Eş,kaynana, kayınbaba çalışırken genç kadının evde oturması elestirilmis ama 'yan gel yat' muamelesi çok komik geldi. Böyle bir durumda evdeki kadın hizmetçi gibi bir şey olur. Sabahtan akşama iki kişilik yemek,temizlik ... Günün sonunda da 'tum gün evde yatiyor' olur.
Ben Karadenizliyim, fındık bahcelerimiz var, yazın bazen toplamaya gittigimde gözlem yaparım. Kalabalık toplanan zamanlarda (herkesin cumbur cemaat bahçeye griip hizlica bitirdiği zamanlarda) evin kadini genelde bahçeye gelmez. Sabah herkesten erken kalkar, tüm gün ağır iş yapacak insanlara doyurucu bir kahvaltı hazırlar, sayı çoksa ocağın 4u de ayrı yanar,onlarda devasa patates kizartmalari,turşu kavurmalari yapar. Herkesi doyurur, bahçeye gönderir. Peşinden bulasikalri yıkar. Bir buçuk saat geçince çay demler, bahçeye gelir herkesi çaylar, eve geri döner, bardakları yıkar. Sabahtan beri çalışmış,enerjiye ihtiyaç duyan insanlar için öğle yemek yapmaya başlar. Tencere tencere yemek yapar,soğanlar doğrar,ayran yayar,sofrayı hazırlar. Aç ordusu gelip yedikten sonra sofrayi kaldırır, bir kez daha insanları çaylar. İnsanlar fındığa gidince pis ayaklı insanların pisletrigi evini süpürür, iki dakika dinlenir. Birkaç saat sonra bu sefer karpuz peynir ekmek götürür, geri getirir, tekrar çaylar geri döner, aç ordusuna yemek yapar. Herkesi doyurur, çaylar. Pesisira banyoya giren insanların pisliklerini temizler,herkese havlu vs vs ayırır. İnsanları tekrar çaylar... Akşam sohbet muhabbet esnasında insanlar der ki ' bugün bahçede öldük bittik, senin işin iş yani, ne güzel yattın bugun'
Konu sahibi de hikayedeki evde yatan kişi bence. Evin tüm yükünü çekmiş , herkesin işine gelmiş bu hizmetçilik. Ama alarm kurup ise gitmedigi için hemen 'sen ne yapıyorsun ki'
Yani bu tepki bizim köyde , fındık bahçesinden dönen , kadın hakkı nedir bilmeyen, yemek yapmayı geç çay servisi yapmaktan aciz erkeklerin ağzından çıkınca da sinir bozucu da,insan 'neyse' diyor. Ama böyle kadınlardan oluşan bir forumda emeği sömürülüp tüm evi çekip çeviren kadına 'neden yattin' diye sorulmasindan şahsen ben çok rahatsız oldum.
Konuya gelince; geç bile kalmışsıniz kendi evinize çıkmak için. Ama yeni gelin evi gibi herşeyi sıra sıra dizmenize gerek yok ki. Hele oturun, en onemli şeyleri alın, zamanla aydan aya yeni şeyler alirsiniz. Dizinizde bir sorun yoksa mesela masayı hemen almayın,zaten pandemi var,yemeğe misafir de davet edemezsiniz. Birkaç ay yer sofrasında yiyin. Erteleyebileceginiz şeyleri erteleyin...
Ben çocukken yaşadığımız evi apartman yapılsın diye muteahide vermişler, bir seneligine dedemlerin kiraya verdiği eve tasinilmis. O ev eşyali oldugu için de önemli şeyler hariç ne var ne yok satilmis. Şimdiki evimiz yapılıp buraya taşıdığımızda haliyle hiç eşyanız yoktu. Yataklar , halılar, beyaz esyalar ve TV vardi. Bir seneye yakın koltuk almadan yer minderlerinde takıldık - ki benim hafızamda çok samimi,güzel zamanlar olarak kaldı o zamanlar. Zamanla koltuklar da alındı, (tamamen gereksiz) vitrinler gumuslukler de geldi,odalara dolaplar alindi, halılar, perdeler yenilendi...birkaç senede tüm eksikleri tamamlandı evin. Hatta bence fazlası var , eski hali çok daha az eşyalı,daha keyifli - ruhu olan bir evdi. Duvarların falan çılgın bir rengi vardı :)
Yani bence siz de çıkın eve halılarla ,perdelerle. Zaten yatak odanız tam, çocuğun yatağı var... Acil olarak gördüklerinizi alın, diğerlerini zamana yayın. Yani mesele bulaşık makinası şu an için 'hayati' değil, onu oteleyin,neler acilse onlari alın...zamanla toparlanacaktir