Aslı'nın başucu defterinden seçmeler..

Paylaşımlarımı beğeniyor musunuz arkadaşlar?


  • Ankete Katılan
    71
Erkeğin Yaradılışı

Tanri esegi yaratti ve ona dedi ki: "Sen bir eseksin.
Sabahtan aksama kadar yorulmadan, yakinmadan
calisacaksin ve agir yukleri sirtinda tasiyacaksin. Ot
yiyeceksin, az akilli olacaksin ve 50 yil
yasayacaksin". Esek cevap verdi: "50 sene boyle bir
hayat icin cok cok fazla, lutfen bana 30 yildan fazla
verme!" ve boyle oldu...

Sonra Tanri kopegi yaratti ve ona dedi ki: "Sen bir
kopeksin. Insanlarin mallarini koruyacaksin, onlarin
en yakin dostu olacaksin. Geriye kalan artiklari
yiyeceksin ve 25 yil yasayacaksin." Kopek cevap verdi:
"Tanrim, 25 yil boyle yasamak cok fazla. Bana 10 yil
ver yeter" ve boyle oldu...

Daha sonra Tanri Maymunu yaratti ve dedi ki: "Sen bir
maymunsun. Agactan agaca salinacak ve bir aptal gibi
davranacaksin. Insanlari eglendireceksin ve 20 yil
yasayacaksin". Maymun cevap verdi: "20 sene dunyanin
palyacosu olarak yasamak cok fazla. Bana 10 seneden
fazla verme". Ve boyle oldu...

En sonunda Tanri erkegi yaratti ve ona dedi ki: "Sen
bir erkeksin. Dunyada yasayacak tek rasyonel dusunen
canli olacaksin. Diger yaratilmislara zekani
kullanarak hukmedeceksin. Dunyayi yoneteceksin ve 20
yil yasayacaksin." Erkek cevap verdi: "Tanrim, erkek
olmak icin 20 yil yetmez. Lutfen bana esekten artan 20
yili, kopekten artan 15 yili ve maymunun 10 yilini
ver."

Tanri bunu kabul etti ve erkek 20 yil erkek olarak
yasadi sonra evlendi ve 30 sene esek olarak sabahtan
aksama kadar calisti ve agir yukler tasidi. Sonra
cocuklari oldu ve 15 yil kopek gibi yasadi, evi
korudu, aileden artanlari yedi. Sonra ilerleyen
yasinda 10 yil maymun olarak yasadi. Aptal gibi
davrandi ve torunlarini eglendirdi. Bu bugune kadar
boyle geldi...
 
Çöldeyim, susuzum. Dudağın bana Leyla.. Kuyularda Yusuf’um. Sözlerin bana Züleyha.. Ateşlerde ıbrahim’im. Gözlerin bana derya.. Sancılar içinde Meryem’im. Bakışın bana ısa.. Yaralar içinde Eyyub’um. Hasretin bana şifa.. Ölüler içinde bir ölüyüm. Ellerin bana musalla..
 
Dörtte üçü su olduğundan mı, vücudumuz okyanuslar gibi ''AY''ın cazibesinin etkisindedir? Bu yüzden mi içimiz gelgit halindedir? Bu yüzden mi sudan sebeplerle yitiririz su gibi aziz şeyleri çoğu zaman? Sular durulduğunda aydınlanır anlamlar, ama sular durulmaz dalgalanmadan..
 
inançlarımı benden aldığın gün hep merak ettim..
Nerede harcadın gülüşlerimi?
Karşılığında ne aldın,beni kendime verdikten sonra?
Tartı da kaç basar adamlığın?
Şimdi ben kimden kopya çeksem sınıfta kalmaz kadınlığım?

Masallara öyle çok inandım ki…
gerçek olsan bile beş para etmez artık bende varlığın..
 
Kimi sevsem onun hep uzakta bir sevdigi vardi unutamadigi ilk aski yada onu terk edip giden sevgilisi...Kimi derinden sevsem o bir baskasini derinden hatirlardi.Öylesine çok sevdim ki onlari baskalarina duyduklari sevgiyi anlatmalarini sessizce içim aciyla kanayarak dinledim.Beni yitirmekten hiç korkmadilar; çünkü onlara göre fazla iyiydim;bu yüzden ilk anda vazgeçebilirdi benden.
Beni terk edenlerden tek bir istegim olurdu. Ne olur bir daha beni aramayin! Çünkü ben kolay unutamiyorum.Çünkü ben size duydugum o akil disi ask yüzünden keder bahçemi dagitiyorum. Çocuklugumun o güzel bahçesini. Böyle derdim onlara ama yine de ararlardi beni..Soluksuz ve umutsuz kaldiklari bir gece mutlaka akillarina ben gelirdim. O yedek Sevgili!.
 
tükenişi bir aşkın;bir nehrin tükenişine benzer
ne deniz olabildin;ne nehir kalabildin...
kendin OL!
sen buysan başkası OL!
sen buysan kederden öleceğim...
başkası olursan da kimi seveceğim?
 
Demiştim sana hatırlarsan:
“Önemli olan ‘zamana bırakmak’ değil,
‘zamanla bırakmamaktir”
Şimdi bana geçen o zamanın
Unutulmaz sancısı kalır

Gittiğim eğer bensem, söyle bana kimden gittim?
Sende yoktum zaten ben, ben yine bende bittim... (NAZIM HıKMET , Bir Fotoğrafa)
 
Seni anlatmak sancısı tuttu,

Tarih kitabını alıp bir sayfa çevirdim.

Kavimler göçü çıktı önce;

Yerimi yurdumu terk edip buralara gelişimi anımsadım.

Başka bir coğrafyada seni buluşumu.

Sonra Roma gibi ikiye bölünüşümü;

Bir taraftan seni isteyip, bir yandan da istemeyişimi.

Ve alev alev tükenişimi.





Başka bir sayfada Sümerler vardı.

Yazının icadıydı tarihi başlatan,

Tıpkı şiir yazmaya seninle başlamam gibi.

Her şiirim Orhun’da abide misali

Yukardan aşağıya ve çaprazlamasına sen gizli.

Ne farkı var Moğol istilasından,

Gözündeki acımasız bakışın.

Ya da küskünlüğümle Sarıkamış’ta zalim bir kışın.

Kırk bin kere ölmeli mi sırtını döndüğünde,

Yanmalı mı ya da Yemen çöllerinde…





Bu sayfada da İstanbul var

Yani fethedilmez gibi duruşun.

Murat’ların muradısın doğru,

Ama sen Fatih’ini arıyorsun

Ve belki de Beyazıt olmak düşüyor bana

Senden çok uzakta Çubuk’ta esir olmak.





Malazgirt ovasındayız bu sayfada

Bir zaman sınırlarıma giriyorsun,

Tutsağın oluyorum, sen acıyorsun.

Esaretten beter ediyor hürriyetim.

Sonra Sina’nın ortasında kalıyorum,

Ellerinden tuttuğumda.

Kerbela’ya dönüyor, selamsız geçtiğin

Ve beni terk ettiğin her yer…

Filistin’de bir çocuk yüzünde mahsunlaşıyorum…

Her seferinde söylemeye bileniyorum sevdiğimi,

Ama

Viyana’da Süleyman gibi elim boş dönüyorum.





Bazen bırakıyorsun beni,

Şahlanıp doludizgin, üç kıtada yürüyorum.

Bazen kuşatıyorsun etrafımı,

Bizans gibi daralıyorum…

İsyanımı kışkırtıyor suskunluğum.

Umarsızlığına ihtilaller saklıyorum.

Ya Kürşatlığım ya Mazdekliğim

Ya da Fransa’da şairliğim tutuyor,

Düzeni temelinden sarsıyorum.

Duy ki Yedi Kule’de Osman gibi

Sana haykırıyorum.





Ardı sıra çeviriyorum sayfaları.

Tarih hep seni yazmış sanki.

Ama ne kadar doğrusun anlat.

İbrahim’in ateşinde kor,

Yusuf’un gömleğinde kan,

Firavun imanı gibi yalansan,

Yahut beni bir kıtada

Kızılderili’ye düşman beyaz adamsan

Kutuplar kadar uzak dur benden.





Yok İbrahim’in ateşine su,

Yusuf’un kuyusuna ip,

Firavun önünde cesaret olacaksan;

İşte o zaman gör,

Babil’de asma bahçelerini,

Nemrut’ta güneşin batışını

Ve yedi harikada

Bin bir geceli yaşamak halini.

O zaman gör

Çelebi heybesinde gezip,

Diyar diyar toz tutan

Bu acemi şairi
 
Bazı Kişiler Vardır ki, Onlara Alçak Bile Diyemem. Çünkü Alçaklık Bir Seviyedir, Onlar Çukurdur..! Necip Fazıl Kısakürek
 
Sevgili,
Hatırla..

''Biraz bakar mısın'' diyen bir kadındın sen bana,
Biraz bakmak mı şimdi benim kabahatim sana?

Ömür boyu kalır mısın yanımda,
Yoksa ölüm boyu kahır mısın hayatıma?
Canıma et misin?
Canımdan etmeye sebep mi?


Emre GÖKCE
 
Kimin fikriydi aşkı yürekte saklamak?
Ve kalpleri kiralık evlere benzetmek..

Kimin işi zordu ayrılıkta..
Veda edenin mi yoksa bir vedayı evlat edinenin mi?

Kimin yüzüne tükürmeliydi hayat,
Maske takanın mı yoksa o maskeyi indirenin mi?

Bir kadın kiminle sevişmeliydi,
Kime sarılmalıydı kolları ya da kimin koynunda olmalıydı...,
Cebi paralının mı,
Yoksa uğrunda paralananın mı?

Kimdi dost..
Geçip giden yıllar mı,
Yoksa pastanın üzerinde söndürülen mumlar mı?

Ve neden eşit dilimlenmezdi acılar,
Gelen davetsiz misafir çoktu,ondan mı?

Kimdi Aşk,
Yanında olan mı terk etmemecesine,
Yoksa kalarak acıtan mı gitmemecesine?

Bir adam,
Bir kadını ölüm onları ayırana kadar mı sevmeliydi,
Yoksa kadın tutku bitince ölümü beklememelimiydi?

Adresler başka aldatmalar aynı değilmiydi?
Saatler ihaneti gösterdiyse gecenin geç vakitlerinin günahı neydi?

Severek ayrılma modasını ilk başlatan kimdi,
Kimin fikriydi sonsuza kadar dost kalmak?

Kimdi aşkını ilk kâğıtlara yazan..
Masumiyeti bir otel odasında bırakan kimdi?

Son gece son sigarayı içmek için sevişmek kâfimiydi?
Yoksa kapılar kapanınca ayak seslerini dinleyip ağlamak mı marifetti?

Giden kimdi,
Kalan kimindi?

Bu ayrılığı kim icad etti?

Ve geri dönmemeyi gidenlere,
Kimler öğretti?



EmreGÖKCE(yeG)
 
Lütfen Anne
kızının adını sarmaşık koy anne
hayata ve hayale sarılarak büyüsün

oğlunun adını veda koy anne
hayatı ve hayali terk ederek yürüsün

kendi adını cefa koy anne
hayatı ve hayali önüne katıp da sürüsün

benim adımı koymayı, bir zahmet unut anne
hayattan ve hayalden utanıp da çürüsün

*Küçük ıskender
 
Ve bu akşamlık son cümlemiz.... “Sessizliği bir silah gibi kullanabilen herkes sevgilisinin alnına dayıyor tüm noktalama işaretlerini...Soru işaretinde zaman kazanıyor âşıklar, virgülde umutları devam ediyor, ünlemde korkuyor, noktada yeni bir başlangıç düşlüyorlar hatta...Her sevgili en çok alnında üç noktayla ölüyor...” EMRE KALCI-KıR
 
Ben bir balığım, Aşk ise daldığım bir derya... Aşktan gözlerim yaşlı olsa da o derya göz yaşımı nerden bilir..? Başımı o denizden çıkarayım desem, Balığım ya; nefesim kesilir!!
 
SANA
SÖZ HAYAT !....
Bundan Sonra kimseyi Göz ÇukurLarıma ekip ,büyümesi için Gözyaşı
dökmeyeceğim...
 
Ben bir de’ bağlacıydım sende…
Hiç bir tümceye ek olamadım,
Hiç bir yüreğe yek duramadım,
Hiç bir küreğe asılmadım senden öteye gitmek için sularında,
Anlatamadım…
 
Adem olamıyorsan Havva olmamı beklemeyeceksin! Bir elmayı dişlemek yetmez, cenneti tekrar kazanamayacakmış gibi sevmelisin............
 
ınanıyorsan savunduklarına
Arkasında duracaksın
Gerek yok cellada
Çıkarıldığında dar ağacına
Tabureye sen vuracaksın!
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…