Ailelerimizi seçebilseydik şuan ki ailemizi ya da şuan ki çocuklarınız sizleri seçer miydi?

Ben babanizda cok buyuk hatalar gormedim, her anne babanin yapabilecegi turden seyler gibi gorunuyor. Benim de babam mukemmelliyetci bi insan. 30 kusur yasinda halen onun gozlerinde onay ararim bazen :) ne hissettiginizi cok iyi anliyorum ama o da bir insan neticede. Egrisiyle dogrusuyla, hatasiyla sevabiyla. "Kendimize sefkat gosterelim" ama bu sefkati anne babamiza da gostermeliyiz bence. Cok ekstrem hatalari olmadigi surece..
 
Bir yerde bir yazı okumuştum. ''Bir insanın kendi ailesi, geçmişte ki roller nasılsa doğru olanın o olduğuna inanırmış, evleneceğimiz insanda bile ya babamız gibi birini ararmışız, yada iyisiyle kötüsüyle tamamıyla zıttını.''
Bu olayla ilgili ben de bir konu açmıştım geçen ay 😅
Valla ben seçsem kesinlikle babamı seçerdim, dünyadaki en büyük şansım bebeklikten beri bize yakın arkadaşı gibi davranan bir baba. Bu aralar aynı muhitte calisiyoruz, her akşam evde görmesine rağmen yine de karşılaşınca yüzünde güller açar, koşar kucaklar falan 🥰 amaa onun daha uyumlu,daha sakin, daha anlayışlı bir eş seçmesini isterdim. Annem fazlasiyla dediğim dedik bir insandir. O uzgunse herkes uzulmeli, bir kişiye küssün,tüm ev halkina terör estirir. O mutluysa da herkes mutlu olmalı. Ona göre her zaman tek ve mutlak haklı vardır o da kendisidir😅 Ve tabii kendine bayılır. Bizi överken bile 'tabii ki güzelsin,çünkü benim kızımsin. Seni ben doğurdum' der 😂 bir huyumu beğenmesin, 'ben nasıl böyle çocuk doğurdum!!!' der. 30 yaşına geliyorum, o kadar kısa zamandır farkında ki benim ondan bağımsız bir birey olduğumu, kendi hayatımın ,kendi fikirlerim olacağını, artık bebeklikteki gibi onun bir uzvu olmadığımı, hatta hala bazen unutuyor🙄🙄 Ergenligim, üniversite yıllarım,üni bitip tekrar aynı eve taşındığım yıllar...annem, anne gibi değil de adeta big brother gibiydi, devamlı seni izliyor, hayatını didikliyor... 30 yaşıma geldim bir kere 'ben birisinden hoslaniyorum' bile demedim ona. Hep bir şeyleri gizledim, ya da bir derdim varsa anlatmadım, inanılmaz kötü bir dinleyicidir. Misal, kırk yılın başında iş ile ilgili canımı sıkan bir şeylerden bahsettim, cidden de anlatıp rahatladim. Ertesi gün hemen başladı 'kizim mesleğini yapsana, bu iş için mi okudun sen! , KPSSye girsene, beraber işletme açalım'
Yani ben beni eleştir ya da önerilerle gel diye anlatmadım ki, sadece dinlenme ihtiyaciyla anlattım.
Bu yüzden normalde çok paylaşımcı bir insan olmama rağmen,evde asla bir şey paylaşmam, annem beni asla tanimaz. Hatta sıradan bir KK takipçisi bile hayatım hakkında annemden daha çok bilgiye sahiptir 😇
Bu nedenle seçme imkanım olsa babamı kesinlikle seçerdim ama annemi seçmezdim. Yine de,çevremde hep gordugum pasif, kendini savunmaktan aciz, dünyaya çile çekmiş olmak için gelen- kurban rolüne sarılmış annelerden daha iyi olduğunu düşünüyorum. En azından güçlü ve akıllı bir kadın ve onun için hiç endiselenmedim, başına ne gelirse gelsin,o bir yolunu zaten bulur diye dusunuyorum. Yakın arkadaş çevremde kendi hayatının zorlukları yetmezmiş gibi bir de aklının bir köşesinde hep 'annem ne yapar?' diye düşünen arkadaşlarım var. Onlari gozlemledikce bunun da bir nimet olduğunu anlıyorum .
Sizin konuya gelince, araba almanizdan belki de gerçekten korkmustur,iyi bir sürücü olduğunuza inanamamis olabilir. Ben de işim gereği trafik kazalarıyla ilgileniyorum, o hevesle alınan arabalar çoğu insanın tabutu oluyor, bu gerçeği farkındayım. Her gün binlerce insan ya kendi hatası,ya başkasının hatasıyla o arabalarda uzvunu ya da canını kaybediyor. Bir o kadar insan sabah güzel bir güne baslamisken yolda yaşadığı bir anlık dikkatsizlik sonucu birilerinin canına kiyiyor ve hapsi boyluyor. İşin içinde olduğum için babanızın korkusunu anlıyorum. Bence siz de bu konuda anlayış gösterin. Zaten dilediğinizi yapıp almışsınız.
Benim annem de bisikletimden çok rahatsız olur, caldirdigimda sevinmişti hatta. Çünkü başıma bir şey gelmesinden korkar. Ama ben yine de binerim:) 'negatifi cagirma' diye terslenirim ona ama neden bisikletimden nefret ettiğini de bildiğim için esasında çok kizamam.
Sizin durum da bundan ibaret bence.
O binme dedi diye binmeyecek değilim, siz de babanız hayır demiş ama almissiniz. Daha da dert edecek bir şey yok...
Acilma konusunda da ne yapıp edip söyleyin mutlaka, çünkü evden kapalı çıkıp dışarıda acilmak sizin de öz sayginizi düşürür bir yerde. Bu yasta, böyle bir şeye maruz kalmak sizi de yıpratır.
Bence ailenize sinirinizin özünde bu var. Kendiniz olamıyorsunuz ve sebebi aileniz, bu yüzden sinirlisiniz.
Ben de annemin bize hala uzvu muamelesi yapıp anksiyiteleriyle kucakladigi için dünyayı görme arzuma rağmen gönlümce gezemiyordum, fırsatları kaçırıyordum. Şehirler arasi bile ya yalan söylüyor-gizliyordum, ya da kavga hiir gür, 'icimde kötü bir his var kızım,gitme' psikolojik baskısıyla kös kös evden çıkıyordum. O zamanlar mesela anneme karşı içimde gerçekten büyük bir öfke vardı. Çünkü hayal ettiğim hayatı yasamamdaki tek engeldi. Sonra, 25 yaşındayken bir cesaret işten istifa edip uzun bir Avrupa turuna yazıldım, taksitleri odeye odeye sonra gelmek üzereyken anneme haber verdim.
Tepkisi tbaii oldu, veda bile etmedi. Ama sandığım kadar da kötü değildi. Sonrasında daha az tepkiler aldım, firsatlari degerlendirdim. Şimdiyse ha Ankara'ya gideceğim demişim ha amsterdama, annem için bir olay değil...
Benim mesela hep hayal ettiğim bu özgürlüğe kavuştuktan sonra anneme olan öfkem azaldı. Hatta son yıllarda hiç olmadigi kadar iyiyiz.
Eminim sen de açılma kararini soyleyip eninde sonunda sana saygı duymalarını sağladıktan sonra çok rahatlatacaksin ve babana olan hırsın yerini daha güzel duygulara bırakacak.
Tecrübe konuşuyor^^ o yüzden hiç erteleme, nasılsa kaçış yok, yap o konusmayi En Büyük KK
 
Sahi kız çocukları gerçekten annesinin kaderini mi yaşıyor bu hayatta? Sizler annelerinizle nasılsınız? Yada kızlarınızla?
ve benim annemin kaderini yaşamamam adına var mı önerileriniz?


Konuyu okuyamadim cok uzun.
Bu kisma cevap vereyim, kizlar annesinin kaderini yasamiyor.
Kabugunu kiramayan herkes bir yere sıkısıyor, sıkısmayın. Gücünüzden emin olun, yeter.

Benim annem ozguvensiz, sorunlara ragmen babamdan cok zor bosanan bi kadin. Bosaninca cok bocaladi, sendeledi, cok zor topladi. Halbuki yeni hayati cok daha iyi olacakti.

Ben 29 yasindaki esimi kaybettim. Onun 60 yasindaki dagilmasini yasamadim. Koyvermedim kendimi.
 
Konu sahibi arkadaşım bence kendi kararlarini gayet güzel kendi veren ve bunun için çaba gösteren birisiniz.babanizin tutumuda belki yaşadıklarındandır bilmiyorum.ben olsam babam benim arabamı istediğinde mutlu olur onure olurdum.siz ise kin ve kötü duygular hissediyorsunuz.babanızı affedin ve kişisel kusurlarını birazda olsa babam hata etti geçti gitti diye düşünebilirsiniz.kin ve kötü duygularinizin mimari albabaniz ve onun mükemmelliyetci otoriter tavrı.zaten sizin araba almanızı istememesinde de o otoriteyi görebiliyorum.şoyle düşünün şuan bukadar güçlü olmanızda babanızın size hayır demesinin etkisi var ve size katkısı olmuş aslında.yalniz şu başörtü meselesi çok kafamı karıştırdı.uzuldum yani.ben çocukluğumdan beri kapaliyim ama hep Rabbimin bir emri diye çocukta olsam bilinçle kapandım ve örtüm benim ayrılmaz bir parçam gibi.fakat sizde öyle değilse eğer bir secimmi yapsanız yani kararmi alsanız.orda şapkalı,burda açık,diğer yerde kapalı bu böyle olmaz.oncelikle Meriss ne istiyor ve Meriss kim bu sorunun cevabını almalısınız.psikolog fatih civelekoglu nu dinleyiniz efendim.cok faydasını göreceksiniz.
 
Konunuz o kadar tanıdık geldi ki .. Ben hep babam gibi biriyle evlenmekten çok korkmuştum, duam da hep o yöndeydi. Şükür ki tamamen zıt karakterde biriyle evlendim. Bekarken bende hep düşünürdüm annemin kaderini mi yaşayacağım acaba? Babalarımız hemen hemen aynı karakterde. Benim ki daha bile kötü olabilir :) (Malesef) düğünümü ben yaptım bir kuruş desteği olmadı. Ablamın bileziğini taktı o da sırf ben rezil olmayalım dedim diye. Geri iade ettim tabi sonra. Maddi, manevi öyle bir baskı ile büyüdüm ki bunun etkilerini şimdi gözlemliyorum. Panik atağım var ve inanılmaz Asosyalim. Hep aşağılanacağım korkusu yüzünden topluluk önünde konuşma yapamadım anında kalp çarpıntısı, kulak çınlaması oluyordu. Eve giriş, çıkış saatlerimize öyle karışırdıki bir süre sonra çıkmayaya başladım iş dışında. Aşağılamaları, hakaretleri bitmedi. Ailemden uzaktayım şimdi. Bunu ben istedim. Şuan çok rahatım ama kendi içimde hapis gibiyim aşamıyorum bazı şeyleri. Çocukluk, aile önemli. Tek temennim ileride bir gün çocuğum olursa eğer, her anlamda mutlu olmasını sağlamak olacak 🎈
 
Konuyu okuyamadim cok uzun.
Bu kisma cevap vereyim, kizlar annesinin kaderini yasamiyor.
Kabugunu kiramayan herkes bir yere sıkısıyor, sıkısmayın. Gücünüzden emin olun, yeter.

Benim annem ozguvensiz, sorunlara ragmen babamdan cok zor bosanan bi kadin. Bosaninca cok bocaladi, sendeledi, cok zor topladi. Halbuki yeni hayati cok daha iyi olacakti.

Ben 29 yasindaki esimi kaybettim. Onun 60 yasindaki dagilmasini yasamadim. Koyvermedim kendimi.
Başınız sağ olsun Allah rahmet eylesin çok üzüldüm eşiniz için..
 
gecen gün aniden aklıma gelip hüngür hüngür ağladığım mesele..işin kötüsü hep en şanslı olduğunu düşünüp öyle olmadıgını idrak etmek. babam maddi yönden elinden geleni yapsa da manevi olarak cook yaraladı. ne sevgi ne destek. hep elalem için yasadık. giyim kusam eve giriş saati konusma sekli. sevgilimiz olursa öldürceğini söylerdi namusumuza laf gelirse. okulda cok basarılıydık bunla hava atardı ama bize ve anneme yaptıkları unutulmaz... ihtiyaclarımızı alırdı ama yüüzümüze vururdu sizin için ömrümü harcadım bu yasta çalışıyorm ölürsem ölürüm diye herkesin ortasında. hatta dayım utanıp derdi öyle deme diye kızardı. annem çilekeş fedakar iyi yapma hep ezilmiş. bizim için tahammül ettiğini söyler hep. bu yüklerin altında mükemmeliyetçi,onaylanma ihtiyacı ile yanıp tutuşan kaygılı kontrolcü, başarısızlık korkusundan iş yapamayan biri oldum. hep yalan dolan. çevrem beni farklı tanır duygusallıgımı gizlerim hep duygusuz özgüvenli rahat lider gibi davraıp ailemi övüp kimsye içimi açamadan geçiyo günlerim. suan aramız daha iyi ama ekonomik baüımsızlığımı elde edip erkenden hayatımı kurduğum için. seçer miydim ? sanmıyorum. kendimle savaşım bitmiyo ne istedğimi bile bilmiyorum
 
Herkese merhabalar:KK200: Bir psikolog yada bir psikiyatriye gittiğimizde, yada film repliklerinde bolca duyduğumuz ''çocukluk'' kavramı ne çok önemliymiş. Bugün bir sıkıntı yaşadığımızda neden onlarca yıl geçmişe dönüp ''çocukluğundan bahseder misin biraz?''' derler bunu artık biraz biraz çözebiliyorum sanırım.
Konuya bodoslama girmem gerekirse; ben küçükken kendimi çok şanslı hissederdi , çevredemde ki arkadaşlarımla kendimi kıyasladığımda hep daha mutlu olduğumu hisseder ve babamı taparcasına severdim. Annem ise bir kız kardeşim olmadığı için benimle hep arkadaş gibi olmuştur. Hatta çocukken bir zamanlar, neden bu kadar şanslı olduğumu düşünürdüm.
Gel zaman git zaman çok sinirli olan abim (2 abim var) bizden ayrıldı iş gereği. Biz ise diğer abimle ailemizin yanında devam ediyoruz. Zaman geçtikçe bizler büyümeye başladıkça aslında o kadar da şanslı olmadığımı farketmeye başladım.
Babam fazlasıyla mükemmelliyetçi, evde de akrabalar arasında da her zaman lafı geçen biri olmuştur ve insanlar genel olarak babamın duruşundan bile çekinirler. buna babamı 1 kez gören arkadaşlarım da dahil. Her zaman ceketiyle gezen, gezip tozmayı seven, lüks yaşamayı seven biri olmuştur hep.
Çocukken maddi açıdan hiçbir şeyde gözümüz kalmadı, 1 isterdik 3 alırdı vs. Ama bizlere manevi açıdan yakın olmadı pek, hiçbir zaman gerçek anlamda nasıl olduğumuzu sormadı
Annem ise erken yaşta annesini kaybetmiş, kendini bizlere adamış fakat kıymetini bilmeyen bir eşe sahip olduğundan psikolojik sıkıntılar yaşıyor yıllardır. Dönem dönem tedavi görüyor, biz hep arkasında durmaya çalışıyoruz ama yıllarca ezilmiş bir kadın. Hatta 1 ay önce boşanma kararı aldılar ama sonradan tekrardan bu kararından döndüler.

Ben ise 25 yaşındayım, hayatta çocukluk dönemim hariç hiçbir zaman şans yüzüme gülüpte işlerim kendiliğinden yürümemiştir, her şeyi tırnaklarımla kazıyarak hırsımla yapmış biriyim. Yaşıma nazaran mesleğimde oldukça iyi bir konumdayım. Fakat bu konuma gelebilmek için çok sıkıntılar yaşadım. Ben mesleğe ilk atılana kadar daha önce hiç birey olmamıştım ki, şuanda tam anlamıyla olabildin mi derseniz cevabım ''hayır'' ama neyse işte
ne isteyip ne istemediğimi bile bilmiyordum ki kendimi savunamazdım, hakkım olanı bile yediklerinde gıkım çıkmazdı. Hal böyle bir de plus olarak iş hayatında hep çok zor karakterlerle karşılaştım. Hayır diyemeyen bir insandım bir dönem ruhsal açıdan sekteye uğradım hal böyle olunca, antidepresanlar falan toparladım.
Kendimi çok güçsüz hissediyordum. Zamanla kendi kişiliğimi geliştirmeye yöneldim, neden böyle olduğuma dair hiçbir sorgulama yapmadan.

Yorulduğumu hissediyorum. Çocukluğumda ki hislerin tepetaklak olduğunu görüyorum. Her ne kadar güçlü gibi dursam da bir olay yaşadığımda ki verdiğim tepkilerin yada babamın mükemmelliyetçiliğinin bana işlemiş olduğunu düşündükçe sinirlenip bunu değiştirmeye çalışıyorum.
Bir yerde bir yazı okumuştum. ''Bir insanın kendi ailesi, geçmişte ki roller nasılsa doğru olanın o olduğuna inanırmış, evleneceğimiz insanda bile ya babamız gibi birini ararmışız, yada iyisiyle kötüsüyle tamamıyla zıttını.''

Babam gibi bencil ve dışardan mükemmel biri olmak istemiyorum. Ama ben ''ben'' olamıyorum. Şuana kadar tesettürlüydüm. Lise 1 gibi tesettüre girmiştim. O kadar küçük yaşta kapanmamın nedeni ise ailemi sevindirmekti, çevrem tesettürlü olduğu için bende böyle olmalıydım. Babam her akşam elinde eşarpla gelirdi, daha da sarılmam için.

Zaman geçtikçe, üniv bitip iş hayatına da atılınca ben aslında kendi benliğimin farkına varamamış olduğumu hissettim, insanlar ne der? babam kızar, annem istemez derken hep kendimi arka plana atıp, ilk sıraya başkalarını koymuştum. Ama o ilk sıraya koyduklarımın başını çekenler arasında ki babam yanımda olması gereken hiçbir zaman yanımda olmadı.
Araba almak istedim. Hayır olmaz, yaşın çok erken, ilerde alırsın, kaza yaparsın vs vs bütün kötü ihtimalleri önüme sürüp beni vazgeçirmeye çalıştı ve hal böyle olunca ben babamdan araba konusunda asla destek isteyemeceğimi anladım. O dönemlerde çok sıkı çalıştım araba için para biriktirdim, kredi çektim artık araba alacaktım. İstediğim araba için o zamanlarda çok ufak bir meblağ, babam için çok çok ufak bir meblağdı hatta, babam biliyosunuz mükemmel bir insan olduğu için çevresinde borç ihtiyacı olan babama koşar ve asla çevirmez geleni, o meblağ babam için beğendiği ceketin ücretiydi. Ama o zaman açık kalan 2-3 bin lira için elini cebine dahi atmadı. İstemedim de babamdan, abimle halletmiştik. Ama demesi gerekmez mi ya bir babanın o dönemde ''kızım eksiğin var mı? hangi arabayı alacaksın? nereden alacaksın? diye. ben gidip bir arkadaşımla almıştım arabamı. Allahtan o dönem kötü bir insanla karşılaşmamışım tomarla parayla başka bir şehire araba almaya gitmiştik çünkü.

Neyse arabayı aldım geldim evin camının önüne, binbir hevesle çıkın cama diye aradım bizimkileri. Annem abim camda, babam hiç kendini göstermeyecek şekilde sadece bir kafasını uzatıp ne aldığıma bakıp anında içeri girdi.
Ben zaten kendi arabamı alana kadar çok çok nadir araba kullanmışım. Babamdan arabasını bile 1 kez olsun istemedim, eğer ihtiyacım varsa kendi arabamı kendim alırım, ona ağız eğmem dedim ve aldım

O zaman bir tedirginlik var tabii, gözüm gibi zaten o araba, sanki arabayı ben değil o beni kullanıyor. O denli korkuyorum arabadan. Bir desteğe, güzel cümleye ihtiyacım vardı sadece. Arabayı otoparka bırakıp geldiğimde benimle saatlerce hiç konuşmadı, sonradında ''kaza olur bişey olur ben karışmam, beni dinlemedin'' dedi.

Sigorta yaptıracaktım ama kenarda ki köşede ki ne para varsa araba için almıştım zaten borç olarak annemden ve abimden. Arabayı aldık iyi güzel, sigorta ne olucak? babama söylemiştim o zaman, kendi sigortacısına yaptıracaktı. Bende de o dönem kredi kartı yok, banka kartı var. Hesapta ne varsa anca onunla işlem yapabiliyorsun. Babamdan arabam için tek istediğim; babam zaten kendi gidecekti sigortacıya, bende kendi kredi kartıyla ödeyip 3 taksit yapmasını istedim 3 ay hiç aksatmadan vericem dedim. 'Yok dedi benim ekstrem dolu, ben taksit işiyle uğraşamam''.okeyledim onu da hallettim bir şekilde o dönem.

Şimdi covit olduğundan işe gidemiyor. Kendi işi de yok, eski lüksü azalmaya başladı emekli oldu eski birikmişleri de var öyle geçiniyor. Babamın arabasını abim kullanıyor. Benden işi oldukça hiç çekinmeden arabamın anahtarını istiyor.
Bir kız babası hakkında böyle düşünmemeli biliyorum, ama her ne kadar istemesem de sanırım bende onun gibi pis düşünüyorum; istememeli ya ben arabamı alırken gram desteğini göstermedi bana ne maddi ne manevi sadece köstek oldu. Arkadaşlarıyla gezmeye giderken de istememeli benden. 7 kat yabancı gelsin veririm arabamı asla sakınmam, ama babam istemesin benden. o ilk günlerde bana yaşattığı ''ya kaza yaparsam, babam heh işte ben demiştim'' demesin diye arabayı otoparktan çıkaramamıştım korkudan. Şimdi de biri sorduğunda sanki kendi almışçasına ''kızımın arabası diye pohpohlanıyor''

konu tabii ki sadece bu da değil bu yaşımıza geldik hala kendi istediği olsun ister. Hiç kimseyi beğenmez, o beğenmediği insanlardan çok daha beter bir kişiliği var , insanlara tahammülü sıfır, bir şeyi duymadığımızda 2.söylerken bağırıp kızarak söyleyen biri. Annem onun yüzünden psikiyatriye giderken kadına ''hastasın sen kendine bir çeki düzen ver'' diye diye o kadını da bitirdi



Şimdi düşünüyorum da ben bu evde kendi benliğimi bırakın, o adama benziyorum gibi hissediyorum. 1 kere geldiğim şu hayatı istediğim gibi yaşayamıyorum.
İşe, arkadaşlarımın yanına açık gidiyorum. Evden çıkarken şapka takıyorum hala söylemedim ona, tepkisinden korkuyorum.

Bir ilişkim oluyor onun gibi tepeden bakıyorum bazen karşımdakine. Gereksiz yere fazla yükseliyorum tartışmalarda, sağlıklı bir ilişki kuramıyorum. Uzun bir ilişkim vardı babam araştırdı ailesinin borçları vardı çocuğun iyi bir işi hayatı yoktu. Olmaz dedi. Ben asla yanında değilim he ama eğer ille de evlenicem dersen, ben arkanda değilim bunu bil dedi. Çevremdekiler bunu baban seni ne kadar da seviyor, başka baba olsa ne hali varsa görsün der evlendirir dediler. Ama babam kendi adına leke düşürüp ...'nın kızının evlendiği adama bak, şu bu otelde bile düğün yapamadı demesinler diye onunla evlenmeme müsaade etmedi.

Ayrı eve çıkayım desem muhtemelen evlatlıktan reddeder beni, o bir yana annem ne yapacak bu adamla onu bilmiyorum

Başlıkta ki soruma gelecek olursak; hayır ben böyle bir babayı seçmezdim. Her kararımda iyisiyle kötüsüyle varlığını hissedebileceğim bir babam olsun isterdim. Lütfen evlat yetiştirirken çok dikkat edin. Ben bu psikolojiyi hala es geçemiyorum. Her ne kadar dışardan güçlü dursam da, hayat kalitesi ne kadar iyi olsa da o çocukluk evresi unutulmuyor.
Bir kavga sırasında hep suçlu olan ben gibi hissediyorum, haksız olan hep benmişim gibi geliyor. Bu yaşanılanlar unutulmuyor. Benim önümde ki en büyük örnekte annem. Doktoru bir kere benimde seansa gelmemi istedi, birlikte girdik annemle. Annem o sırada hıçkıra hıçkıra ağlarken babasının onu istemediğinden bahsediyordu.


Sahi kız çocukları gerçekten annesinin kaderini mi yaşıyor bu hayatta? Sizler annelerinizle nasılsınız? Yada kızlarınızla?
ve benim annemin kaderini yaşamamam adına var mı önerileriniz?
Asla kendi ailemi seçmezdim onlar yüzünden hiç kimseye kendime bile güvenmediğim için tedirgin kırgın duygusal ve yorgun biriyim belki bu sebeple çocuklarım da ilerde sorsalar beni seçmezler dediğim oluyor :KK43:
 
Kimse mükemmel değil biz de değiliz
Kusurlarımızla varız bu hayatta.
Her anne baba kendi öngörüsüne göre bizim hayatımızı sekillendiriyor
Yani art niyet olmadığı sürece ailemizi olduğu gibi kabul etmeliyiz.
Ben ailemin kendi yaşadıkları döneme göre bir kaç tık üzerinde olduklarını görüyorum.
Benim babam da mukemmelliyetci kişilik ozelikle eğitim konusunda taviz yoktu
Çocukken başarıya karşı aşağılık duygusunu çok yaşıyordum
Basarisiz olunca babama ne diyeceğim korkusu vardi akademik anlamda.
Şuan iyiki öyle yapmış diyorum.
Babamın en büyük öğretisi kız cocuklari okumalı okutulmali idi.
İyiki onun kızıyım şükür.
Şuan hayata özgüvenli bakiyorsam başıma ilerde birşey gelirse enazindan kendi hayatımı kurabilecegim bir işim var.
İyiki ben böyle bir ailenin çocuğuyum diyorum.
 
Yarin basimiza ne gelecegini bilmiyoruz. Eger herseyi bu kadar dusunseydik hayat yasanmaz olurdu. Oluruna birakmayi ogrenmek lazim. Dusunseniz de hesap da yapsaniz hayat bildigi gibi ilerliyor. Yarinin ne getirecegi belli degil. Cok kasmamak lazim.
 
Herkesin kaderi kendine özel.
Kendinizi de şartlandırıp kötüyü çekmeyin üzerinize.
Son olarak beterin beteri var demişler.
Önünüze bakın...
 
Anne babalarımızı suçlamayalım. Hepimiz kurbanların kurbanıyız. Onlar kendilerinin bilmediği şeyleri bize nasıl öğretebilirdi ki?

Bu alıntıyı okuduğum bir kitapta görmüştüm. Çok etkilenmiştim. Gerçekten hepimiz kurbanların kurbanıyız. Bu tip ebeveynlerin çocukluğunu dinlediğimizde sağlıklı aile ilişkilerinin olmadığını görüyoruz. Bu saatten sonra hiç kimseyi değiştiremeyeceğimize göre bize zarar vermelerine izin vermeden, onları oldukları gibi kabul etmek en iyisi
Bu öneriyi genelde ailesiyle duygusal olarak bağı kuvvetli kişiler yapıyor. Annem çocukluğumuzdan beri erkek kardeşimi bizden ayırdı. Kendimi anladığım günden bu yana eleştiri aramızdaki tek bağ oldu. Kız kardeşimle benim için tek önem verdiği şey beden sağlığımız. Yaşıyorsak problem yok. Üzülmüşüz,kırılmışız,ruhen dağılmışız zerre anlam ifade etmiyor. Ki dedem sayesinde kendi de bu ayrımcılığa maruz kalmış bir insan. Annem genç bir anne beraber tatile gideriz orda küser. Burnumuzdan gelir. Annemde toplanırız kardeşimle dışarı çıkalım desek bir saat çocuklara bakmaz. Kalmaya gidelim ister. Çocuklara kızar. Çocuklarla inatlaşır. Aramamızı ister. Arayınca sürekli laf sokar. Aslında o kadar çok şey var ki. Hatırlayıp moralimi bozmak istemiyorum. Erkek kardeşime de tam tersi o üzülmesin küsmesin diye hiç bir tavır trip yapmaz. Kardeşim kaç kez borç yaptı. Antalya’ya tatile gitti. 10 15 bin ödedi laf etmedi. Kız Kardeşimin eşi askere gitti başka gelirleri de yoktu. 2 evi var ailemin kirayı kardeşime verirler dedim vermedi. Ondan bundan zekat topladı kardeşim için. Bizim çocuklarımıza bir gün baksa akşam şurayı yerlerde. Şimdi gelinimiz çalışacak torunumu severim bakarım diyor. (Burdan görümcelik yapacağım düşünülmesin yeğenime bakıcının bakmasını zaten ben de istemem) Sadece bize olmayan hoşgörüsü oğluna Gani Gani var. Bunu gördükçe de içimdeki çocuk ta ben de ondan uzaklaşıyorum. Bu arada çevreye karşı da bizi çok önemsediğini gösterir her zaman. Ama tüm sülale onun oğluna hasta olduğunu bilir. Bizi ailede babam kayırmasaydı şu an psikolojim bu halde bile olmazdı. Ailede babam kızları annem oğlunu tutar gibi bi haldeydik. Ama annem çok baskın e babam da işte bu iş bizi kurtarmadı en nihayetinde.
 
Ne annemi ne babamı seçerdim.
Ben doğmayı seçmezdim.
Çocukluğum erken gençliğim anne babamın yaptıklarıyla, gençliğim onlardan kurtulmakla, 30 dan sonra iyileşmeye çalışmakla geçiyor.
Normal olabilmek için harcanmış yarım ömür.
Neyse çok iç karartıcı olmaya başladım.
İyi yönden bakalım.
En azından annemin kaderini yaşamıyorum. Babam gibi bir adamla evlenmedim.
Zinciri kırdım ama çocuklarım aynı fikirde olmazsa diye korkuyorum ve çocuk sahibi olmaktan kaçınıyorum.
Sürecimiz aynı geçmiş gibi. Tek farklı yanı ben doğmayı seçerdim. Yaşamayı hayatı hayallerimi seviyorum.
Çocuğumla birlikte yaralarımın farkına vardım,ona iyi anne olmak isterken kendime iyi geldim. Anne olduğumda nasıl anne olmamam gerektiğini iyi biliyordum zaten. Okudum,araştırdım. Şükür çocuğumla ilişkim yolunda. Psk desteği de almak istiyordum hatta bir yeri aradım ama pandemiden dolayı zoom üzerinden görüşme yapacakları için emin olamadım. Sürecin biraz düzelmesini bekliyorum.
 
yani yaşınız genç
hepimiz benzer dönemlerden geçtik
ben 36 yaşındayım
bir yazı da var bununla ilgili
çocukken -tabi gerçekten psikopat bir ailede yetişmediysek- ailemizi mükemmel aile görüyoruz
sonra büyüdükçe hiç de mükemmel olmadıklarını fark ediyoruz
bu dönem ergenlikle başlayıp sürüyor, büyük bir kızgınlık da duyuyoruz, kinleniyoruz arada
sonra fark ediyoruz ki onlar da dünyaya anne baba olarak gelmediler, onlar da insandı ve pek çok hata yaptılar
hele çocuk anne/babalarsa anne babanız benim gibi 20 25 yaşlarında evlendilerse aslında bizimle beraber büyüdüler.
Eşim pek çok şeyde anne ve babamın analizini ve bendeki yansımasını söylüyor
mesela okurken babanız demiş ya kaza yaparsan sorumlusu ben değilim diye aha dedim benim babam
benim babam araba için gerçi bana çok destek oldu ama büyük yatırımlarda hep felaket tellalıydı rahmetli.
amsterdama gidecektim bana "amsterdama gitme orayı sel basıyor" demişti mesela :).
Şimdi benim babam çok yumuşak mizaçlı bir insandı asla o yönden kızamıyorum ama yıllarca hep korktum bazı şeylerden
Şimdi onu suçlamanın, sizin de babanızı suçlamanın bir manası yok
Onlar da bazı yönden eksikler, o yönleri hatalı. Belki onlar da babalarından öyle gördüler, ondan öyle oldular.
Yapmamız gereken onların o yönünü sevmek ve kabullenmek ama onlar istiyor ve öyle diye bizim de öyle olmamız gerekmediğini bilmek.
 
Bunları düşünürsen mutsuz olursun.

Düşünmemeye çalış inan senden daha zor durumda kalanlar var.
Bunlardan biri de benim.
Evet kolay olmuyor zor oluyor.
Belki hergün aklımıza geliyor.
Düşünmemeye çalışacağız.

Kendimize hayatımıza odaklanacağız.

Ben görüşmüyorum kimse ile, çünkü beni gerçekten çok çok çok çok mutsuz ettiler.
Karşılarına çıkıpta şöyle böyle dediğinde de inan ki değişmiyorlar.
 
Sürecimiz aynı geçmiş gibi. Tek farklı yanı ben doğmayı seçerdim. Yaşamayı hayatı hayallerimi seviyorum.
Çocuğumla birlikte yaralarımın farkına vardım,ona iyi anne olmak isterken kendime iyi geldim. Anne olduğumda nasıl anne olmamam gerektiğini iyi biliyordum zaten. Okudum,araştırdım. Şükür çocuğumla ilişkim yolunda. Psk desteği de almak istiyordum hatta bir yeri aradım ama pandemiden dolayı zoom üzerinden görüşme yapacakları için emin olamadım. Sürecin biraz düzelmesini bekliyorum.
Belki düzgün bir ailede doğsaydım farklı düşünürdüm. Şuan hala nefes alıyorsam hala yaşamayı seçtiğim için.
Kurban kafasından çıkalı bir kaç yıl oldu.
Her şeyi yapabilirim gibi geliyor ama bazen gözümde büyüyor.
Bakmayın önceki mesajımda çok iç karartıcı yazmışım ama şuan halimden memnunum.
Gerçek bir psikopatla yaşamak, her an ölüm korkusu insanı yoruyordu.
Bazen güçsüz bazen yorgun hissediyorum alıntıladığınız mesajda yine öyle bir anıma denk gelmiş:)
Umarım bir gün çocuğum olursa bende güzel bir ilişki kurabilirim.
 
Belki düzgün bir ailede doğsaydım farklı düşünürdüm. Şuan hala nefes alıyorsam hala yaşamayı seçtiğim için.
Kurban kafasından çıkalı bir kaç yıl oldu.
Her şeyi yapabilirim gibi geliyor ama bazen gözümde büyüyor.
Bakmayın önceki mesajımda çok iç karartıcı yazmışım ama şuan halimden memnunum.
Gerçek bir psikopatla yaşamak, her an ölüm korkusu insanı yoruyordu.
Bazen güçsüz bazen yorgun hissediyorum alıntıladığınız mesajda yine öyle bir anıma denk gelmiş:)
Umarım bir gün çocuğum olursa bende güzel bir ilişki kurabilirim.
Tabi ki dönem dönem olabiliyor. Detay da bilmiyorum size dair öyle yorumunuza istinaden yazdım. 🌸Benim de öyle dönemlerim oluyor özellikle annemle mecburen yakın ilişkiler kurmak zorunda olduğum dönemlerde. Bunları yazmak ta kolay değil. Ama her şey farketmele farkındalıkla başlıyor iyileşme. İnşallah kurabilirsiniz. ❤️
 
Biraz abarttığını düşündüm.
Güzel bir çocukluk yaşattıklarını anlatmışsın.
Bir isterdik üç alırdı demişsin.
Bilmiyorum her şey dört dörtlük olamıyor zaten.
25 yaşındasın çocukluğundan sonra meslek hayatında herşeyi kendi çabanla hırsınla yapmışsın.
Çocukluktan sonra 25 yaşına kadar kaç seneden söz ediyorsun ki.. 18 den itibaren saysak 7 sene eder.
Sanki bir ömür tek başına mücadele vermişsin gibi.
Araba için destek beklemende haklısın bu arada.
 
Anne babamı seçerdim.
Çocukluğum güzel geçti.
33 yaşındayım.
Maddi manevi her zaman yanımda olurlar, her konuda destekçidirler. Ne bileyim iyiler yani, seçerdim tekrar 😉

Çocuklarım da bu soruya olumlu cevap versin diye çabalamakta olan bir anneyim zaten.
Umarım 3 çocuğum da bir gün benden ve babalarından razı olurlar. Şimdilik küçükler ve mutlular, hayat ne gösterir bakalım.

Kız çocuğu annenin kaderini yaşar klişesine pek inanmam açıkcası. Annem mutlu bir kadın. Evliliği güzel. Ben de öyleyim. Ama bu annemin kaderini yaşıyor olduğumu göstermez sanırım.
 
X