- 25 Kasım 2006
- 8.868
- 19
BABALARDA AĞLAR
Bu gün gayet keyifle müzik dinlerken o çocukluğumdaki annemin çok sevdiği melodiyi duyana kadar...
ALDİLA...Koyuverdim yine kendimi.Gel de dönme geriye..
Mırıldanır,arada da söylenirdi,babamı çekiştirirdi..Ama usulca onu anlayamadığımı sanırdı
O kadar çok severdim ki annemi çocukken,çocuklar annelerini nasıl severse...ben daha fazla.
Öyle gelirdi bana.Birde arkadaşlarıyla beraber olunca eşler yatırılırdı ortaya.Bizde ister istemez kulak misafiri olurduk.Babam annemi üzüyormuş canım annemi.Biz hissetmemiştik.Olsun anne söylediyse doğrudur,ne derse doğrudur.Henüz gerçekleri görmemiz gerekmiyordu.Anne yeterdi baba olmasa da olurdu...yeter ki anne olsun.
TA ki..Antalya’nın o mis kokulu ilçesinden gelen mektuba kadar.kardeşimle bana yollamış.zarfı açtım
İçinden bir kart çıktı..Vazoda onlarca çiçek sadece bir tanesi masaya düşmüş..çok güzeldi..Arka yüzüne baktım.O güzel el yazısıyla hal hatır sormuş ve.. not düşmüş.. o düşen yalnız çiçek benim...
O kadar üzüldüm ki..Kardeşimi alıp gitmem şart oldu.Babamı anlamak ve tanımak istedim.madam umursamamıştı kartı.Gittik..
Yemek yapmayı bilmiyordum henüz.Lahana yapraklarını dolma olarak saramayınca iple bağlayıp,pişirmiştim bir keresinde,yenmedi...Bir başka günde karnabahar haşlamadan pişirince.. Ertesi gün yemek kitabı almış bana babam,çok sevindim.Böylece güzel yemek yapmayı öğrendim. Üçlü günler başladı.Arada gene giderdi lokale,ama daha bir baba gibiydi.Sorumluluk almıştı,yükler onun üzerindeydi..
Yavaş yavaş tanıyordum onu,aslında erkekleri tanımak gibi bir şeydi..ilk adım.
Anne varken her şeyi yüklendiği için babalara bir şey kalmıyor.Zaten erkek anneleri öyle yetiştiriyor sen erkeksin aman ha...Her yük annede olunca,söylenen,ama gene de yapan ...Çocukları hafiften dolduran,babayla araya mesafe koyan,korkutan anneler...Öyle görmüşler annelerinden...onun için derim ya bir şeyleri değiştireceksen önce anneanneden başla...
Babam annemi unutamıyordu.aradaki huysuzluklarından anlardım.Kadın olsa anlatır,erkek anlatmaz hislerini de anlayamazsınız..Huysuz işte der geçersiniz..bende diyordum HUYSUZ.bazen hak veriyordum anneme..Günler geçtikçe de çözüyordum.Uzatmazdı,İsterdi ki o söylensin,sinirlensin sen sabret,affet. Annem öyle yaparmış...Bir gün dedim ki sabretmedi,affetmedi nerede şimdi...Benden mi çıkaracaksın hırsını baba....O oldu,bir daha annemin adını anmadı...Çocukluk aşkını,biricik sevgilisini,kaçırdığı,uğruna neleri göze aldığı...Bulamayınca boşluğa düşüyordu.
Kadın gibi sızlanamaz erkek.
Kadın gibi arkadaşlarına içini dökemez
Kadın gibi ulu orta ağlamayı bilemez
Ama ben ara sıra babamın odasından gelen ağlama sesini duyardım kısık kısık
Ertesi gün huysuzlaşsa da hoş görürdüm onu biliyordum artık...Her şeyi içinde yaşıyor erkek.
O kart gelmeseydi...Ben babamı tanımasaydım.....
yeşilimin anılarından duyguları..
Bu gün gayet keyifle müzik dinlerken o çocukluğumdaki annemin çok sevdiği melodiyi duyana kadar...
ALDİLA...Koyuverdim yine kendimi.Gel de dönme geriye..
Mırıldanır,arada da söylenirdi,babamı çekiştirirdi..Ama usulca onu anlayamadığımı sanırdı
O kadar çok severdim ki annemi çocukken,çocuklar annelerini nasıl severse...ben daha fazla.
Öyle gelirdi bana.Birde arkadaşlarıyla beraber olunca eşler yatırılırdı ortaya.Bizde ister istemez kulak misafiri olurduk.Babam annemi üzüyormuş canım annemi.Biz hissetmemiştik.Olsun anne söylediyse doğrudur,ne derse doğrudur.Henüz gerçekleri görmemiz gerekmiyordu.Anne yeterdi baba olmasa da olurdu...yeter ki anne olsun.
TA ki..Antalya’nın o mis kokulu ilçesinden gelen mektuba kadar.kardeşimle bana yollamış.zarfı açtım
İçinden bir kart çıktı..Vazoda onlarca çiçek sadece bir tanesi masaya düşmüş..çok güzeldi..Arka yüzüne baktım.O güzel el yazısıyla hal hatır sormuş ve.. not düşmüş.. o düşen yalnız çiçek benim...
O kadar üzüldüm ki..Kardeşimi alıp gitmem şart oldu.Babamı anlamak ve tanımak istedim.madam umursamamıştı kartı.Gittik..
Yemek yapmayı bilmiyordum henüz.Lahana yapraklarını dolma olarak saramayınca iple bağlayıp,pişirmiştim bir keresinde,yenmedi...Bir başka günde karnabahar haşlamadan pişirince.. Ertesi gün yemek kitabı almış bana babam,çok sevindim.Böylece güzel yemek yapmayı öğrendim. Üçlü günler başladı.Arada gene giderdi lokale,ama daha bir baba gibiydi.Sorumluluk almıştı,yükler onun üzerindeydi..
Yavaş yavaş tanıyordum onu,aslında erkekleri tanımak gibi bir şeydi..ilk adım.
Anne varken her şeyi yüklendiği için babalara bir şey kalmıyor.Zaten erkek anneleri öyle yetiştiriyor sen erkeksin aman ha...Her yük annede olunca,söylenen,ama gene de yapan ...Çocukları hafiften dolduran,babayla araya mesafe koyan,korkutan anneler...Öyle görmüşler annelerinden...onun için derim ya bir şeyleri değiştireceksen önce anneanneden başla...
Babam annemi unutamıyordu.aradaki huysuzluklarından anlardım.Kadın olsa anlatır,erkek anlatmaz hislerini de anlayamazsınız..Huysuz işte der geçersiniz..bende diyordum HUYSUZ.bazen hak veriyordum anneme..Günler geçtikçe de çözüyordum.Uzatmazdı,İsterdi ki o söylensin,sinirlensin sen sabret,affet. Annem öyle yaparmış...Bir gün dedim ki sabretmedi,affetmedi nerede şimdi...Benden mi çıkaracaksın hırsını baba....O oldu,bir daha annemin adını anmadı...Çocukluk aşkını,biricik sevgilisini,kaçırdığı,uğruna neleri göze aldığı...Bulamayınca boşluğa düşüyordu.
Kadın gibi sızlanamaz erkek.
Kadın gibi arkadaşlarına içini dökemez
Kadın gibi ulu orta ağlamayı bilemez
Ama ben ara sıra babamın odasından gelen ağlama sesini duyardım kısık kısık
Ertesi gün huysuzlaşsa da hoş görürdüm onu biliyordum artık...Her şeyi içinde yaşıyor erkek.
O kart gelmeseydi...Ben babamı tanımasaydım.....
yeşilimin anılarından duyguları..