Neden sizlere, "Baylar, değerli okuyucularım" diye hitap ettiğimi bilmiyorum. Yazacağım itiraflar ne yayımlanabilir, ne de birilerine okutulabilir. En azından ben, kendimde böyle bir cesaret görmüyorum ya da buna gerek duymuyorum. Fakat içimde karşı koyulamayacak bir istek var; ben de buna uymaya karar verdim. Mesele şu: Her insanın, herkese söyleyemeyeceği, sadece dostlarına açabileceği özel anılan vardır. Hatta dostlara bile açılamayacak, insanın ancak kendisine itiraf edebileceği sırları da vardır.
Bunun yanında, kendimize bile açamayacağımız şeyler vardır. En şerefli insanın bile hafızasında bunlar epey kabarıktır. Daha doğrusu, insan onurlu olabildikçe bunların sayıları artar. Geçtiğimiz günlerde, eski maceralarımı kafamda toparlamaya karar verdiğim halde şimdi bir türlü yapamıyor, tedirginlik duyarak geçiştirmeye çalışıyorum. Sadece hatırlamak değil, bir de yazmaya karar verdiğim şu anda bir deneme yapmak istiyorum. ınsan, kendi kendisine tümüyle içten olabiliyor mu? Heinrich Heine otobiyografi yazmanın neredeyse imkânsız olduğunu, insanın kendisine asla dürüst davranamayacağını ileri sürer. Heine'ye göre Rousseau, itiraflarında birçok yalan söylemiş, bunları da gururu nedeniyle bilerek yapmıştır. Ben, Heine'ın haklı olduğuna inanıyorum. ınsan, sadece gururu yüzünden, kendisini cinayete kadar götürebilecek yalanlara bulaşabilir; böyle bir gururu da ben çok iyi biliyorum. Ne var ki Heine, itiraflarını topluma sunan birinden bahsediyordu. Fakat ben, sadece kendim için yazıyorum. Okuyuculara hitap etmem, bunun daha basit bir yazım şekli olmasından kaynaklanıyor; bunu açıkça belirtirim. Bütün mesele, sadece şekilden ibarettir, yoksa yazdıklarımı hiç kimse okuyacak değil elbette. Bunu söylemiştim zaten.
Notlarımı düzenli yazmak için uğraşmayacağım, aklıma geldiği gibi kağıda aktaracağım.
Şimdi sözlerime takılarak, "Gerçekten okuyucularınız olmayacağına göre neden kendi kendinize, üstelik de kağıt üstünde bazı şartlar ileri sürüyor, düzenli değil de aklınıza geldiği gibi yazacağınızı söylüyorsunuz? Neden böyle bir açıklama yapıp, özür diliyorsunuz?" diyeceksiniz.
Bütün bunlara,
— Ne bileyim ben! diye cevap vereceğim.
Bu, tamamen psikolojik bir sorundur. Böyle davranmamın nedeni, korkak olmamdır belki de. Ya da, yazarken ciddi olabilmek için gözümün önüne okuyucuları getiriyorum, birçok sebep olabilir.
Fyodor Dostoyevski: Yeraltından Notlar