2 yil taktım kafaya olmuyor olmuyor diye.
Zaten bu kafa yüzünden olmamış. Doktor dedi ki yumurta tembelliğin var.
Bir tarafında hic yumurta yok.
Kocan da sperm çok sıkıntılı.
Tüp bebek bile tutmaz sizde dedi.
En son " aman çok da gerek olmazsa olmasın.
Gezer tozarim kocamla paris turu yaparım, Kudüs en çok gitmek istediğim yer oraya giderim.
denizlere giderim özgürce gezer tozarim ölene kadar genç takılırım oh mis. "
Diye düşünüp bunu da eşimle paylaştım. Aldık bileti uçtuk tatile.
2 yılda biriktirdigimiz ne varsa içimizde elimizin tersiyle ittik. Oh be daha yeni yaşıyoruz dedik.
Gemilerde kuşlara ekmek attık. Yeşillik alanlarda kovalamaca oynadık. İp atladık.
Birbirimizi su hortumuyla isladik.
Ilk defa yaşadık desem yeridir.
Ama ilk ve sonmus meğer.
O ay hamile kaldım.
Meğer benim yumurtalarimi eşimin spermini hep stres öldürüyormus.
Ve hayat bana dedi ki eglendigin yeter. Simdi sana küçük bir canlı veriyorum onunla da eğlen.
Ne oldu final : tatiller bitti. Paris kesfi yerini çocuğumun ayak parmaklarının arasındaki çorap tüylerini temizlemeye bıraktı.
5 yıldız otel arastirma yerini bebeğimin poposuna hangi pişik kremi daha iyi gelir yerine bıraktı.
Kisaca konu sahibi
her şeyi akışına bırak. Anın tadını çıkar. Hayat her şeye rağmen çok güzel.