Annelere soruyorum..

Anlamaya calisiyorum sizi. Sizinde nefes almaya yenilenmeye ihtiyaciniz var tabiki. Ama oyun grubu dogru fikir mi henuz 13 aylik bebeginiz derdini anlatamaz biri bir sey yapsa soyleyemez. Ya cok cok iyi bir yer olacak cat kapi gidip kontrol edeceksiniz iciniz rahat olacak. Ya da verdiginiz yerde yavrucak ne yasarsa onunla kalacak. En onemlisi de davranislarini sekilendirmede zorlanacaksiniz. Benim gorusum boyle allah kolaylik versin
 
Yani anlattığınız gibi bir ortam bana büyük bir hayal kırıklığı olur.
Boş yere çocuğumu oralarda hasta etme riskine dahi girmem.
Tabi bir de hasta olması var :)

O kadar cok arastırdım ki, iyi bulduklarım bütceme uymadı bütceme uyan hayallerime :)
 

Çocuklar biraz daha büyüyünce öğreniyor demek ki ama hiç mi paylasmaz ya, benim ki hiç paylasmiyor. Karşı tarafa ait olan eşyayı dahi zorla alıp vermiyor.
İade ettiğimizde ağlama krizleri iç çekmeler. .
 
Tabi bir de hasta olması var :)

O kadar cok arastırdım ki, iyi bulduklarım bütceme uymadı bütceme uyan hayallerime :)


Yani bilemiyorum. . Biraz daha zamana mi birakmaliyim. .
küçük evet bende tereddüt ediyorum.

Yorumların çoğu paylasmamasinin normal olduğu kanısında.
Benim en temel amacım onlarla paylaşmak oynayabilmek. .
Sen dedin çığlık kıyamet oralar. Gözümde bir sürü yaramaz çocuk canlandı birbirini itip kakan. Kızımı koynuma sokasim geldi şimdi birden :)
 
Mesela gecen sene 15 aylikken ya da üstü oyun grubundayiz hep boyle ellerinden alıyor ama bazisi ayni aydada olsalar veriyorlar alana kada4 tepelerinde bekliyordu anneleri hemen vermek istiyorlardı ben karsi çıkıyordum ama veriyorlar , yazin 3 ay gitmedik simdi yeniden basladik bu sefer zorla alma yok ama paylasimda cok yok yalniz karakter meseleside oluyor bazı çocuklar cok.paylasimci hemen veriyorlar biraz zor bir bebek benimki... bana bayramda bu paylaşmıyor diye gittigimiz yerlerde cok söylediler ama zaten hala paylaşım yapacak yasta değil insallah ilerki zamanlarda olur...
 

Anladım canım. Teşekkür ederim
 
oyun grubu için erken değil bence yaşını doldurmuş sonuçta ama şuanda sizin olmadığınız bir oyun grubu için çok erken 2 yaşından sonra olsaydı belki siz olmayın tek kalsın derdim ama şuan ani bir şeylerde sizden başkası anlayamaz derdini
 
ya aslında aşağı tükürsen sakal yukarı tükürsen bıyık ... eğer varsa bilidğiniz kk yada başka bir yerde pedegoglara sorabilirsiniz bu durum nasıl aşılır diye ...

Ama bak bu yazıya göre normal miş


Çocukların kıskanç, bencil olmamaları ve paylaşımcı olmaları için bebeklik dönemlerinden başlayarak karakter gelişimlerinde nasıl bir yol-yöntem izlenebilir? İşte bizde bunu araştırdık ve NPİSTANBUL Hastanesi Çocuk Ergen Psikiyatristi Dr. Nüket İşiten den bilgiler aldık… Üç yaşına gelen çocuk psikolojik gelişim açısından artık "ben merkezli" yaşamdan sosyalleşme dönemine geçmiştir. Anneden ayrılma ve kendi sınırlarını saptama dünyayı keşfetme aşamalarını tamamlayan çocuk "öteki"leri ve "ben de"" kavramlarını öğrenmeye; karşılıklı etkileşim içerisine girmeye başlar. 2 yaş grubundaki 10 tane çocuğu alsak bir odaya koysak ve oyun oynasalar; bu çocukların onu da oyun oynar. Ama bu oyun kendi oyunlarıdır! Ve sadece "kendi" leri oynarlar. Birbirleri ile etkileşim paylaşım oyunları değildir bunlar. Böyle oyun oynama biçimlerini biz otistik çocuklarda görürüz. Otizm; kendi dünyasında yaşamaktır. İşte o yaşlarda çocuklar tıpkı otistikler gibi kendi dünyalarında "ben merkezli" yaşar ve oynarlar. Dünyalarının merkezinde kendileri vardır. Her konuda ve her şeyde önce "ben" sadece ben ve her şey "benim" dir. Daha sonra 3 yaş civarında artık başkalarının da olduğunun farkına varırlar. O zaman da "ben" den "biz" e geçiş dönemi başlar, "ben" ve "sen"; "biz" birlikte şunu yapalım vb. Nasıl anneden ayrılmanın zamanı gelip dünyayı keşfetmenin zamanı geldi ise, nasıl anne kucağından inip yaşamı yaşamanın kurallarını öğrendi ise şimdi de o evden ve o evin tahtından inmenin de zamanı gelmiştir. Çünkü her çocuk kendi evinin bir küçük prensi ya da prensesidir. O ne isterse, nasıl isterse, ne zaman isterse o öyle olur. O evde işler onun istediği biçimde şekillenir. Evdeki oyuncaklar sadece onundur. Anne sadece onundur, baba onun dur. Onun istediği gibi oyunlar oynanır. Bu oyunlarda da üstelik hep o kazanır. Örneğin baba ile güreş yapılır ve baba yenilir. Çocuk ta gerçekten babasını yendiğini düşünür. Diğer oyunlarda da o hep birinci gelir. "En birinci benim"...



BAŞLARDA TEPKİLİ OLABİLİR
Çocukların paylaşmayı bilmemesi 2-3 yaş çocuk anne babası olan ebeveynlerin en belli başlı şikayetleri arasında başta gelir. Onlar dünyayı yeni yeni tanımaya başlamışlardır ve tüm deneyimleri "ben" çerçevesinde gelişir. Nesneleri kontrol, çevreyi kontrol, tuvaletini kontrol gibi konular çocuğa bir yandan güç kazandırırken, bir yandan da kaybetme kaygısını yükler. Oyuncak arabasını oyun arkadaşıyla paylaşması söylendiğinde çocuk, arabayı verdiğinde geri alıp alamayacağını bile bilmemektedir. Dolayısıyla, arabası üzerindeki kontrolünü ve sahiplik duygusunu yitirme tehlikesiyle karşı karşıyadır. Doğal olarak tepkisi "HAYİR" olacaktır. Çocuğun paylaşmaya verdiği bu kaygılı ve öfkeli tepki bir yetişkine anlamsız görünebilir, ancak bu tepkinin, çocuğun doğal gelişimsel dönemine ait doğal bir tepki olduğunu hatırlamakta fayda vardır. Paylaşma duygusu çocuklarda doğuştan gelen bir duygu değildir. Bu yaşamda deneyimlemeler ile zaman içinde kazanılacak bir durumdur. Belirli bir ruhsal gelişim dönemini tamamlamış belirli bir matürasyon olgunluğa erişmiş olmaları gereklidir. Çocuk paylaşmayı deneyimleyerek-yaşayarak ve çevresindeki olan biteni gözlemleyerek öğrenir. Bu konuda gerek ebeveynlerin ve gerekse öğretmenleri rehberlik etmelerine ihtiyaçları vardır. Paylaşmayı sağlamak adına çocuğu zorlamak, baştan kaybetmektir. Paylaşmaya yanaşmadığı oyuncağını elinden zorla almak, tehditler etmek ya da bu nedenle ceza ve benzeri yaptırımlar uygulamak sadece öfke doğurur. Paylaşım konusunda da çocuğun direncini artırmaktan öteye gitmez. Üstelik tersine işleyen bir kısır döngüye de girilmiş olur. Burada çocuğa inisiyatifin kendisinde olduğunu hissettirmek ve kararları kendisinin vereceğini ona göstermek gerekir." Şimdi hep beraber arabalar ile oynayalım. Arkadaşına hangi arabanı vermek istersin? Bunu mu, diğerini mi? Böylece çocuk karar verme ve seçim yapmada inisiyatifin kendisinde olduğunu hisseder oyuncaklar ona aittir ve karar verme, kontrol etme yetisi hala ondadır. Olumlu pekiştireçler ile davranışın geri bildirim de verilmesi gereklidir. Bu keyifli oyun ve olumlu geri bildirimler çocuğun özgüven duygusunun desteklenmesinin yanı sıra paylaşmanın ve birlikte oynamanın olumlu yönlerini de gösterir.

YANLIŞ MESAJLAR
Paylaşım öğretilirken çocuğun benlik saygısının zedelenmemesi gerekir. Sen senin hakların ve senin özelin var ve ben bunlara saygı duyuyorum mesajı gitmelidir. Örneğin "Oyuncağını arkadaşına veya kardeşine vermelisin" evet vermeli ama ya çocuğun özeli? Onun için çok değerli olan bir oyuncağı da herkesle paylaşmak zorunda değildir. Ona verdiği değer - önem derecesine göre özelini saklayabilme, ayırabilme hakkı da olmalıdır. O zaman bu özel oyuncaklar arkadaşlar gelmeden ortadan kaldırılmalıdır. "Akşam misafirliğe arkadaşın X 'ler gelecek. Onun dokunmasını istemediğin oyuncaklarını ortadan kaldırmalısın"... Böyle bir ön hazırlıkta çocuk yine kontrolün kendisinde olduğunu, bazı özel şeylerin sadece kendisine ait olabileceğini ve ebeveynlerinin de onun özeline saygı duyduğunu görebilecektir. Bu erişkinler için de böyledir. Özelimiz bize aittir ve bunları kimse ile paylaşmak zorunda değiliz. Paylaşmak durumunda olduğu kişi evin içinde ise ne yapmalı? Önceden hazırlık yapma ve ayırma gibi bir durum söz konusu değilse, durum ne olacak? Eğer kardeşi ağlıyor ve üzülüyor diye her şeyini kardeşi ile paylaşmak durumunda kalırsa çocuk kendi özelini ve kendi duygularına saygı duyulup duyulmadığını nasıl ayırt edebilir? Böyle bir durumda kaldığında başkasının duygulan kendi duygularının önüne geçecek ve kendisini ikinci plana atabilecektir. Ben önemli değilim benim duygularımın bir önemi yok, hep diğerleri daha önemli... Bu durumdan kaçınmak gerekir. Evde kardeşler arasında da bir hiyerarşi olmalıdır. Paylaşım konusu bazen kardeşler arasındaki çatışmaların zeminini oluşturabilir. Küçük kardeşi ağlıyor diye elindeki oyuncağı vermek zorunda kalan çocuk, kendi haklarına kimsenin saygı duymadığı görecektir. Bu da kardeşe ve anne-babaya karşı öfkeye neden olabilir. Oyun, çocuklar için eğlenceden öte anlamlar taşır. Bu nedenle, oynarken sürekli bölünen, oyuncağını kardeşine vermek zorunda kalan çocuk, devamlı hayal kırıklığı ve öfke yaşayacak, yaptığı şeyin kimse tarafından önemsenmediğini, başkalarının duygularının hep, kendisininkinden daha önemli olduğunu hissedecektir.

BABY&YOU DERGİSİ
 
İlgilenenler için yazmak istedim.

Oyun grubuna katıldık. Kızım oradaki çocuklardan çok top havuzu ile ilgilendi. 1.5 saat boyunca oyun oynadı kucağıma dahi gelmedi.

Son yarım saat yoruldu ve aciktigi için biraz mizmizlanmaya başladı.

Dönüşte daha eve gelmeden arabada uyuyakaldi. İlk defa gündüz tam 2 saat boyunca uyudu.
Uyandığında 1.5 kase çorba içti.

Güzeldi ama sadece oyalanmasi enerjisini dokmesi için etkili oldu.

Haftada 3 gün için gereksiz buldum. Konuştum haftada 1 gun katilmak istediğimizi söyledim. Geri dönüş yapmalarını bekliyorum.
 
bence bu bırazda cocugun yapısı ıle alakalı kızım daha 7 ayın ıcınde kendınden tam bır yas buyuk kuzenı var onunla bır araya geldıklerınde bırbırlerıne karsı cok ılgılıler kuzenı ona ablalık yapıyo opuyor pıspıslıyo falan, bızımkıde onu opuyor arada saçını çekiyor ama canını acıtmak için değil tanımak maksatlı bişi...
ve dışarda çocuk gördümü mutlu oluyor..
parka götürün salıncaga kayrıraga vs bınsın oradakı cocuklarla oynasın...
oyun grubuna da verebılırsınız tabıkı ama bence annesiz olanlara katılsın..
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…