Arkadaşlar gerçekten aşk acısı çekiyorsanız bu yazının her satırını mutlaka okumanızı tavsiye ediyorum. Tabii ki yazmak kolay önemli olan gerçekten yaşamak. Ama yazıda gerçekten çok iyi En iyisi okuyun yorumu size bırakıyorum..
Ayrıldınız. Belki terk edildiniz belki aldatıldınız. Yada şartlar birlikte olmanızı engelledi aranıza mesafeler girdi. Sebebi ne olursa olsun bitti işte.ıçiniz yanmaya acı çekmeye başladınız. Aşk acısı deyip geçmeyin. Bu sorun ölümcül bile olabiliyor. Kalp krizi riskini %35 artırıyor.
KABULLENMEK : Bahanelere Kanmayın
Aylarınızı yıllarınız verdiniz ona. Ama bir gün ansızın gitti. Durup durup ağlıyorsunuz. Bir teselli arıyorsunuz tutunacak dal bulmaya çalışıyorsunuz.Belki de acınızı içki kadehleriyle paylaşıyorsunuz. Hatta ölümü bile düşünüyorsunuz. Bilmelisiniz ki ne terk edilen ilk insansınız nede son. Bu acı başkaları tarafından da defalarca yaşandı. Her aşk acısı çeken ölmeyi tercih etseydi mezarlıklar sadece aşktan ölen insanlarla dolardı. Siz bu acıyı yenebilirsiniz. Hem “insan sadece bir kere aşık olur” sözüne de inanmayın. Sizi eskisinden çok daha fazla mutlu edecek bir aşk her an karşınıza çıkabilir.
Aşk acısını yok etmenin ilk yolu ayrılığı kabullenmektir. Gidenin artık geri dönmeyeceğini kabul ettiğiniz an yolun yarısını geçmişsiniz demektir. Ancak ayrılığı kabullenebilmek için hiçbir açık kapı bırakmamanız gerekir. Bunun için de terk eden sevgilinin size sunduğu ayrılık bahanelerinin gerçekte ne anlama geldiğini çok iyi anlamalısınız. Çünkü gidenler genellikle öyle bahane gösterir ki siz onun haklı olduğunu bile düşünürsünüz ve “Belki geri döner” umudunu hiç kaybetmezsiniz. Siz aylarınızı hatta yıllarınızı onu bekleyerek tüketirken o çoktan başka aşklara yelken açmıştır bile.Gelin bu bahanelere ve gerçek anlamlarına bir göz atalım :
Bahane : Benim biraz zamana ihtiyacım var
Anlamı : Direkt olarak “Bu aşk bitti” demeye cesaret edemeyenlerin başvurduğu bir bahanedir.Bunu söyleyen kişi zaman içinde aramalarını azaltacak iletişimi kopartacak ve “Bitti” bile demeden ortadan kaybolacaktır.
Bahane : Senin sevgine layık bir insan değilim
Anlamı : Bu bahaneyi söyleyen kişi genellikle uçarı gönüllü heyecan arayışındadır. Büyük olasılıkla sizinle heyecan olsun diye birlikte olmuştur ve ayrıldıktan çok kısa bir süre sonra bir başkasıyla birlikte olacaktır.
Bahane : Biz seninle ayrı dünyaların insanlarıyız
Anlamı : Aşk zaten iki farklı dünyanın bir araya gelmesidir.Farklılıklar aşkı zenginleştirir sevgililerin birbirine keşif sürecini uzatır. Bu da aşkın daha uzun ömürlü olmasını sağlar. Bunu bu şekilde algılamak varken bir ayrılık gerekçesi olarak ortaya atmak saçmalıktan başka bir şey değildir. Bu bahaneye inanırsanız kendiniz değiştirmeye başlarsınız. Sırf o gidiyor diye hiç sevmediğiniz yerlere gider hiç istemediğiniz kişilerle görüşürsünüz. Ama çabalarınız nafiledir. Ağzınızla kuş tutsanız faydası olmayacak.
Bahane : Ailem ikimizin ilişkisine karşı çıkıyor.
Anlamı : Aşkı engelleyecek hiçbir güç yoktur. Kim hangi gerekçeyle karşı çıkarsa çıksın aşk yaşar. Hatta bu engeller aşkı daha tutkulu bir hale dönüştürür.Bu bahanede de gerçeklik payı olabilir. Ama ailesi karşı çıktığı için aşkından vazgeçen kişi zaten sevgili olamaz. Bu yüzden üzülmeyin. Sizinleyken mangalda kül bırakmayan “Senin için her şeyi yaparım” diyen kişinin karizması bir anda çizilmiştir. Sakın “Biz birbirimizi seviyorduk ama ailesi araya girdi” diye düşünmeyin.
Bahane : ılişki adına ben bir şey göremiyorum
Anlamı : ışte en kişiliksiz bahane. Muhtemelen bunu söylemeden bir süre önce sizi aramamaya telefonlarınıza cevap vermemeye buluşmak istediğiniz zaman türlü bahaneler bulmaya başlamıştır. Büyük olasılıkla da sizden kalan bu boş zamanı yeni sevgilisiyle doldurmaktadır. Bu bahaneyi uyduran sizinle geçirdiği zamanları ilişki olarak görmeyen kişi bırakın sevgiliyi arkadaş olmaya bile layık bir insan değildir. ıyi ki kurtuldunuz.
Ayrılığın gerçek sebebini öğrendiniz. Şimdi bir durum değerlendirmesi yapın. Gerçek sebepleri saklayıp sizi böyle sudan bahanelerle terk eden birinin geri döneceğine inanıyor musunuz hala ? Dönmeyecek. O kendine çoktan yeni bir hayat kurdu bile. O halde siz hala ne duruyorsunuz ?
ACIYLA BAŞ ETMEK : Yak Bütün Fotoğrafları
Hiç kuşkusuz şu anda en zayıf döneminizdesiniz. Yüreğinizde hala o var. Ayrılık acısı içinizi yakıyor. Onunla yeniden görüşmek en azından bir kez de olsa telefonlaşmak bir mesajını almak istiyorsunuz. Ancak bunu yaptığınız an her şeyi berbat edeceğinizi kendinizi daha fazla bunalıma sokacağınızı iyi bilin.Diyelim ki görüşmeye gittiniz. Onun yüzün bakıp eski aşkınızdan izler arayacaksınız. Onunda sizi özlediğini duymak elini tutmak sarılmak isteyeceksiniz. Ama bunların hiçbiri olmayacak. Eski sevgiliniz sırf siz istediğiniz için buluşmaya gelecek. Soğuk davranacak araya mesafe koyacak. Siz bir kez daha yıkılacaksınız. Yada diyelim ki o an için eski sevgiliniz de zaaflarına yenilecek alışkanlığın verdiği rahatlıkla size karşılık verecek. Ama bunun sonu yok. Bu buluşmaları kaç kez yapabilirsiniz? Sizi seviyor olsa gider miydi ? Bu bir gerçektir ve sizin artık bu gerçekle yaşamaya alışmanız gerekir. Maç bitti uzatmaları oynamanın alemi yok. Bu tür uzatmalar yok etmeye çalıştığınız acılarınızı daha da arttıracak. Oysa sizin yapmanız gereken şey bir an önce ondan onun yarattığı büyüden bıraktığı anılardan kurtulmak olmalı.
Yeni bir hayata başlayabilmek için önce içinizde eski sevgilinize dair ne varsa dışarı atmanız gerekiyor.Bu sizi çok ama çok rahatlatır. Genellikle bu olay dostlarla konuşarak yapılır. Evet dostlarla konuşmak iyidir ama bazen onlara dahi söylenmeyecek şeyler vardır. Peki bunlar içinizde mi kalmalı? Tabii ki hayır. Elinize büyük bir defter birde kalem alın ve başlayın yazmaya. Yazarken hiçbir kurala bağlı kalmadan “Ne yazacağım” diye düşünmeden içinizden nasıl geliyorsa öyle yazın. Tüm hislerinizi kağıda dökün. ıyi niyetinizi nefretinizi o anki duygularınızı geçmişte yaşadıklarınızı her şeyi ama her şeyi hiçbir sansüre tabi tutmadan yazmaya devam edin. Onun iyi yönlerini kötü yönlerini de sıralayın. ılişkide yaptığı hataları yazın. Ne kadar süreceği önemli değil. Siz “Tama artık yazacak bir şey kalmadı” diyene kadar yazın. Yazarken ağlayabilirsiniz öfkelenebilirsiniz. Ağlamak da öfkelenmek de sizi rahatlatır.Tabii abartmadan. Günler boyu ağlama krizlerine girmenize gerek yok. Unutmayın ki siz gözyaşı dökerken o belki de bir gece kulübünde yeni sevgilisiyle kahkahalar atarak eğleniyor. O halde siz niye ağlayasınız ki ? Yazma eyleminin sizi ne kadar rahatlattığını hissedeceksiniz. Üzerinizden büyük bir yükün yavaş yavaş kalkmaya başladığını düşüneceksiniz. Bu düşünceniz çok doğru. ıçinizdekiler döküldükçe aşk acısının da hafiflediğini göreceksiniz. Dilerseniz çok yakın bir dostunuza yazdıklarınızı okutabilirsiniz. Dilerseniz yazdıktan hemen sonra o defteri yırtıp atabilirsiniz. Yada “ileride okur gülerim” diyerek bir köşede saklayabilirsiniz. Evet şu anda bu fikir size çok uzak gelebilir. Ama bana güvenin zaman gelecek bu yaşadıklarınızı hatırlayıp güleceksiniz.
Gelelim onu hatırlatacak eşya ve fotoğraflara… Çok sevdiğiniz için ona ait her şeyi sakladınız öyle değil mi ? Verdiği hediyeleri ondan kalan birkaç parça eşyayı birlikte çektirdiğiniz fotoğrafları mektupları küçük notları birlikte yemek yediğiniz yerlere ait peçeteleri kibrit kutularını birlikte dinlediğiniz CD’leri… Büyük olasılıkla kullandığı parfümden de bir şişe sizin tuvalet masanızda duruyordur. Onlar her an elinizin altında dururken aşk acısını nasıl yok edeceksiniz? Onların varlığı sizin için tehlikedir. Çünkü zayıf anlarınızda onları çıkartıp bakacaksınız yeniden eskiye dalacaksınız anılarla baş başa kalacaksınız ve doğal olarak unutma çabalarınızda sonuca ulaşamayacaksınız. Her seferinde başa döneceksiniz. Attığınız adımlar boşa çıkacak. O halde bütün o eşyalardan fotoğraflardan kurtulmanız gerek. Biliyorum şu anda onları atmaya yırtmaya yada göz önünden kaldırmaya kıyamıyorsunuz.Onları yırtıp atarsanız içinizden bir şeyler kopacak sanki siz artık siz olmayacaksınız. Sanki geçmişiniz hiç olmayacak. Büyük boşluk yaratacak içinizde. Çünkü “Belki o yok ama ondan kalanlar var. Onlarda bu aşkın en büyük kanıtı” diye düşünüyorsunuz. ıyi de aşk bitti ve o gitti. Mahkemelerde kapanan dosyalara ait kanıtlar bir depoya kaldırılır. Bir daha kimse o kanıtları arayıp sormaz. E sizin dosyanızda kapandı. Artık onlara bakmanın sürekli geçmişi anmanın “Bir zamanlar maziye bak ne kadar şendik” demenin alemi var mı ? Bu size hiçbir fayda sağlamaz. Siz acıdan kurtulmak istiyorsunuz. Yüreğinizdeki o taşı içinizden çıkarmak istiyorsunuz. Uykusuz gecelere gözyaşlarına son vermek istiyorsunuz. Öyleyse kendinize yardım edin. Bunu kendiniz için yapın ve ona ait her şeyden hiç vakit kaybetmeden kurtulun. Peki atmalı mı yoksa bir köşeye kaldırmalı mı ? ışte bu noktada karar tamamen size ait. ıster hepsini bir bavula bir poşete koyup kolay erişemeyeceğiniz bir yere kaldırın ister çöpe atın yada yakın. Kendi evinizde bir yere kaldırırsanız tekrar ortaya çıkarma riskinizin olduğunu unutmayın. Yoksa yapılacak en iyi şey gözünüzü kapatıp hepsini çöpe atmak. Bu arada hepsini ona geri gönderme düşüncesi de geçebilir aklınızdan. Sakın bunu yapmayın. Geri göndereceksiniz de ne olacak ? Onlara bakıp “Ben ne yaptım tanrım” mı diyecek ? Yok böyle bir şey tabii ki. Bu bir gurur gösterisi de değildir. Eşyaları geri göndermenin amacı karşıdan bir cevap beklemektir. Peki o cevap gelmezse ne olacak? Daha da kötü olacaksınız. ıyisi mi bu fikirden hemen vazgeçin.
Hediyeleri ve fotoğrafları atmakla büyük bir iş başardınız. Ama yapmanız gereken birkaç şey daha var. Birlikte gittiğiniz mekanlar ve ortak tanıdıklarınız da acınızı körükleyecek şeylerdir. Öyleyse o mekanlardan ve o tanıdıklarından bir süre uzak duracaksınız. Hüzün verecek her şeyden kaçınmalısınız. ıçli şarkıları dinlemeyi aşk filmlerine gitmeyi de bir süre erteleyin. Şu anda çok hassassınız. Yaranızı kanatmamalısınız.
Eğer aynı yerlerde veya aynı işyerinde bulunuyorsanız ayrılığın ilk günlerinde bu karşılaşmalar sizi üzecektir. Önceleri onu gördükten sonra evinize gidip hüngür hüngür ağlayacaksınız. Çekinmeden ağlayın. Bu sizi rahatlatır. Bir süre sonra buna dayanabileceğinizi de fark edeceksiniz. Sizi zaten yeterince üzmüş olan o insanın daha fazla üzemeyeceğini anlayacaksınız. Acı kapasiteniz dolacak. Hatta acı çekmez hale geleceksiniz. Eğer ondan kurtulmayı gerçekten kafanıza koymuşsanız zaman geçtikçe onu gördüğünüzde artık hiç etkilenmediğinizi anlayacaksınız. Sizin için iyi yada kötü hiçbir anlam ifade etmeyecek. Yeter ki aşk acısıyla savaşmayı gerçekten isteyin.
Son olarak aşk acısıyla mücadele sürecinde zaman zaman hüzün krizleri yaşayabilirsiniz. Yukarıda anlattığım gibi ağlamaktan çekinmeyin. Ancak bu noktada kendinize zarar vermemeniz çok önemli. Sağlığınıza dikkat etmelisiniz. Uykusuz geceler geçireceğiniz için ertesi gün ayakta durabilmek amacıyla vitamin takviyesi yapmalısınız. ıçki sizi kısa bir süre rahatlatsa da daha sonra alışkanlık yaratabilir. Teselliyi içki kadehlerinde aramak fayda sağlamaz. Geçici olarak rahatlık sağlar ama ayıldığınızda her şey eskiye döner. Kendinizi uyuşturmayın. Zaten bu acı yeterince uyuşukluk verecektir size.:1shok:
Ayrıldınız. Belki terk edildiniz belki aldatıldınız. Yada şartlar birlikte olmanızı engelledi aranıza mesafeler girdi. Sebebi ne olursa olsun bitti işte.ıçiniz yanmaya acı çekmeye başladınız. Aşk acısı deyip geçmeyin. Bu sorun ölümcül bile olabiliyor. Kalp krizi riskini %35 artırıyor.
KABULLENMEK : Bahanelere Kanmayın
Aylarınızı yıllarınız verdiniz ona. Ama bir gün ansızın gitti. Durup durup ağlıyorsunuz. Bir teselli arıyorsunuz tutunacak dal bulmaya çalışıyorsunuz.Belki de acınızı içki kadehleriyle paylaşıyorsunuz. Hatta ölümü bile düşünüyorsunuz. Bilmelisiniz ki ne terk edilen ilk insansınız nede son. Bu acı başkaları tarafından da defalarca yaşandı. Her aşk acısı çeken ölmeyi tercih etseydi mezarlıklar sadece aşktan ölen insanlarla dolardı. Siz bu acıyı yenebilirsiniz. Hem “insan sadece bir kere aşık olur” sözüne de inanmayın. Sizi eskisinden çok daha fazla mutlu edecek bir aşk her an karşınıza çıkabilir.
Aşk acısını yok etmenin ilk yolu ayrılığı kabullenmektir. Gidenin artık geri dönmeyeceğini kabul ettiğiniz an yolun yarısını geçmişsiniz demektir. Ancak ayrılığı kabullenebilmek için hiçbir açık kapı bırakmamanız gerekir. Bunun için de terk eden sevgilinin size sunduğu ayrılık bahanelerinin gerçekte ne anlama geldiğini çok iyi anlamalısınız. Çünkü gidenler genellikle öyle bahane gösterir ki siz onun haklı olduğunu bile düşünürsünüz ve “Belki geri döner” umudunu hiç kaybetmezsiniz. Siz aylarınızı hatta yıllarınızı onu bekleyerek tüketirken o çoktan başka aşklara yelken açmıştır bile.Gelin bu bahanelere ve gerçek anlamlarına bir göz atalım :
Bahane : Benim biraz zamana ihtiyacım var
Anlamı : Direkt olarak “Bu aşk bitti” demeye cesaret edemeyenlerin başvurduğu bir bahanedir.Bunu söyleyen kişi zaman içinde aramalarını azaltacak iletişimi kopartacak ve “Bitti” bile demeden ortadan kaybolacaktır.
Bahane : Senin sevgine layık bir insan değilim
Anlamı : Bu bahaneyi söyleyen kişi genellikle uçarı gönüllü heyecan arayışındadır. Büyük olasılıkla sizinle heyecan olsun diye birlikte olmuştur ve ayrıldıktan çok kısa bir süre sonra bir başkasıyla birlikte olacaktır.
Bahane : Biz seninle ayrı dünyaların insanlarıyız
Anlamı : Aşk zaten iki farklı dünyanın bir araya gelmesidir.Farklılıklar aşkı zenginleştirir sevgililerin birbirine keşif sürecini uzatır. Bu da aşkın daha uzun ömürlü olmasını sağlar. Bunu bu şekilde algılamak varken bir ayrılık gerekçesi olarak ortaya atmak saçmalıktan başka bir şey değildir. Bu bahaneye inanırsanız kendiniz değiştirmeye başlarsınız. Sırf o gidiyor diye hiç sevmediğiniz yerlere gider hiç istemediğiniz kişilerle görüşürsünüz. Ama çabalarınız nafiledir. Ağzınızla kuş tutsanız faydası olmayacak.
Bahane : Ailem ikimizin ilişkisine karşı çıkıyor.
Anlamı : Aşkı engelleyecek hiçbir güç yoktur. Kim hangi gerekçeyle karşı çıkarsa çıksın aşk yaşar. Hatta bu engeller aşkı daha tutkulu bir hale dönüştürür.Bu bahanede de gerçeklik payı olabilir. Ama ailesi karşı çıktığı için aşkından vazgeçen kişi zaten sevgili olamaz. Bu yüzden üzülmeyin. Sizinleyken mangalda kül bırakmayan “Senin için her şeyi yaparım” diyen kişinin karizması bir anda çizilmiştir. Sakın “Biz birbirimizi seviyorduk ama ailesi araya girdi” diye düşünmeyin.
Bahane : ılişki adına ben bir şey göremiyorum
Anlamı : ışte en kişiliksiz bahane. Muhtemelen bunu söylemeden bir süre önce sizi aramamaya telefonlarınıza cevap vermemeye buluşmak istediğiniz zaman türlü bahaneler bulmaya başlamıştır. Büyük olasılıkla da sizden kalan bu boş zamanı yeni sevgilisiyle doldurmaktadır. Bu bahaneyi uyduran sizinle geçirdiği zamanları ilişki olarak görmeyen kişi bırakın sevgiliyi arkadaş olmaya bile layık bir insan değildir. ıyi ki kurtuldunuz.
Ayrılığın gerçek sebebini öğrendiniz. Şimdi bir durum değerlendirmesi yapın. Gerçek sebepleri saklayıp sizi böyle sudan bahanelerle terk eden birinin geri döneceğine inanıyor musunuz hala ? Dönmeyecek. O kendine çoktan yeni bir hayat kurdu bile. O halde siz hala ne duruyorsunuz ?
ACIYLA BAŞ ETMEK : Yak Bütün Fotoğrafları
Hiç kuşkusuz şu anda en zayıf döneminizdesiniz. Yüreğinizde hala o var. Ayrılık acısı içinizi yakıyor. Onunla yeniden görüşmek en azından bir kez de olsa telefonlaşmak bir mesajını almak istiyorsunuz. Ancak bunu yaptığınız an her şeyi berbat edeceğinizi kendinizi daha fazla bunalıma sokacağınızı iyi bilin.Diyelim ki görüşmeye gittiniz. Onun yüzün bakıp eski aşkınızdan izler arayacaksınız. Onunda sizi özlediğini duymak elini tutmak sarılmak isteyeceksiniz. Ama bunların hiçbiri olmayacak. Eski sevgiliniz sırf siz istediğiniz için buluşmaya gelecek. Soğuk davranacak araya mesafe koyacak. Siz bir kez daha yıkılacaksınız. Yada diyelim ki o an için eski sevgiliniz de zaaflarına yenilecek alışkanlığın verdiği rahatlıkla size karşılık verecek. Ama bunun sonu yok. Bu buluşmaları kaç kez yapabilirsiniz? Sizi seviyor olsa gider miydi ? Bu bir gerçektir ve sizin artık bu gerçekle yaşamaya alışmanız gerekir. Maç bitti uzatmaları oynamanın alemi yok. Bu tür uzatmalar yok etmeye çalıştığınız acılarınızı daha da arttıracak. Oysa sizin yapmanız gereken şey bir an önce ondan onun yarattığı büyüden bıraktığı anılardan kurtulmak olmalı.
Yeni bir hayata başlayabilmek için önce içinizde eski sevgilinize dair ne varsa dışarı atmanız gerekiyor.Bu sizi çok ama çok rahatlatır. Genellikle bu olay dostlarla konuşarak yapılır. Evet dostlarla konuşmak iyidir ama bazen onlara dahi söylenmeyecek şeyler vardır. Peki bunlar içinizde mi kalmalı? Tabii ki hayır. Elinize büyük bir defter birde kalem alın ve başlayın yazmaya. Yazarken hiçbir kurala bağlı kalmadan “Ne yazacağım” diye düşünmeden içinizden nasıl geliyorsa öyle yazın. Tüm hislerinizi kağıda dökün. ıyi niyetinizi nefretinizi o anki duygularınızı geçmişte yaşadıklarınızı her şeyi ama her şeyi hiçbir sansüre tabi tutmadan yazmaya devam edin. Onun iyi yönlerini kötü yönlerini de sıralayın. ılişkide yaptığı hataları yazın. Ne kadar süreceği önemli değil. Siz “Tama artık yazacak bir şey kalmadı” diyene kadar yazın. Yazarken ağlayabilirsiniz öfkelenebilirsiniz. Ağlamak da öfkelenmek de sizi rahatlatır.Tabii abartmadan. Günler boyu ağlama krizlerine girmenize gerek yok. Unutmayın ki siz gözyaşı dökerken o belki de bir gece kulübünde yeni sevgilisiyle kahkahalar atarak eğleniyor. O halde siz niye ağlayasınız ki ? Yazma eyleminin sizi ne kadar rahatlattığını hissedeceksiniz. Üzerinizden büyük bir yükün yavaş yavaş kalkmaya başladığını düşüneceksiniz. Bu düşünceniz çok doğru. ıçinizdekiler döküldükçe aşk acısının da hafiflediğini göreceksiniz. Dilerseniz çok yakın bir dostunuza yazdıklarınızı okutabilirsiniz. Dilerseniz yazdıktan hemen sonra o defteri yırtıp atabilirsiniz. Yada “ileride okur gülerim” diyerek bir köşede saklayabilirsiniz. Evet şu anda bu fikir size çok uzak gelebilir. Ama bana güvenin zaman gelecek bu yaşadıklarınızı hatırlayıp güleceksiniz.
Gelelim onu hatırlatacak eşya ve fotoğraflara… Çok sevdiğiniz için ona ait her şeyi sakladınız öyle değil mi ? Verdiği hediyeleri ondan kalan birkaç parça eşyayı birlikte çektirdiğiniz fotoğrafları mektupları küçük notları birlikte yemek yediğiniz yerlere ait peçeteleri kibrit kutularını birlikte dinlediğiniz CD’leri… Büyük olasılıkla kullandığı parfümden de bir şişe sizin tuvalet masanızda duruyordur. Onlar her an elinizin altında dururken aşk acısını nasıl yok edeceksiniz? Onların varlığı sizin için tehlikedir. Çünkü zayıf anlarınızda onları çıkartıp bakacaksınız yeniden eskiye dalacaksınız anılarla baş başa kalacaksınız ve doğal olarak unutma çabalarınızda sonuca ulaşamayacaksınız. Her seferinde başa döneceksiniz. Attığınız adımlar boşa çıkacak. O halde bütün o eşyalardan fotoğraflardan kurtulmanız gerek. Biliyorum şu anda onları atmaya yırtmaya yada göz önünden kaldırmaya kıyamıyorsunuz.Onları yırtıp atarsanız içinizden bir şeyler kopacak sanki siz artık siz olmayacaksınız. Sanki geçmişiniz hiç olmayacak. Büyük boşluk yaratacak içinizde. Çünkü “Belki o yok ama ondan kalanlar var. Onlarda bu aşkın en büyük kanıtı” diye düşünüyorsunuz. ıyi de aşk bitti ve o gitti. Mahkemelerde kapanan dosyalara ait kanıtlar bir depoya kaldırılır. Bir daha kimse o kanıtları arayıp sormaz. E sizin dosyanızda kapandı. Artık onlara bakmanın sürekli geçmişi anmanın “Bir zamanlar maziye bak ne kadar şendik” demenin alemi var mı ? Bu size hiçbir fayda sağlamaz. Siz acıdan kurtulmak istiyorsunuz. Yüreğinizdeki o taşı içinizden çıkarmak istiyorsunuz. Uykusuz gecelere gözyaşlarına son vermek istiyorsunuz. Öyleyse kendinize yardım edin. Bunu kendiniz için yapın ve ona ait her şeyden hiç vakit kaybetmeden kurtulun. Peki atmalı mı yoksa bir köşeye kaldırmalı mı ? ışte bu noktada karar tamamen size ait. ıster hepsini bir bavula bir poşete koyup kolay erişemeyeceğiniz bir yere kaldırın ister çöpe atın yada yakın. Kendi evinizde bir yere kaldırırsanız tekrar ortaya çıkarma riskinizin olduğunu unutmayın. Yoksa yapılacak en iyi şey gözünüzü kapatıp hepsini çöpe atmak. Bu arada hepsini ona geri gönderme düşüncesi de geçebilir aklınızdan. Sakın bunu yapmayın. Geri göndereceksiniz de ne olacak ? Onlara bakıp “Ben ne yaptım tanrım” mı diyecek ? Yok böyle bir şey tabii ki. Bu bir gurur gösterisi de değildir. Eşyaları geri göndermenin amacı karşıdan bir cevap beklemektir. Peki o cevap gelmezse ne olacak? Daha da kötü olacaksınız. ıyisi mi bu fikirden hemen vazgeçin.
Hediyeleri ve fotoğrafları atmakla büyük bir iş başardınız. Ama yapmanız gereken birkaç şey daha var. Birlikte gittiğiniz mekanlar ve ortak tanıdıklarınız da acınızı körükleyecek şeylerdir. Öyleyse o mekanlardan ve o tanıdıklarından bir süre uzak duracaksınız. Hüzün verecek her şeyden kaçınmalısınız. ıçli şarkıları dinlemeyi aşk filmlerine gitmeyi de bir süre erteleyin. Şu anda çok hassassınız. Yaranızı kanatmamalısınız.
Eğer aynı yerlerde veya aynı işyerinde bulunuyorsanız ayrılığın ilk günlerinde bu karşılaşmalar sizi üzecektir. Önceleri onu gördükten sonra evinize gidip hüngür hüngür ağlayacaksınız. Çekinmeden ağlayın. Bu sizi rahatlatır. Bir süre sonra buna dayanabileceğinizi de fark edeceksiniz. Sizi zaten yeterince üzmüş olan o insanın daha fazla üzemeyeceğini anlayacaksınız. Acı kapasiteniz dolacak. Hatta acı çekmez hale geleceksiniz. Eğer ondan kurtulmayı gerçekten kafanıza koymuşsanız zaman geçtikçe onu gördüğünüzde artık hiç etkilenmediğinizi anlayacaksınız. Sizin için iyi yada kötü hiçbir anlam ifade etmeyecek. Yeter ki aşk acısıyla savaşmayı gerçekten isteyin.
Son olarak aşk acısıyla mücadele sürecinde zaman zaman hüzün krizleri yaşayabilirsiniz. Yukarıda anlattığım gibi ağlamaktan çekinmeyin. Ancak bu noktada kendinize zarar vermemeniz çok önemli. Sağlığınıza dikkat etmelisiniz. Uykusuz geceler geçireceğiniz için ertesi gün ayakta durabilmek amacıyla vitamin takviyesi yapmalısınız. ıçki sizi kısa bir süre rahatlatsa da daha sonra alışkanlık yaratabilir. Teselliyi içki kadehlerinde aramak fayda sağlamaz. Geçici olarak rahatlık sağlar ama ayıldığınızda her şey eskiye döner. Kendinizi uyuşturmayın. Zaten bu acı yeterince uyuşukluk verecektir size.:1shok:
Son düzenleyen: Moderatör: