Her şey yolunda zannedersiniz. Her zaman her şey yolunda zannedersiniz. Birlikte sinemalara, parklara, pikniklere gidersiniz. Tren tarifelerini okur, sandviçler yer, birer çift yeni papuç alırsınız. Uzun kahvaltılar yapar üzerine kahveler içersiniz. Çarşaflar değiştirilir, çamaşırlar yıkanır, saçlar taranır, eksikler giderilir, yırtıklar onarılır. Ya da siz öyle sanırsınız.
Her gün aynı yoldan geçerek işe, okula, markete yürürsünüz. Saatler önce ileri, sonra geri, sonra yine ileri alınır. Kimi zaman sevişir, kimi zaman arkanızı dönüp uyursunuz. Yine de geceler birbirine benzer... Aynı yorgan altında hayata dair konuşur, bir sigara yakıp tavana doğru üflersiniz..
Sonra biri suskunlaşır. Bazen de diğeri. Akşam yemekleri sessizlik içinde yenir. Aynı şakaya gülmez olursunuz. Eldivenler unutulur, anahtarlar kaybedilir. Çamaşırlar makinede bırakılır. Bir izmarit düşüp parkeyi yakar. Duvarda sıvaların döküldüğü yerde şekilsiz bir delik açılır. Rüyanızda saçlarınıza paslı firketeler takmaya çalıştığınızı görüp ağlayarak uyanırsınız. Bunun ne kadar korkunç olduğunu anlatamamaktan korkarsınız. Hiç anlatamazsınız..
Sonra bir gün anlarsınız ki ölmüşsünüzdür. Çünkü hep ölünür. Kimi zaman yavaş yavaş, kimi zaman birdenbire. Tolstoy haklıdır:
''HER AŞK RAYLARDA BİTER''