Anonim Şiirler

Biz barışmayız artık

Kapı ağzı boş bavul yığınlarıyız
Sarı fotoğraflar yolculuğundayız şimdi
Ayrılıklara acemi aşıklarmışız
Ne barıştan anlarız
Ne mütareke biliriz şimdi

Daha çok sevmek isterdik belki
Daha çok tanımak
Bu yabancı iki sevgiliyi
Biz seninle susmayı başaramadık
Yalancıyız
Biz barışmayız artık

Ağlarım, ağlar açılır denizlere
Her şeyi bıraktım gidiyorum bende
Yağmurun derman değil kurak gönlüme
Biz bu şehirde karşılaşmayız bile

Kırık parça olmuş hatırın bende
Sustuğun sözler kanar içimde
Ne güven kalmış, ne sevda bizde
Biz bu şehirde bir daha
Karşılaşmayız bile

Ağlarım, ağlar açılır denizlere
Her mevsim biraz daha ayrıldık
Acemi aşıklarmışız, çabuk dağıldık
Yazık sevdiğim
Biz barışmayız artık
Acemi aşıklarmışız, ne çok kırıldık
Ne çok üzüldük, ne çok darıldık
Yazık sevdiğim
Biz barışmayız artık

Hiç bitmeyecek gibi gelmişti önce
Her şeye tüketmek için başlamışız oysa
Bu sevda için doğru isimler değilmişiz meğer
Ne çok yandık böyle, ne çok yanıldık
Yeteneksiziz sevdiğim
Biz barışmayız artık
Aynı yatağın iki uzak ucunda uyuduk
Her gece biraz daha ayrıldık

Daha çok sevmek isterdik belki birbirimizi
Daha çok tanımak
Bu iki yabancı sevgiliyi
Sevmek biraz da bağışlamakmış
Biz seninle susmayı başaramadık
Dokunuşsuz sevişler gömdük yastıklara
Hiç konuşmadan kaçak yaşadık odalarda
Aynı çatı altında iki yabancı
İki dilsiz aynı yatağın iki ucunda

Ağlarım ağlar açılır denizlere
Her şeyi bıraktım, gidiyorum bende
Hiç olmazsa son kez mutluluk dile
Bir yatağın iki uzak ucunda
Her geçen gün
Biraz daha darıldık
Dokunuşsuz sevişler gömdük yastıklara
Dönüşü yok
Biz barışmayız artık

Günler artık günlere kanmaz
Sanma bensiz güneşler doğmaz
Hep unuttun sevmeyi beni
Bende artık sabahlar olmaz
Kırk parça olmuş hatırın bende
Sustuğun sözler kanar içimde
Ne güven kalmış, ne sevda içimizde
Biz bu şehirde karşılaşmayız bile

Ağlarım, ağlar açılır denizlere
Her geçen mevsim nasıl biraz daha ayrıldık
Acemi aşıklarmışız, çabuk dağıldık
Korkma sevgilim inan
Biz bu şehirde karşılaşmayız
Biz barışmayız artık
 
Hayat ya seninle olmalı; ya da hiç olmamalı,
Akan damlalar sürekli olmalı
Damlalar ask denizi olup tasmalı
Aşk denizinde seninle yüzebilmeli
Uçan martılar şarkımızı söylemeli
Gökyüzü ikimize imrenmeli
Hayatı seninle yönlendirebilmeli
Hayat ya seninle olmalı ya da hiç olmamalı
Baharda açan çiçekler sen kokmalı
Seni yudum yudum koklayabilmeli
Sen bir gül olmalı
Suyun dürüstlük olmalı
Gübren aşk olmalı
Güneşin ben olmalı
Seni benden başka kimse koklamamalı
Hayat ya seninle olmalı ya da hiç olmamalı
Gecenin ayazlarında rüzgar sen kokmalı
Yanan sigaram sen olmalı
Ciğerlerim seninle dolmalı
Nefesim seni arzulamalı
Gözlerim dumanından damlamalı
Ayaklarım ayazda seninle adımlamalı
Hayat ya seninle olmalı ya da hiç olmamalı
Saçlarım seninle parlamalı
Gülüşün içimi ısıtmalı
Kalbim her an seninle heyacanlanmalı
Elllerim karanlıkta ellerini bulmalı
Dudaklarım alacakaranlıkta seni sormalı
Dillerim dillerini okşamalı
her gecemiz aşk olmalı
Hayat ya seninle olmalı ya da hiç olmamalı
Her yağmurda gökkuşağı olmalı
Gökkuşağına seninle bakmalı
Renklerini seninle saymalı
Her sayışımızda sayı tam olmalı
Eksik olursa kafaya takmamalı
Her an hayatı seninle yudumlamalı
Kırlarda seninle el ele çılgınca koşmalı
Gelincikler laleler kulaklarında olmalı
Onları senden kıskanmalı
Kelebekler beraber kanatlanıp uçmalı
Güldüğün zaman yüreğimde güller açmalı
Hayat ya seninle olmalı ya da hiç olmamalı
Sana olan bu sözlerim daima olmalı
Bizim sevgimiz sonsuzluk olmalı
Konuşmalarımız aşk kokmalı
Şiirlerimde sen olmalı
Gönlüm seninle dolup taşmalı
Ölüm sensiz olmamalı
Hayat ya seninle olmalı ya da hiç olmamalı ...

(ALINTI)
 
Zamanlar
Güneş ekilip, yıldız biçilen zamanlardı.
Hatırlıyorum...
Ya önce sen vardın yürek olarak içimde
Ya da aşk vardı önce
Gelip içimde kestiğin
Hatırlamıyorum...
Ben imkansıza dudak bükerdim
Sense halime gülerdin...
Olsun! O günlerde ben
Biraz mutlu biraz umutlu
Biraz içliydim
Doğrusu en çok da
Kelebeklerin kanadına işlediğin
Aşkından dertliydim...
Ama o zamanlar
Güneş ekilip yıldız biçilen
Zamanlardı
Aşk dediğin belki de
Geceye veda etmeyen bir ay’dı...
Türküler saklardın derinlerinde
Sazından kaçak...
Bilmezdin.
Ben görürdüm duyardım da
Sen bir kez olsun söylemezdin
Korkularını zaten
Kimselere vermezdin...
Ve böylece
Sen yağmura
Yağmur benim gözlerime hasret
Yaşardık...
Heyhat!
Hep ama hep
O imkansıza takıldın da sen
Ve belki de bu yüzden
Aşk gelip bizi sarsınca yüreklerimizden:
Ben ağlardım gözlerim gülerdi...
Sen gülerdin gözlerin susardı...
Şimdi ben
O zamanların renklerini unuttum.
Belki mavi, belki sarı, belki aktı...
Hatırladığım tek şey
Güneşle yıldız arkadaştı...
Bilenler bilirdi
Çok sevmiştik biz
Çok!
Ben gönlümden
Sen dilinden...

Ben unutsam da şimdi
Sen hatırlarsın.
Sesinde ufacık bir hüzün olsa
Ya da acıtan bir özlem gözlerinde
Bembeyaz gecelerinde gelirdim sana bu şehrin...
Gelirdim... Gönlümden...
Ve sen
“Hoş geldin" derdin
Dilinden....
Kocaman bir çocuktum o zamanlar
Belli!
Dil nedir, gönül ne?
Anlamını bildiğim
Şüpheli!
Şimdi söyle bana!
Kaldıysa geriye ne kaldı?
Tek tarafı hesaplı bir sevda
Niyeti bozuk bir dava
Bir de
Sadece dağlara caka satan bir sema...
Ama ben bunların hepsini sevdim.
Şaşacak bir şey yok!
Dedim ya... Ben
Güneş ekilip yıldız biçilen zamanlardan geldim...
Sonraları
Belki de hiç gülmedim
Ve sen
Kelebeklerin ömrünün üç gün olduğunu
Hiç bilmedin!
(alıntı)
 
Kelimeler eksik, taşımıyor, tanımlamıyor,anlatmıyor bu duyguyu
Gelmeyeceğini bildiği bir sevgiyi her gün aynı heyecanla beklermi bir yürek.
Belki de en derinlerde tuttuğum için oldu
Belkide en derinde kimsenin göremediği yerlere koyduğum için seni
Ve ben bile yolumu kaybettim yalnızlıklar peşinde
Dokunduğum her yürekten pis kokulu bir yalnızlık bulaştı yüreğime
Yollar epeyce karıştı seni bulamıyorum
Kaybettim içimde
Birden aklıma geldi dün.
Tuttum sana bir mektup yazmaya karar verdim.
Herşeyi anlattım sana. Çok uzun bir mektup oldu.
Sonra bir zarf çıkarıp içine koydum.
Üzerine sadece adımı yazıyorum.
Adresini bilsem gönderirmiydim bilmiyorum.
Mektubu alıp cebime koyuyorum.
Sonra düşünüyorum mektup cebimde,
Cebim yüreğime yakın, yüreğim seninle
Öyleyse mektubum sende.
 
Mütevazi ol yavrumfakat sakın alçalma
Hoşlanma gösterişten lakin silik de kalma
İyiliği alkışla,yaltaklık etme sakın
Her şeyde ölçülü ol fazla gitme sakın

Tedbirli ol tedbiri korkaklığa vardırma
Namerde fırsat verme,fırsat bulup kalp kırma
Tenkide tahammül et,tenkit etmesini bil
Haksızlığa baş eğme,hakkın önünde eğil.

Her işinde adil ol,kılı kıldan ayırma
Suçlu babansa dahi hakkını ver kayırma.
Sayki sayıl evladım,zulüm yolunu tutma
Her cıkış bir inişle biter bunu sakın unutma

İddacı ol,ama haset seni yıkmasın
Hak doğruya yardımcı,bu aklından cıkmasın
Yüksel başın dönmesin,ihtirasla kör olma
Taş atana ekmek at,sakın ha! nankör olma.

Merhamet tohumları kalbinde filizlensin
Fazilet nuru daima yolunu aydınlatsın
Maddeye esir olma yükselme iltimazla
Her şeyinden feda et,haysiyetinden asla.

Menfaatten uzak kal,varsın kesen dolmasın.
İki cihanda yüzün sakın kara olmasın.
Vicdanına mağlup ol,hislerini mağlup et
Azap içinde ölmek istemiyorsan şayet.
 


Bebek kokusunda kalan iki gönüle....


Ayrı iki şehrin insanıydı onlar
ama bildik isimlerdi
Bir kadın ve bir erkek
Yabancı...
ama bildik öykülerdendi

Hiç görmedi adam kadını,
Kadınsa zaten habersizdi
Bilindiğinden.
Uzaktılar
ama bilmedikleri kadar yakınlardı.

Altıyol'da gri bir dikiz aynasında
Kavuştu gözleri
Sözler düştü bir anda
Saçılmış iğneler misali
Laf yarışıydı

Bir kadın ve bir erkek, iki deli
Büyümemiş iki çocuk misali
Sürtüştüler yol boyu
İki kıta arasında asma köprüde
Unuttular büyüdüklerini

Yollar uzun
Yollar kapalı
Ufuk açık
Yürekler açık
Bir de sessiz şahit vardı ki...şaşkın!

Tozlu rampanın şık pastanesinde
Limonatanın serinliğinde soluklandı kadın
Önde iki adam, hesap ödeme savaşında
Küçük yanları ne kadar saklı kalmış aslında...
Kim almış, kim götürmüş, kim yemiş sahi çikolatalı pastayı

Ihlamurların altına bırakıldı araba
Merdivenler çıkıldı
Kapı açıldı
Gözlerinde baharı saklayan bir kadın açtı kapıyı
Çekilen dalgalar gibi gülümsedi, pırıl pırıl ve dingin

Kadınla adam hala yabancı
Ordan burdan isimler dolandı dile
Küçüklü büyüklü kahkahalar
Masa üstünde çizildi çizgiler
İnce bardaktaki çay yudumlanırken

Sonra beyazlar içinde
Unutulan bir koku getirdi bahar gözlü kadın
Ellerinde kavradığı küçücük bir beden
Bebek şaşkın
Çocuğu kapma telaşıyla kalktı adamla kadın

Hasretti, hayaldi...
Unuttu her şeyi.
Bütün kiri pası gitti dünyanın
Bebeğin saçlarını soluklayana kadar
Kim kimle ne konuşuyordu, kim kime bakıyordu, umursamadan!

Sonra adam geldi,
Belli ki o da çok hayalleri sıkıştırmış göğsünde
Usulca aldı kadının kollarından
Hasretlerini çekti,
Boğazında kaldı bir kaç solukluk kokusu, buruklukla sustu.

Uzaktan seyretti
Derinlere daldı resmetti
Bir ninni söyledi içinden
Doğmamış çocuklara ya da doğuramadığı çocuğuna
Bezden bebeği geldi aklına, annelik yaptığı

Bebek gülüşte
Bebek adamın ellerinde.
Dayanamadı kadın,
Alıp yatırdı koltuğun üstüne
Küçük gözlerinde, iki büyük surat şaşkınlığı

Gıdıkladı bebeği kadın
Adam güldürmeye çalıştı
Minik ayaklarını öptü,parmaklarıyla oynadı
Adam da dokundu ince tenine
İki yabancı küçük bedenin avuçlarında dokundu birbirine

Kimdi yabancı?
İsimler mi? şehirler miydi bilmedik?
Oysa bir bebeği ortak sevip,
Hayallerine saracak kadar tanıdıktı ikisi de
Kim kimin yüreğinde soluklandı bilmedi

Geri çekildiler
Bebek ortada tekme tekme
Cinsiyeti önemsizdi o an
Hayallerdekiydi ya yaşanan
Renkleri dökülmemiş resimdi

Belki bir daha söylenmeyecek türküler çalındı
Uyudu bebek
Yumdu gözlerini kadın, kolları boş
Bebeğin başı hala göğsünde sanki, kokusunda sarhoş
Konuşuyordu bahar gözlü, sessiz şahit ve yabancı

Akşam yemeğinde geçti zamanın yarısı
Leziz gecenin sonunda çaldı veda çanları
Telefon telefon üstüne
Gitmeliydi kadın
Aklı kalacaktı, akılda kalacacaktı belki de.

Gecenin koyu kahvesini yudumlarken
Tüm yaşananları çekiyordu kokusunda
Bir fincan kahve bitimi kadardı süresi
Kalktı, kalktılar...bebek uykuda
Hayaller dört duvarda kaldı.

Üç kişiydiler arabada
Ama üç yabancı değillerdi artık
Ne olduğuna şaşkın bir kadın
Ne olduğunun bilincinde bir adam
Dile geldi, dilsiz şahit.

Kadın uğurlamak için, indiler centilmence
Öylesine yoğundu ki gece,
Yabancı kolllar sarılırken ay öylesi parlaktı ki
Bir umut daha astı ince elleriyle geceye
Başı hala omuzundaydı adamın.

işte böyle başladı hikaye...
Sonu mu! ! !
Yollar aldı adamı
Kadını buruk hayaller
Ama bir bebek avucunda kaldı iki gönül

Dedim ya bildik öykülerdendi
Sonu yazılmamış...
ama adam dedi
Kızım olsun istiyorum...başka hiç bir şey değil.

Kadının dilinde sabah sessizliğinde bir şarkı
'Ağlarsan kıyamam kıyamam ki küçüğüm
Gözlerine bakıp da sana yalan diyemem
Söylesene diyorsun söylemek zor küçüğüm
Başkası var gönlümde sana yalan diyemem
Deyip de çektin gittin'

Şarkının finalinde belki de adam hala yollarda...
'Unutmak kolay mı kolay mı küçüğüm
Ayrılık ölümden beter be küçügüm
Kızımız olacaktı gittin küçüğüm
Kızımsız yollardayım'

Doğmamış kızın D e r i n adına
Günün kutlu olsun yabancı(m)

Ayrı iki şehrin insanıydı onlar
Hiç görmedi adam kadını,
Altıyol'da gri bir dikiz aynasında
Bir kadın ve bir erkek, iki deli
Yollar uzun...
Tozlu rampanın şık pastanesinde
Ihlamurların altına bırakıldı araba.
Kadınla adam hala yabancı
Sonra beyazlar içinde
Hasretti, hayaldi...
Sonra adam geldi,
Uzaktan seyretti
Bebek gülüşte
Gıdıkladı bebeği kadın
Kimdi yabancı?
Geri çekildiler...
Belki bir daha söylenmeyecek türküler çalındı
Akşam yemeğinde geçti zamanın yarısı
Gecenin koyu kahvesini yudumlarken
Üç kişiydiler arabada
Kadın uğurlamak için, indiler centilmence
işte böyle başladı hikaye...
Dedim ya bildik öykülerdendi.
Kadının dilinde sabah sessizliğinde bir şarkı
Şarkının finalinde belki de adam hala yollarda...

Sahi olabilir miydi k ı z l a r ı...! ! !

Arzu Altınçiçek


 
GÖZLERİN
Seni gördüm, derdim birken çok oldu.
Aklımı başımdan aldın, yok oldu.
Kaşın keman, kirpiklerin ok oldu,
Yaktı beni kömür gibi gözlerin.

Altını, zümrüdü göğsüne taktın,
Coşkun çaylar gibi sel oldun aktın.
Yusuf’a özendin, sevgiyle baktın.
Yaktı beni kömür gibi, gözlerin.

Üşüdü kemiğim, titredi etim;
Sevenim olmazsa kalırım yetim.
Kul Bahri`yim, temaşaydı niyetim.
Yaktı beni kömür gibi, gözlerin.
 
AŞK bir yıl sürer
SEVGİ bir ömür

AŞK gözünde büyütür
SEVGİ razı olur

AŞK aldatır
SEVGİ ikna eder

AŞK (aşık) kıskanır
SEVGİ (sevgili) güvenir

AŞK seni de onu da ikiye böler
SEVGİ ikinizi bir eder

AŞK zehir gibidir
SEVGİ ilaç

AŞK ay gibidir hep bir karanlık yüzü var senden gizlenen
SEVGİ güneş gibidir hep sana bakar içini ısıtır

AŞK gider (isteyince)
SEVGİ kalır (isteyerek)

AŞK çeker, ezer, cesaret kırar
SEVGİ iter, teşvik eder, yüreklendirir.

AŞK ise; o senin için hedeftir
SEVGİ ise; ikiniz de aynı hedefe koşan oklarsınız.
 
--------------------------------------------------------------------------------
Bir yürek sızısı böler uykularımı
Kabuslardan yine kabuslara uyanırım ansızın
Yoksuluyum huzurlu uykuların
Gözyaşı sağnağına tutulur gecelerim
Ve sabahlara dek inlerim, inlerim.....

Üstü başı kan içindeki Filistinli çocuklar bakar gözlerime sitemle...Şehit babasının resmini vakurla taşıyan evladın gözlerinden,yıldırımlar düşer yüreğime...Sanki binlerce göz dikilmiş üzerime, sorgular beni...Görsen, ah bir görsen o gözlerdeki sitemi!..Gözlerine şiirler yazıp, methiyeler dizişime utanırım..Ve o gözlerdeki yaşlar beni boğacak sanırım...

"Esselatu hayrun minen nevm" sedası yankılanırken,üzerime çöken ağırlıktan utanırım göklere bakarken...Sanki Ulubatlı dikilir karşıma, vücudundaki onlarca okla!.."Be hey insafsız!" der:

"İslamın sancağıydı benim surlara diktiğim
Onurumla müslüman yaşamak içindi çektiğim
Sen mi ayakta tutacaksın o sancağı, bu uyuşuk halinle
Bak bu uğurda şehid olanlar ne diyor, dinle!"

Ve sanki milyonlarca şehid üzerime yürür
Korkudan çatlar yüreğim ve bedenim küçülür, küçülür

Kayboluyorken kendi karanlığımda
Küçük bir el beni tutar diriltir
Kim bilir belki farkında olmadan
Başını okşadığım bir yetimin elidir...

Gözyaşlarımı siler dert ortağı seccadem
Yeniden doğuşuma şahit olur her secdem
Beni affetmek için bana bir gün daha verdin
Elhamdülillah, Elhamdülillah, Ey Rabbülalemin....
 
Yaz!
Yaz dedi gönlüm.
Yazarak savur hüzünü ,yarışsın bulutlarla yumak yumak.
Yaz dedi gönlüm.
Kalemine boya benim,çevir rotamızı çöllere ,
Dinginleşsin ruhumuz kumlarla kavrularak.
Yaz dedi gönlüm.
Çöldeki rüzgarın şarkısını yaz,
Vursun ruhumuza biteviye, gündüz sıcak,
Geceleri ezgiler terennüm eden rüzgarla ayaz.
Yaz dedi gönlüm.
Yazz....
 
Ağlama ANAM dönerim birgün

Rüyamda gördüm anne kucağı
Uyandım baktım asker ocağı
Felek vurdu kalbimde bıçağı
Ağlama anam dönerim bir gün

Ben asker oldum olalı 378 günüm doldu
Mısralarımı yazarken gözlerim doldu
Söyleyin anama ağlamasın
Yıkasın gömnleğimi dolabıma assın
Beni hatırladıkça resmime baksın
Ağlama anam dönerim birgün

Diyarbakır’ın içinde bir küçük çarşı
Hasretim artıyor anama karşı
Babama kardeşime sevgilime karşı
Ağlama anam dönerim birgün.
 
çiçeği burnunda 20yaşında
nöbet tutar oldu silah başında
ismimi görürsen mezar taşında
üstüme yaslanıp ağlama anam

asker oldum anam bilek bükülmez
kurşun yesem asla kanım dökülmez
şu hayrabolunun kahrı çekilmez
işte askewr oldum ağlama anam
 
YALANMIŞ SENİN SEVMELERİN..

YALANMIŞ HERŞEYİN..

SEVİYORUM DERKEN YALAN DEMİŞSİN..

SEVMEYİ BİLMİYORSAN ELLEME MASUM YÜREKLERE.

BEN BUGÜN SANA LANET YAĞDIRDIMM..

LANET OLSUN SANA SEVDİN HAAAAAA ..

BENİ SEVERKEN KAÇ KİŞİYİ DAHA SEVDİN...

KİMLERLE OYNADIN BENİM GİBİ..

KAÇ KİŞİYİ DAHA YALANLARINDA UYUTTUNN..

BUGÜN TEK YAPTIĞIM ŞEY SANA LANET ETMEK OLDU..

BENSİZ YAPAMAZDIN HAAAAA.

YALANSIN BEEEE YALANSINNN ....

MİLLETE MAL OLDUN AMA ....

BENDE KOCA BİR HİÇSİN NOKTASI OLMAYAN..

BENİ NASIL SOLDURDUYSAN SENDE ÖYLE SOLASIN...

ASLA HUZUR SENİN YANINDA BİLE GEÇMESİNNN...

DÜŞMANLARIN SENİN KARŞINA GEÇİP GÜLSÜNN....

DOST DİYE BİLDİKLERİN SENİ SIRTINDAN VURSUNN...

.





GÜNEŞ BATTI KARANLIK OLDU DÜNYAM,

AY IŞIK YAPTI KARANLIK GECEME..

AY GİTTİ IŞIK YAKDIM ,AYDINLIK OLSUN DİYE..

IŞIKLAR KESTİ FENER YAKTIM UMUDUMA..

ŞİMDİ İSE GAZ BİTTİ FENER SÖNDÜ....

KARANLIKTA KAYBETTİN SEN BENİM SEVGİMİ...



TERCÜBEE

Duygularınızın esiri olup ,dugularınızı. başkasının yüreğine hapis etmeyin..

Duygularınızı tanımadığınız insanların oyuncağı yapmayın..

Namkör insanlar aslan gibidir avını yakalar, parçalar gider.

Geriye dönüp bakmaz bile onlarda vicdan aramayınn...

O elde etmenin huzuru içinde yoluna devam eder yeni av aramak için.

Değmezlere değer verip değerliyimiş gibi his ettirmeyinn.

Değmeyen insan için ömrünüzü heba etmeyinn...

Göz yaşlarınızı bir hiç için akıtmayınn..

Unutmayımki size en yakın yine sizsiniz..

Yalandan dostmuş gibi davranana, dostça davranmayınn.

Dost demek için düşünün ,sensiz yapamamdiyenlere kıs kıs gülün..

Onlar iki yüzlü insanlardır,seviyorum der ama nedende giderler...

Sevginiz sizindir kimi sevdiğinizin bir önemi yokk..

Sevginize öyle sahip çıkınki sevilen kişi utansın geri dönecek yüzü olmasın...

Sizi görmeyen birini gözlük takıp bakmaya çalışmayın...

Gülmek isteyenlerin palyoçosu olmayın...

Sizinle hatırınız kalmasın diye alay ederek konuşanlarla konuşmayın..

Mazareti hazır olan insanlar hep gider.

Gidenin yolunu kesmeyin biletini siz kesin....

Gidene bulunmaz hint kumaşı gibi muamelesi etmeyin...

Asla..!!! her sözüne inanmayın, sadece inanmış gibi yapın...

Aldatan aldanır unutmayınn..

Sizi çepte keklik bilmesine izin verin......

Sevgiye asla doyurmayın....

Sevilen sevgiyi hak etmiyorsan geri alınn..

Sevgiye muhtaç ,bir çiceğe bir, böceğe verin....

Bir kediye verin ,nankör kedi bile seviliği için kaçmaz..

Sevdiğiniz insan ,size hata bulursa asla düzeltmeyinn.

Bulduğu hataları o anda kendisi yapıyordurr unutmayınn.

Ağzınıza gelen sözü asla esirgemeyin....

Her yuttuğunuz söz sizee kaybettircekk.

Kişiliğinizden taviz vermeyin....

Sevdiğiniz insana ne verirsen ,onu alırsın demek için asla çekinmeyin...

Sizin duygularınızı hiçe sayıp, sizinle yokmuşsunuz gibi davranana, asıl o yokmuş gibi davranın...

Unutmayın hiç bir kötülük bu dünyada karşılığını bulmadan gitmez....

Sizi ezip geçenleride ,birgün bir yerde birilerinin ezeceğni unutmayınn.

Bugün malup olmuşsanız yarın galip olursunuz....

Sen birtanesin diyenlerin unutmayınki her konuştuğu bir tanesidir..

Sizden sevginizi alıp gidecektir birgün,başka insanlar avlamak için..

Yalan diyen insanlar üste çıkmak için sizi şuçlu gösterir..

Asla yanılmayın kendinizi ispat için uğraşmayınn..

İnsan kendini bilyorsa karşı taraf şah olsa ne yazar..

Kendinize ve sözlerinize güvenin.....

Birde şunu unutmayın hayatınıza bencil insanarı sokmadan düşünün.....

Bencil insan hep bencildir,siz haklı olsanızda sizi haksizmiış konumuna getirrir...

Her insanın ölümlü olduğunu unutmayın...

Kimse bu düyaya kazık çakamazz.

Kısacası kendinizi ezdirmeyin ..

Kim olduğunun bir önemi yok ezenin...

Giden sevgili .bir dost,bir arkadaş,bir kardeş,kim olursa olsunn..

Hayır demesini bilin..

Unutanları asla unutmayınn, onlar unutulduklarını sandıklarında asıl acıyı onlar çeker..

Sevginiz için herşeyi yaptığınıza inanyorsanız ve kanser olmuşsa aşkınız .

Yapacak tekşey var daha fazla acı çekmeden ötenazi yapınn.

SEVİLEN SEVMESİNİ BİLMİYORSA SİZİN ÇAABANIZ BOŞA...

SİZDE ARKANIZI DÖNÜN GİDİN....













SEVMEK YÜREK İŞİDİR DÖNEK İŞİ DEĞİLDİR....



SEVMEKSE AMAÇ SEVDİM,BEKLENEKSE HEDEF BEKLEDİM..

ŞİMDİ İSE BEN SENDEN GİDİYORUM.

SENİNLE GÖRÜŞMEK İSTEMİYORUM YABANCIM..
 
uzun zamandır sadece yaşadığımı fark ettim…
nefes alıp yaşadığımı başka hayati bi fonksiyon göstermeden nefes alıp yaşıyorum… resimlerin içinde yaşıyorum…
sonra bi resim çiziyorum geleceğim için…
içine hiçbişey yapmıyorum…
boş bi kağıt parçası gibi görünse de beni anlatıyo…
boş bomboş…


çok kirlendim…
çok temizdim…
bu yüzden çok kirlendim…
bütün gece reçetelerini yakıyorum şimdi..
ilaç kutularımı şiirlerimi…
yerlerine boşluk bırakıyorum…
insanlara…
işte en iyi şey budur anlamını kazandırıyorum…


çok anlamaya çalıştım hiç bi anlam çıkaramadığım paragraflardan…
noktalar…
sonra virgül koydum her birine…
ardımdakilere konuşma payı bırakarak…
koca sayfada bi virgül geri kalan insanlara bırakılan dopdolu ( ama boş) konuşma satırları…
çok konuştuğum zamanlarda bi faydasını görmedim…
anlatmaya başlayıp da anlaşılamadığı zaman ya da anlamamak için ellerinden geleni yapan insanları gördükten sonra anlatıcılığı da bırakıp kısaltmalara gidiyorum…
ismimi bile kısaltarak…
ve koca koca boşluklar yaratıyorum…
ama burası bile çok kalabalık olmaya başlıyo…


koca dünyayı iki kelimeye sığdırdım…
seni ile başlayan sonuna hep ağız dolusu suslar giren seviyorumları içimde kalan iki kelimeyi dünyaya armağan bırakıyodum hep…
oysa insanlar bile tek bişeyden oluşmazken seni kelimesi neden hep yarım bırakılıyodu…
işte bu tür saçmalıklara anlam veremedim…


bi sorun vardı hep…
iletişimde…
bi şarkının sonunu getirdiğim zaman anladım…
bu sorun kanalizasyon sorunuydu…
kanal tedevisini gerektiren ama elde yok avuçta yok eşzamanlarında başına gelen duygularla bırakmak zorunda kalıyo insan…


şüpheli hayatların kirlenmiş halini oluşturuyoduk…
hani şu zamanların –di hali gibi bişey galiba…
hiç bişeye anlam veremediğim gibi buna da ne bi anlam ne de bi anlamının olmasını istemiyodu insanlar…
griydik biz…
kiri göstermemeye başlayan…
beyazın kirlenmiş hali kısaca…


hiç bişey hayal ettiğim kadar gerçek değildi…
düşlerde bile…
o kadar bağırmama rağmen -çık buradan bu gerçek değil-
sesim bana bile çıkmıyodu artık…
ve şunu fark ettim sonra ayna da bile görüp en çok inandığım ve tanıdığım şey gerçeklik değildi…
sadece sandığımın farkına vardım…
değilim gerçek bile değildim…


Ağzımın içindeki tüm kelimeleri ayaklarının dibine düşürdüm…
kustum…
bütün kelimelerim çiğnenmeden yutulmuş…
piç bırakıldı duygularım…
son baktığım sabahın güneşi bile yarım kaldı…


Sonunda anladım ki tek sermayem yalnızlığımdı…
ama unutmadım parmağımın ucuna dokunduğun zamanı…
ellerini…
ellerimi…
elimin üstünde bıraktığın çamuru…
ama farkına var ufaklık senin ellerinde kirlendi…
ellerimden anladım…
siyah kiri görünmeyen ellerinden bana bulaştı….
__________________
alıntıdır
 
Denizde, gökte, kumda, suda, ağaçta,bulutda, yağmurda
Balık olayım nolur, unutayım herşeyi, görünce derin maviliği
Kuş olayım nolur, uçup gideyim uzaklara kimse bulamasın beni
Kum tanesi olayım nolur, uçsuz bucaksız kumsalda,
Çocuklar kumdan kaleler yapsınlar benimle,
Eğlendirirken onları, eğleneyim onlarla
Bir dalga olayım kocaman okyanusta,
Kah balinalarla oynayan, kah bir tekneyi havalandıran
Vurayım bir o kıyıya bir bu kıyıya, içimdeki sıkıntıları çıkarana kadar
Bir yaprak olayım nolur, koca meşe ağacında,
Kimse göremesin beni, saklanayım orda
Bulut olayım nolur, gökyüzünde
Dinleneyim orda,
En iyisi yağmur olayım, yağayım yağayım,sevdiklerimin üzerine
Dokunayım onlara damlalarımla
Sonrada yavaşça akıp gideyim kimse beni farketmeden

alıntıdır
 
Dört duvarın kuşatmasında yine yüreğim…
Her biri ayrı bir güzelliğini anlatır senin…
Hasretin duman olur siner odama…
Uyutmaz bir türlü geceleri, deli gözlerin…



Nefesini yüzümde hissetmediğimde uyunan uykumudur!
Ya da işkencemidir bir türlü göğsünün yerini tutmayan o yastık…
Neden kuşlar cıvıldar nedir insanlarda bu telaş?
Gün doğmuşmudur ki sen gözlerini açmadan…


Sensiz geçen her gün ziyandır aşkının ömründe…
Kokunu hissettiğim dakika zamanın durduğu andır…
Giderken hani hoşçakal dersin ya sen;
Arkandan bakan dolmuş taşacak gözlerle…
Kalbim şekeri elinden alınmış bir çocuk gibi gidişini izler…
Dudaklarımda bir kilit…
İçimde bir suskun çığlık…
Gitme kal der…
Sen duymazsın…


Gidişinle anladım yol ne demek, hasret ne demek…
Kapansın tüm sokak lambaları…
Artık düşmanımdır yollar…
 
Öldürecektim Seni Bende
Kendimde O Gücü Bulabilseydim Eğer...

Sindiremeyecektim Senden Kalanları Benden Uzak Mezarlara Koymaya!!!
Diyar Diyar Dolaşıp Yine İçime Gömecektim Seni En Sonunda...
"Ben Demiştim"Diyenlere, Üzüntümü Belli Etmemek İçin Kuşandığım Mekanik Tebessümlerimin Ardındaki Yaşlarla Sulayacaktım Taze Mezar Toprağına Ektiğim Çiçekleri...

Ama Ben Seni İçimde Öldürmeye Kıyamadım....

Başarabilseydim İncitecektim Seni...
İncinmişliğimin Verdiği Cahil Cesaretle...

Ne Var Ne Yok Sayıp Dökecektim Karşına Geçip...
Kendimi Hayrete Düşürürcesine Birer Tokat Gibi Vuracaktım Hiç Kullanmadığım O Ağır Lafları...

Kıracaktım Seni Binbir Parçaya Ayırana Kadar...

Duvardan Duvara Fırlatacaktım Sevgi Diye Önüme Sunduğun Hastalıklı Duygularını...

Ama Ben Seni İncitmeye De Kıyamadım...
Elimden Gelseydi Unutacaktım Seni...

Gözlerimden Silecektim Hayalini Ve Dilimden Adını...
Duman Duman Atacaktım Seni Bu Şehirdeki Tüm Bacalardan;
Ama Soluduğum Havaya Karışıp Yine Dolacaktın Ciğerlerime...
Onlarca Damla Döküp Göz Pınarlarımdan Akıtacaktım Seni Sevgimin Atığı Diye Ama Islaklığın Kalacaktı Elmacık Kemiklerimde...
Bu Kez De Tenimin Tuzuna Karışacaktın...

“Sözümü Tutacağım ,Adını Anmayacağım” Nağmelerini Dinleyip Neyi Unutacağımı Unutacaktım Seni Unutayım Derken...

Zaten Ben Seni Unutmaya Da Kıyamadım...

Ne Kadar Çabuk Geldi Ayrılık...

Oysa Daha Yeni Başlamıştık Birbirimize Ayak Uydurmaya,
Daha Doğrusu Ayak Uyduramamaya...
Nedensizliklerin İç Çekişlerini Dinlerken Vedalar Bozdu Suskunluğumuzu...
Bana Mıydı Kızgınlığın Yoksa Kendine Mi Anlamadım...
Kaçar Gibi Veda Ettin...
Oysa Ben Seni Sevmelere Doyamadım!!!

Öldürecektim Seni...
İncitecektim Seni...
Unutacaktım Seni....

Ama Lanet Olsun!!!

Kı-Ya-Ma-Dım!!!

Oysa Ben Seni Sevmelere Doyamadım!!!




Gidişin değil, bir umutla dönersin diye beklemek öldürdü beni..
Bir hoşcakalı çok gördün...

Zor geldi hoşcakal demek sana, böyle gitmek daha kolaydı çünkü, arkada kalanı düşünmeden çekip gitmek, yakıştı mı sana? Yakıştı mı gidiyorum demeden gitmek? Yakıştı mı veda etmemek ve çekip gitmek? Yakıştı mı ayrılıkla yüzleşmemek? Gittiğini bile söylememek..

Bir hoşcakalı çok gördün.. Bu kolay olanı idi, bunu seçtin...
Bencildin, gene kendin için en iyi olanı seçtin, başkasının duyguları seni yine hiç ilgilendirmedi..
Hoşçakal demek zordu çünkü, vedasız gittinsanki geri gelecekmiş gibi gittin, ayrılıkla yüzleşmeden gittin.
Ayrılık acı verir çünkü, sanki ayrılmıyormuşuz gibi terk ettin. Oysa beni gidisin değil, bir umutla gelirsin diye beklemek öldürdü...

Hoşcakal dememiştik, ayrılmamıştık öyle ise, dönecektin, bir umut vardı hala, rüzgarda savrulan bir mum alevi gibi cılız ama ısrarla yanan bir umut vardı.. İşte beni o umut öldürdü... Gidişin değil...

Bir gün dönecek diye beklemeler öldürdü beni, başka gölgeleri, sana benzetmek eritti bedenimi, ayak sesleri, merdiven çıkışlarını dinledim sen misin diye... Kapı çalındığında ben koştum, telefon çaldığında, ilk çalışta elim telefondaydı ilk aylar da... Gelmedin... Ama hoşçakal da dememiştin... Gitmiştin... Ama veda etmemiştin...

Gidişin değil, beni döneceksin umudu ile beklemek öldürdü...
Çok geç anladım bencildin. Artık hiçbir gölge sen değilsin, hiç telefon etmeyeceksin, dudakların adımı söylemeyi unutmuştur artık, çalan kapılar ve telefonlara ben bakmıyorum kaç zamandır. Hoşçakal demeden gittin. Kolayı seçtin... Dönmeyeceksin...

Yüreğimde artık ne sevgi var, ne umut, ne de bir ağrı...
Yüreğimde taşlaşmış bir HOŞCAKAL var... sana ait...
Onu bir söyleyebilsem, sana veda edeceğim... Bunca yıl benden çaldığın, hayatımı geri isteyeceğim.
Ve sen, Hiç anlamayacaksın, hiç bilmeyeceksin... Beni gidişinin değil, dönersin umudu ile yaşamanın öldürdüğünü...

Hoşçakal demek, ölmekten daha mı zordu?

Varlığına alışmıştım tam sen gittiğinde.
Yokluğun varlığından daha durgun daha huzurluydu.
Sen yokken seni özlemek
sen varken özlemekten daha az incitti beni.
Ömür boyu yanımda olma sözlerini
hiçbirzaman ciddiye almamış olmam sadece şansımdandı,
yoksa seni sevecek kadar salaktım.
Gidersin diye korkuyla geçen onca gece geçti,
seni düşünerek.
Sen asla gitmedin.
Ama gelmedin de.
Paylaşmayı daha küçük bir çocukken öğrenmiştim.
Bilmezdim büyüyünce acıtacağını konu sen olduğunda.
En son senin için çarptı bu kalp deli gibi.
En son senin için gözlerim dalıp gitti uzaklara
her gece olduğu gibi.
Benim değildin belki ama.
Hep sen, benimle tamamlanmış olan
eksiklerine bakıp daha fazlasını isterken,
ben sende yeni boşluklar yaşıyordum.
Daha çoğunu isterken sen,
bense yarımlarında kayboluyordum.
Kaç kez vazgeç dedi bu yürek,
kaç kez yolun kenarındaki ormana girip
yok olmak istedi.
Senin varlığını bilmek bile yeterken bana,
sende kendimi yok hissetmek
"yok olduğumdan başka" ne düşündürebilirdiki bana?
Oysa düşünsene, ne coşku doluydu yüreklerimiz
başlarken yeni bir hayata.
Gecelerimizide, gündüzlerimizi de
adamaya hazırdık birbirimize,
koşulsuz, içten ve sımsıcak duygularımızla.
Yaşadığımız her an unutulmaz,
doyumsuz ve vazgeçilmez olacaktı.
Sen bir sonbahar rüzgarında
savrulmuş bir gül yaprağı bense taç olacaktım sana.
Şimdilerde, kim savruluyor ve
kim onu sarmaya çalışıyor karıştırıyorum artık.
Ben bu uykuları, böyle uykuları unutalı çok olmuştu.
Acı uykusu, hüzün uykusu, korku uykusu.
Ama çok sürmez esaretim biliyorum,
Içimdeki bu yenilginin acısı sürsede yıllarca,
bir yolunu bulup kavuşurum özgürlüğüme.
Şimdi gitmek zamanı belki,
geride yaşanmış yada yarım kalmış anları bırakarak.
Sende tüm ürkekliğinle, tüm hatalarınla,
tüm eksiklerinle, tüm haklı gördüğün yalanlarınla
vede vicdanınla başbaşasın şimdi.
Hepbir şeyler tamamlancak değil ya,
bu da böyle yarım kalsın.
Yine yanıldım...!!!

İlk acım değil ama en büyük acımsın...!!!

Sevmemeye yemin etmiştim kimseleri
kendimden daha fazla sevmeycektm
uğruna hiç bir şey feda etmeyecektim.

SENİ SEVMEK İÇİN SANA İHTİYACIM YOK Kİ BENİM...



Bilmezdim ki gecelerin böyle zifiri karanlik oldugunu,
cünkü sen vardin hayatimi bir isik gibi aydinlatan..
Bilmezdim ki zamanin durabilecegini,
cünkü senle su gibi akip giderdi..


Birkez daha anladim sensiz nefes alamadigimi,
canimdan bir parcasin ya can olmayinca beden bir hicmis...
Birkez daha anladim sensiz huzurumun olmadigini,
hani sen huzurumsun ya huzur olmadan yasanmiyormus...


Hicbirsey yarim kalmaz,tamamlanmaliki resmi görebilesin,
Yap boz misali...

Sana gelecegim son parcalarin birlesmesi icin,
Ya güzelliklerin resmini tamamlayacagiz;
Yada acilarin resmini cizmeye baslayacagiz..


Kaldirmaz yürekler bir yikimi daha, tasiyamaz bedenler askin acisini,
Hadi tut elimi bir kez daha !
Asamaz bu yorgun vücutlar engelleri,gecemez bu yarali tenler dikenli yollardan,
Neolur kal yanimda sonsuza dek!


Hazirmisin sevdigim kaldigimiz yerden devam etmeye...
Geliyorum iste ciktim yola bilmeden son duragimin neresi olacagini,


Ya sen yada sonsuzluk...
Ya seninle yada hic




Gidiyorum diyorsun....
Ben sana coktan veda ettim bilmiyor musun?????

Dusler sokaginin kaldirim taslarindan biri eksik senin yuzunden halaanlayamadin mi? yanimda bu yuzden yuruyemiyorsun.


Ben senin ayriligina sevdalandim artik sevgili.!!!
Ayriliginda birbaska guzel oluyorsun..

saclarini esmeyen ruzgarlar savuruyor sen esenruzgarlarda kayboluyorsun. Bir veda yazisi istedin benden, yazmak ne kadar zorgormuyor musun? benden bir parcayi tasimaya ihtiyacin mi var nedenbeni buna zorluyorsun???

Ben seni dokunamadigim ellerin kadar yazamadigim satirlarimdasevdim,
sen satir baslarinda dogup satir sonuna öluyorsun, benden seni oldurmemi mi istiyorsun???

Yazdim sevgili, sana veda sozlerimi yazdim, hic okuyamacaginibildigim icin yazdim belkide hemde ne kadar cok okumayi istediginibildigim halde. uzun bir gece boyunca bu son olacak belkide dedimsevgili. gece deliydi ben daha deli, gece ofkeliydi ben daha ofkelio gece sen vardin yanimda sevgili.

Ben sana coktaaaan veda ettim sevgili, sessizligim yenisevgililerine karsi ofkemden neden anlamiyorsun?

Fonda sezen aksu adinbende sakli be sevgili, mutlulugun baska diyarlarda olsun varsin, bubendeki sevginin farki..asla okuyamayacagini bildigim satirlarda gozyaslarin var sevgili, bu sehir sensiz bir baska cekilmez olacak, orda oldugunu bildigim bir yerde olamaycaksin artik, geceleri hayali cicekler koyamayacagim artik kutuna, pencerendeki her isikta o odada diyemeyecegim, geceleri bir baska yabanci olucak yoklugun..
yokluguna sevdali bu cocuk varligini kiskanacak be sevgili!!!.

Cebimde veda yazin vardi sevgili, yok dedim, yazarim bigun dedimcebim ates , ates bedenim ve sen..

Kahverengi gozlerim yazarim bir gun Sevgili, neden okuyamadigini o satirlari neden okuyamayacaginiyazarim.gulumsersin sevgili gozlerinde yaslar gulumsersin ve bengozlerindeki yasa tutsak...

Ben seni bir sigara mesafesi sevdim. sen sigara dumanini benden otelerine savururken benide surukleyiverdin be sevgili.!

Yazabilicegim oykulerin en guzeli senin icin olabilirdi, oysa senyazilmis oykulerimi sevdin. yazilmis oykulerde aci var ofke varsevgili ve yoklugunda en az onun kadar, ben yokluguna sevdalisen yoksun sevgili ben sana tutsak, hayallerin bittigi yerdesevgili orda bulusacagiz birgun o zamana kadar ,

''elveda..''
Hoşçakal




Oyuncak dükkanlarına sığdaramadığım, oyuncaklar yarattım gözbebeklerinden. Yanaklarından elma şekerleri yaptım bütün çocuklara sevabına adadım,saçların kıskanmasın diye sazımın bam teline bağladım ,çaldım çaldım ,en güzel sevda türkülerini yaktım dağlara, taşlara ,dünyaya ,sen tohumlarını ektim yüreğimin kurak topraklarına ,dudaklarından içtiğim yudum yudum ,aşk badesiyle yeşerttim..
Sevdayı okulda öğretmiyorlar,hayat ise kara cahil, küçücük bir tomurcuk açtı ellerinle diktiğin fideden
Hergün suluyorum hasret yağmurlarıyla, büyüdükçe büyüyor ,büyüdükçe sığmıyor yokluğun içimde!feryat figan ,yüreğim, GEL!.. diyor ...

GEL! …artık..

Dağ oldu yüreğime yığdıkların, bakımsız bağ oldu gönül bahçem ellerinden yoksun, bahar güze çevirdi yüzünü küskün, bir tek gecelere sığınıyorum ay ve yıldızlar dostum ,her gece masa kuruyorum, onlara seni anlatıyorum , anlattıkça içiyorum sevdanla doldurduğum şaraplardan, şerefine kaldırıyorum her kadehimi , sonra gözlerin geliyor usuma kaç kadehten sonra, öylede bakıyorsun ki ;
damarlarımda dolaşan kan mı? sen mi ?.. bilmiyorum..hadi gEl!!...
Bu SoN gEcE !!..

Sabaha çok varr..

GeL!!


C(aLinti) Benmi suLu gözüm yoksa siirmi harika
 
--------------------------------------------------------------------------------

Gel desem sana ....
Hiçbir şey sorma,hiçbir şey konuşma,sadece gel...
Gelir misin??
Hadi desem yada..??
Hiçbir şey sormadan yine benimle yürür müsün sonu belirsiz...??
Bakmasan,görmesen,duymasan beni günlerce...Aylarca belki....
Yine beni sever misin?
Gözden ırak olan gönülden uzak olurmuş derler ya..
Yanımda olup uzak olanlardansa,uzakta olup içimde olmayı becerebilir misin??




Aylar sonra,yıllar belki..
''Seni sevdim..Senden gelen iyi-kötü her şeyi sevdim.Ve hep seveceğim..''
Diyebilir misin..??



Yanında otururken bile zaman zaman beni deli gibi özleyebilir misin??
Her ayrılışımızda sabaha,bir daha görememek korkusuyla delirir misin?
Her gelen telefonda 'ben' diye irkilir misin sebepsiz..?
Beni her dakikana taşıyıp yaşamayı becerebilir misin??



Beni ,ben gibi sevebilir misin??
Delirsem bir gün..''Canıımmm...'' diye yine sarılabilir misin?
Kapris yapmak istesem...Yapsam hatta şımarıp,kalabalıklarda elimi tutabilir misin?



Hayat bir gün bana oynarsa,maskeleri yırtıp her yerimden,yine beni görebilir misin??
Ne şart ve konum olursa olsun,göz bebeklerimin hep aynı bakacağını bilebilir misin?



Ya da ben hayatla oynamaya kalkarsam bir gün nefesimden sıkılıp
Ölsem bir gün,yaşadığın her gün için benimle, 'bir saniyesi için bile pişman değilim' diyebilir misin?



Sevgilim ol diyorsun bana....
Sen bu sevgiyi kaldırabilir misin?
_________________
BEN ARTIK...
ESKI BEN DEILIM ....
cOk DEGiStIm........
 
Penceremin önünde

Dalıp gitmişim yıllar öncesine...

Bir film şeridi gibi

Anılar takıldı gözlerime

Bir Ahmet emmi vardı mahallemizde

Gençliğini vakfetmiş savaşlara

Yolu düşmüş Yemen’e,Sakarya’ya

Yedi yıl savaş,esaret sonrası

Gelmiş de akşam vakti tanımamış karısı

Almamış içeri,kalmış sokaklarda

Gecenin ayazı düşmüş, çökmüş yanaklarına



Çocukla çocuk

Büyükle büyük

Nasihatler verirdi hepimize

Elimiz yanağımızda

Diz çökerdik önüne

Derin bir nefes çekip de içine

“Bakın torunlar” diye başlardı

Nakış nakış işlerdi beynimize

Dosdoğru olun Yunus gibi

Hoşgörülü olun Mevlana gibi

Çalışkan olun

Kanaatkar olun

Mert olun derdi Ahmet Emmi

Bal dökülürdü sanki dudaklarından

Bir tek düşmanı anınca

Çatılırdı kaşları



Ah! Ahmet Emmi ah!

Senden sonra...

Bit pazarları kuruldu meydanlara

Kulaklar isyan eder oldu çığırtkanlara

Haydi burada!...

Haydi burada!...

Ne ararsan burada...

Doğruluk ,hoşgörü,mertlik

Satılık üç kuruşa!

Vefanın üstünde “ satıldı” levhası asılı,

İhanet moda

Ah! Ahmet Emmi ah!

İyi ki görmedin dünya gözüyle

Doğruların eğildiğini

Dağların devrildiğini

Uğruna gençliğini vakfettiğin

Vatanın viraneye çevrildiğini

Ah! Ahmet Emmi ah!

Senden sonra....

Hala seni anlamaya çalışıyorum

Elimde bir kandil

Seni bulmaya çalışıyorum
 
Gökyüzü zifiri karanlıkken,pembe bir dünyada elele bu sevdanın içindeydik senle…
Ve birlikte sonsuz olmaktı temennimiz.
Çocuksu düşlerimiz vardı,sadece ikimizin olduğu…
Zamanda uzun,yaşamda kısa olan bu aşkta;
En güzel sevinçleri,en güzel anıları paylaştık,sevdaya dair çok şey öğrendik. Sevmeyi,gülmeyi ve terk etmeyi öğrettin bana,yaşamın sevince anlam taşıdığını gösterdin…

Sevdim seni !
Can verip yollara düşecek kadar,
Kimsenin gücü yetmeyeceği kadar sevdim.

Uykularımızı paylaştık seninle,bir gece değil gecelerce uykusuz kaldık.
Aşkımız için zamansız sevdik birbirimizi,umarsız,çıkarsız,yalansız…
Dünyalara sığmayacak aşkımızı küçük yüreklerimize sığdırdık,
Ayrılıklarımızı yaşanmamış saydık,
Öyle ki hep birlikte olmalıydık.
Sözler verdik birbirimize tutamayacağımızı bile bile…

Sonra ayırdılar bizi;
Kimseler düşünmedi ! seni,beni,sevgimizi.
Sensiz hayat yoktu.
Söz vermiştim sana,sevdama söz…
Yaşayamazdım…bu sevdayı içime gömüp,seni bırakamazdım.
Aldırış etmedim kimseye ayrılmadım senden.
Sonra sen istemedin beni,sevdamın taşıyamayacağı sözler söyledin,bu aşkı hançerledin…sevdiğim ne yapar bile demedin,ama ben bıkmadım…

Şimdi ise ayrılığımızın en karasında kara sevda oldu sevdam.
Sen belki unuttun,ama ben unutmadım,unutamadım.
Yeniden başlamak için çok çabaladım,olmadı,nafile…
Sadece DÜŞLERİMDE KALDI SEVDAM…

Şimdi sen yaşıyorsun,beni öldürdün,yüreğinde bana ait bir iz bile yok.
Hatırla söz vermiştik sevdamıza,yaşadıkça bu aşkla beraber olacağımıza…
Yalanmış oysa…gittin hayatımdan ama sevdan hep benimle.
Bir gün üstümde çimenler bittiğinde bile sevdan yaşıyor olacak.
Beni umut kurşunuyla vurdun ! ama onu öldüremezsin…
Çünkü;sevdaya kurşun işlemez gülüm…
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…