Bununla ilgili şahane iki anım vardır, paylaşayım :)
3. Sınıfta, sınıfa yeni bir kız öğrenci geldi.
Tabi arkadaşımızı tanıyalım Faslı başladı,
Öğretmen ayağa kaldırdı soruyor,
Adın ne, nerede oturuyorsun, baban ne iş yapıyor? Vs...
Kız da boyacı dedi.
Neyse o zamanki öğretmenimiz çok hassastı(!) eli kuvvetli velilerin çocuklarını el üstünde tutmak konusunda.
1-2 hafta sonra sınıfta babası bir şey bir şey artık neyse bir çocuk bu kıza zorbalık eder oldu. Öğretmene söylüyor, öğretmenin tek dediği şikayet etmenin çok kötü bir şey olduğu. Ama çocuk dur durak bilmiyor, kızın hırkasını erkekler tuvaletine atmalar vs.
Sonra kızın babası geliyor okula, bizim öğretmen şok.
Kızın ‘boyacı’ dediği adam kimya mühendisi. Bilindik bir boya firmasında yönetici :)
Aklına gelmemiş o an boya firmasında çalıştığı için kız boyacı deyivermiş...
çocuk aklı o zaman çok ayırt edemezdik ama yıllar sonra arkadaşım o karşılaşma anını anlatırken babasını görünce öğretmenin nasıl çark ettiğine, ‘keşke bana söyleseydin yavrum’ ayaklarına epey gülmüştük.
Daha vahimini kolejde yaşadım. Ortaokulda bir kolejdeydim.
Bir form dağıtılmıştı doldurmak için.
Evimizin kira olup olmadığı, evde kaç kişinin çalıştığı, kaç kişinin yaşadığı, yaklaşık aylık gelirimiz, evde tv bilgisayar varlığı gibi maddiyata yönelik sorular vardı.
Babama aylık gelirimizi sordum, formu gösterdim, elimden aldı, üzerine bütün sayfayı kaplatacak şekilde ‘sizi ilgilendirmez’ ve cep telefonunu yazdı