Dediğim gibi o yasta arkadasım ılk denemesınde gebe kaldı hatta dogurdu gayet sağlıklı bir sekılde.7 emrbyo bence ciddi bir sayı hemde 5. Gune gelmiş.ben sadece saskınlıgımı belirttım.merkez için de arkadasın daha öncekı msjlarında embrıyolarına bırkac kez işlem yapıldıgı ve bunu neden tek seferde yapamadıklarını bılmedıgı ve sasırdıgı okudum.yani benım merkezıme değil güvensızlıgım.kişinin merkezını bılmedıgımı de basta yazdım ; genetiğe giden ve işlemde hasar gören merkezlerınde bunları dogru bır sekılde de anlatmadıklarını da okuduk buralarda.benımki nacizane bir yorumdu,hepimizinki gibi gerci! Tesekkürederım bilgiler içinde☺
Rica ederim, burada paylasildikca bilgiler insanlarin isine yariyor, fayda yaratiyor.
Sizin bahsettiginiz arkadasinizin basina gelen cok guzel tesaduf. Keske bu tesadufler cogalsa...
Benim de burada karsima cikan veya disaridan da tanidigim boyle guzel tesadufleri olan insanlar var. Fakat istisnalar kaideyi bozmaz; diger olasiliga karsi oranlari o kadar az ki...
Madalyonun obur yuzune baktiginizda, arka arkaya transfer yapip tutmayan, tutup kimyasala donen, tutup birkac hafta veya uc dort ay sonra dusen o kadar cok insanla tanistim ki... bunlar kesinlikle o guzel tesadufler yasayan kesimden daha fazla... yasadiklari travmayi tahmin bile edemezsiniz. Tutmayan bir transfer ile karsilastirilamayacak kadar kotu. Bu isin psikolojik kismi, bir de fizyolojik travmalar var. Transfer hazirliginda verilen yuksek miktardaki hormonlarin, hic dogum yapmamis bir kadinda defalarca kullanimi sonucunda artirdigi kanser riskine girmiyorum bile... kendi kendine dusmeyen, dusse bile tamamen temizlenmeyen gebelik materyalleri icin olunan operasyonlar, rahminizin yasadigi travma, sonrasinda yasanabilen adet gorememe, yapisiklik, incelik vs gibi rahimsel sorunlar... tabi ki bunlar olurken kaybedilen aylar....
goruyorum ki 37 yasindasiniz; o yasta bu aylari kaybetme riski alinabilir belki ama inanin 41 yasinda o luks yok. Bu anlattiklarim en az alti ay atiyor.
Bir de tabi yasanabilecek en kotu senaryo var: ya sagliksiz embryo tutar ilerler ve dusmezse? Sonra kendiniz gebeligi sonlandirip sonlandirmama karari vermek durumunda kalirsaniz? Bu riski hangi kadin almak ister bile bile?
Guzel dediginiz embryolarin da sadece disaridan guzel gorunuyor olabilecegi ihtimalini unutmayin.
Benim ilk iki transferim genetiksiz oldu ayni bu mantikla. Ikincisi sizin o ‘cok guzel embryo’ dediginiz kategoriye giriyordu: 5 AA.
Cok guzel tuttu, testler tavan, ikiser ucer katladi, kalp atislari inanilmaz hizli, sonuclar harika, ultrason kontroleri cok guzel gidiyor, hepimiz ailecek tamtam caliyoruz. Ne oldu biliyor musunuz aylar sonra? Iki tane down sendromu yuzunden kalbi durmus bebek dogurmak, sonrasinda da rahmin tamamen temizlenebilmesi icin tekrar kuretaj olmak zorunda kaldim. Bu arada kan kaybindan nabzim gitmis, olumden dondum dogum sonrasinda. Bir sonraki tedavime transferden tam yedi ay sonra baslayabildim, bir sonraki transferimi de tam bir sene sonra olabildim. Yasadigim travmayi yasamadan tahmin bile edemezsiniz. Allah da kimseye gostermesin!
Ve inanin ki ben istisna degilim bunlari yasayan...
O yuzden bu yasta, rezervimizde kalan son saglikli yumurtalari bulmak en onemli husus ve onceligimiz olmali. Yumurta kalitesi kesinlikle artirilamaz, sadece korunabilir. Aksini iddia eden de tartismasiz dolandiricidir!
O yuzden ileri yastaki bir kadinda yapilmasi gereken en onemli sey, var olan yumurtalarin sagligini mumkun mertebe korumak (takviyeler ve yasam sartlari degisiklikleriyle) ve biran evvel o kalan az sayidaki saglikli yumurtalari disari cikarip dollendirmek.
Yumurtalarin saglikli olup olmadigi da iki sekilde anlasiliyor:
(1) Deneyip gorerek: bu da yukarida anlattigim butun riskleri almak demek oluyor; ama bu yaslarda guzel tesaduflerden ziyade 90% yasanilan sey olumsuz riskler. Sonucu almaniz ve tekrar tedaviye devam etmeniz en az alti ay suruyor
(2) Genetik test: bir ay sonra en gec sonucu gorup ona gore sorunsuz tedaviye devam edebiliyorsunuz. Fakat bu yol icin gercekten duayen bir klinige gitmek gerekiyor; saydiklarim disinda da piyasada duayen sayilacak bir yer ile daha karsilasmadim ben.
Genetik testin riskleri yok mu? Tabi ki var; ancak bu riskler laboratuvar techizati ve ekibi iyi olmayan klinik ve hastanelerde cok yuksek. Zaten o sebeple boyle yerlerde genetik secegine karsi hastalar olumsuz yonlendiriliyor kendi techizatina guvenmedikleri icin. Ikinci seferde de olumsuz sonuc aldiktan sonra bir klinik hala genetige gerek yok diyorsa ileri yastaki bir kadina, o klinikten kosarak uzaklasmak lazim zaten.
Her opudan sonra saglikli embryo bulmak garantisi var mi? Tabi ki yok. Bu tamamen kadinin yasiyla, yasam sartlariyla, ve dolayisiyla kalan yumurtalarinin ne kadar kaliteli/saglikli olduguyla ilgili bir istatistiksel olasilik sadece. (Bu arada tekrar soylemek istiyorum; yumurta kalitesi de artirilamaz hicbir sekilde; sadece var olan korunabilir. Cok uzatmadan bunu da ilave edeyim istedim; cunku maalesef kadinlarimiz boyle birseyin olabilecegine inaniyorlar.)
Kimisi uc embryo gonderiyor biri saglikli donuyor, kimisi 10 gonderiyor bir tane saglikli donuyor, kimisi de bir tane gonderiyor o da saglikli geliyor, kimisinin de gonderdiklerinin hepsi sagliksiz geliyor. (Ben ornegin, 60’tan fazla yumurta toplattim bes opu ile, toplamda 20 tane cok kaliteli embryo genetige gonderdim, hepi topu iki tane saglikli geldi...) isin bu kismi gercekten sans!
O ay cikan yumurtalarin ve dollendikleri spermlerin olusturdugu embryolarin ne kadar saglikli oldugu tamamen tesaduf yani. Ama istatistiksel olarak arka arkaya yapilan denemelerde illa ki 10% civarinda saglikliyi bulma sansiniz var; bu da bir gercek.
Iki uc ay genetikle belki cok iyi bir klinikte deniyorsunuz saglikli embryo bulunamiyor; sonra dorduncu ay hadi transfer yapalim direk diyorsunuz tutuyor. Arkasinda yatan sebep buyuk ihtimalle olusan embryonun o ay tesadufen saglikli olmasi. Ama bunu siz ‘aaa bak testsiz de oluyormus iste, keske hic yaptirmasaydim’ diye yorumluyorsunuz ve diger insanlara ornek olarak gosterip testsiz transfer tavsiyesinde bulunuyorsunuz; fakat oncekileri transfer etseydiniz dort sefer yasayacaginiz hayal kirikligini ve yukarida anlattigim tum riskleri o asamada gozardi ediyorsunuz. Halbuki dorduncu sefer de test yapilsaydi, o tutan embryo saglikli gelecekti testten...
Insan dogasi bu iste; iyi olursa Tanri’dan kotu olursa insandan... Maalesef ozumuz bu...
Genetik sonrasi transfer basarisi garanti mi? Tabi ki 100% degil; ama yukarida sayilan butun riskleri ekarte ediyor ve mitoscore sonucuna da bakilarak eger iyi duzeydeyse (0’dan 25’e kadar mitoscore sonucu cok iyi duzey kabul edilir) ve rahimle ilgili de bir sorun yoksa 70-80% oraninda basari ile ilerliyor gebelik. Bu da 40’li yaslardaki bir kadina transfer sonrasi basarisi olarak verilen 5%’ten cok daha yuksek. Cunku direk 20-30’lu yaslardaki bir kadinla ayni gebelik sansina ulasiyorsunuz. Embryo kalitesi sorunu ortadan kalkinca kadin rahmi 50 yasindan sonra dahi hamileligi saglikla ve rahatlikla tasiyabiliyor cunku. Bunun da ornekleri var...
Elexus’un gittigi klinik, bu piyasada ekipman ve eleman bakimindan, bilhassa zor & ileri yas vakalarda duayen sayilabilecek iki merkezden biri; digeri de benim tedavi oldugum yer. Turkiye’ye tup bebekte genetik arastirmayi ilk getiren merkezdir hatta. Bu tip ucuz oyunlara basvuracak olsalardi, illa ki 20 kusur senede ortaya cikardi. O konuda suphe duyulacak bir yer degil yani.
Embryonun biyopsisinde alinan hucreler bazen yeterli bilgi verecek duzeyde olmayabiliyor; bu benim de basima gelmisti. Bu da genetik yolu secildiginde basa gelebilecek seylerden biri tabi ki.
Biliyorum yukarida anlattiklarim, insanlarin bir umut icin gozunuzun icine baktigi bir ortamda, felaket tellalligi gibi geliyor. Ancak benim niyetim kesinlikle oyle degil. Burada bilenler bilir benim ne kadar insanlara destek olmayi istedigimi.
Ancak destek demek sadece insanlara canim cicim uzulme bir sonrakinde olur insallah demek degil. Zaman ayirip kafa yorarak bilgi paylasimi yaparak en buyuk destegin verildigine inaniyorum. Dogurganlik sorunuyla mucadele eden kadinlarin en cok mahrum kaldigi nokta bu bence: kaliteli ve dogru bilgi paylasimi.
Benim bu anlattiklarimin hepsi bilimsel arastirmalara dayanan gercekler (yani kisisel yorumlarim ve mantiksal cikarimlarim degil sadece) ve insanlara doktorlar bu bilgileri ne yazik ki her zaman (aslinda cogunlukla) vermiyorlar. Senelerdir okudugum yurt ici ve yurtdisi kaynaklar sonucunda (ki inanin cok okuyorum!) ben bu gorusleri paylasiyorum. Keske bu anlattiklarimi isin en basinda bana boyle detaylica, bilimsel gerceklere dayandirarak anlatacak biri olsaydi; abuk sabuk riskler alip uc sene kaybetmezdim bosu bosuna...
O yuzden insanlarin tum olasiliklari bilip, yine de bildiklerine ragmen istedikleri karari vermeleri taraftariyim. Yoksa bana ve bazi tanidiklarima yapildigi gibi, klinigin olanaksizliklari sebebiyle manipule edilerek verdirilen kararlari engellemek mumkun olmuyor.
Son olarak dilegim; kim hangi yolu secerse secsin, dilerim herkes ilk seferinde mutlu sona ulasir.