Beni en çok çıldırtan şey oğlumun cifi ne yapıp edip bulup getirip koltuğa ve halıya boca etmesiydi
beyaz beyaz o lekeleri çıkartmak nasıl zordu benim için
Üstelik bunu bi kere değil birkaç defa yaptı
Yinede fazla canını yakmadım sadece bacaklarını biraz sıktım ,buna dövmek denmez çocuklarda bazen çileden çıkarıyorlar sürekli aynı tahammülü göstermekde zor
Oğlunuz kaç yaşındaydı bunu yaptığında?
Yapmayın lütfen, biraz çocuk gibi düşünün; orası oğlunuzun da evi ve deneyip görmek istiyor, yeri geliyor inatlaşıyor "Bu evde ben de varım" diyor. Evet, sürekli-inatlaşarak yaşandığında insan tahammülde zorlanıyor ama sabrınızı kırmamalısınız mümkün mertebe.
Bunları eleştirmek için söylemiyorum, faydam dokunur mu diye söylüyorum çünkü öfkeniz geçtiğinde sizin de içiniz sızlıyordur; bunu tamir etmek istiyorsunuzdur ama yolunuz sizin de oğlunuzun da canını sıkan bir yol. Bacaklarını sıkmak-itmek, tutup savurmak vb. bunlar da başka bir çeşit dövmek, alıyorlar beden dilinizden.
Ben de anlatayım size oğlumun yaptıklarını:
Uyarmama, açıklamama rağmen, oğlum bir gün portakalları alıyor ve salon-antre boyunca ben işlerime dalmışken futbol maçı yapıyor. Her yer portakal suyu, ezilmiş portakal, yapış yapış... Halılarım açık renk (Hiç çocuklu ev için uygun değil yani)... O lekeleri tam tekmil çıkaramadım bile (Yıkatmaya verdim), sonuç itibariyle çocuğumun değil bacaklarını sıkmak, ona bağırmadım dahi, ciddiyim. "Çok üzüldüm, şimdi buraları nasıl temizleyeceğiz; evimiz çirkin oldu, bak evin kirlendi. Portakallar yenmek için, karnımızda mutlu olurlar, böyle tekmelenince portakallara yazık olur" filan dedim, eline bezi verdim birlikte silebildiğimiz kadar sildik, oyun etti onu da hatta bir süre. Bir yere bir şey döktüğünde bezi aldı kendi sildi.
Süt içiyor bir gün, güç bela... Çünkü öyle kolay kolay süt içmez; renkli bardaklar-pipetler aldım, çikolatalar erittim karıştırdım; heves etti "Tamam içeyim" dedi. Oturttum güzelce salona, "Hadi keyif yaparak iç" dedim, sevdiği bir çizgi filmi de açtım, bezi serdim kucağına. Ben yine işe döndüm herhalde o sıra ya da tuvalete mi girdim artık hatırlamıyorum. Ben gelene kadar sen ayaklan, sütü içmek ne, koltuklar-üstü başı her yeri çikolatalı süt yapmış. Gözümün içine bakıyor ve "Döküldü, bak" diyor, gülüyor. Yüzüm asıldı, "Sütünü çok severek hazırlamıştım, içmemene çok üzüldüm, çocuklar çikolatalı sütü çok sever ki, dökmeden içer" filan böyle anlattım, koltukları sildik yine. İkinciye tekrar etmedi bu davranışı "Sen benim için mi yaptın?" diye sorup durdu bir süre, üzüldüğüme üzüldü.
Daha çok sayabilirim, bu ev hortum tutarak yıkanacak, kibrit çakıp yakılacak kıvama kaç kere geldi sayamadım ki hala daha lekeli-boyalı yerlerimiz/eşyalarımız var (Orta sehpaya asetat kalemlerimi almış tır çizmiş mesela, o kadar anlattım, kağıt verdim ama -bak tırlı sehpa yaptım- diyerek gösterdi yani, napayım? Dövsem-bağırsam ne olacak? Boyanmış bir kere, önemli mi oğlumdan? O da kendince evini süslemiş işte).
Sabırla çözülüyor cidden, inatlaşmadan. İnatlaştıkça savaşa dönüyor, ikiniz de üzülüyorsunuz.
2 yaş sendromundayken, geçen sene filandı galiba; bir şey düştü mü bir şey istediği gibi olmadı mı artık neydi hatırlamıyorum, sinirlendi, ben yetişene kadar yüzünü-burnunu yere çaat diye sinirle vurdu, kanattı burnunu. Hatırlıyorum hem içim sızladı çok berbat oldum, hem de bildiğin dövesim geldi hani "Ulen ben yüzünde tek çizik olmadan gözümden sakındım büyüttüm, gittin durduk yere burnunu kırdın!" diye hakikaten vurasım geldi. Anladım, annen defalarca uyarır, yine de sen inadına yapma dediğini yapr başına bir iş getirir düşer uçar bi taraflarını parçalar eve gelirsin, "Vah yavrum" deyip sarılmasını beklersin ama "Niye düştün, sana çıkma ora demedim mi?" diye bir de anneden dayak yersin ya, o psikolojiyi anladım cidden. Ama vursam ne faydası olacak, onu inatlaştırmaktan, daha çok korkutmaktan başka?
Çocuğun çocuk olduğu nereden belli olacak evi karıştırmasa, yapma denileni yapmadıktan sonra? Sabrettikçe, kendimizi doğru açıkladıkça, evim diyecek, yuvam diyecek, annem diyecek anlayacak, görecek. Zaten ilk 2 buçuk-3 yaşa kadar bebek sayılırlar, 3 yaşla birlikte artık çocuktan sayılmaya başlıyorlar. 6 yaşa kadar da dene-yanıl, sor-gör, test et-anla filan yoğun yaşanıyor. Ayna gibiler.
Birinde bi ağzımdan "Defol bi ya" çıktıydı eşime karşı (Ciddi bi tartışma da değil hani, uğraşma benle tarzı bi göndermeydi), sen bunu duy, bi şey mi diyordum artık hatırlamıyorum bana "Defol bi yaa" de elini sallayarak kovala beni başından... Hakikaten kurumamış beton gibi çocuklar, ne düşse izi kalıyor. Siz nasıl davranırsanız, öyle dönüş alıyorsunuz. Elbette doğuştan gelen karakter etkisi de var, bunu atlayamayız ama sabır, sevgi ve saygı ile zapt edilemeyecek çocuk olduğunu zannetmiyorum, kimi 3 yaşta girer düzene kimi 6 yaşta vb. ama sonuç verir.
Oğlunuz, sabrınızı en çok hak eden varlık bu dünyada, halıya-koltuğa cif dökmesi, bacaklarını sıkıştırmanız için sebep olmamalı.