cocugunuz 3 yasinda artık öyle oyunlardan da çok keyif alacağını düsünemiyorum ben. ingilizceyi bir ders gibi değil de daha çok eğlence gibi kullanın. illa ona karşı bir konut veya bir kelime söylemeyin. örnek olarak söyle söyleyeyim
elinizde bir çikolata tutup
“do you want some chocolate?” dediniz.
çocuk da ‘çikolata istiyorum’ dedi. direkt olarak konutu anlaması için uğraşmayın. çikolatayla ilgili olduğunu ve istediğini biliyor cocuk. siz de,
“so you want some chocolate!” diyip verirsiniz. ama bu tüm ev hayatına yansıması gerekiyor. cocuk zaten 2-3 kez deneyip artık türkçeye döneceğinizi bilirse hiç çaba göstermez. bir yerden sonra zaten belirli şeyleri ingilizce olarak söylemek sizde de alışkanlık yapacak. esimle ben ferketmeden bir cok şeyi ingilizce söylüyoruz birbirimize gün içinde. çocuğun maruz kalması gerekiyor.
yayın konusunda da ben o şekil yayınları önermiyorum. mesela illa ki çocuğunuzun haftada bir film saati vardır. sevdiği bir filmi ingilizce olarak açın. ben kreş öğrencileriyle çalışırken “Klaus” diye bir film vardı ona bayılırlardı. ya da yasina uygun sevebileceği bir film. filmi defalarca tekrar izlemek istemesi de yararlı olur onun için.
sonra böyle komutlu şarkılar var. “right foot in, left foot out” gibi bir sarkı vardı. biz çok kullanırdık onu sınıflarda. siz ve hatta esiniz de sarkıya eslik ederek şarkıdaki komutları yapın. cocuk bu yasta bilinçli olarak oturup bir sey öğrenmez. bu şekilde eğlenceli aktivitelerle cocuk farkına varmadan öğrenmeli. benim yeğenim koca ayı ve masha izleyerek sürekli rusça konusuyordu bir ara. tabii ki bilerek değil çünkü etrafında onu rusça konusunda geliştirecek kimse yoktu ama o çizgi filmde duyduklarını söylüyordu