Türkiye'de aşı yaptırma zorunluluğu yok bu sebeple sizlere aşın yaptırın diyemem lakin yazacaklarım uzun olsa da okumanızı isterim, okumazsanız da canınız sağ olsun.
Bebekleri daha anne karnına düşmeden korumanız gerektiğini biliyor musunuz?
Kullandığınız akıllı telefonların, o telefonlarla sevdiklerinize ulaşmanızı kolaylaştırsın diye çevrenize kurulan baz istasyonlarının, kullandığınız wifi'lerin, tükettiğiniz gıdaların, evinizdeki tvlerin, kullandığınız ampüllerin, ısıtıcıların, mutfakta kolaylık olsun diye aldığınız ürünlerin, hatta her gün saçınızı taramak, makyaj yapmak, diş fırçalamak için kullandığınız aynaların içeriğinde ne olduğunu biliyor musunuz?
Ama az ama çok bunların daha siz hamile kalmadan evvel cildiniz tarafından emilip genlerinize işlediğini biliyor musunuz?
Bebeklerin sizin ve eşinizin genlerinden etkilendiğini biliyor musunuz?
Size bir örnek vereyim, yaşça da sizden büyük biri olarak şahit olduğum bir facia, Çernobil patlaması, Karadeniz'de hala Çernobil etkileri olduğunu biliyor musunuz? Toprağa işleyen radyasyon sebebiyle o bölgede kanser hastalığının arttığını, taaa 86 yılında Çernobil patladığında henüz doğmamış hatta anne babası olacak kişiler evlenmemişken dahi ileride anne babaları olacak kişilerin genlerinin bu radyasyondan etkilendiğini, patlamadan yıllar sonra bile doğan bebeklerin kanser olduğunu duydunuz mu hiç?
Duymadıysanız benden öğreniyorsunuz.
Ülkemizin Nevşehir iline bağlı 3 köyünde tüm köylülerin akciğer zarı kanseri olduğunu, araştırmalar sonucu bu kanserin evlerin yapımında kullanılan ve gayet doğal bir kaya olarak bilindiği için sakınca görülmeyen Kaya tüfünden kaynaklandığını duydunuz mu peki ? Bu volkanik patlamalar sonucu oluşan kaya inşaat sektöründe kullanılıyordu hala kullanılıyor mu bilmem ama şuraya bağlayabiliriz, ki içinde oturduğunuz evlerin dahi kullanılan malzemeye göre insan sağlığına bir etkisi var.
Pekiiii, Japonya depreminde fukuşima patladıktan sonra, atom bombasının hem insanlarda hem topraklarda ve içme sularında yarattığı tahribatı bilen Japonların Fukuşima çevresinde etkilenebilecek tüm bölgelerdeki toprakları kazıyarak atıp yok ettiklerini biliyor musunuz?
Sebep mi? Radyasyon toprağa işleyince o topraktan çıkacak tüm ürünler halkı hasta etmesin diye, dolayısıyla gelecek nesili hasta etmesin diye.
Çiçek, kızamık, veba, İspanyol gribi gibi dünyayı kasıp kavuran salgınların yaşandığı dönemlerde Avrupa nüfusunun ortalama %30 ila %60'ını öldüğünü biliyor musunuz?
Bu salgınlardan çiçek, kızamık ve İspanyol gribinin aşıyla durdurulabildiğini, aşılama olmadan önce milyonlarca insanın öldüğünü duydunuz mu?
Son yıllarda gelen göçmenlerle birlikte, çocuklarının çoğunluğunun aşılı olmaması sebebiyle kızamık hastalığının yeniden gündeme geldiğini, UNICEF ve DSÖ'ün uyardığını, 2016-2018 yılları arasında kızamık vakalarının %62 arttığını duydunuz mu?
Duymadıysanız şimdi benden duyuyorsunuz.
Kızamık demişken, yakın tarihten benim birebir bildiğim bir olayı da anlatayım, kızamık için eskiler der ki: öyle bir hastalıktır ki insanoğlu bir yakalanırsa mezarda bile kızamık olur.
Anneannemlerin bir komşusu, eh tabii onların çocukluğunda aşılar o kadar yaygın değilmiş, kendisinin aşısı yokmuş, kızının da.
Kızına okulda kızamık bulaşıyor, kadın o dönem hamile, kızından da kadına bulaşmış, bir oğlu oldu Allah ömürler versin şimdilerde 43 yaşlarında ama anne karnında kızamıktan etkilendiği için ne yazık ki duyamıyor ve konuşamıyor.
Aşıların hatta ilaçların bir takım yan etkileri vardır illa ki ama aşıların otizm gibi etkileri olduğuna dair hiçbir bilimsel veri yoktur, içlerindeki maddelerin çoğunu günlük hayatınızda kullandığınız başka ürünlerle de vücudunuza alıyorsunuz, sizden de süt yoluyla veya anne karnındayken bebeklerinize geçiyor.
Aşı karşıtı söylemleri de elinizdeki akıllı telefonlarla yazıyorsunuz, aşı karşıtı okuduğunuz makaleleri de yazanlar, düşman gibi gördükleri kişi, kurum, ülkelerin yazılımlarını, telefonlarını, sosyal medya ağlarını kullanarak yazıyorlar:)
Buradan bakınca kar-zarar hesaplaması yaparsak hayatımıza giren her şeyi kabul ederken yalnızca aşıları reddetmek, emzirirken whatsapptan ailemizle yazışmak, mikrodalga fırında yemek ısıtmak, alüminyum folyo kaplardan tatlı yemek, tasarruflu ampul kullanmak, evde yapmak istemediğimizde hazır paketli gıdalara yönelmek mantıklı ama aşı sağlıksız.
Tüm makaleleri hatta yabancı makaleleri dahi okuyup Google'a kan sulandırıcı gıdalar yazmamak da işin bir diğer yanı, tıbbi hiçbir tedaviyi kabul etmiyorsanız kan pıhtılaşmasını önleyen bitkisel çözümleri bulmak yabancı makale taramaktan kolay, içeriğinde C vitamini ihtiva eden meyveler kan sulandırır, zerdeçal, zencefil gibi baharatlar kan sulandırır, pıhtılaşma sorununa çözüm olur.
Son olarak örnek verdiğim güncel yaşamımızda kullandığımız veya yiyip içtiğimiz şeyleri kötüleme maksadım yoktur, sadece aşı içinde olan veya olduğu varsayılan civa, alüminyum gibi maddelerin evimizde, kullandığımız eşyalarda, bazı gıdalarda da olduğunu belirtme maksatlıdır.
Aşıdan alacağımız maddelerden daha fazlasına dışarıda maruz kalıyoruz, hayatımızda çeşitli ürünlerle giren radyasyon gibi bir gerçek var üstelik.
Herkes kendi seçimlerinde özgürdür, isteyen karşı olur isteyen olmaz.