Aksaray///68

DeveKuxsxu

Aktif Üye
Kayıtlı Üye
8 Şubat 2007
349
0
aslen Aksaraylıyım. doyduğum yerler farklı olsada benim için baba memleketi. keşke yine eski günlerime dönsemde köyüme gidecek zamanım olsa.aksaraylı olanlar varsa görüşelimmi.( ben şu an ankaradayım.):nazar:
 
eeee... biraz tanitalim Aksaray imizi o zaman kizlar..!!!


Bu Görsel Silinmiş veya Bulunamadı!


Bu Görsel Silinmiş veya Bulunamadı!

[youtube]c-z1zr1y0Zs&eurl=[/youtube]


Aksaray'in Kisa Tarihçesi '

MÖ. 7000-6000 yıllarında Neolitik devirde Anadolu medeniyetinin ilk izlerini gördüğümüz Konya yakınlarındaki Çatalhüyükte Hasandağı’na dolayısıyla Aksaray’a ait vesikalara rastlanmaktadır.
Burada Hasandağı’nın lav püskürttüğünü tasvir eden bir kazıntı resme rastlanmıştır. Neolotik dönemde Aksaray ve çevresi iskan görmüştür. Kalkolitik ve eski demir devirlerinde iskan olup olmadığı bilinmemekle birlikte çevre köylerde (Böget ve Koçaş) bu döneme ait seramiklere rastlanmaktadır.

MÖ. 3000-2000 yıllarında Anadoluda Hatti kavmi yaşanmıştır. Bu dönemde Asurlu tacirler burada ticaret yapmışlardır. Aksaray’ın ilk ve orta tunç devirlerindeki durumunu Acemhüyük ören yerlerindeki yapılan arkeolojik kazılardan ve müze müdürlüğünün satın almış olduğu eski eserlerden öğrenmekteyiz.

Bu dönemde Asurlu tüccarlar Mezopotamya’dan gelerek şehirlerin banliyölerinde ticaret merkezi kurmaya başlamışlardır. Asurlu tüccarlar yazıyı biliyorlardı. Pişirilmiş çamur üzerine yazılmış metinler, çamurun pekiştirilmesi suretiyle yapıştırılıyordu. Hüyük, MÖ. 3000’den itibaren iskan edilmiştir. Acemhüyük’ün en parlak devirleri MÖ. 2000 yılının ilk yarısına isabet etmektedir.

Koloni döneminin sonlarına doğru, MÖ. 1700 yıllarında Kafkaslardan gelen, küçük şehir devletleri kuran ve Anadolu’da, askeri bir devlet halinde bir kavmin varlığını görüyoruz. Hint-Avrupalı olan bu kavmin Anadolu da siyasi iktidarı ele geçirerek kurduğu devlet, eski Hitit Devletidir. Aksaray’da Hititlere ait eserler bulunmamakla beraber mağlup memleketler arasında Aksaray’ın adı geçmektedir.

Orta Anadolu’da MÖ. 13yy. sonlarına kadar devam eden Hitit egemenliği MÖ. 12 yy. da batıdan (Trakya) gelen ve deniz kavimleri olarak bilinen kavimlerin en güçlüsüdür.

Yanardağ küllerinin sıkışmasından oluşan tüf tabakalarının çok kolay kazılabilme özelliği nedeniyle bölgemize çok sayıda yer altı şehri ve dik yamaçlara kaya içinde yerleşme birimleri yapılmıştır. 7 yy. sonlarından itibaren Müslüman Arapların Anadolu üzerinden İstanbul’a yaptıkları sefer nedeni ile bölgeye sığınan Hıristiyanların sayısı çok artmış, Ihlara Gelveri ve Göreme gibi yerleşim birimleri oluşmuştur.

Aksaray, 1142 tarihinde Selçuklular tarafından zapt edilmiş ve 1470 yıllarındaki Osmanlı hakimiyetine kadar İlhanlı, Danişmentli, Karamanoğulları egemenliğinde kalmıştır. 1470 yıllarında Aksaray’ı ele geçiren İshak Paşa tarafından, Fatih Sultan Mehmet’in emri ile halkın bir bölümü İstanbul’a nakledilmiştir.



Bu Görsel Silinmiş veya Bulunamadı!

Eğri Minare Aksaray merkezinde yer almaktadır.



Selçuklu dönemine ait olup, 1221-1236 yılları arasında yapıldığı sanılmaktadır. Kırmızı tuğladan yapıldığı için Kızıl Minare olarak anılmaktadır.



Dört köşe bir kaidenin üzerine oturtulan silindirik gövde, ince bir silme ile iki kısma bölünmüş, alt kısmı zikzak, üst kısmı mavi ve yeşil çini mozaiklerle kaplanmıştır. Minare yıkılma tehlikesi ile karşı karşıya olması nedeniyle 1973 yılında çelik halatlarla bağlanmıştır. Yanındaki cami, sonradan yapılmıştır





 
Bu Görsel Silinmiş veya Bulunamadı!

Bu Görsel Silinmiş veya Bulunamadı!

Bu Görsel Silinmiş veya Bulunamadı! Bu Görsel Silinmiş veya Bulunamadı! Bu Görsel Silinmiş veya Bulunamadı!
 
Hemsolarim sizlerle Aksaray hakkinda bir siir paylasmak istiyorum, insallah begenirsiniz..

Aksaray, Hasan dağı eteğine yerleşmiş
Ervah kabristanlığı, Sonumcubaba ile süslenmiş
Kanlı Pelit Ervah’ın eşiğine çöreklenmiş
İşte AKSARAY’ ın bu günkü hali



Asırlar geçmiş, Tarihler değişmiş
Aksaray’da Sumuncubaba gibi görülmemiş
Onun kadar sevilende yok denilmiş
İşte AKSARAY’ ın bu günkü hali


Ulu cami Selçukluların inanç göstergesi
Günümüz Müslümanlarının göz ağrısı
Diğer camilerimizde güzel ama ikisi Aksaray’ın sesi
İşte AKSARAY’ ın bu günkü hali


Zinciriye Medresesi geçmişte Aksaray fakültesi
İpek yolu Aksaray’ın nefesi
Sultanlar dahi Sultan hanında konuklama hevesi
İşte AKSARAY’ ın bu günkü hali



Şems-i Tebriz-i Mevlana’ya kavuştu
Aksaray’dan geçti Konya’ya koştu
İki deniz Konya’da buluştu.
İşte AKSARAY’ Konya ile geçmişteki hali



Yunus Emre, Hacı Bektaşi Veli’nin ziyaretine gitti
Himmet değil buğday istetti.
İkinci gidişine nasibini kaybetti
İşte AKSARAY’ ın Nevşehir ile geçmişteki hali



Aksaray Kılışarslan mahallesi
Bu isim Selçuklulara, insanların saygı ve sevgisi
Geçmişimize sahip çıkma ifadesi
İşte AKSARAY’ ın bu günkü hali




Azmi Milli görevini bitirmiş
Süresini doldurmuş kenara çekilmiş
Yeni vazife için dilekçe vermiş
İşte AKSARAY’ ın bu günkü hali



Tarihi Paşa Hamamı Aksaray’da
Azmi Millinin hemen yanı başında
Bu günde işletmeye açık durumda
İşte AKSARAY’ ın bu günkü hali


Aksaray’ı yeşile boyayan Uluırmak
Görevi baraj suyu akıtmak
Üstündeki köprüler yaya taşıt trafiğini ayarlamak
İşte AKSARAY’ ın bu günkü hali



Otomarsan Akasaray’ın ekmek teknesi
Aksarayın enbüyük fabrikası
Şehrimizin iftihar listesineki birincisi
Işte AKSARAY’ ın bu günkü hali





Organize Sanayi hızla gelişmekte
İşi olmayanlara ümit vermekte
Avare insanlara kalben iç geçirmekte
İşte AKSARAY’ ın bu günkü hali



Afra, Solmaz ,Kule, Gima, Yimpaş ticaret zincirleri
Aksaray’ın önde gelen alışveriş merkezleri
Halkın yararına sunulur seçenekleri
İşte AKSARAY’ ın bu günkü hali


Fırınlarda pişirilen ekmekler arabalarla taşınmakta
Mahalle , market bakkallarda satılmakta
Halk ihtiyacını buralardan karşılamakta
İşte AKSARAY’ ın bu günkü hali




Bu hazzı veren Aksaray’ı yakından tanı
Geşmişten geleceğe uzanan iyibir anı
Aksaray vatan dır seveceksin vatanını
Sevmeyenin imanı zayıf, kötüdür şanı





Şair Yazar: Cevdet AYAS

ALTINKAYA KASABASI - AKSARAY
 
Aksaray Şiiri



Aksaray, Hasan dağı eteğine yerleşmiş

Ervah kabristanlığı, Sonumcubaba ile süslenmiş
Kanlı Pelit Ervah’ın eşiğine çöreklenmiş
İşte AKSARAY’ ın bu günkü hali
Asırlar geçmiş, Tarihler değişmiş
Aksaray’da Sumuncubaba gibi görülmemiş
Onun kadar sevilende yok denilmiş
İşte AKSARAY’ ın bu günkü hali
Ulu cami Selçukluların inanç göstergesi
Günümüz Müslümanlarının göz ağrısı
Diğer camilerimizde güzel ama ikisi Aksaray’ın sesi
İşte AKSARAY’ ın bu günkü hali
Zinciriye Medresesi geçmişte Aksaray fakültesi
İpek yolu Aksaray’ın nefesi
Sultanlar dahi Sultan hanında konuklama hevesi
İşte AKSARAY’ ın bu günkü hali
Şems-i Tebriz-i Mevlana’ya kavuştu
Aksaray’dan geçti Konya’ya koştu
İki deniz Konya’da buluştu.
İşte AKSARAY’ Konya ile geçmişteki hali
Yunus Emre, Hacı Bektaşi Veli’nin ziyaretine gitti
Himmet değil buğday istetti.
İkinci gidişine nasibini kaybetti
İşte AKSARAY’ ın Nevşehir ile geçmişteki hali
Aksaray Kılışarslan mahallesi
Bu isim Selçuklulara, insanların saygı ve sevgisi
Geçmişimize sahip çıkma ifadesi
İşte AKSARAY’ ın bu günkü hali
Azmi Milli görevini bitirmiş
Süresini doldurmuş kenara çekilmiş
Yeni vazife için dilekçe vermiş
İşte AKSARAY’ ın bu günkü hali
Tarihi Paşa Hamamı Aksaray’da
Azmi Millinin hemen yanı başında
Bu günde işletmeye açık durumda
İşte AKSARAY’ ın bu günkü hali
Aksaray’ı yeşile boyayan Uluırmak
Görevi baraj suyu akıtmak
Üstündeki köprüler yaya taşıt trafiğini ayarlamak
İşte AKSARAY’ ın bu günkü hali
Otomarsan Akasaray’ın ekmek teknesi
Aksarayın enbüyük fabrikası
Şehrimizin iftihar listesineki birincisi
İşte AKSARAY’ ın bu günkü hali
Organize Sanayi hızla gelişmekte
İşi olmayanlara ümit vermekte
Avare insanlara kalben iç geçirmekte
İşte AKSARAY’ ın bu günkü hali
Afra, Solmaz ,Kule, Gima, Yimpaş ticaret zincirleri
Aksaray’ın önde gelen alışveriş merkezleri
Halkın yararına sunulur seçenekleri
İşte AKSARAY’ ın bu günkü hali
Fırınlarda pişirilen ekmekler arabalarla taşınmakta
Mahalle , market bakkallarda satılmakta
Halk ihtiyacını buralardan karşılamakta
İşte AKSARAY’ ın bu günkü hali
Bu hazzı veren Aksaray’ı yakından tanı
Geşmişten geleceğe uzanan iyibir anı
Aksaray vatan dır seveceksin vatanını
Sevmeyenin imanı zayıf, kötüdür şanı

Şair Yazar: Cevdet AYAS



AKSARAY'IN KAPILARI

Aksaray'ın kapıları sürgülü
Siyah saçı sırma ile örgülü
Haticem de genç yaşında vergili
Alırım Haticem koymam orada.
Aksaray'ın kapıları çatallı
Kırk gün oldu yardan ayrı yatalı
Kız ben seni sevip alıp kaçalı
Alırım aslanım koymam orada.
Arif Delen


AKSARAY TÜRKÜLERİ:



Saffet Efendi, Sıra Sıra Kazanlar, Karabiber Aş Olmaz, Ceyran, Derviş Hanım Bakmazmısın Postuna, Turna, Kazım, Eşmekayanın Kavakları, Aksaray Sürmelisi, Elif Kızın Obaları, İstanbul Yolları, Osman Abim Evde mi, Tombul Bilekli Gelin, Oy Niye Yandim Niye ve Güvercinim Sütbeyaz. Bunlardan düğünlerde en çok söylenenleri şunlardır:



KESİK ÇAYIR: (Ahmet GÜRSES)

Kesik çayır biçilir mi, sular soğuk içilir mi?

Bana yardan geç diyorlar, yar tatlıdır geçilir mi?

(Burada oynayanlar bir uzun hava söylerler)

Sabahtan uğradım ben bir güzele.

Güzel ağlatmadı, güldürdü beni, Ay gelin, sürmelim.

(Bundan sonra oynak bir hava söylenir)

Kaymakam kızı, etme bu nazı, gel bize bazı bazı

Elinizden, elinizden kurtulaydım dilinizden.

Yeşil başlı ördek olsam sular içmem gölünüzden aman.

(tekrar uzun hava)

Ben güzelden vefa ummazdım, aman ummazdım.

Ak gerdan üstüne kondurdu beni. Ay gelin sürmelim.

Kaymakam kızı, etme bu nazı, gel bize bazı bazı.




EŞMEKAYANIN KAVAKLARI: (Ahmet GÜRSES)

Eşmekayanın kavakları gölgeli

Yel vurdukça denizleri dalgalı

Bugün efelerin başı gavgalı

Beyleri, beyleri eşmekaya beyleri

Beyleri gördükçe a canım, şaşırıyorum dilleri

Eşmekayadan çıktı bir buhur deve

Ağzında dikeni yer geve geve

Kız Allah’ın seversen, gel bizim eve

Beyleri, beyleri Eşmekaya beyleri

Eşmekaya dedikleri bir küçük avlı

Avlının içinde kır atım bağlı

Kurşunu yedimde ciğerim dağlı

Beyleri, beyleri Eşmekaya beyleri

Eşmekayanın bülbülleri ötüyor,

İki testi almış suya gidiyor,

Kaşı ile gözü gel gel ediyor,

Beyleri, beyleri Eşmekayanın beyleri.






SIRA SIRA KAZANLAR: (Ahmet GÜRSES)

Sıra sıra kazanlar gelin, gelin,

Kara yazı yazanlar amman,

Kara yazı yazanlar amman,

Cennet yüzü görmesin gelin, gelin,

Aramızı bozanlar amman,

Aramızı bozanlar amman,

A benim nazlı yarim amman

Çorbası tuzlu yarim vay, vay.

Çık daldan kiraz deşir gelin, gelin,

Dibinde gayfe pişir amman,

Dibinde gayfe pişir amman,

Her gayfeyi içtikçe gelin, gelin,

Beni aklına düşür amman,

A benim hacı yarim amman,

Beni aklına düşür amman,

Başımın tacı yarim vay, vay,

Bir taş attım alıca gelin, gelin,

Bir kuş vurdum delice amman,

Yenile bir yar sevdim gelin, gelin,

Gözleri sürmelice amman.

Gözleri sürmelice amman.

A benim nazlı yarim amman,

Çorbası tuzlu yarim vay, vay.






KALDIR DUMANINI GÖSTER YÜZÜNÜ: (Taşpınarlı Aşık Mahmut)

Kaldır dumanını, göster yüzünü,

Var mı koyağında kar, Hasandağı,

Karlı, buzlu sulardan içeyim,

Yüreğim yaralı duy, Hasandağı,

Hasandağı diye namın duyulur,

Eteğinde mor koyunlar yayılır,

Gün dönünce güzellerin dağılır,

Kanayan yaramı sar Hasandağı.

Hoş yaratmış cemalini yaradan,

Çatılmış kaşların hilal, karadan,

Suyun taksim olur Helvedereden,

Akıyor damarın göl, Hasandağı.





SÜPÜRGESİ YONCADAN: (Ahmet GÜRSES)

Süpürgesi yoncadan, süpürgesi yoncadan,

Gayet beli inceden, aman gayet beli inceden,

Ben seni sakınırım, ben seni sakınırım,

Yerdeki karıncadan, aman yerdeki karıncadan,

Hanım şaşır beni,

Aşka düşürdü beni,

Aşk adamı ağlatır,

Dert adamı söyletir.



ELİF KIZIN OBALARI: (Ahmet GÜRSES)
Elif kızın obasını gezmeli

Galem alıp kaşın, gözün yazmalı

Annı top kekilli, burnu yazmalı

Elif derler bir güzele yangınım

Dinga da dinga da dinga bak

Esme hey bad-ı sabah hey

Bad-ı sabah eserse

Seyranımda buradan geçerse

Kabağıda boynuma takarım hey

Hovardayı gözden çıkarırım aman

Senin gibi yosmayı hey

Haydi pazarlarda satarım hey

Elifin mendiline mestine

Selam verir yarenine dostuna hey

Bende kurban olam dostuna hey

Uyan koç Elifim tacın göründü

Dinga da dinga da dinga bak

Esme hey bad-ı sabah hey

Bad-ı sabah eserse

Seyranımda buradan geçerse

Kabağıda boynuma takarım hey.





AKSARAY’IN KAPILARI: (Asaf GÜVEN)

Aksaray’ın kapıları sürgülü

Siyah saçı sırma ile örgülü

Haticem de genç yaşında vergili

Alırım Haticem koymam orada.

Aksaray’ın kapıları çatallı

Kırk gün oldu yardan ayrı yatalı

Kız ben seni sevip alıp kaçalı

Alırım aslanım koymam orada.





KAPILARI GATIRAN: (Aşık Molla)
Kapıları gatıran

Fatma beni batıran

Fatma değil anası

Beni mahpus yatıran

Aman, aman hopla gel

Al fistanı topla gel

Kapıları kalındır

Kardeşleri zalımdır

Zalım olsa ne yapar

Fatma benim malımdır

Aman, aman hopla gel

Al fistanı topla gel



İSTANBUL YOLUNDA (Ahmet GÜRSES)


Dalma beyim dalma çaylar derindir

Yolunda bekleyen taze gelindir

Size verdi ise Mevlam kerimdir

Aman, aman, aman, aman,

İstanbul yolunda kuş katar, katar

Eşinden ayrılmış bir keklik öter

Bu ayrılık bize ölümden beter

Aman, aman, aman, aman,

İstanbul yoluna uzak dediler

Zülüfü gerdana tuzak dediler

Aman, aman, aman, aman,

İstanbul yoluna diktim gözümü

Bir yiğit yoluna verdim özümü

Aman, aman, aman, aman.





OSMAN ABİM EVDEMİ: (Mehmet AKÇA)

Damdan dama atlan yar Osmana yandım

Püskülleri sarkan yar bir tanem

Püskülleri sarkan yar bir tanem

El eyledim gelmedi Omana yandım

Horozlardan korkan yar bir danem

Horozlardan korkan yar bir danem

Osman abim evdemi, evdemi

Üç odalı yerdemi, yerdemi

Ak kadifeli yerdemi, evdemi?

Terliğimin tepesi Osmana yandım

Gül kokuyor nefesi, bir danem

Gül kokuyor nefesi bir danem

Osman abim evdemi,evdemi, üç odalı yerdemi.





ARABAMIN DİNGİLİ: (Aşık Molla)

Arabamın dingili

Nenni yarim nenni

Nerde buldun dengini

Nenni yarim nenni

Gidin sölen o yare

Nenni yarim nenni

Gamlasın yarim nenni

Nenni yarim nenni

Gökte uçan teyyare

Nenni yarim nenni

Varın söylen o yare

Nenni yarim nenni

Benden ona fayda yok

Nenni yarim nenni

Bulsun başına çare

Nenni yarim nenni







DUVAR ÜSTÜNDE DUVAR: (Asaf GÜVEN)

Duvar üstüne duvar

Aman ne var, sevdiğim ne var?

Oturmuşta ağlıyor

Aman asker olmadık kim var?

Konma bülbül konma dalım boş değil

Gülsem oynasamda göğnüm hoş değil

Yılan aklı karalı

Aman sinem goygun yaralı

Sorsam söylermi bana

Aman acep aslı nereli

Konma bülbül konma dalım boş değil

Gülsem oynasamda göğnüm hoş değil

Güfteleri yukarıda yazılı olanlar dışında kalan diğer Aksaray Türküleri de şunlardır:
Kara biber,

Şerif hanım

Ahmet Gürses’e

Allılar ve Tombul Bilekli Gelin Aşık Molla’ya

Oy niye Yandım niye ve

Güvercinim Süt Beyaz

ise Emel Demiryürek’e aittir.

 
Aksaray’da hububatın geniş bir alana yayılmış olması ile bundan mamul yiyecekler, hayvancılığın gelişmiş olması dolayısıyla da et ve süt mamulleri, ayrıca bağ ve bahçelerden elde edilen sebze ve meyvelerle de mutfak için oldukça zengin malzemeler elde edilmektedir.





1- YUFKA: Yılın belirli aylarında ve yer yer her gün yapıldığı da olur. Uzun süreli yapılan ekmekler için, ölçeği testi olarak bilinen çok testili hamurlar yoğrulur. Ailenin erkekleri, hamurları üzeri temiz bir bezle örtülü olduğu halde çiğnerler. Yoğrulan hamurlar beze denilen küçük parçalara ayrılır. Bunlar düzgün ekmek tahtaları üzerinde, ince, uzun oklavalarla çok ince bir şekilde açılır ve ateş üzerinde bir sacta pişirilir. Pişirme sırasında ekmeğin yanmaması için (pişirgeç) kullanılır.



2- ŞEPE: Küçük ölçüde açılarak pişirilen yufkadır.



3- SIKMA: Şepeden biraz büyükçe açılan ve içine tereyağı, taze çökelek veya peynir konarak meydana getirilen dürümdür.



4- ÇÖREK: Hamurun mayalanarak, geniş kaplar içinde köy fırınlarında pişirilmesiyle yapılır.



5- MAYALI: Yine hamurun mayalanmasıyla küçük bazılar yapılır. Bu bazılar 1-1.5 cm. kalınlığında açılarak saç üzerinde pişirilir.



6- ERİŞTE: Yufka hamur ince uzun bir şekilde kesilerek güneşte kurutulur. Daha sonra kavrulur ve makarna yerine kullanılır.



7- KUSKUS PİLAVI: Yumurta ile un bir kap içerisinde karıştırılır. Daha sonra saçma büyüklüğünde küçük parçalar halinde kurutulur.



8- DOLMA MANTI: Hamur yufka gibi açılır. Baklava dilimi biçiminde büyükçe kesilir. Hazırlanan kıymalı iç içerisine konduktan sonra katlanır. Suda haşlanarak suyu süzülür. Altına sarımsaklı yoğurt, üzerine özel yapılan zer dökülür.





9- KATIKLI AŞ: Bir çeşit yaz yemeğidir. Torbada süzülmüş yoğurt, soğuk bulgur pilavı ile karıştırılarak çorba gibi içilir.



10- PELTE: İnce un ve pekmez belirli bir kıvama kadar kaynatılarak pişirilir. Sonra üzerine tereyağı dökülür.





11- SOĞANLAMA: Soğan doğranır, yağ, kıyma ve salça ile ya da domatesle kavrulur.





12- TARHANA ÇORBASI: Ekşi yoğurt, aşlık, un kaynatıldıktan sonra belirli bir kıvam alır. Bu kıvama yuvarlak ve yassı şekil verilir ve sonra

kurutulur. Artık tarhana elde edilmiş olur. Bunu pişirmek için ise bir akşam önce ılık suda bekletilerek kabartılır. Daha sonra suyla pişirilerek üzerine nane ve yağ dökülür.





13- SARIĞI BURMA (KATMER): İnce un, yumurta ve yoğurt iyice yoğrulur. İnce yufkalar halinde açılır ve hamur bir sini veya büyükçe bir tepsi üzerinde katmerli bir biçimde dıştan içe doğru yerleştirilir. Üzerine yağ ilave edilerek kızartılır. Soğuduktan sonra kestirme dökülür.



14- HÖŞMERİM: Genellikle köylülerin yaylada oldukları zaman yapılır. Tereyağ eritilir, içerisine un atılarak ateş üzerinde, un tanecikler haline gelinceye



kadar bir müddet karıştırılır ve soğumadan yenir.

15- SAC BÖREĞİ: Şepe halinde açılan hamur, içerisine kıyma, yumurta peynir, sebze konarak ortadan ikiye katlanır. Sac üzerinde pişirildikten sonra yağlanarak yenir.



16- BAMYA ÇORBASI: Malzemeleri: 250 gr. bamya, 200 gr. et, 1 adet soğan, 1 domates, 1 yemek kaşığı salça, 1 limon.

Hazırlanışı: Bamya sıcak suda 15 dakika kaynatılarak, limon tuzlu su ile haşlanır. Tencere içine yağ ile bir adet soğan ve et ilave edilerek soğan kızarıncaya kadar pişirilir. Rendelenmiş domates ile bir kaşık salça ilave edilerek yemek kaynamaya bırakılır, limon ilave edilir. Hazırlanan bamya yemeğe ilave edilerek servis yapılır.



17- YOĞURT ÇORBASI: Hazırlanışı: Yoğurt, su ile karıştırılarak içine pirinç ilave edilir, ocakta kısık ateşte belirli bir kıvama gelinceye kadar pişirilir. Ayrıca bir



kapta tereyağı kızarıncaya kadar ısıtılır. Yağ et suyu ve kırmızı biber ilave edilir sos halinde çorba üzerine dökülür. Sıcak servis yapılır.



18- ARABAŞI: Malzemeleri: 1 litre su, 3 kahve fincanı un, 100 gram tereyağı ve tuz.

Hazırlanışı: 1 litre su, 3 kahve fincanı un, 100 gram tereyağı ve tuz iyice karıştırılır. Sonra ocakta kaynamaya bırakılır. Kaynayan lapa yayvan bir tepsi içine 3 cm. kalınlıkta olacak şekilde düzgünce yayılır. Baklava dilimi şeklinde kesilerek soğutulur Haşlanmış tavuk veya hindi göğsü, tereyağlı bir kahve fincanı un ile beraber kavrulur. Kaynatılmış 1 litre tavuk suyu içine yapılan sos ilave edilir. Soğutulmuş un lapası kaşıkla alınır, soslu tavuk suyuna batırılarak servis yapılır.





19- KALBURABASTI: Hazırlanışı: 1 su bardağı sıvı yağ, margarin ve yoğurt, yeterince un karıştırılır, mayalanır. Yapılan hamur kulak memesi büyüklüğünde hazırlanır, rende ile tel süzgeçten geçirilir, üzerine rendelenmiş ceviz konularak kapatılır. Kapatılan kısım alta gelecek şekilde tepsiye dizilir, kısık ateşte veya fırında pişirilir. Yapılan tatlı için hazırlanan şerbet tatlının üzerine dökülerek servis yapılır.



20- KAYGANA: Malzemeleri: 6 yumurta porselen kapta çırpılır. Hazırlanan un ilave edilir, tekrar çırpılır. Tavada hazırlanan yağ hafif kızarınca hazırlanan yumurta un karışımı malzeme yağ üzerine ilave edilerek kısık ateşte çevrilerek pişirilir. Servis yapılır.



21- ÇİĞLEME: Malzemeleri: 500 gr. un, 2 bardak su, 250 gr. taze kaymak ve tuz.

Hazırlanışı: Hazırlanan un ile su hamur haline getirilir. 15 dakika dinlenen hamur merdane ile küçük yuvarlak şeklinde açılır. Arasında bir tatlı kaşığı kaymak ilave edilip kapatılır. Teflon tavada kısık ateşte çevrilerek pişirilir. Tekrar üzerine kaymak ilave edilerek servis yapılır.


 
Aksarayimizin üNLüLERi

Abdurrahman Efendi
Alaeddin Ali
Aşık Murat COŞKUN
Cemal Halveti
Cemaleddin Muhammet
Cemaleddini Aksaray-i
Deli Hamid
Fikret OTYAM
Fuzeyl Çelebi
Genç Osman
Habib Efendi
Hallac-ı Mansur
Hoca Mesut
Hürrem Cenali
II. Kılıçarslan
İsa
Katip Mehmet Çelebi
Kerimüddün Mahmut
Külhani Ali Baba
Mahmut MAKAL
Mehmet AKÇA (Aşık Molla)
Mehmet Efendi
Molla Çelebi
Mustafa Vehbi ÇORAKÇI
Muzaffer-üd-din Melik Mahmut
Nurullah Nuri
Ömer Kaşif NALBANTOĞLU
Pir Ali Sultan
Said
Süleyman Rukni
Şair Yusuf Hakiki
Şeyh Ali Efendi
Şeyh Hamidi Veli (Somuncu Baba)
Yaşar AKBAŞ
Yunus Emre
Zenbilli Ali Efendi

 
YAPILCAN KÖYÜ

KURULUŞU VE TARİHİ :

İstanbul’da Başbakanlık arşivinde 786 numaralı ve miladi 1654 tarihli defterin 195,196 ve 197 numaralı sayfalarında Aksaray livasının zaimleri ( zeamat sahibi ) isimleriyle ve tahsis edilen köyleriyle ayrı ayrı gösterilmiştir. Bu tarihte Aksaray livasında 44 Zuama(1) vardı.

Defterin başında şunlar yazılıydı:

“ Oldur ki 1065 ( miladi :1654 ) senesinde hizmette mevcut olan Aksaray sancağının zaim , zuama, erbab-ı tımarını beyan eder”.

Zeamet olarak verilen köyler şunlardır :

Göstesün ,Yapılcan…

Yine defterin 197. sayfasında “Livay-ı mezburda Harçlıkçı( 2) tayin olunanı beyan eder” başlığı altında Hicri 1065 (miladi 1654) yılında Aksaray’da Harçlıkçı tayin edilen köyler sıralanmış ve defterin altıda Aksaray Miralay’ı tarafından mühürlenmiştir. Burada da Yapılcan adına rastlamaktayız.

Görülüyor ki Yapılcan Köyü’nün tarihi çok eskilere dayanmaktadır. Hicri 929 tarihli bir başka kaynakta Yapılcan Köyü, İbrahim isimli bir kişiye tımar olarak verilmiştir. Senelik geliri de 2999 akçedir.


Yapılcan ,yaklaşık 90 yıl önce şimdi bulunduğu yerde yapılanmıştır.Daha önceleri şimdiki Yapılcan ile Darıhüyük Köyü’nün ortasında imiş.Mamasın Barajı yapılmadan önce, sık sık su taşkınları görüldüğünden dedelerimiz şimdiki Yapılcan’ı oluşturmuşlardır.Eski Yapılcan yerleşim yerinde hala ev kalıntılarına rastlanmaktadır.



MUHTARLARIMIZ :


Yeni Yapılcan kurulduktan sonra hep bir çalışma hep bir ilerleme içinde olmuştur. Kuşkusuz bu çalışma ve ilerleme köy muhtarlarının önderliğinde yapılmıştır. Yeni Yapılcan’da son 90 yıl içinde köyümüze hizmet eden muhtarlarımızın isimleri şunlardır:

Hacı Kamber YAPILCAN, Haydar YAPILCAN, Mehmet DAĞ, Mehmet KOYUNCU, Fazlı ATAR, Kazım YAPILCAN, Hasan ATAR, Mehmet KOÇ, Selahattin KOYUNCU, Ramazan YAPILCAN, Hasan ARIKAN, Şaban KULAKSIZ, Ahmet KOYUNCU, İbrahim ET.


NÜFUSYAPISI :


Yapılcan Köyü 120 hane 512 nüfusa sahiptir. Köy nüfusunun Altınkaya, Cerit, Uzunkaya, Yeşilova , Gine, Ankara ve Afyon Emirdağ’ dan gelen göçlerle çeşitlilik arzeden bir oluşumu mevcuttur.



TOPOĞRAFİK ÖZELLİKLERİ :

27921,75 dönüm arazisi bulunan Yapılcan Köyü , Aksaray’ımızın 10 kilometre batısında , uçsuz bucaksız Aksaray ovasında kurulmuştur.Köy toprakları verimlidir. Köy sınırları içinde DSİ’nin 150 metre derinlikten çıkardığı artezyen kuyusundan çıkan gaz kibrit ve ya çakmak yardımı ile yanmaktadır.Bu su , içmeye elverişli değildir.1952 yılına kadar içme suyu kuyulardan elde edilirken ,bu tarihten sonra Kuskun mevkiinden gelen su kullanılmaya başlanılmıştır.1962 yılında bu suya , dönemin muhtarı Selahattin Koyuncu’ nun çalışmaları ile Helvadereden getirilen su da eklenmiştir.2005 yılında kendini iyiden iyiye hissettirmeye başlayan su sıkıntısına halen aktif olarak görevde olan köy muhtarı İbrahim ET çözüm bulmuş; Köy Hizmetleri’nin de yardımları ile köyün 1200 metre güneyinden su getirilerek,Yapılcan köylüsünün hizmetine sunulmuştur.Şu an köyde su sıkıntısı bulunmamaktadır.


ULAŞIM :

Yapılcan, Aksaray-Konya devlet karayolunun onuncu kilometresinde bulunur. Aksaray’dan Konya istikametine doğru yola çıkan bir yolcu yaklaşık 10 dakika sonra şirin köyümüz Yapılcan’dan geçer.


KOMŞULARIMIZ :


Köyümüzün doğusunda ; Hamidiye,Taplı Burun, Musluk, Çataltepe, batısında; Yenikent (Amarat),Musluk, Hacı Mustafa Köprüsü,kuzeyinde; Darıhüyük,Ataköy, Hacı Mustafa Köprüsü, Vakıf Arkı,Karakoyunlu,güneyinde; Kutlu Kasabası, Kızılan Köprüsü,Kızılan Tepesi, Göğüskuyu,Çatalarkaç, Tilkilik bulunmaktadır.



EKONOMİK DURUM :


Köyümüzün ekonomisi buğday, arpa , ayçiçeği, mısır, pancar , büyükbaş ve küçükbaş hayvancılığa dayanmaktadır. Köyümüz geçimini % 55 tarım, % 40 hayvancılık ve% 5 ticaretle sağlamaktadır. Köyümüz mücavir alan içerisinde 75 kadar hayvan barınağı, 1 tane ticari işletme bulunmaktadır.


MESİRE YERLERİ :

Köyümüzde Kuskun, Sulukıraç, Kızılan, Çöl , Çatak , Karahüyük ve Kırmızı Çığlık gibi gezilip görülmeye değer ören yerleri mevcuttur.

TANINMIŞ YEMEKLERİ :

Pilav, Mantı, Höşmerim, Kaymak, Kuskus , Börek ,Camız Yoğurdu…

Bulgur pilavına tarif etmeden önce bulgurun sofralarımıza gelene kadar geçirdiği merhalelere değinelim:

Ekin biçildikten sonra buğday kazanlarda kaynatılır. Serilip kurutulur ve eş zamanlı olarak içindeki taşlar ayıklanır. “Soku” dediğimiz taşta tokmakla döğülür. Buğday el değirmeninde döğülüp öğütüldükten sonra kalburla elenir, düğ kısmı ayrılır, kalan bulgur kısmı savrulur.

Gelelim meşhur bulgur pilavımıza:

Tereyağ yakılır ardından bulgur ilave edilerek kavrulur. Daha sonra kuru soğan , biber eklenip kavrulur ve yeteri kadar su ilave edilir. Kaynayan pilavın suyu çekileceği sırada ocaktan indirilir.Hazır olan pilav ,evde misafir varsa tabaklara konulup ; misafir yoksa yufkanın üstüne dökülüp yenilir. Yanında da meşhur camız ve ya koyun yoğurdu oldu mu ; değmeyin Yapılcanlı’nın keyfine!

Yapılcan sokaklarında dolaşırken evlerden gelen eşsiz bir koku sizi esir alır , ve ister istemez bu kokuya doğru yönelirsiniz . Peki nedir bu kokunun sırrı :

Hamur 9,10 yumurta ile karılıp yufka açar gibi açıldıktan sonra kaynar suda haşlanır.Tepsiye 2 tane yufka dizilip arasına kıyma , karabiber,kırmızı biber, maydanoz (eskiden “sızgıt” da denilirdi) serilir. Üzerine de 2 tane yufka dizildikten sonra iki sacın arasına konulur. Burada pişirme şekline dikkat ediniz: Hem alttaki sacın altında ve hem de üstteki sacın üstünde köz ateşi mevcuttur.Yani börek iki taraflı olarak pişer. Piştikten sonra kesilip yemeye hazır hale getirilir…

Kuskus ise un,yumurta,tuz,su,bulgur gibi malzemelerden yapılır. Kuskus hazırlamak ustalık gerektiren bir iştir. Malzemeler leğen içerisine katılır. Fakat bu malzemelerin oranlarını iyi ayarlamak gerekir. Oluşacak hamurun kıvamının büyük bir incelik ve ustalıkla hazırlanması lazımdır. Leğendeki hamurun sabırla ovalanması sonucu sofralarımızda afiyetle yediğimiz kuskus meydana gelir. Kuskus oluştuktan sonra kuruması için güneş gören bir yere serilir.



EĞİTİM VE SAĞLIK :

Köyümüzde bir sağlık ocağı , bir de ilköğretim okulu bulunmaktadır.Çocuklarımız ilk 5 sınıfı köyümüzde okumakta , altıncı sınıftan itibaren il merkezinde öğrenim görmektedirler.

Aksaray Valiliği Resmi Web Sitesinde yayınlanacak bu bilgiler Köy muhtarı İbrahim ET tarafından derlenmiş ;Okul Müdür Yetkili Öğretmen’i Gürsel SAKA tarafından düzenlenmiştir.



(1) Zuama : Büyük tımar sahipleri…

(2) Harçlıkçı : Harpte bulunanlara harçlık getirmek için izinle memleketlerine gidenlere verilen addır. Sefer açılıp da hudut boylarında kışlamak icap edince her sancak sipahisi ,içlerinden beşer onar kişi seçip memleketlerine yollarlardı. Orduda kalanlara harçlık tedarik etmek için
memleketlerine giden bu adamlara “Harçlıkçı” denilirdi.
www.aksaray.gov.tr internet sitesinden alıntıdır.
 
Gülsen Birdal


AKSARAYLILAR DERNEK YEMEĞİNDE NELER GÖRDÜM ?
..: 29.01.2007 :..


--------------------------------------------------------------------------------

Efendim ne kadar çok Aksaraylı varmış Alanya’mızda. Ne güzel; canlarım benim memleketimde yaşamayı tercih ettiğiniz için hepinize ayrı ayrı sevgilerimi sunarım. (Olumsuz bir şey yazamam Cumhuriyet Başsavcımız sayın Ali Yeldan da Aksaraylı ne olur ne olmaz.)
Efendim Ziraat Bankası Müdürü sayın İdris beyin misafiri olarak katılmıştım davete. Ankara’dan beni görmeye gelip de ev alıp giden arkadaşım da Aksaraylıydı biliyorsunuz, daha önce yazmıştım. İşte o arkadaşımla birlikte katıldım davete.
Nasıl da güzel bir toplantıydı. Candan, samimi, sıcacık. İlk toplanmaları olmasına rağmen 250 civarında Aksaraylı oradaydı. Arkadaşım Fatoş’un mutluğunu görmeliydiniz; “Aaa Ayşe teyze annemin arkadaşı oda buradaymış. Şu yan masadaki Remzi amca değil mi? Kızı sınıf arkadaşımdı. İlerdeki pembe elbiseli Pınar’mıydı? Evet evet o tanıdım. Kız kardeşim Yasemin’in öğrencisiydi. Allah Allah kendimi Aksaray’da zannettim.”
Başladı gözlerinden yaşlar süzülmeye; “Gülsen iyi ki arkadaşımsın. İyi ki seni özledim de görmeye geldim. Bir anda ev de alıp Alanyalı oldum. Bütün hemşerilerim kapı komşularım burada. Üstelik kime sorsam yıllar önce gelmiş. 16 – 20 senedir burada olanlar var. Ben geç bile kalmışım” Fatoş’un duygulanması normaldi öyle ya henüz bir gün olmuş Alanya’ya geleli hemen ona hoş geldin yemeği hemşerilerinden. Bana, “Canım arkadaşım işte gerçek arkadaşlık dostluk bizimkisi, artık nerede böyle arkadaşlıklar” deyip deyip öpüyordu. Ben de onu buraya taşınınca EV’lendirmek istiyorum. Hayır hayır 2’ci bir ev satın almayacak Ankara’da 3-5 evi daha var. Maddiyata önem vermez . Bekar hiç evlenmedi karakter sağlamlığı arıyor. Varsa düşünen dünür gelebilir. Son derece hanım, temiz, titiz iyi de bir aşçı. Kızımız bankacı. Çalışıyor da yani. Bu işler kısmet işi hadi hayırlısı.
Gecede kimler yoktu ki? Alanya’da yaşayan ne çok Aksaraylı varmış meğer? Başsavcı Ali Yeldan, Ziraat Bankası Şube Müdürü İdris Şener, kimya mühendisi eşi Hayriye hanım, İnşaat Yapı Denetim’den Kandemir Bey, Cikcilli Sağlık Ocağı’nda görevli Dr. Şevket Kabakbaş, Devlet Hastanesi Anestezi Teknisyeni Murat bey, Maydanoz Ev Yemekleri Restoran’ın sahibi Sibel hanım. Maydanoz demişken şu notu vermeden geçemeyeceğim. Gidip bir mantı, kuru dolma ve sarmanın tadına bakın. Başkent Hastanesi’nin arkasında. Parmaklarınızı da yiyeceksiniz inanın. Huriye Hanım Maydanozun şefi (20 yıldır Alanya’da ve kız kardeşi de Alanya Dershanesi’nde öğretmen. Kızı Eylem, Anakara’ya gidip yapamayıp geri dönen Aksaraylılardan.
Nerede kalmıştık. Derneğin kurulmasına ön ayak olan müteahhit Ahmet Bey, Alanya’da bulunan 20 kadar Aksaraylı müteahhitle birlikte derneğin kurulmasına ön ayak olmuşlar. Eski Ticaret Lisesi Müdürü Muzaffer Akyüz de o gecedeydi.
Bu günlük de bu kadar sevgili okuyucularım. Başka bir konuya girersem sütunlar yetmeyecek, biliyorsunuz ki çenem düşük. Kalın sağlıcakla. ....
Bu yazı 871 kere okunmuştur
alinti
 
aksaraylog1.jpg
 
X