- 15 Nisan 2020
- 71
- 112
- 29
-
- Konu Sahibi Mavininucuktonu
- #1
Biz vajinismus bir çiftiz.. Çocukken de böyleydik ve ölürken de böyle olacağız.
Biz birbirini seven vajinismus çiftiz.. Çocukken böyle değildik ama ölürken böyle kalacağız.
Biz korkuları olan vajinismus çiftiyiz.. Çocukken böyle değildik ve ölürken de böyle kalmayacağız.
Mayısta öğrendiler hastalığını.. Aynı evin içine girince fark ettiler yaralarını. İlk ay gittiler doktora, herkesin bildiğini bütün anatomik ve psikolojik yanlarıyla anlattı doktor onlara.
Öğretti.
Dinletti.
Onları toplumdan ayırıp farklı bir sınıfa koydu.
Bir ad verdi; Vajinismus.
Bırakın ilişkiye girebilmeyi kendi cinsel organına dahi dokunamayan, bakamayan sadece konuşunca bile başı dönen bir kadına ve onunla beraber aynı etkileri hisseden adama.
Kadın korktu, adam üzüldü.
Kadın doktorun 3.seansından kaçtı, adam üzüldü.
Kadın kendinden kaçtı, adam üzüldü.
Kadın ağladı, adam üzüldü.
Kadın üzüldü, adam üzüldü.
Günler haftaları, haftalar ayları kovaladı. Ve geldi yıl dönümüyle beraber kadınla erkeğin hayat dönümü.. Kadınla adam çocuk istedi. Leyleklerin getirmeyeceğini anlayan çift aparatla çalışarak 1 ay sonra tam ve gerçek ilişkilerini yaşadılar. Artık ilişkiye girebiliyorlardı ama toplumda kendilerine ayrılan o sınıftan çıkmışlar mıydı sahi? 1 ayda mı yenmişlerdi? Artık normaller miydi? Kazandılar mı yoksa kaybettiler mi? Şimdi ki isimleri neydi?
Benim ismim Mavinin Uçuk Tonu! 13 aylık evliyiz. Vajinismus bir çift hastalığıdır ve biz hala vajinismusuz. Neden yapamıyoruz diye sormayın kendinize. Çünkü bu ilişkiye girme hastalığı değil. Aslında her şey çocukluk eserimiz. Taciz, tecavüz gibi verilen örnekler temelde nadiren oluyor. Cinsiyet tanıma döneminde bazı insanlar dış etkenler dolayısıyla cinsiyetini kabul edemez biz kadınlar bu dönemde cinsel organımızı kabul edemiyoruz. Sonrasında büyüdükçe farklı hikayeler duyup üzerine bu kara deliği büyütüyoruz. Ben muayene olmakla alakalı hiçbir şey bilmezken bile muayeneden korkuyordum. Çünkü bu durum ilişkiye girmekten korkmak değil vajinadan korkma hastalığı. Vajinayla alakalı bütün aktivitelerden korkuyoruz. Doktorlar bize kendimizi inandırmak için dese de etrafta duyduğumuz hikayeler gerçek maalesef. Acılar, kanamalar, kas yırtılmaları... çünkü anormal olan ilişki sadece bizim ki değil diğerlerinin ki de anormal. İdeal ilişki kişi kendi anatomisini bilip acı çekmeden rahat bir ilişkiye girmek iken ülkemiz ya bizim gibi hatunlarla ya da tecavüz usulü ilişkiye giren hatunlarla dolu..
Eşlerimiz.. onlar ise bizimle beraber acı çekip, deneyimsiz olan, merhametli, iyi adamlar. Bizimle beraber ilişkide her süreci bizzat yaşayan adamlar. Biz hep böyleydik onlara ise bizden bulaştı. Her ne kadar birbirimizi anlamaya çalışsak da bu hastalıkta bir kadını kendi gibi bir kadın, bir adamı ise kendi gibi bir adam anlayabilir. Ama sadece bir kadın ve bir erkeğin toplam gücüyle çözülür.
Burada benimle aynı çift hastalığına sahip olan kadınlar ne kadar sürede ilişkiye girmeyi başardığımızı soruyor. 25 sene de… evet 1 ay değil 13 ay değil ya da doktorların sloganlarında yazan 5 günde kesin çözümle değil. Tamı tamına 25 sene de.. Çünkü kendime ve eşime ihanet edemem. Gözyaşlarımızı, kızgınlığımızı, kırgınlığımızı, sokakta ya da markette gördüğümüz her çocuklu aile ile kendimizi kıyaslamamızı, özgüven eksikliğimizi, doktordan kaçışımızı, kişisel temizlik yaparken korkudan harcadığım saatleri... kim unutur ki bunları? Hangi hastalık insanın vücuduna şak diye yerleşiyor ki? Hangi hastalık sadece tedavi süreciyle sınırlı kalıyor ki? Siz hiç 3 yıldır migrenim var, 5 aydır reflüyüm ya da 5 yıldır klostrofobim var denildiğini duydunuz mu?
Artık evet ilişkiye girebiliyoruz ama beraberinde gelen korkulardan kopamıyoruz. Muayene, doğum..
Ama.. ama artık biliyorum. Bu hastalığın kaynağı biziz. Sorunda çözümde biziz. Zihnimizde kurduğumuz bir korku.
Asılsız.
Zehirli.
Ve gerçek olmayan acılarla dolu.
Ben hala vajinismusum ve her ne kadar ilişkiye girebiliyor olsam da vajinayla alakalı diğer aktivitelerden korkuyorum. Ama diğer birçok kadından daha kadınım! Cinsellik evlilikte çok büyük bir yere sahip olsa da en önemli yere sahip değil. Biz, burada bulunan kadınlar; kadınlığımızı bekaretimizi kaybederek değil ruhumuzla aldık. Aylarca, yıllarca evliliğimizi cinsellik olmadan yürüttük. İletişimi öğrendik. Bir erkeğin arzular olmadan yanımızda nasıl tutarız diye düşünüp çabaladık. Etrafımızda ilişkisinden cinselliği çıkarınca bir arada kalmayı başaracak kaç çift var?
Biz gerçek birer kadın olarak artık korkumuzdan korkmayı bırakalım! Gökyüzüne savuralım onu ve üzerimize düşen her mavinin uçuk tonuyla savaşmaya hazır olalım!
Biz birbirini seven vajinismus çiftiz.. Çocukken böyle değildik ama ölürken böyle kalacağız.
Biz korkuları olan vajinismus çiftiyiz.. Çocukken böyle değildik ve ölürken de böyle kalmayacağız.
Mayısta öğrendiler hastalığını.. Aynı evin içine girince fark ettiler yaralarını. İlk ay gittiler doktora, herkesin bildiğini bütün anatomik ve psikolojik yanlarıyla anlattı doktor onlara.
Öğretti.
Dinletti.
Onları toplumdan ayırıp farklı bir sınıfa koydu.
Bir ad verdi; Vajinismus.
Bırakın ilişkiye girebilmeyi kendi cinsel organına dahi dokunamayan, bakamayan sadece konuşunca bile başı dönen bir kadına ve onunla beraber aynı etkileri hisseden adama.
Kadın korktu, adam üzüldü.
Kadın doktorun 3.seansından kaçtı, adam üzüldü.
Kadın kendinden kaçtı, adam üzüldü.
Kadın ağladı, adam üzüldü.
Kadın üzüldü, adam üzüldü.
Günler haftaları, haftalar ayları kovaladı. Ve geldi yıl dönümüyle beraber kadınla erkeğin hayat dönümü.. Kadınla adam çocuk istedi. Leyleklerin getirmeyeceğini anlayan çift aparatla çalışarak 1 ay sonra tam ve gerçek ilişkilerini yaşadılar. Artık ilişkiye girebiliyorlardı ama toplumda kendilerine ayrılan o sınıftan çıkmışlar mıydı sahi? 1 ayda mı yenmişlerdi? Artık normaller miydi? Kazandılar mı yoksa kaybettiler mi? Şimdi ki isimleri neydi?
Benim ismim Mavinin Uçuk Tonu! 13 aylık evliyiz. Vajinismus bir çift hastalığıdır ve biz hala vajinismusuz. Neden yapamıyoruz diye sormayın kendinize. Çünkü bu ilişkiye girme hastalığı değil. Aslında her şey çocukluk eserimiz. Taciz, tecavüz gibi verilen örnekler temelde nadiren oluyor. Cinsiyet tanıma döneminde bazı insanlar dış etkenler dolayısıyla cinsiyetini kabul edemez biz kadınlar bu dönemde cinsel organımızı kabul edemiyoruz. Sonrasında büyüdükçe farklı hikayeler duyup üzerine bu kara deliği büyütüyoruz. Ben muayene olmakla alakalı hiçbir şey bilmezken bile muayeneden korkuyordum. Çünkü bu durum ilişkiye girmekten korkmak değil vajinadan korkma hastalığı. Vajinayla alakalı bütün aktivitelerden korkuyoruz. Doktorlar bize kendimizi inandırmak için dese de etrafta duyduğumuz hikayeler gerçek maalesef. Acılar, kanamalar, kas yırtılmaları... çünkü anormal olan ilişki sadece bizim ki değil diğerlerinin ki de anormal. İdeal ilişki kişi kendi anatomisini bilip acı çekmeden rahat bir ilişkiye girmek iken ülkemiz ya bizim gibi hatunlarla ya da tecavüz usulü ilişkiye giren hatunlarla dolu..
Eşlerimiz.. onlar ise bizimle beraber acı çekip, deneyimsiz olan, merhametli, iyi adamlar. Bizimle beraber ilişkide her süreci bizzat yaşayan adamlar. Biz hep böyleydik onlara ise bizden bulaştı. Her ne kadar birbirimizi anlamaya çalışsak da bu hastalıkta bir kadını kendi gibi bir kadın, bir adamı ise kendi gibi bir adam anlayabilir. Ama sadece bir kadın ve bir erkeğin toplam gücüyle çözülür.
Burada benimle aynı çift hastalığına sahip olan kadınlar ne kadar sürede ilişkiye girmeyi başardığımızı soruyor. 25 sene de… evet 1 ay değil 13 ay değil ya da doktorların sloganlarında yazan 5 günde kesin çözümle değil. Tamı tamına 25 sene de.. Çünkü kendime ve eşime ihanet edemem. Gözyaşlarımızı, kızgınlığımızı, kırgınlığımızı, sokakta ya da markette gördüğümüz her çocuklu aile ile kendimizi kıyaslamamızı, özgüven eksikliğimizi, doktordan kaçışımızı, kişisel temizlik yaparken korkudan harcadığım saatleri... kim unutur ki bunları? Hangi hastalık insanın vücuduna şak diye yerleşiyor ki? Hangi hastalık sadece tedavi süreciyle sınırlı kalıyor ki? Siz hiç 3 yıldır migrenim var, 5 aydır reflüyüm ya da 5 yıldır klostrofobim var denildiğini duydunuz mu?
Artık evet ilişkiye girebiliyoruz ama beraberinde gelen korkulardan kopamıyoruz. Muayene, doğum..
Ama.. ama artık biliyorum. Bu hastalığın kaynağı biziz. Sorunda çözümde biziz. Zihnimizde kurduğumuz bir korku.
Asılsız.
Zehirli.
Ve gerçek olmayan acılarla dolu.
Ben hala vajinismusum ve her ne kadar ilişkiye girebiliyor olsam da vajinayla alakalı diğer aktivitelerden korkuyorum. Ama diğer birçok kadından daha kadınım! Cinsellik evlilikte çok büyük bir yere sahip olsa da en önemli yere sahip değil. Biz, burada bulunan kadınlar; kadınlığımızı bekaretimizi kaybederek değil ruhumuzla aldık. Aylarca, yıllarca evliliğimizi cinsellik olmadan yürüttük. İletişimi öğrendik. Bir erkeğin arzular olmadan yanımızda nasıl tutarız diye düşünüp çabaladık. Etrafımızda ilişkisinden cinselliği çıkarınca bir arada kalmayı başaracak kaç çift var?
Biz gerçek birer kadın olarak artık korkumuzdan korkmayı bırakalım! Gökyüzüne savuralım onu ve üzerimize düşen her mavinin uçuk tonuyla savaşmaya hazır olalım!