''Ne biliyorsam hepsini anaokulunda öğrendim. Nasıl yaşayacağım, neler yapacağım,nasıl biri olacağım konusunda bilmem gereken ne varsa, ben hepsini anaokuldayken öğrendim. Erdem denilen şey, dağın tepesindeki lisansüstü eğitimde değil, yuvada oyun havuzundaki kum yığınının içinde. işte öğrendiğim şeyler: Her şeyi paylaş... Hak yeme... Kimseye vurma... Aldığını yerine koy... Kendi dağıttığını topla... Sana ait olmayan şeyi alma... Birini incitirsen özür dile... Yemekten önce ellerini yıka... Tuvaletten çıkarken sifonu çek... Fırından yeni çıkmış bisküvi ile sıcak süt sağlıklıdır...Dengeli bir hayat sür... Her gün biraz öğren, biraz düşün, biraz resim yap,biraz şarkı söyleyip dans et, biraz oyna, biraz da çalış... Dünyaya çıktığındatrafiğe dikkat et, el ele tutuş, bir arada ol...Mucizenin farkına var: Ufacık cam kaptaki o minik tohumu düşün,kökleri aşağıda, gövdesi yukarıya uzanıyor. Kimse bunun nasıl ve nedenolduğunu bilmiyor ama hepimiz öyleyiz. Japon balıkları da, beyaz fareler de,hatta cam kaptaki minik tohum da... Hepsi ölüyor, biz de öyle... ılk gördüğünresimli kitaplardan öğrendiğin ilk kelimeyi hatırla, kelimelerin en büyüğünü... BAK...Bilmeniz gereken her şey şu yukarıda bir yerde vardır. altın kurallar da, temel sağlık koşulları da, ekoloji de, politika da, eşitlik de, sağduyulu yaşam da.. Şu maddelerden herhangi birini alın, genişletip süslü sözlerle bezeyin, aile hayatınıza, işinize, devletinize, dünyanıza uygulayın... Doğru, sarih ve sağlam olduğunu göreceksiniz. Hepimiz, yani bütün dünya öğleden sonraları saat üçte taze bisküvi yiyip süt içtikten sonra battaniyemizin altına kıvrılıp bir uyku kestirseydik, dünyamız ne kadar daha iyi bir dünya olurdu, düşünebiliyor musunuz ? Ya da hükümetlerimizin bir temel ilkesi olsaydı, aldıklarınıhep yerine koysalardı ve kendi dağıttıklarını kendileri toplasalardı ? Ayrıca kaçyaşına gelmiş olursanız olun, dünyaya çıktığınızda el ele tutuşup bir arada yürümek de hala en iyi şeydir.''
Robert Fulghum