- 27 Mayıs 2017
- 1.900
- 884
-
- Konu Sahibi Passionatewoman
- #121
Ne güzel bir düzeniniz var maşallah, birçok şeyi oturtmuşsunuz hayatınızda, mutluluğunuzun devamını dilerim..Bekarlık günleri gibi olmuyor. Zaten tüm gün çalışıyorum, bazen akşamları da çalışıyorum evde. Eşim benle vakit geçirmek istiyor ev arkadaşı gibi olduk diye sitem ediyor. Haklı da. Ona hak verdiğim için ev ve iş arasında gidip geliyorum nadir dışarı çıkıyorum. Arkadaş çevremde çok seçiciyim yaşam tarzı bana uymayan insanlarla arkadaşlık etmiyorum. En basitinden bir sorununu anlatınca, hayır yanlış dediğimde alınıyor ya da evet sen de haklısın dediğimde kendime yalan söylemiş oluyorum. Sadece sorun da değil basit bir diyalog bile ikilemde kalmama yol açabiliyor. Örnek vermem gerekirse, ondan ayrılmadan başlasıyla oldum aman hayat kısa kafama göre takılıyorum dese yanlışsın desem kaç defa uyarım onu rahatsız etmeyecek. Doğru ya takıl kafana göre desem kendime kızacağım. Hı hayat senin istediğinş yapmakta özgürsün desem, içimden geçen 'ne berbat bir yaşam' cümlesine dur diyemeyeceğim. Gerek yok bu yüzden. Kafama uyan insanlarla görüştüğüm için bu konuda sıkıntı olmuyor.
İşim hayatımda çok daha fazla yer kaplıyor, ev hayatım oturmasa toptan deliririm :)) Darısı sana olsun.Ne güzel bir düzeniniz var maşallah, birçok şeyi oturtmuşsunuz hayatınızda, mutluluğunuzun devamını dilerim..
Anliyorum. Ama ne desem bilemiyorum.Arkadaşlarımla en azından haftada bir gün görüşmek istiyorum eşimi de davet ediyorum genelde gelmiyor kırk yılda bir de olsa gece eğlenmeye gitmek istiyorum kız kıza eğlenmek bizim de hakkımız sanırım ben eğlenceye ve arkadaş ortamıma tam doymadan evlendim o yüzden bunları abartıyorum
Evliliğim bir türlü oturmadığından bende kendimi işe verdim bari bi yerden toparlayayım dedim şükür genç yaşımda iyi de bir kariyer yaptım ama evde de huzur arıyor insan, teşekkür ederim canım..İşim hayatımda çok daha fazla yer kaplıyor, ev hayatım oturmasa toptan deliririm :)) Darısı sana olsun.
İnşallah, çok teşekkür ederim mantıklı yorumlarınız için, size de yavrularınızla bir ömür mutluluklar dilerimAnliyorum. Ama ne desem bilemiyorum.
Hayat tarzlarimiz farkli, ben hele ki iki cocuktan sonra sirf kendi eglencem icin bir sey yapmak nasil bir duyguydu kesinlikle hatirlamiyorum.
2-3 sene sonra rahata erip keydimce yasama planlarim var tutar insallah :)
Umarim bir orta yol bulabilirsiniz
Bu kadar sayfa arasından bunları mı anladınız ? Sizde klişe söylemlerden gidiyorsunuz "eski konularınızdan bildiğim kadarıyla bık bık"Yahu karşısındaki insanı boynuzlayacak kadar haysiyet yoksunu insanları ne kadar korumuş, sahiplenmişsiniz. Bi de buna esnek düşünme kabiliyeti diyorsunuz, siz yine de fazla esnemeyin bence dkdkdd
Diğer konularınızdan da bildiğim kadarıyla siz aslında içten içe aldatılmaktan çok korkuyorsunuz ve bununla baş etmek için mantıksallaştırma, entelektüelleştirme adlı bir tür savunma mekanizması kullanıyorsunuz. Aldatmayı bu kadar normalleştirmeniz bu yüzden.
Evlenince tüm arkadaş çevresinden sosyal yaşantıdan vazgeçmek mi gerekiyor?Evlilik bu ya bekar hayatı yaşamak istiyorsunuz ceketini alıp çıkamazsın sonuçta
Herkes nasıl mutluysa öyle yaşasın cümlesinden sonra okumadım. Size tavsiyem biraz etik felsefesi okuyun, iyi forumlar.Bu kadar sayfa arasından bunları mı anladınız ? Sizde klişe söylemlerden gidiyorsunuz "eski konularınızdan bildiğim kadarıyla bık bık"
Efendim herkesin yaşama şekli ve ahlakı kendisine, kişi kendisini nasıl mutlu hissediyorsa onu yapmalı ve bunu yargılamak da bizim haddimize değil..
Eski konulara gelince aldatılmaktan elbette herkes korkar ama zaten oturmamış bir evliliğim olduğunu ben her koumda açık yüreklilikle belirttim bu koşullar altında aldatılırsam da bu durum beni daha çok ben hep haklıymışım pozisyonuna çıkartıp vicdanen rahatlamamı sağlar
Mevzu bahis felsefeyse ben onun bölümünü okudum ama hayatta herşey teoriden ibaret değil, ahlak da felsefeyle kazanılmaz.. size de iyi forumlarHerkes nasıl mutluysa öyle yaşasın cümlesinden sonra okumadım. Size tavsiyem biraz etik felsefesi okuyun, iyi forumlar.
Evet, felsefeyle kazanılmayacağını ben de fark ettim bugün. Teşekkürler.Mevzu bahis felsefeyse ben onun bölümünü okudum ama hayatta herşey teoriden ibaret değil, ahlak da felsefeyle kazanılmaz.. size de iyi forumlar
Yahu karşısındaki insanı boynuzlayacak kadar haysiyet yoksunu insanları ne kadar korumuş, sahiplenmişsiniz. Bi de buna esnek düşünme kabiliyeti diyorsunuz, siz yine de fazla esnemeyin bence dkdkdd
Diğer konularınızdan da bildiğim kadarıyla siz aslında içten içe aldatılmaktan çok korkuyorsunuz ve bununla baş etmek için mantıksallaştırma, entelektüelleştirme adlı bir tür savunma mekanizması kullanıyorsunuz. Aldatmayı bu kadar normalleştirmeniz bu yüzden.
İşte bu hiçbir şekilde ciddiye almamanız gereken bir yorumPassionatewoman
Çok fazla insan tanıdım, çok geniş sosyal çevreler içerisinde bulundum, üniversite faktöründen tam da sizinkilere benzeyen pek çok arkadaşım var.
Ve bunların içinde tek eşliliğe inanıp liseden beri birlikte olduğu sevgilisiyle bu yaz evlenecek olanı da var, çok eşliliğe inanıp fuckbuddy leriyle gününü gün eden de.
Tek eşliliğe inanıyomuş gibi yapıp tek ayak üstünde kırk yalanla aynı anda pek çok kişiyle birlikte olanı ve bununla gurur duyanı da tanıyorum, zayıf bi anında sadakatsizlik edip yıllarca bunun pişmanlığını taşıyanını da.
Ve bu olayların hiçbiri benim o insanlara bakış açımı değiştirmedi. Bi dakika bile onların yaşam şekillerini ve ahlak anlayışlarını yargılmaya hakkım varmış gibi hissetmedim. Sözlerimle ya da tavırlarımla onları benim doğrularıma göre, mutlu olmadıkları bi şekilde yaşamak zorundalarmış gibi de hissettirmeye çalışmadım.
Çünkü arkadaşlık böyle bi şeydir, kendi seçtiğin ailedir o insanlar bi yerde. Her şeyleriyle sahiplenirsin. Kusurlarını olumlamazsın ama dinamikleri birbirinden tamamen farklı iki ilişkiden (aşk ve arkadaşlıktan bahsediyorum) birinde çuvalladı diye de diğerinden dışlamazsın.
Pazardan sebze meyve mi seçiyoruz, kusurlu yönleri şöyle köşede kalsın ben sadece iyi yönlerini alayım diyesin.
Ki benim bu bağlılığı gösterdiğim insanların hepsi de bana dostluğumun karşılığını fazla fazla verdiler, ben nasıl onların kusurlarını örttüysem onlar da benimkileri örttüler. Beni benim ahlak anlayışıma göre yargıladılar, ben de aynısını yaptım.
Bu benim için hiç aldatılmamışken de böyleydi, aldatıldım, canım inanılmaz yandı ve hala böyle. Ve evet buna dense dense esnek düsünme kabiliyeti denir.
Son olarak ben önceki konularınızı bilmiyorum sayın konu sahibesi, aldatılmaktan korkmayan bi insan evladının var olduğuna da inanmıyorum. Herkes ihanete uğramaktan öyle ya da böyle korkar/çekinir. Güven duyduğunuz insana karşı savunmasız bi pozisyondayızdır ve hiçkimse bile isteye savunmasız olduğu yerden vurulmak istemez. Ama bu korkunun ya da bu travmanın beni değistirmesine izin vermedim. (Ki bu farkındalıga ermek bir yılımı aldı. Aldatılmayı normalleştirmekse bu, evet insanoğlu her türlü şeref yoksunu hareketi yapmaya müsait, göründügünün ancak yarısı kadar zeka ve vicdan sahibi bi canlı olup ettiği haltlara şaşırmamak gerekir.)
O yüzden siz siz olun eşinizle arkadaşlarınız arasındaki dengeyi korumak için elinizden ne geliyosa yapın. Eşinizin onları sizin gözünüzden görmesini sağlayın.
Sizin kaleminize sağlık.. inanılmaz güzel yazmışsınız her kelimesine ayrı ayrı katıldığım inanılmaz güzel bir yazı olmuş bu.. sizin gibi görüşler çoğaldıkça bu toplumun özgürlüğü çoğalacak kadınlara bakış açısı değişecek.. biz kimseyi yargılayamayız kimse de bizi yargılayamaz bunu yapabilecek tek merci Allah'tır , ötesinde bizim haddimize değildir beni o kadar doğru anlamış ve o kadar güzel dile getirmişsiniz ki üstüne başka birşey ekleyemiyorum ve merak etmeyin gereksiz yorumları zaten kaale dahi almıyorum..İşte bu hiçbir şekilde ciddiye almamanız gereken bir yorumPassionatewoman
Çok fazla insan tanıdım, çok geniş sosyal çevreler içerisinde bulundum, üniversite faktöründen tam da sizinkilere benzeyen pek çok arkadaşım var.
Ve bunların içinde tek eşliliğe inanıp liseden beri birlikte olduğu sevgilisiyle bu yaz evlenecek olanı da var, çok eşliliğe inanıp fuckbuddy leriyle gününü gün eden de.
Tek eşliliğe inanıyomuş gibi yapıp tek ayak üstünde kırk yalanla aynı anda pek çok kişiyle birlikte olanı ve bununla gurur duyanı da tanıyorum, zayıf bi anında sadakatsizlik edip yıllarca bunun pişmanlığını taşıyanını da.
Ve bu olayların hiçbiri benim o insanlara bakış açımı değiştirmedi. Bi dakika bile onların yaşam şekillerini ve ahlak anlayışlarını yargılmaya hakkım varmış gibi hissetmedim. Sözlerimle ya da tavırlarımla onları benim doğrularıma göre, mutlu olmadıkları bi şekilde yaşamak zorundalarmış gibi de hissettirmeye çalışmadım.
Çünkü arkadaşlık böyle bi şeydir, kendi seçtiğin ailedir o insanlar bi yerde. Her şeyleriyle sahiplenirsin. Kusurlarını olumlamazsın ama dinamikleri birbirinden tamamen farklı iki ilişkiden (aşk ve arkadaşlıktan bahsediyorum) birinde çuvalladı diye de diğerinden dışlamazsın.
Pazardan sebze meyve mi seçiyoruz, kusurlu yönleri şöyle köşede kalsın ben sadece iyi yönlerini alayım diyesin.
Ki benim bu bağlılığı gösterdiğim insanların hepsi de bana dostluğumun karşılığını fazla fazla verdiler, ben nasıl onların kusurlarını örttüysem onlar da benimkileri örttüler. Beni benim ahlak anlayışıma göre yargıladılar, ben de aynısını yaptım.
Bu benim için hiç aldatılmamışken de böyleydi, aldatıldım, canım inanılmaz yandı ve hala böyle. Ve evet buna dense dense esnek düsünme kabiliyeti denir.
Son olarak ben önceki konularınızı bilmiyorum sayın konu sahibesi, aldatılmaktan korkmayan bi insan evladının var olduğuna da inanmıyorum. Herkes ihanete uğramaktan öyle ya da böyle korkar/çekinir. Güven duyduğunuz insana karşı savunmasız bi pozisyondayızdır ve hiçkimse bile isteye savunmasız olduğu yerden vurulmak istemez. Ama bu korkunun ya da bu travmanın beni değistirmesine izin vermedim. Kimse de vermemeli, hastalıklı bi durum bu. (Ki bu farkındalıga ermek bir yılımı aldı. Aldatılmayı normalleştirmekse bu, evet insanoğlu her türlü şeref yoksunu hareketi yapmaya müsait, göründügünün ancak yarısı kadar zeka ve vicdan sahibi bi canlı olup ettiği haltlara şaşırmamak gerekir.)
O yüzden siz siz olun eşinizle arkadaşlarınız arasındaki dengeyi korumak için elinizden ne geliyosa yapın. Eşinizin onları sizin gözünüzden görmesini sağlayın.
Bakın bu sığ bir görüştür , diğer tüm görüşlerinize saygım vardı ancak farklı ahlaki temeller kısmı olmamış sonuçta herkesin ahlaki dinamikleri farklıdır ama farklı dinden farklı ırktan farklı kültürlerden insanlar bile evlenip inanılmaz mutlu olabiliyorlarken bu genellemeniz bence doğru bir bilgi değilPeki eş bu denklemin neresinde, arkadaş seçilen ailedir, kesinlikle öyledir ama görücü usulü evlenilmediyse eş de öyledir
Konu sahibi der ki adam bilerek benimle evlendi, detayı bilemez ki en fazla çok arkadaşı var kısmını kabullenir, ukalalığa vs tanık olsa da sadakatsizlik rahatlık gibi detayları sonradan görmüştür
Zaten iş buraya gelmemeliydi farklı ahlaki temellere sahip insanlar evlenmemeli
Evlenince tüm arkadaş çevresinden sosyal yaşantıdan vazgeçmek mi gerekiyor?
Pardon, yorumların ciddiye alınıp alınmayacağını siz mi belirliyorsunuz hayırdır?İşte bu hiçbir şekilde ciddiye almamanız gereken bir yorumPassionatewoman
Çok fazla insan tanıdım, çok geniş sosyal çevreler içerisinde bulundum, üniversite faktöründen tam da sizinkilere benzeyen pek çok arkadaşım var.
Ve bunların içinde tek eşliliğe inanıp liseden beri birlikte olduğu sevgilisiyle bu yaz evlenecek olanı da var, çok eşliliğe inanıp fuckbuddy leriyle gününü gün eden de.
Tek eşliliğe inanıyomuş gibi yapıp tek ayak üstünde kırk yalanla aynı anda pek çok kişiyle birlikte olanı ve bununla gurur duyanı da tanıyorum, zayıf bi anında sadakatsizlik edip yıllarca bunun pişmanlığını taşıyanını da.
Ve bu olayların hiçbiri benim o insanlara bakış açımı değiştirmedi. Bi dakika bile onların yaşam şekillerini ve ahlak anlayışlarını yargılmaya hakkım varmış gibi hissetmedim. Sözlerimle ya da tavırlarımla onları benim doğrularıma göre, mutlu olmadıkları bi şekilde yaşamak zorundalarmış gibi de hissettirmeye çalışmadım.
Çünkü arkadaşlık böyle bi şeydir, kendi seçtiğin ailedir o insanlar bi yerde. Her şeyleriyle sahiplenirsin. Kusurlarını olumlamazsın ama dinamikleri birbirinden tamamen farklı iki ilişkiden (aşk ve arkadaşlıktan bahsediyorum) birinde çuvalladı diye de diğerinden dışlamazsın.
Pazardan sebze meyve mi seçiyoruz, kusurlu yönleri şöyle köşede kalsın ben sadece iyi yönlerini alayım diyesin.
Ki benim bu bağlılığı gösterdiğim insanların hepsi de bana dostluğumun karşılığını fazla fazla verdiler, ben nasıl onların kusurlarını örttüysem onlar da benimkileri örttüler. Beni benim ahlak anlayışıma göre yargıladılar, ben de aynısını yaptım.
Bu benim için hiç aldatılmamışken de böyleydi, aldatıldım, canım inanılmaz yandı ve hala böyle. Ve evet buna dense dense esnek düsünme kabiliyeti denir.
Son olarak ben önceki konularınızı bilmiyorum sayın konu sahibesi, aldatılmaktan korkmayan bi insan evladının var olduğuna da inanmıyorum. Herkes ihanete uğramaktan öyle ya da böyle korkar/çekinir. Güven duyduğunuz insana karşı savunmasız bi pozisyondayızdır ve hiçkimse bile isteye savunmasız olduğu yerden vurulmak istemez. Ama bu korkunun ya da bu travmanın beni değistirmesine izin vermedim. Kimse de vermemeli, hastalıklı bi durum bu. (Ki bu farkındalıga ermek bir yılımı aldı. Aldatılmayı normalleştirmekse bu, evet insanoğlu her türlü şeref yoksunu hareketi yapmaya müsait, göründügünün ancak yarısı kadar zeka ve vicdan sahibi bi canlı olup ettiği haltlara şaşırmamak gerekir.)
O yüzden siz siz olun eşinizle arkadaşlarınız arasındaki dengeyi korumak için elinizden ne geliyosa yapın. Eşinizin onları sizin gözünüzden görmesini sağlayın.
Peki eş bu denklemin neresinde, arkadaş seçilen ailedir, kesinlikle öyledir ama görücü usulü evlenilmediyse eş de öyledir
Konu sahibi der ki adam bilerek benimle evlendi, detayı bilemez ki en fazla çok arkadaşı var kısmını kabullenir, ukalalığa vs tanık olsa da sadakatsizlik rahatlık gibi detayları sonradan görmüştür
Zaten iş buraya gelmemeliydi farklı ahlaki temellere sahip insanlar evlenmemeli
Konunun kendisinden ziyade, alıntıladığım yorumda belirtilen görüş üzerinden ilerleyerek bi yorum yaptım ben.
Eşe gelince, eş seçilen ailenin de ötesinde bi kavram bana göre. Eş ailendir, annen- baban-kardeşin gibi ailenin bi uzantısıdır, doğumla gelmez belki ama doğuma giden bi ailedir. (Bunu bebek sahibi olmak anlamında söylemiyorum, tamamen yeni bi hayata beraber doğmak anlamında söylüyorum.) Ve bu çok özel ve güzel bi şey.
Ailem beni hiçbi zaman çevremle yargılamadı, annemden ya da babamdan hiç o kızla görüşme, bu çocukla konuşma, o sana uygun bi arkadaş değil lafını hiç duymadım. Hepsini onayladıklarından da değil hani ama benim hayatıma aldığım tüm insanlara ben nereden bakıyosam oradan baktılar. Hiç hoşlanmadıkları insanlar oldu ama sabırla benim onların baktığı yerden bakmamı beklediler. Ki bazen hakikaten haklı da çıktılar ama ben onların haklı çıkmasından hiç gocunmadım, cünkü isi zamana bırakmayı biliyolardı ve haklı cıkmaya degil beni anlamaya, benim sevdigimi sevmeye calısıyolardı.
Ailemde gördügüm bu tavrı ben eşimden (henüz varolmayan) de beklerim o yüzden. Cünkü o da benim ailem. Ve benim çevreme karşı ben nerede duruyorsam o da orada durmak zorunda. Tıpkı benim yapacağım gibi.