Ailelerimizi seçebilseydik şuan ki ailemizi ya da şuan ki çocuklarınız sizleri seçer miydi?

Herkese merhabalar:KK200: Bir psikolog yada bir psikiyatriye gittiğimizde, yada film repliklerinde bolca duyduğumuz ''çocukluk'' kavramı ne çok önemliymiş. Bugün bir sıkıntı yaşadığımızda neden onlarca yıl geçmişe dönüp ''çocukluğundan bahseder misin biraz?''' derler bunu artık biraz biraz çözebiliyorum sanırım.
Konuya bodoslama girmem gerekirse; ben küçükken kendimi çok şanslı hissederdi , çevredemde ki arkadaşlarımla kendimi kıyasladığımda hep daha mutlu olduğumu hisseder ve babamı taparcasına severdim. Annem ise bir kız kardeşim olmadığı için benimle hep arkadaş gibi olmuştur. Hatta çocukken bir zamanlar, neden bu kadar şanslı olduğumu düşünürdüm.
Gel zaman git zaman çok sinirli olan abim (2 abim var) bizden ayrıldı iş gereği. Biz ise diğer abimle ailemizin yanında devam ediyoruz. Zaman geçtikçe bizler büyümeye başladıkça aslında o kadar da şanslı olmadığımı farketmeye başladım.
Babam fazlasıyla mükemmelliyetçi, evde de akrabalar arasında da her zaman lafı geçen biri olmuştur ve insanlar genel olarak babamın duruşundan bile çekinirler. buna babamı 1 kez gören arkadaşlarım da dahil. Her zaman ceketiyle gezen, gezip tozmayı seven, lüks yaşamayı seven biri olmuştur hep.
Çocukken maddi açıdan hiçbir şeyde gözümüz kalmadı, 1 isterdik 3 alırdı vs. Ama bizlere manevi açıdan yakın olmadı pek, hiçbir zaman gerçek anlamda nasıl olduğumuzu sormadı
Annem ise erken yaşta annesini kaybetmiş, kendini bizlere adamış fakat kıymetini bilmeyen bir eşe sahip olduğundan psikolojik sıkıntılar yaşıyor yıllardır. Dönem dönem tedavi görüyor, biz hep arkasında durmaya çalışıyoruz ama yıllarca ezilmiş bir kadın. Hatta 1 ay önce boşanma kararı aldılar ama sonradan tekrardan bu kararından döndüler.

Ben ise 25 yaşındayım, hayatta çocukluk dönemim hariç hiçbir zaman şans yüzüme gülüpte işlerim kendiliğinden yürümemiştir, her şeyi tırnaklarımla kazıyarak hırsımla yapmış biriyim. Yaşıma nazaran mesleğimde oldukça iyi bir konumdayım. Fakat bu konuma gelebilmek için çok sıkıntılar yaşadım. Ben mesleğe ilk atılana kadar daha önce hiç birey olmamıştım ki, şuanda tam anlamıyla olabildin mi derseniz cevabım ''hayır'' ama neyse işte
ne isteyip ne istemediğimi bile bilmiyordum ki kendimi savunamazdım, hakkım olanı bile yediklerinde gıkım çıkmazdı. Hal böyle bir de plus olarak iş hayatında hep çok zor karakterlerle karşılaştım. Hayır diyemeyen bir insandım bir dönem ruhsal açıdan sekteye uğradım hal böyle olunca, antidepresanlar falan toparladım.
Kendimi çok güçsüz hissediyordum. Zamanla kendi kişiliğimi geliştirmeye yöneldim, neden böyle olduğuma dair hiçbir sorgulama yapmadan.

Yorulduğumu hissediyorum. Çocukluğumda ki hislerin tepetaklak olduğunu görüyorum. Her ne kadar güçlü gibi dursam da bir olay yaşadığımda ki verdiğim tepkilerin yada babamın mükemmelliyetçiliğinin bana işlemiş olduğunu düşündükçe sinirlenip bunu değiştirmeye çalışıyorum.
Bir yerde bir yazı okumuştum. ''Bir insanın kendi ailesi, geçmişte ki roller nasılsa doğru olanın o olduğuna inanırmış, evleneceğimiz insanda bile ya babamız gibi birini ararmışız, yada iyisiyle kötüsüyle tamamıyla zıttını.''

Babam gibi bencil ve dışardan mükemmel biri olmak istemiyorum. Ama ben ''ben'' olamıyorum. Şuana kadar tesettürlüydüm. Lise 1 gibi tesettüre girmiştim. O kadar küçük yaşta kapanmamın nedeni ise ailemi sevindirmekti, çevrem tesettürlü olduğu için bende böyle olmalıydım. Babam her akşam elinde eşarpla gelirdi, daha da sarılmam için.

Zaman geçtikçe, üniv bitip iş hayatına da atılınca ben aslında kendi benliğimin farkına varamamış olduğumu hissettim, insanlar ne der? babam kızar, annem istemez derken hep kendimi arka plana atıp, ilk sıraya başkalarını koymuştum. Ama o ilk sıraya koyduklarımın başını çekenler arasında ki babam yanımda olması gereken hiçbir zaman yanımda olmadı.
Araba almak istedim. Hayır olmaz, yaşın çok erken, ilerde alırsın, kaza yaparsın vs vs bütün kötü ihtimalleri önüme sürüp beni vazgeçirmeye çalıştı ve hal böyle olunca ben babamdan araba konusunda asla destek isteyemeceğimi anladım. O dönemlerde çok sıkı çalıştım araba için para biriktirdim, kredi çektim artık araba alacaktım. İstediğim araba için o zamanlarda çok ufak bir meblağ, babam için çok çok ufak bir meblağdı hatta, babam biliyosunuz mükemmel bir insan olduğu için çevresinde borç ihtiyacı olan babama koşar ve asla çevirmez geleni, o meblağ babam için beğendiği ceketin ücretiydi. Ama o zaman açık kalan 2-3 bin lira için elini cebine dahi atmadı. İstemedim de babamdan, abimle halletmiştik. Ama demesi gerekmez mi ya bir babanın o dönemde ''kızım eksiğin var mı? hangi arabayı alacaksın? nereden alacaksın? diye. ben gidip bir arkadaşımla almıştım arabamı. Allahtan o dönem kötü bir insanla karşılaşmamışım tomarla parayla başka bir şehire araba almaya gitmiştik çünkü.

Neyse arabayı aldım geldim evin camının önüne, binbir hevesle çıkın cama diye aradım bizimkileri. Annem abim camda, babam hiç kendini göstermeyecek şekilde sadece bir kafasını uzatıp ne aldığıma bakıp anında içeri girdi.
Ben zaten kendi arabamı alana kadar çok çok nadir araba kullanmışım. Babamdan arabasını bile 1 kez olsun istemedim, eğer ihtiyacım varsa kendi arabamı kendim alırım, ona ağız eğmem dedim ve aldım

O zaman bir tedirginlik var tabii, gözüm gibi zaten o araba, sanki arabayı ben değil o beni kullanıyor. O denli korkuyorum arabadan. Bir desteğe, güzel cümleye ihtiyacım vardı sadece. Arabayı otoparka bırakıp geldiğimde benimle saatlerce hiç konuşmadı, sonradında ''kaza olur bişey olur ben karışmam, beni dinlemedin'' dedi.

Sigorta yaptıracaktım ama kenarda ki köşede ki ne para varsa araba için almıştım zaten borç olarak annemden ve abimden. Arabayı aldık iyi güzel, sigorta ne olucak? babama söylemiştim o zaman, kendi sigortacısına yaptıracaktı. Bende de o dönem kredi kartı yok, banka kartı var. Hesapta ne varsa anca onunla işlem yapabiliyorsun. Babamdan arabam için tek istediğim; babam zaten kendi gidecekti sigortacıya, bende kendi kredi kartıyla ödeyip 3 taksit yapmasını istedim 3 ay hiç aksatmadan vericem dedim. 'Yok dedi benim ekstrem dolu, ben taksit işiyle uğraşamam''.okeyledim onu da hallettim bir şekilde o dönem.

Şimdi covit olduğundan işe gidemiyor. Kendi işi de yok, eski lüksü azalmaya başladı emekli oldu eski birikmişleri de var öyle geçiniyor. Babamın arabasını abim kullanıyor. Benden işi oldukça hiç çekinmeden arabamın anahtarını istiyor.
Bir kız babası hakkında böyle düşünmemeli biliyorum, ama her ne kadar istemesem de sanırım bende onun gibi pis düşünüyorum; istememeli ya ben arabamı alırken gram desteğini göstermedi bana ne maddi ne manevi sadece köstek oldu. Arkadaşlarıyla gezmeye giderken de istememeli benden. 7 kat yabancı gelsin veririm arabamı asla sakınmam, ama babam istemesin benden. o ilk günlerde bana yaşattığı ''ya kaza yaparsam, babam heh işte ben demiştim'' demesin diye arabayı otoparktan çıkaramamıştım korkudan. Şimdi de biri sorduğunda sanki kendi almışçasına ''kızımın arabası diye pohpohlanıyor''

konu tabii ki sadece bu da değil bu yaşımıza geldik hala kendi istediği olsun ister. Hiç kimseyi beğenmez, o beğenmediği insanlardan çok daha beter bir kişiliği var , insanlara tahammülü sıfır, bir şeyi duymadığımızda 2.söylerken bağırıp kızarak söyleyen biri. Annem onun yüzünden psikiyatriye giderken kadına ''hastasın sen kendine bir çeki düzen ver'' diye diye o kadını da bitirdi



Şimdi düşünüyorum da ben bu evde kendi benliğimi bırakın, o adama benziyorum gibi hissediyorum. 1 kere geldiğim şu hayatı istediğim gibi yaşayamıyorum.
İşe, arkadaşlarımın yanına açık gidiyorum. Evden çıkarken şapka takıyorum hala söylemedim ona, tepkisinden korkuyorum.

Bir ilişkim oluyor onun gibi tepeden bakıyorum bazen karşımdakine. Gereksiz yere fazla yükseliyorum tartışmalarda, sağlıklı bir ilişki kuramıyorum. Uzun bir ilişkim vardı babam araştırdı ailesinin borçları vardı çocuğun iyi bir işi hayatı yoktu. Olmaz dedi. Ben asla yanında değilim he ama eğer ille de evlenicem dersen, ben arkanda değilim bunu bil dedi. Çevremdekiler bunu baban seni ne kadar da seviyor, başka baba olsa ne hali varsa görsün der evlendirir dediler. Ama babam kendi adına leke düşürüp ...'nın kızının evlendiği adama bak, şu bu otelde bile düğün yapamadı demesinler diye onunla evlenmeme müsaade etmedi.

Ayrı eve çıkayım desem muhtemelen evlatlıktan reddeder beni, o bir yana annem ne yapacak bu adamla onu bilmiyorum

Başlıkta ki soruma gelecek olursak; hayır ben böyle bir babayı seçmezdim. Her kararımda iyisiyle kötüsüyle varlığını hissedebileceğim bir babam olsun isterdim. Lütfen evlat yetiştirirken çok dikkat edin. Ben bu psikolojiyi hala es geçemiyorum. Her ne kadar dışardan güçlü dursam da, hayat kalitesi ne kadar iyi olsa da o çocukluk evresi unutulmuyor.
Bir kavga sırasında hep suçlu olan ben gibi hissediyorum, haksız olan hep benmişim gibi geliyor. Bu yaşanılanlar unutulmuyor. Benim önümde ki en büyük örnekte annem. Doktoru bir kere benimde seansa gelmemi istedi, birlikte girdik annemle. Annem o sırada hıçkıra hıçkıra ağlarken babasının onu istemediğinden bahsediyordu.


Sahi kız çocukları gerçekten annesinin kaderini mi yaşıyor bu hayatta? Sizler annelerinizle nasılsınız? Yada kızlarınızla?
ve benim annemin kaderini yaşamamam adına var mı önerileriniz?
Boyle
Herkese merhabalar:KK200: Bir psikolog yada bir psikiyatriye gittiğimizde, yada film repliklerinde bolca duyduğumuz ''çocukluk'' kavramı ne çok önemliymiş. Bugün bir sıkıntı yaşadığımızda neden onlarca yıl geçmişe dönüp ''çocukluğundan bahseder misin biraz?''' derler bunu artık biraz biraz çözebiliyorum sanırım.
Konuya bodoslama girmem gerekirse; ben küçükken kendimi çok şanslı hissederdi , çevredemde ki arkadaşlarımla kendimi kıyasladığımda hep daha mutlu olduğumu hisseder ve babamı taparcasına severdim. Annem ise bir kız kardeşim olmadığı için benimle hep arkadaş gibi olmuştur. Hatta çocukken bir zamanlar, neden bu kadar şanslı olduğumu düşünürdüm.
Gel zaman git zaman çok sinirli olan abim (2 abim var) bizden ayrıldı iş gereği. Biz ise diğer abimle ailemizin yanında devam ediyoruz. Zaman geçtikçe bizler büyümeye başladıkça aslında o kadar da şanslı olmadığımı farketmeye başladım.
Babam fazlasıyla mükemmelliyetçi, evde de akrabalar arasında da her zaman lafı geçen biri olmuştur ve insanlar genel olarak babamın duruşundan bile çekinirler. buna babamı 1 kez gören arkadaşlarım da dahil. Her zaman ceketiyle gezen, gezip tozmayı seven, lüks yaşamayı seven biri olmuştur hep.
Çocukken maddi açıdan hiçbir şeyde gözümüz kalmadı, 1 isterdik 3 alırdı vs. Ama bizlere manevi açıdan yakın olmadı pek, hiçbir zaman gerçek anlamda nasıl olduğumuzu sormadı
Annem ise erken yaşta annesini kaybetmiş, kendini bizlere adamış fakat kıymetini bilmeyen bir eşe sahip olduğundan psikolojik sıkıntılar yaşıyor yıllardır. Dönem dönem tedavi görüyor, biz hep arkasında durmaya çalışıyoruz ama yıllarca ezilmiş bir kadın. Hatta 1 ay önce boşanma kararı aldılar ama sonradan tekrardan bu kararından döndüler.

Ben ise 25 yaşındayım, hayatta çocukluk dönemim hariç hiçbir zaman şans yüzüme gülüpte işlerim kendiliğinden yürümemiştir, her şeyi tırnaklarımla kazıyarak hırsımla yapmış biriyim. Yaşıma nazaran mesleğimde oldukça iyi bir konumdayım. Fakat bu konuma gelebilmek için çok sıkıntılar yaşadım. Ben mesleğe ilk atılana kadar daha önce hiç birey olmamıştım ki, şuanda tam anlamıyla olabildin mi derseniz cevabım ''hayır'' ama neyse işte
ne isteyip ne istemediğimi bile bilmiyordum ki kendimi savunamazdım, hakkım olanı bile yediklerinde gıkım çıkmazdı. Hal böyle bir de plus olarak iş hayatında hep çok zor karakterlerle karşılaştım. Hayır diyemeyen bir insandım bir dönem ruhsal açıdan sekteye uğradım hal böyle olunca, antidepresanlar falan toparladım.
Kendimi çok güçsüz hissediyordum. Zamanla kendi kişiliğimi geliştirmeye yöneldim, neden böyle olduğuma dair hiçbir sorgulama yapmadan.

Yorulduğumu hissediyorum. Çocukluğumda ki hislerin tepetaklak olduğunu görüyorum. Her ne kadar güçlü gibi dursam da bir olay yaşadığımda ki verdiğim tepkilerin yada babamın mükemmelliyetçiliğinin bana işlemiş olduğunu düşündükçe sinirlenip bunu değiştirmeye çalışıyorum.
Bir yerde bir yazı okumuştum. ''Bir insanın kendi ailesi, geçmişte ki roller nasılsa doğru olanın o olduğuna inanırmış, evleneceğimiz insanda bile ya babamız gibi birini ararmışız, yada iyisiyle kötüsüyle tamamıyla zıttını.''

Babam gibi bencil ve dışardan mükemmel biri olmak istemiyorum. Ama ben ''ben'' olamıyorum. Şuana kadar tesettürlüydüm. Lise 1 gibi tesettüre girmiştim. O kadar küçük yaşta kapanmamın nedeni ise ailemi sevindirmekti, çevrem tesettürlü olduğu için bende böyle olmalıydım. Babam her akşam elinde eşarpla gelirdi, daha da sarılmam için.

Zaman geçtikçe, üniv bitip iş hayatına da atılınca ben aslında kendi benliğimin farkına varamamış olduğumu hissettim, insanlar ne der? babam kızar, annem istemez derken hep kendimi arka plana atıp, ilk sıraya başkalarını koymuştum. Ama o ilk sıraya koyduklarımın başını çekenler arasında ki babam yanımda olması gereken hiçbir zaman yanımda olmadı.
Araba almak istedim. Hayır olmaz, yaşın çok erken, ilerde alırsın, kaza yaparsın vs vs bütün kötü ihtimalleri önüme sürüp beni vazgeçirmeye çalıştı ve hal böyle olunca ben babamdan araba konusunda asla destek isteyemeceğimi anladım. O dönemlerde çok sıkı çalıştım araba için para biriktirdim, kredi çektim artık araba alacaktım. İstediğim araba için o zamanlarda çok ufak bir meblağ, babam için çok çok ufak bir meblağdı hatta, babam biliyosunuz mükemmel bir insan olduğu için çevresinde borç ihtiyacı olan babama koşar ve asla çevirmez geleni, o meblağ babam için beğendiği ceketin ücretiydi. Ama o zaman açık kalan 2-3 bin lira için elini cebine dahi atmadı. İstemedim de babamdan, abimle halletmiştik. Ama demesi gerekmez mi ya bir babanın o dönemde ''kızım eksiğin var mı? hangi arabayı alacaksın? nereden alacaksın? diye. ben gidip bir arkadaşımla almıştım arabamı. Allahtan o dönem kötü bir insanla karşılaşmamışım tomarla parayla başka bir şehire araba almaya gitmiştik çünkü.

Neyse arabayı aldım geldim evin camının önüne, binbir hevesle çıkın cama diye aradım bizimkileri. Annem abim camda, babam hiç kendini göstermeyecek şekilde sadece bir kafasını uzatıp ne aldığıma bakıp anında içeri girdi.
Ben zaten kendi arabamı alana kadar çok çok nadir araba kullanmışım. Babamdan arabasını bile 1 kez olsun istemedim, eğer ihtiyacım varsa kendi arabamı kendim alırım, ona ağız eğmem dedim ve aldım

O zaman bir tedirginlik var tabii, gözüm gibi zaten o araba, sanki arabayı ben değil o beni kullanıyor. O denli korkuyorum arabadan. Bir desteğe, güzel cümleye ihtiyacım vardı sadece. Arabayı otoparka bırakıp geldiğimde benimle saatlerce hiç konuşmadı, sonradında ''kaza olur bişey olur ben karışmam, beni dinlemedin'' dedi.

Sigorta yaptıracaktım ama kenarda ki köşede ki ne para varsa araba için almıştım zaten borç olarak annemden ve abimden. Arabayı aldık iyi güzel, sigorta ne olucak? babama söylemiştim o zaman, kendi sigortacısına yaptıracaktı. Bende de o dönem kredi kartı yok, banka kartı var. Hesapta ne varsa anca onunla işlem yapabiliyorsun. Babamdan arabam için tek istediğim; babam zaten kendi gidecekti sigortacıya, bende kendi kredi kartıyla ödeyip 3 taksit yapmasını istedim 3 ay hiç aksatmadan vericem dedim. 'Yok dedi benim ekstrem dolu, ben taksit işiyle uğraşamam''.okeyledim onu da hallettim bir şekilde o dönem.

Şimdi covit olduğundan işe gidemiyor. Kendi işi de yok, eski lüksü azalmaya başladı emekli oldu eski birikmişleri de var öyle geçiniyor. Babamın arabasını abim kullanıyor. Benden işi oldukça hiç çekinmeden arabamın anahtarını istiyor.
Bir kız babası hakkında böyle düşünmemeli biliyorum, ama her ne kadar istemesem de sanırım bende onun gibi pis düşünüyorum; istememeli ya ben arabamı alırken gram desteğini göstermedi bana ne maddi ne manevi sadece köstek oldu. Arkadaşlarıyla gezmeye giderken de istememeli benden. 7 kat yabancı gelsin veririm arabamı asla sakınmam, ama babam istemesin benden. o ilk günlerde bana yaşattığı ''ya kaza yaparsam, babam heh işte ben demiştim'' demesin diye arabayı otoparktan çıkaramamıştım korkudan. Şimdi de biri sorduğunda sanki kendi almışçasına ''kızımın arabası diye pohpohlanıyor''

konu tabii ki sadece bu da değil bu yaşımıza geldik hala kendi istediği olsun ister. Hiç kimseyi beğenmez, o beğenmediği insanlardan çok daha beter bir kişiliği var , insanlara tahammülü sıfır, bir şeyi duymadığımızda 2.söylerken bağırıp kızarak söyleyen biri. Annem onun yüzünden psikiyatriye giderken kadına ''hastasın sen kendine bir çeki düzen ver'' diye diye o kadını da bitirdi



Şimdi düşünüyorum da ben bu evde kendi benliğimi bırakın, o adama benziyorum gibi hissediyorum. 1 kere geldiğim şu hayatı istediğim gibi yaşayamıyorum.
İşe, arkadaşlarımın yanına açık gidiyorum. Evden çıkarken şapka takıyorum hala söylemedim ona, tepkisinden korkuyorum.

Bir ilişkim oluyor onun gibi tepeden bakıyorum bazen karşımdakine. Gereksiz yere fazla yükseliyorum tartışmalarda, sağlıklı bir ilişki kuramıyorum. Uzun bir ilişkim vardı babam araştırdı ailesinin borçları vardı çocuğun iyi bir işi hayatı yoktu. Olmaz dedi. Ben asla yanında değilim he ama eğer ille de evlenicem dersen, ben arkanda değilim bunu bil dedi. Çevremdekiler bunu baban seni ne kadar da seviyor, başka baba olsa ne hali varsa görsün der evlendirir dediler. Ama babam kendi adına leke düşürüp ...'nın kızının evlendiği adama bak, şu bu otelde bile düğün yapamadı demesinler diye onunla evlenmeme müsaade etmedi.

Ayrı eve çıkayım desem muhtemelen evlatlıktan reddeder beni, o bir yana annem ne yapacak bu adamla onu bilmiyorum

Başlıkta ki soruma gelecek olursak; hayır ben böyle bir babayı seçmezdim. Her kararımda iyisiyle kötüsüyle varlığını hissedebileceğim bir babam olsun isterdim. Lütfen evlat yetiştirirken çok dikkat edin. Ben bu psikolojiyi hala es geçemiyorum. Her ne kadar dışardan güçlü dursam da, hayat kalitesi ne kadar iyi olsa da o çocukluk evresi unutulmuyor.
Bir kavga sırasında hep suçlu olan ben gibi hissediyorum, haksız olan hep benmişim gibi geliyor. Bu yaşanılanlar unutulmuyor. Benim önümde ki en büyük örnekte annem. Doktoru bir kere benimde seansa gelmemi istedi, birlikte girdik annemle. Annem o sırada hıçkıra hıçkıra ağlarken babasının onu istemediğinden bahsediyordu.


Sahi kız çocukları gerçekten annesinin kaderini mi yaşıyor bu hayatta? Sizler annelerinizle nasılsınız? Yada kızlarınızla?
ve benim annemin kaderini yaşamamam adına var mı önerileriniz?
böyle bir seçme hakkımın olmasını cok isterdim, 11 kişilik olan bu ailede sadece ama sadece annemi seçerdim. iki ablamın sürekli anneliğini eleştirdiği annemi seçerdim. O muhteşem bir anne.
 
Hepimizden ailemiz büyük oranda sorumlu. Fakat sen bunu yüzde yüz sorumlu olarak kabul etmişsin. Bence babam dünyanın en iyi babası ama mükemmel mi. Asla. Sevmediğim çok huyu var. Ve sen nasıl ki istemediğim halde ona benzediğimi farkediyorum diyorsun babanı bu hale neyin getirdiğini hiç düşündün mu. Kimse tamamen masum ve kimse tamamen suçlu değildir. Ama baban tamamıyla suçlu gibi davranıyorsun. Bence bu hareketin altında hareketlerin sorumluluğundan kaçma ve suçluyu gösterip kendini aklama isteği yatıyor.
 
Anne babanızı seçmeseydiniz başka seçtiğiniz anne baba da kusurları olan insanlar olacaktı. Ben kendime hata yapma şansı tanıdığımda anne babamın da hataları olabileceğini anladım. Şimdi ben anne olmaya hazırlanıyorum belki annemin hatalarını yapmayacağım ama eminim ki ben de pek çok hata yapacağım ben de insanım sonuçta.
Araba konusu benim de yaramdır mesela babam arabasını bana da kardeşime de vermedi. Alıp gittim surat astı küstü. Arabası da hani şu nault diye biten ucuz dandik Fransız arabasıydı. Hep arabasını bizden kıymetli tuttuğunu düşünüyorum. Bilemiyorum belki de öyle tuttu. Şimdi benim B ile başlayan meşhur üç harfli Alman markası arabam var. Ben de ona vermem. İstese de kusura bakma derim. Şimdi birşey olur canımız sıkılmasın. Belki ben de evlat olarak yanlış düşünüyorum babamdan malımı sakınıyorum gibi olabilir ama bu böyle. Bi yerden sonra kendiniz gibi oldukça onları da affediyorsunuz ve yükünüz hafifliyor
 
Öncelikle yaxının hepsini okudum şurda sabırsız ve şükürsüz olduğunu gördüm.Benim yaşantım senden çok daha zordu ,babam beni okutmadı bir tek abimi ve erkek kardeşimi okutmuştu,abim öğretmen oldu ve benim okumamı sağladı,sonra 2 üniv okudum burslarla çalışarak aileden uzakta.Babamın 1 kuruşu geçmedi,annemi küçümser ve çok kötü aşağılayıcı davranırdı ,bayramlarda bizi dolaştırıp hiçbirşey almadan eve getirirdi.Evlendim ev almazsa x kişi izin vermiyorum dedi kestirip attı üstelik nişanlıydım.Ev aldık bodrum dairede nasıl oturursun dedi daha iyi yer bulduk 20bin eksiğimiiz oldu kendi evime geldi bn vereyim diye sonra caymış eşime siz beni kandırdınız demiş yıkıldım hüngür hüngür hamile halimle 1 saat ağladım.Şimdi babam kalp hastası ve biz evlatlık göreviyle herzamn yanındayız o olmasa biz olmazdık ben böyle sağlam olmazdım.Sen sen ol babanı çok görme kötüde olsa napıcaz evlatsak yapıcaz
 
annemi de babamı da asla seçmezdim

ikisi de ergenlikten çıkamamış karakteri oturmamış ana baba olmayı becerememiş insanlar

kardeşimi ve beni asla haketmeyen 2 sorumsuz tip

dünyaya bin kez gelsem yine kardeşimi seçerdim ama anne babama komşu bile olmak istemem
 
annemi de babamı da asla seçmezdim

ikisi de ergenlikten çıkamamış karakteri oturmamış ana baba olmayı becerememiş insanlar

kardeşimi ve beni asla haketmeyen 2 sorumsuz tip

dünyaya bin kez gelsem yine kardeşimi seçerdim ama anne babama komşu bile olmak istemem
Biz seçiyoruz daha doğrusu yüksek benliğimiz. Tekamül için gereken bu aileymiş sizin için.
 
Herkese merhabalar:KK200: Bir psikolog yada bir psikiyatriye gittiğimizde, yada film repliklerinde bolca duyduğumuz ''çocukluk'' kavramı ne çok önemliymiş. Bugün bir sıkıntı yaşadığımızda neden onlarca yıl geçmişe dönüp ''çocukluğundan bahseder misin biraz?''' derler bunu artık biraz biraz çözebiliyorum sanırım.
Konuya bodoslama girmem gerekirse; ben küçükken kendimi çok şanslı hissederdi , çevredemde ki arkadaşlarımla kendimi kıyasladığımda hep daha mutlu olduğumu hisseder ve babamı taparcasına severdim. Annem ise bir kız kardeşim olmadığı için benimle hep arkadaş gibi olmuştur. Hatta çocukken bir zamanlar, neden bu kadar şanslı olduğumu düşünürdüm.
Gel zaman git zaman çok sinirli olan abim (2 abim var) bizden ayrıldı iş gereği. Biz ise diğer abimle ailemizin yanında devam ediyoruz. Zaman geçtikçe bizler büyümeye başladıkça aslında o kadar da şanslı olmadığımı farketmeye başladım.
Babam fazlasıyla mükemmelliyetçi, evde de akrabalar arasında da her zaman lafı geçen biri olmuştur ve insanlar genel olarak babamın duruşundan bile çekinirler. buna babamı 1 kez gören arkadaşlarım da dahil. Her zaman ceketiyle gezen, gezip tozmayı seven, lüks yaşamayı seven biri olmuştur hep.
Çocukken maddi açıdan hiçbir şeyde gözümüz kalmadı, 1 isterdik 3 alırdı vs. Ama bizlere manevi açıdan yakın olmadı pek, hiçbir zaman gerçek anlamda nasıl olduğumuzu sormadı
Annem ise erken yaşta annesini kaybetmiş, kendini bizlere adamış fakat kıymetini bilmeyen bir eşe sahip olduğundan psikolojik sıkıntılar yaşıyor yıllardır. Dönem dönem tedavi görüyor, biz hep arkasında durmaya çalışıyoruz ama yıllarca ezilmiş bir kadın. Hatta 1 ay önce boşanma kararı aldılar ama sonradan tekrardan bu kararından döndüler.

Ben ise 25 yaşındayım, hayatta çocukluk dönemim hariç hiçbir zaman şans yüzüme gülüpte işlerim kendiliğinden yürümemiştir, her şeyi tırnaklarımla kazıyarak hırsımla yapmış biriyim. Yaşıma nazaran mesleğimde oldukça iyi bir konumdayım. Fakat bu konuma gelebilmek için çok sıkıntılar yaşadım. Ben mesleğe ilk atılana kadar daha önce hiç birey olmamıştım ki, şuanda tam anlamıyla olabildin mi derseniz cevabım ''hayır'' ama neyse işte
ne isteyip ne istemediğimi bile bilmiyordum ki kendimi savunamazdım, hakkım olanı bile yediklerinde gıkım çıkmazdı. Hal böyle bir de plus olarak iş hayatında hep çok zor karakterlerle karşılaştım. Hayır diyemeyen bir insandım bir dönem ruhsal açıdan sekteye uğradım hal böyle olunca, antidepresanlar falan toparladım.
Kendimi çok güçsüz hissediyordum. Zamanla kendi kişiliğimi geliştirmeye yöneldim, neden böyle olduğuma dair hiçbir sorgulama yapmadan.

Yorulduğumu hissediyorum. Çocukluğumda ki hislerin tepetaklak olduğunu görüyorum. Her ne kadar güçlü gibi dursam da bir olay yaşadığımda ki verdiğim tepkilerin yada babamın mükemmelliyetçiliğinin bana işlemiş olduğunu düşündükçe sinirlenip bunu değiştirmeye çalışıyorum.
Bir yerde bir yazı okumuştum. ''Bir insanın kendi ailesi, geçmişte ki roller nasılsa doğru olanın o olduğuna inanırmış, evleneceğimiz insanda bile ya babamız gibi birini ararmışız, yada iyisiyle kötüsüyle tamamıyla zıttını.''

Babam gibi bencil ve dışardan mükemmel biri olmak istemiyorum. Ama ben ''ben'' olamıyorum. Şuana kadar tesettürlüydüm. Lise 1 gibi tesettüre girmiştim. O kadar küçük yaşta kapanmamın nedeni ise ailemi sevindirmekti, çevrem tesettürlü olduğu için bende böyle olmalıydım. Babam her akşam elinde eşarpla gelirdi, daha da sarılmam için.

Zaman geçtikçe, üniv bitip iş hayatına da atılınca ben aslında kendi benliğimin farkına varamamış olduğumu hissettim, insanlar ne der? babam kızar, annem istemez derken hep kendimi arka plana atıp, ilk sıraya başkalarını koymuştum. Ama o ilk sıraya koyduklarımın başını çekenler arasında ki babam yanımda olması gereken hiçbir zaman yanımda olmadı.
Araba almak istedim. Hayır olmaz, yaşın çok erken, ilerde alırsın, kaza yaparsın vs vs bütün kötü ihtimalleri önüme sürüp beni vazgeçirmeye çalıştı ve hal böyle olunca ben babamdan araba konusunda asla destek isteyemeceğimi anladım. O dönemlerde çok sıkı çalıştım araba için para biriktirdim, kredi çektim artık araba alacaktım. İstediğim araba için o zamanlarda çok ufak bir meblağ, babam için çok çok ufak bir meblağdı hatta, babam biliyosunuz mükemmel bir insan olduğu için çevresinde borç ihtiyacı olan babama koşar ve asla çevirmez geleni, o meblağ babam için beğendiği ceketin ücretiydi. Ama o zaman açık kalan 2-3 bin lira için elini cebine dahi atmadı. İstemedim de babamdan, abimle halletmiştik. Ama demesi gerekmez mi ya bir babanın o dönemde ''kızım eksiğin var mı? hangi arabayı alacaksın? nereden alacaksın? diye. ben gidip bir arkadaşımla almıştım arabamı. Allahtan o dönem kötü bir insanla karşılaşmamışım tomarla parayla başka bir şehire araba almaya gitmiştik çünkü.

Neyse arabayı aldım geldim evin camının önüne, binbir hevesle çıkın cama diye aradım bizimkileri. Annem abim camda, babam hiç kendini göstermeyecek şekilde sadece bir kafasını uzatıp ne aldığıma bakıp anında içeri girdi.
Ben zaten kendi arabamı alana kadar çok çok nadir araba kullanmışım. Babamdan arabasını bile 1 kez olsun istemedim, eğer ihtiyacım varsa kendi arabamı kendim alırım, ona ağız eğmem dedim ve aldım

O zaman bir tedirginlik var tabii, gözüm gibi zaten o araba, sanki arabayı ben değil o beni kullanıyor. O denli korkuyorum arabadan. Bir desteğe, güzel cümleye ihtiyacım vardı sadece. Arabayı otoparka bırakıp geldiğimde benimle saatlerce hiç konuşmadı, sonradında ''kaza olur bişey olur ben karışmam, beni dinlemedin'' dedi.

Sigorta yaptıracaktım ama kenarda ki köşede ki ne para varsa araba için almıştım zaten borç olarak annemden ve abimden. Arabayı aldık iyi güzel, sigorta ne olucak? babama söylemiştim o zaman, kendi sigortacısına yaptıracaktı. Bende de o dönem kredi kartı yok, banka kartı var. Hesapta ne varsa anca onunla işlem yapabiliyorsun. Babamdan arabam için tek istediğim; babam zaten kendi gidecekti sigortacıya, bende kendi kredi kartıyla ödeyip 3 taksit yapmasını istedim 3 ay hiç aksatmadan vericem dedim. 'Yok dedi benim ekstrem dolu, ben taksit işiyle uğraşamam''.okeyledim onu da hallettim bir şekilde o dönem.

Şimdi covit olduğundan işe gidemiyor. Kendi işi de yok, eski lüksü azalmaya başladı emekli oldu eski birikmişleri de var öyle geçiniyor. Babamın arabasını abim kullanıyor. Benden işi oldukça hiç çekinmeden arabamın anahtarını istiyor.
Bir kız babası hakkında böyle düşünmemeli biliyorum, ama her ne kadar istemesem de sanırım bende onun gibi pis düşünüyorum; istememeli ya ben arabamı alırken gram desteğini göstermedi bana ne maddi ne manevi sadece köstek oldu. Arkadaşlarıyla gezmeye giderken de istememeli benden. 7 kat yabancı gelsin veririm arabamı asla sakınmam, ama babam istemesin benden. o ilk günlerde bana yaşattığı ''ya kaza yaparsam, babam heh işte ben demiştim'' demesin diye arabayı otoparktan çıkaramamıştım korkudan. Şimdi de biri sorduğunda sanki kendi almışçasına ''kızımın arabası diye pohpohlanıyor''

konu tabii ki sadece bu da değil bu yaşımıza geldik hala kendi istediği olsun ister. Hiç kimseyi beğenmez, o beğenmediği insanlardan çok daha beter bir kişiliği var , insanlara tahammülü sıfır, bir şeyi duymadığımızda 2.söylerken bağırıp kızarak söyleyen biri. Annem onun yüzünden psikiyatriye giderken kadına ''hastasın sen kendine bir çeki düzen ver'' diye diye o kadını da bitirdi



Şimdi düşünüyorum da ben bu evde kendi benliğimi bırakın, o adama benziyorum gibi hissediyorum. 1 kere geldiğim şu hayatı istediğim gibi yaşayamıyorum.
İşe, arkadaşlarımın yanına açık gidiyorum. Evden çıkarken şapka takıyorum hala söylemedim ona, tepkisinden korkuyorum.

Bir ilişkim oluyor onun gibi tepeden bakıyorum bazen karşımdakine. Gereksiz yere fazla yükseliyorum tartışmalarda, sağlıklı bir ilişki kuramıyorum. Uzun bir ilişkim vardı babam araştırdı ailesinin borçları vardı çocuğun iyi bir işi hayatı yoktu. Olmaz dedi. Ben asla yanında değilim he ama eğer ille de evlenicem dersen, ben arkanda değilim bunu bil dedi. Çevremdekiler bunu baban seni ne kadar da seviyor, başka baba olsa ne hali varsa görsün der evlendirir dediler. Ama babam kendi adına leke düşürüp ...'nın kızının evlendiği adama bak, şu bu otelde bile düğün yapamadı demesinler diye onunla evlenmeme müsaade etmedi.

Ayrı eve çıkayım desem muhtemelen evlatlıktan reddeder beni, o bir yana annem ne yapacak bu adamla onu bilmiyorum

Başlıkta ki soruma gelecek olursak; hayır ben böyle bir babayı seçmezdim. Her kararımda iyisiyle kötüsüyle varlığını hissedebileceğim bir babam olsun isterdim. Lütfen evlat yetiştirirken çok dikkat edin. Ben bu psikolojiyi hala es geçemiyorum. Her ne kadar dışardan güçlü dursam da, hayat kalitesi ne kadar iyi olsa da o çocukluk evresi unutulmuyor.
Bir kavga sırasında hep suçlu olan ben gibi hissediyorum, haksız olan hep benmişim gibi geliyor. Bu yaşanılanlar unutulmuyor. Benim önümde ki en büyük örnekte annem. Doktoru bir kere benimde seansa gelmemi istedi, birlikte girdik annemle. Annem o sırada hıçkıra hıçkıra ağlarken babasının onu istemediğinden bahsediyordu.


Sahi kız çocukları gerçekten annesinin kaderini mi yaşıyor bu hayatta? Sizler annelerinizle nasılsınız? Yada kızlarınızla?
ve benim annemin kaderini yaşamamam adına var mı önerileriniz?
Canım yazdıklarının çoğunu okudum. İnan hayat çok basit, sen geçmişin tekrarlarını yaşıyorsun ve böyle giderse yaşamaya devam edeceksin. Çünkü tek bahsettiğin geçmiş… öyle ufak ufak da değil ince ince analiz etmişsin. Evet psikologlar dediklerini diyor ama geçmişe takılı kalmayın, çözüm şimdide diyenler de var. Şahsen ben yıllarca babam ve annemle sorunlarımı yaşadıklarımı kişiliğimi düşünüp durdum, İnan hiçbir işe yaramadı. Geçmişe bakarsan geçmişi yaratırsın, geleceğe bakarsan geleceği. Ben de amaaaannn ne olduysa oldu ne yaşandıysa yaşandı artık istediğim ve olmak istediğim kişiye şeylere odaklanacağım dedim. Orada her şey değişti, o zamana kadar karakterim anneme, seçimlerim ailemle yaşadıklarıma benzerdi. O andan sonra ise ben -ben- oldum. Şimdi ne annemle ne babamla ne karakterim ne hayatım benzer. Eşim bambaşka biri, kariyerim bambaşka bir yöne evrildi . Hala bazen eskileri analiz edesim gelir düşünmeye başlarım ama durdururum kendimi, çekim yasası işte.
Bu şekilde geçmişe takıldığın sürece geçmiş tekrarlayı duracak. Niye hakkını savunamaz olduysan oldun niye mükemmeliyetçilik bulaştıysa bulaştı sebeplerle uğraşmak yerine çözümlerle uğraşmanı tavsiye ederim. Geleceğe bak🫶🏻🙏🏻
 
Herkese merhabalar:KK200: Bir psikolog yada bir psikiyatriye gittiğimizde, yada film repliklerinde bolca duyduğumuz ''çocukluk'' kavramı ne çok önemliymiş. Bugün bir sıkıntı yaşadığımızda neden onlarca yıl geçmişe dönüp ''çocukluğundan bahseder misin biraz?''' derler bunu artık biraz biraz çözebiliyorum sanırım.
Konuya bodoslama girmem gerekirse; ben küçükken kendimi çok şanslı hissederdi , çevredemde ki arkadaşlarımla kendimi kıyasladığımda hep daha mutlu olduğumu hisseder ve babamı taparcasına severdim. Annem ise bir kız kardeşim olmadığı için benimle hep arkadaş gibi olmuştur. Hatta çocukken bir zamanlar, neden bu kadar şanslı olduğumu düşünürdüm.
Gel zaman git zaman çok sinirli olan abim (2 abim var) bizden ayrıldı iş gereği. Biz ise diğer abimle ailemizin yanında devam ediyoruz. Zaman geçtikçe bizler büyümeye başladıkça aslında o kadar da şanslı olmadığımı farketmeye başladım.
Babam fazlasıyla mükemmelliyetçi, evde de akrabalar arasında da her zaman lafı geçen biri olmuştur ve insanlar genel olarak babamın duruşundan bile çekinirler. buna babamı 1 kez gören arkadaşlarım da dahil. Her zaman ceketiyle gezen, gezip tozmayı seven, lüks yaşamayı seven biri olmuştur hep.
Çocukken maddi açıdan hiçbir şeyde gözümüz kalmadı, 1 isterdik 3 alırdı vs. Ama bizlere manevi açıdan yakın olmadı pek, hiçbir zaman gerçek anlamda nasıl olduğumuzu sormadı
Annem ise erken yaşta annesini kaybetmiş, kendini bizlere adamış fakat kıymetini bilmeyen bir eşe sahip olduğundan psikolojik sıkıntılar yaşıyor yıllardır. Dönem dönem tedavi görüyor, biz hep arkasında durmaya çalışıyoruz ama yıllarca ezilmiş bir kadın. Hatta 1 ay önce boşanma kararı aldılar ama sonradan tekrardan bu kararından döndüler.

Ben ise 25 yaşındayım, hayatta çocukluk dönemim hariç hiçbir zaman şans yüzüme gülüpte işlerim kendiliğinden yürümemiştir, her şeyi tırnaklarımla kazıyarak hırsımla yapmış biriyim. Yaşıma nazaran mesleğimde oldukça iyi bir konumdayım. Fakat bu konuma gelebilmek için çok sıkıntılar yaşadım. Ben mesleğe ilk atılana kadar daha önce hiç birey olmamıştım ki, şuanda tam anlamıyla olabildin mi derseniz cevabım ''hayır'' ama neyse işte
ne isteyip ne istemediğimi bile bilmiyordum ki kendimi savunamazdım, hakkım olanı bile yediklerinde gıkım çıkmazdı. Hal böyle bir de plus olarak iş hayatında hep çok zor karakterlerle karşılaştım. Hayır diyemeyen bir insandım bir dönem ruhsal açıdan sekteye uğradım hal böyle olunca, antidepresanlar falan toparladım.
Kendimi çok güçsüz hissediyordum. Zamanla kendi kişiliğimi geliştirmeye yöneldim, neden böyle olduğuma dair hiçbir sorgulama yapmadan.

Yorulduğumu hissediyorum. Çocukluğumda ki hislerin tepetaklak olduğunu görüyorum. Her ne kadar güçlü gibi dursam da bir olay yaşadığımda ki verdiğim tepkilerin yada babamın mükemmelliyetçiliğinin bana işlemiş olduğunu düşündükçe sinirlenip bunu değiştirmeye çalışıyorum.
Bir yerde bir yazı okumuştum. ''Bir insanın kendi ailesi, geçmişte ki roller nasılsa doğru olanın o olduğuna inanırmış, evleneceğimiz insanda bile ya babamız gibi birini ararmışız, yada iyisiyle kötüsüyle tamamıyla zıttını.''

Babam gibi bencil ve dışardan mükemmel biri olmak istemiyorum. Ama ben ''ben'' olamıyorum. Şuana kadar tesettürlüydüm. Lise 1 gibi tesettüre girmiştim. O kadar küçük yaşta kapanmamın nedeni ise ailemi sevindirmekti, çevrem tesettürlü olduğu için bende böyle olmalıydım. Babam her akşam elinde eşarpla gelirdi, daha da sarılmam için.

Zaman geçtikçe, üniv bitip iş hayatına da atılınca ben aslında kendi benliğimin farkına varamamış olduğumu hissettim, insanlar ne der? babam kızar, annem istemez derken hep kendimi arka plana atıp, ilk sıraya başkalarını koymuştum. Ama o ilk sıraya koyduklarımın başını çekenler arasında ki babam yanımda olması gereken hiçbir zaman yanımda olmadı.
Araba almak istedim. Hayır olmaz, yaşın çok erken, ilerde alırsın, kaza yaparsın vs vs bütün kötü ihtimalleri önüme sürüp beni vazgeçirmeye çalıştı ve hal böyle olunca ben babamdan araba konusunda asla destek isteyemeceğimi anladım. O dönemlerde çok sıkı çalıştım araba için para biriktirdim, kredi çektim artık araba alacaktım. İstediğim araba için o zamanlarda çok ufak bir meblağ, babam için çok çok ufak bir meblağdı hatta, babam biliyosunuz mükemmel bir insan olduğu için çevresinde borç ihtiyacı olan babama koşar ve asla çevirmez geleni, o meblağ babam için beğendiği ceketin ücretiydi. Ama o zaman açık kalan 2-3 bin lira için elini cebine dahi atmadı. İstemedim de babamdan, abimle halletmiştik. Ama demesi gerekmez mi ya bir babanın o dönemde ''kızım eksiğin var mı? hangi arabayı alacaksın? nereden alacaksın? diye. ben gidip bir arkadaşımla almıştım arabamı. Allahtan o dönem kötü bir insanla karşılaşmamışım tomarla parayla başka bir şehire araba almaya gitmiştik çünkü.

Neyse arabayı aldım geldim evin camının önüne, binbir hevesle çıkın cama diye aradım bizimkileri. Annem abim camda, babam hiç kendini göstermeyecek şekilde sadece bir kafasını uzatıp ne aldığıma bakıp anında içeri girdi.
Ben zaten kendi arabamı alana kadar çok çok nadir araba kullanmışım. Babamdan arabasını bile 1 kez olsun istemedim, eğer ihtiyacım varsa kendi arabamı kendim alırım, ona ağız eğmem dedim ve aldım

O zaman bir tedirginlik var tabii, gözüm gibi zaten o araba, sanki arabayı ben değil o beni kullanıyor. O denli korkuyorum arabadan. Bir desteğe, güzel cümleye ihtiyacım vardı sadece. Arabayı otoparka bırakıp geldiğimde benimle saatlerce hiç konuşmadı, sonradında ''kaza olur bişey olur ben karışmam, beni dinlemedin'' dedi.

Sigorta yaptıracaktım ama kenarda ki köşede ki ne para varsa araba için almıştım zaten borç olarak annemden ve abimden. Arabayı aldık iyi güzel, sigorta ne olucak? babama söylemiştim o zaman, kendi sigortacısına yaptıracaktı. Bende de o dönem kredi kartı yok, banka kartı var. Hesapta ne varsa anca onunla işlem yapabiliyorsun. Babamdan arabam için tek istediğim; babam zaten kendi gidecekti sigortacıya, bende kendi kredi kartıyla ödeyip 3 taksit yapmasını istedim 3 ay hiç aksatmadan vericem dedim. 'Yok dedi benim ekstrem dolu, ben taksit işiyle uğraşamam''.okeyledim onu da hallettim bir şekilde o dönem.

Şimdi covit olduğundan işe gidemiyor. Kendi işi de yok, eski lüksü azalmaya başladı emekli oldu eski birikmişleri de var öyle geçiniyor. Babamın arabasını abim kullanıyor. Benden işi oldukça hiç çekinmeden arabamın anahtarını istiyor.
Bir kız babası hakkında böyle düşünmemeli biliyorum, ama her ne kadar istemesem de sanırım bende onun gibi pis düşünüyorum; istememeli ya ben arabamı alırken gram desteğini göstermedi bana ne maddi ne manevi sadece köstek oldu. Arkadaşlarıyla gezmeye giderken de istememeli benden. 7 kat yabancı gelsin veririm arabamı asla sakınmam, ama babam istemesin benden. o ilk günlerde bana yaşattığı ''ya kaza yaparsam, babam heh işte ben demiştim'' demesin diye arabayı otoparktan çıkaramamıştım korkudan. Şimdi de biri sorduğunda sanki kendi almışçasına ''kızımın arabası diye pohpohlanıyor''

konu tabii ki sadece bu da değil bu yaşımıza geldik hala kendi istediği olsun ister. Hiç kimseyi beğenmez, o beğenmediği insanlardan çok daha beter bir kişiliği var , insanlara tahammülü sıfır, bir şeyi duymadığımızda 2.söylerken bağırıp kızarak söyleyen biri. Annem onun yüzünden psikiyatriye giderken kadına ''hastasın sen kendine bir çeki düzen ver'' diye diye o kadını da bitirdi



Şimdi düşünüyorum da ben bu evde kendi benliğimi bırakın, o adama benziyorum gibi hissediyorum. 1 kere geldiğim şu hayatı istediğim gibi yaşayamıyorum.
İşe, arkadaşlarımın yanına açık gidiyorum. Evden çıkarken şapka takıyorum hala söylemedim ona, tepkisinden korkuyorum.

Bir ilişkim oluyor onun gibi tepeden bakıyorum bazen karşımdakine. Gereksiz yere fazla yükseliyorum tartışmalarda, sağlıklı bir ilişki kuramıyorum. Uzun bir ilişkim vardı babam araştırdı ailesinin borçları vardı çocuğun iyi bir işi hayatı yoktu. Olmaz dedi. Ben asla yanında değilim he ama eğer ille de evlenicem dersen, ben arkanda değilim bunu bil dedi. Çevremdekiler bunu baban seni ne kadar da seviyor, başka baba olsa ne hali varsa görsün der evlendirir dediler. Ama babam kendi adına leke düşürüp ...'nın kızının evlendiği adama bak, şu bu otelde bile düğün yapamadı demesinler diye onunla evlenmeme müsaade etmedi.

Ayrı eve çıkayım desem muhtemelen evlatlıktan reddeder beni, o bir yana annem ne yapacak bu adamla onu bilmiyorum

Başlıkta ki soruma gelecek olursak; hayır ben böyle bir babayı seçmezdim. Her kararımda iyisiyle kötüsüyle varlığını hissedebileceğim bir babam olsun isterdim. Lütfen evlat yetiştirirken çok dikkat edin. Ben bu psikolojiyi hala es geçemiyorum. Her ne kadar dışardan güçlü dursam da, hayat kalitesi ne kadar iyi olsa da o çocukluk evresi unutulmuyor.
Bir kavga sırasında hep suçlu olan ben gibi hissediyorum, haksız olan hep benmişim gibi geliyor. Bu yaşanılanlar unutulmuyor. Benim önümde ki en büyük örnekte annem. Doktoru bir kere benimde seansa gelmemi istedi, birlikte girdik annemle. Annem o sırada hıçkıra hıçkıra ağlarken babasının onu istemediğinden bahsediyordu.


Sahi kız çocukları gerçekten annesinin kaderini mi yaşıyor bu hayatta? Sizler annelerinizle nasılsınız? Yada kızlarınızla?
ve benim annemin kaderini yaşamamam adına var mı önerileriniz?
Baslıga istinaden yazıyorum o kadar cok ısterdım ki 😒
 
Bin kez dünyaya gelsem bininde de babamın kızı olmak isterdim. Nevi şahsına münhasır bambaşka bir insandı. Annemi ve kardeşlerimi seçmezdim.
 
Biz seçiyoruz daha doğrusu yüksek benliğimiz. Tekamül için gereken bu aileymiş sizin için.
Buna inanmıyorum. Çocuk esirgemeye bırakılan çöpe atılan çocuklar olduğunu düşündüğümüzde onları dünyaya getiren kişiyi seçmiş olması pek mümkün görünmüyor.
 
Bazı şeyler değişmez ölüm saati doğum saati onun dışında cuzzi iradeye Allah müdahale etmez.Annenin kaderini yaşamak boş laf.İnsanlar çoğu zaman kendi yaptığı hatalara kader diye ağlama egilimindeler.Ben tabiki daha iyisi varsa ailenin alırdım yani bı kuble😂😂Ya daha kötüsü denk gelirse ....Evladımı şu ankini tanimayacagim ve dogurduğumu nasılsa seveceğim için onu bilemem.Hic düşünmedim bu güne kadar başka bir çocuğum olsa nasıl olurdu vs....Ben elimdekini güzelleştirmek ten yana bir insanım ne varsa elimde evlat eş aile tüm problemlere rağmen cözüp geliştirmek taraftarıyım.
 
Bide mesela kadın 5 çocuk yapıyor onları okutmuyor o çocuklar da 3 çocuk yapıyor onlarda şartları iyilestiremiyor olay kısır döngüye giriyor bu annenin kaderini yaşamak değil bu o ailenin bilinçsiz olması düşünmemesi ile ilgili yani berbat bir evlilik yapabilir bir kadın ama 5 çocuk doğurmamanin yolları her şekilde bilinir
 
Buna inanmıyorum. Çocuk esirgemeye bırakılan çöpe atılan çocuklar olduğunu düşündüğümüzde onları dünyaya getiren kişiyi seçmiş olması pek mümkün görünmüyor.
Sınırlı algıya sahip beşer şuuruyla böyle cevap veriliyor, evet.

Ancak sistem, zihinler üstü bir yaratım ve yasalarla çalışıyor. Olayların oluş sebebi çok çok farklı. Herkes bütünsel şuura hizmet ediyor. Duygusallık bedenli halimize has bir hal.

Zamanı gelince bilgi size gelir zaten.
 
Hepsini okuyamadım okuduğum kadarına cevap vereceğim.
Çok zor birçocukluk geçirdim,annem de babam da yanımda değildi,babamı kesinlikle seçmezdim eğer öyle bir şansım olsaydı. Annemle ilişkimiz mükemmel olmadı hiçbir zaman ama onu seçerdim. Kızım beni seçer miydi bilmiyorum,bana inanılmaz düşkün,küçük de olsa sürekli dertleşiyoruz sevgimi ilgimi eksik etmiyor ve onun geleceği için tırnaklarımla kazıyorum birşeyler yapabilmek için. Bence beni seçerdi ama babasını seçme şansı olsa şimdi de sorsam seçmezdim cevabını verecek kadar akıllı bir çocuk.
 
Epey önce cevap vermişim ben,seçmezdim diye,şimdi bildirim gelince tekrar yazayım :) seçmezdim ikisini de.
Öfkem var ikisine de
Babam saf kötüydü.
Annem de ona yaranacak onu elde edecek (adam edecek) diye uğraşmaktan başka birşey yapmadı..
Bana sarılıp öptüğünü seni seviyorum dediğini hiç hatırlamıyorum.

Çocuklarıma her gece “sizi seviyorum” demeden uyutmayan bir anneyim..
Gün içerisinde yine defalarca öpen koklayan bir anneyim,annelik doğurmakla asla olunmuyor..
 
Sınırlı algıya sahip beşer şuuruyla böyle cevap veriliyor, evet.

Ancak sistem, zihinler üstü bir yaratım ve yasalarla çalışıyor. Olayların oluş sebebi çok çok farklı. Herkes bütünsel şuura hizmet ediyor. Duygusallık bedenli halimize has bir hal.

Zamanı gelince bilgi size gelir zaten.
Bilmece gibi konuşmuşsunuz. Bilgi nerden geliyor?
 
Epey önce cevap vermişim ben,seçmezdim diye,şimdi bildirim gelince tekrar yazayım :) seçmezdim ikisini de.
Öfkem var ikisine de
Babam saf kötüydü.
Annem de ona yaranacak onu elde edecek (adam edecek) diye uğraşmaktan başka birşey yapmadı..
Bana sarılıp öptüğünü seni seviyorum dediğini hiç hatırlamıyorum.

Çocuklarıma her gece “sizi seviyorum” demeden uyutmayan bir anneyim..
Gün içerisinde yine defalarca öpen koklayan bir anneyim,annelik doğurmakla asla olunmuyor..
Öfkenin törpülenmis halide bende çocuklarınız ne şanslı az daha olsa bu iyileştirir bizleri o öfkeye çok sıkı tutunmayin bize zarar. Anne değil ama baba yönünden bende şansli bir çocuk değildim hatta annemde çok bilinçli idi diyemem.genede işte ben iyileşme yolunu öfkeyi terk etmekde buldum.Ben ilkokulda çok dayak yedim kulaklarının arkası öğretmenin tırnaklarından yara olurdu kimsede niye demezdi mesela neyse işte bilinçli olmak lazım bize olunmadi ama işte neyse .. ...
 
X