Aralığın son günü.
2010 yılına gireceğimiz yılbaşı gecesi son kez şakalaştık, arkadaşıma gidiyordum kalmaya.
Kız kıza eğlenecektik planıyla. Ohh yine köpeklik peşindesin diyerek gülümsedi. :)
Gördüğüm son gülümsemesi olduğunu bilemedim..
Niye kaldım arkadaşlarımla diye bile suçladım kendimi..
Ertesi gün tutturmuş babam gideceğim memlekete diye. ( Annemsiz hiç gitmezdi.)
Annem kızmış, kavga etmiş buna rağmen gitmiş.
Sanki bir şey olacakmış gibi annemin kalbini kırdı ya hani hakkını helal et demiş.
Annem de o sinirle etmiyorum demiş. Bunlar bana anlatılanlar..
Bir hafta evvel anjiyo olmuştu. Zaten yıllar evvel çok ciddi bir kalp ameliyatı geçirmişti.
Bu yüzden annem gezme derdine mi düştün diye kızdı.
Meğer toprak çekmiş öyle diyorlar..Kendi kendisini taşımış mezarına.
Ertesi sabah eve geldim bir şey olmamış gibi pc de takılıyorum.
Bir telefon.. Acı bir çığlık..
Odaya koştum ki annem, babaannem ağlıyor bağıra çağıra..
O çığlıkları asla unutamam
Şaka gibi geliyor, inanması güç sapasağlam yolladığın adamın ölüm haberi.
Hep başkalarının ölümünü duyup Allah rahmet eylesin dersin, yakınına yakıştıramaz insan ölümü.
Evin kalabalığı, feryatlar hiç bir şey hatırlamıyorum.
Yola çıktık hep beraber. Yol boyu ya anneme bir şey olursa, onu da kaybedersem diye düşünerek iki kat ağladım.
2 yaşımda ayrıldığım yere 24 ümde babamın cenazesi için gelmek nasip oldu..
Ölüsünü öptüm, sarıldım.
Hayattayken öpmediklerime, sarılmadıklarıma öyle yandım ki..
Soğuk bir yapım vardı benim durduk yere sarılıp öpmezdim.
Babamdan sonra ders oldu annemi yerli,yersiz öpmelere başladım.
Şımarttım çocuk gibi sıktım yanaklarını.
Hep hediyelerle mutlu etmek istedim.
Babamın ölümü tokat oldu bana, kıymetini bilemediğimi evlenip de babalığı kimlikte kalan insanları görünce daha çok anladım..
Öylesine baba derken babacığıma haksızlık ettiğimi hissediyorum mesela.
Benim babam evlendiğimi, atandığımı bile göremedi.
6 kızından bir tanesinin mutlu evliliğini görüp, masasında keyifle bir çorba içemedi.
Beni üzdüklerinde '' Babam olsaydı, böyle olmazdı.'' diye hüngür hüngür ağladığımı biliyorum..
Baba ya hani..
Küçükken de babama söylerim seni derdik ya.. Ordan kalmış olsa gerek..
56 yaşında gitti.. Yaşamayı, yemeyi pek severdi. Paraya hiç değer vermezdi.
Rahatına pek düşkündü.. O zamanlar kızdıklarıma, öldükten sonra iyi yapmış.
Ne oldu bak gitti dedim..
Ve daha yaşlı insanların ölüm haberlerine içim cız etmez oldu..
Benim babam o kadar bile yaşamadı diye düşündüğümden..
Allah rahmet eylesin canım..
Acını anlıyorum..
Dolu dolu 4 yıl bitti..
Aklıma daha az geliyor, canım daha az yanıyor. Hayat devam ediyor..
Davetiyeye isimleri yazılırken Merhum kelimesi yakmıştı benim canımı..
Düğün fotoğraflarında onun olmayışı..
Daha pek çok zaman eksikliğine canım yanacak biliyorum..
Ama ölüm de doğum gibi bir gerçek işte..