliğinin şekillendiği yaşlar. Benim kızım da ilkokula başladı bu yıl. Babasız büyütüyorum çocuklarımı. Okulun ilk günü içim ezildi kızımı okula bıraktığımda.Babalarıyla gelen çocuklar vardı haliyle. Sınftaki en yakın arkadaşını da babası alıyor hep, babasının kucağına atlıyor babası geldiğinde. Kızım da görüyor hergün. Kuzum hiç baba özlemini dile getirmedi, ama küçücük yüreğinde neler hissediyor bilmiyorum.
Tabi babası olup da akşamdan akşama gören ve baba ilgisi görmeden büyüyen çocuklar da var. Onları düşününce de sadece fiziksel varlık ne kadar değerli diye düşünüyorum.
 
Ahhh çocukluğumun en acı günleri .
Her seferınde ağlarım .. hıçkıra hıçkıra ..
yeni nesil öğretmenler lütfen sormayın .
Annesini babasını .
Babam öldü demeye dayanmazdım :110:
 
Yeni nesil öğretmenlerin çoğu tıpkı sizler gibi geçmişte bu tecrübeyi yaşadıkları ve eski öğretmenlerin almadığı pedagojik formasyon dersleri aldıkları için artık daha empatik yaklaşıyorlar öğrenciye. Ama onların bu çabaları her fırsatta çocuğunun sınıfında vakit geçirmek isteyen, 5 tenefüsün 3 ünde bi şekilde çocuklarının yanında olmayı başaran, geç kalan çocuğunu sınıfa kadar getirip sırasına yerleştirip bir de kocaman bir "iyi dersler paşam" öpücüğü veren anne babaların açtığı yaralardan korumaya yetmiyor anne babası olmayan, çalıştığı için ya da kuralları çığnememek adına okula gerekli gereksiz gelmeyen ailelerin çocuklarını...
Bi şekilde üzen birileri oluyor malesef. Keşke ailelere bu anlatılabilse. Kendi çocuğu kadar diğerlerini düşünebilse düşünebilse herkes.
Geçen çocuklarımı almaya kreşe gittim. Kapıyı tıklatıp içeri girdim hep yaprığım gibi. Öğretmen hemen geldi anne diye ağlıyolar annesi henüz gelmeyenler dedi. Hemen çıktım dışarı. Hiç bu açıdan düşünmemiştim. Bidahakine kapıyı çalıp dışarda beklicem.
O iyi dersler pasam diyenler yok mu onlar diğer cocuklarda o kadar Yara aciyorlar ki. Biz ogretmenler olarak yarayi Sarmaya calistikca onlar kanatiyorlar.
 
Hayat herkese adil davranmıyor. Ama o küçücük yüreklerde travma yaratacak hiçbir şeyi yapmasın öğretmenler . Rehber öğretmenim, ilköğretimde çok kısa süreli görevlendirme çalışmıştım yıllar önce. Onun dışında hep lise kademesinde çalıştım.
Anaokulu, ilköğretim çağları çok önemli, çocuğun kişiliğinin şekillendiği yaşlar. Benim kızım da ilkokula başladı bu yıl. Babasız büyütüyorum çocuklarımı. Okulun ilk günü içim ezildi kızımı okula bıraktığımda.Babalarıyla gelen çocuklar vardı haliyle. Sınftaki en yakın arkadaşını da babası alıyor hep, babasının kucağına atlıyor babası geldiğinde. Kızım da görüyor hergün. Kuzum hiç baba özlemini dile getirmedi, ama küçücük yüreğinde neler hissediyor bilmiyorum.
Tabi babası olup da akşamdan akşama gören ve baba ilgisi görmeden büyüyen çocuklar da var. Onları düşününce de sadece fiziksel varlık ne kadar değerli diye düşünüyorum.
Sizin ilk gun travmanizin nedeni ogretmenler mi yoksa babasina sarilan cocuklar mi?
 
Ben de muzdariptim hep bu durumdan..zira babam, annem bana hamileyken vefat etmiş..neden öldü, kaç yaşındaydı, ne iş yapardı..hatta en acısı siz neyle geçiniyorsunuz, eviniz kendinizin mi sorularıydı..hala canım yanar aklıma geldikçe..geçen sene çocuğumun haftanın çocuğu etkinliği vardı..öğretmene bizzat sordum: sınıfınızda anne babası ayri ya da vefat olan çocuğumuz var mı diye..sormamdaki sebep; çocuğumu tanıtan fotoğraf panosuna mutlu anne baba pozlarımızı koymaktan çekinmemdi..olmayan çocuğun boynu bükülmesin, yüreği incinmesindi..umarım herkes aynı duyarlılıkta yaklaşır bu duruma..konuyu açan arkadaşımı da tebrik ederim..bence gayet hassasiyet gösterilmesi gereken bir konu..
Duygularıma Tercüman oldunuz. Bu tip sorular illa bir çocuğa değil kimseye sorulmaması gerekiyor. Bana iş görüşmesinde sormuşlardı. Baban yoksa nasıl geçiniyorsunuz diye
 
Back